Doğu bilimler uzmanı Naira Mkrtchyan anlatıyor...
Gaspar kızı Veronika Berberyan (1907-1999)
Baba taraftan büyükannem Veronika Berberyan’ın hikayesini anlatacağım. Ailesi önce Nahvican’a kaçmış, sonra oradan Yerevan’a taşınmış. Küçüklükten beri hep büyükannemin hikayelerini dinledim, “Bana soru sorduğunuzda, hafızandaki düğümler tek tek çözülüyor” diyordu.
Veron büyükannem Türkiye’de, Yozgat Boğazlıyan’da nasıl yaşadıklarını anlatırdı. Soykırım sırasında Ermenilerin nasıl katledildiğini ve ailesinin evlerinde yaklaşık 40 insan sakladığını anlatırdı. Saklayabilmişler çünkü kasabadaki binbaşı emir gereği büyükannemin ailesine dokunamıyormuş. Hikayeler genelde böyle başlardı:
“Ailemiz Anadolu’da, Yozgat, Boğazlıyan’da yaşardı. Evimiz kilise mahaalesindeydi. Dedem rahip Hakob, Surp Astvadzazin Kilisesi’nin baş rahibiydi. İki amcam vardı, 1915’te 20 yasında olan Harutyun ve 15 yaşında olan Khacer.
Babam Türk ordusunda askerken, bir gün büyükannem bir rüya görmüş. Rüyasında babamın eve bir sürü kafatası ve kemik getirip yataklarının olduğu yere koyduğunu görmüş. Büyükannem Gaspar neden bu kemikleri buraya getirdin diye sormuş. Babamsa cevap vermiş, günün birinde müze yapılacak ve bütün bunlar dünyaya sergilenecek, bütün dünya bilecek.
Bu rüyadan sonra da başladı… Erkekleri tarlalardan, mağazalardan toplamalar, güya savaşmış herkes askere gitmeliymiş… Sonra gelip herkesin evinde ne kadar silah, bıçak varsa toplayıp götürdüler…
Bir de okul öğrencisi olan amcam nefesi kesilerek içeriye girdi ve başını duvarlara vurararak “Yirmi kuruşluk mermiye kıyamadılar, baltayla katlediyorlar” dedi. Amcamı sakladık. 50 gün boyunca katletmek için erkek aradılar. Ondan sonra ahırdan avluya doğru yer altından bir yol açtık, amcam bunun içinde saklanıyordu, gece de hava alsın diye açıyorduk.
Mart 1916’da kaymakam emir verdi, “Bir kilo Ermeni eti kalmamalı, bütün Ermeniler katledilmeli” dedi.
… Evimizin taşlarından biri yerinden çıkarılmıştı, amcam Harutyun Berberyan orada saklanıyordu. Akserler geldiğinde bulamıyordu.
Harutyun amcamı saklayan büyükannem bir gün kalkıp bizim tanıdığımız, Ermeni bir kızla evli olan binbaşı Selami Bey’in yanına gitmiş ve “Binbaşı Harutyun evdedir, ne yapmamız lazım” demiş. Binbaşı Selami Bey üniformasından bir düğme koparmış ve “Bu düğmeyi askerle gönderdiğimde Harutyun çıkıp gelsin” demiş. Sabahleyin asker kapıyı çaldı, “Harutyun berberlik aletlerini alsın gelip kaymakamın traşını yapsın” dedi. Harutyun amcam olması gerektiği gibi kusursuz bir şekilde kaymakamın sakal traşını yapmış ve eve dönerken herkesi sürgüne götürdüklerini görmüş. Kaymakam askerlerden birine Harutyun’u eve götürmesi için emri vermiş. Harutyun amca eve gelince çare kalmadığını görüp “Bu Türklere bir daha güvenmem” demiş ve haşhaş yağını taşla karıştırıp önce eşine içirmiş sonra kendisi içmiş. Eşine içirdikten tam üç dakika sonra ailesine af çıkmış. 25 kişi amcam sayesinde hayatta kalmış. Amcam hemen on beş yumurta kırıp eşine içirmiş. Eşi de zehri kusup kurtulmuş.” (AN/HK)
“100 yıl… Gerçek hikayeler” başlığı altında, analitik haber ajansı ‘Armedia’ ve sivil toplum kuruluşu ‘Avrupa Entegrasyonu’ tarafından gerçekleştirilen ‘Beni kurtaran Türk’ projesi Soykırımdan kurtulanların, yakınları tarafından aktarılan gerçek hayat hikayelerini sunuyor. Hikayelerin özelliği, kahraman(lar)ın Ermeni Soykırımı’ndan doğrudan ya da dolaylı olarak, Türklerin yardımları sayesinde kurtulmuş olması. Proje, Birleşik Krallık Dış İşleri ve İngiliz Milletler Topluluğu Ofisi’nin desteğiyle gerçekleştiriliyor.
* Fotoğraf: Temsili, 1915 öncesi Yozgat yöresinden Ermeni bir aile
Dizinin diğer yazıları:
* Aris Nalcı "Beni Kurtaran Türk" Projesini Anlattı: Bu Hikayeler Soykırımla Önyargısız Yüzleşme İçin Anlatıldı
* “Büyükannemin Hasretinden Bir Parça da Bizim İçimizde”
* “Katliamdan Kurtulan İki Dal Birbirine Tutunup Bir Meşe Olmuş”