Fotoğraflar: Tuğçe Yılmaz
İnsan Hakları ve Demokrasi Haftası kapsamında Saliha Şanlı’nın goblen portrelerden oluşan “âh Cumartesi aşk” sergisi Karşı Sanat Çalışmaları’nda izleyici ile buluştu.
Sergide Cumartesi Anneleri/İnsanları, Plaza de Mayo Anneleri’nden Nora Morales de Cortinas ve Tahir Elçi’nin portreleri ile kırmızı bir karanfilin işlendiği 35 goblen eser yer alıyor.
“Dilşah Özgen’in eşi Fikri Özgen 28 yıl boyunca Diyarbakır/Kulp ilçesine bağlı Yeşilköy köyünün muhtarlığını yaptı. Oğullarının politik faaliyetlerinden dolayı yoğun baskı altındaydılar. Evleri 3 defa yakılan Dilşah ve Fikri Özgen 1992 yılında Diyarbakır/Koşuyolu’na taşınsalar da baskı devam etti. Evleri güvenlik güçleri tarafından sıkça basılıyor, Fikri Özgen sorgulanıyordu. 73 yaşındaki Fikri Özgen kronik astım hastasıydı. 27 Şubat 1997 sabahı ilaç almak için evden çıktı. Birkaç yüz metre uzaklaşmıştı ki sivil giyimli, telsizli dört kişi tarafından durduruldu. Fikri Özgen’in kimliğini kontrol ettikten sonra onu beyaz Toros’a bindirerek gözaltına aldılar. Dilşah Özgen’in tüm başvuruları tanıklara rağmen sonuçsuz kaldı, yetkililerin ‘bizde yok’ cevabı değişmedi. Dilşah Özgen ilerleyen yaşına rağmen vazgeçmeden eşinin akıbetini sormaya devam ediyor. Kızının gözü önünde eşi Fikri’yi götürenlerin yargılanması için her cumartesi Diyarbakır’da bir araya gelen kayıp yakınlarının yanında olmaktan vazgeçmiyor.” |
Kendisi de Cumartesi İnsanları’ndan olan sanatçı Saliha Şanlı, kanaviçeye benzeyen goblen işleme tekniği ile Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın portrelerini meydana getirdi. Her bir portrenin yanında, Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın zihinlere kazınan sözlerinden alıntılar yer alıyor. Sergi isminin fikir sahibi şair, yazar ve aktivist Sezai Sarıoğlu. “Âh”, Cumartesi Meydanı’nın acısını, hüznünü; “aşk” ise her şeye rağmen azalmayan sevgiyi, inadı ve ısrarı resmediyor.
"Bir, iki, üç, yok..."
“Kralların sanatı” olarak da bilinen goblenin temeli 17. yüzyıl Fransa’sına dayanıyor. 1662’de sarayın ihtiyaçları için Colbert’in kurduğu imalathane, “Gobelins” ailesinin köşkünde olduğu için ismini buradan alıyor. 17. yüzyıl Avrupa saraylarının halılarında, koltuk ve perdelerinde, duvar süslemelerinde sıkça kullanılan Goblen, Türkiye’ye 19. yüzyılda geliyor. Geleneksel el sanatlarından etamin veya kanaviçeye benzese de etamin ve kanaviçede ilmekler çarpı şeklinde (X) atılırken, goblende yarım çarpı (/) kullanılıyor. Günümüzde değerli bir “el işi sanatı” olarak kabul ediliyor ve eserin değeri, ilmek sayısına, kumaşın ebadına ve ipliğin kalitesine göre belirleniyor.
“1999'da engellenen Cumartesi eylemlerine, 10 yıl sonra, 31 Ocak 2009 yeniden başladılar. Şimdilerde yeniden kesintiye uğrasa da o meydan artık ‘hafıza mekânı’ olarak hem tarihe hem coğrafyaya geçti… ‘Bir, iki üç, çok…’ Eski bir kabilede insanlar üçe kadar sayar sonrasına ‘çok’ derlermiş… Saliha, ‘Bir, iki, üç, yok…’ olarak özetlenebilecek ‘âh’ olduğu kadar, ısrar ve inat olan bir âşkın hikâyesini göz-göz, ilmek-ilmek işleyerek hafızalarımızı tazelemeye davet ediyor bizi. Unutmanın kolay, hatırlamanın zor olduğu, düğmenin gömleğe, insanın insana yanlış iliklendiği günlerde, ipe un ve ün sermeden, ‘hafıza ipi’nin marifetiyle ilmek-ilmek, acıyla dokunmuş portrelerdir bunlar… Gözyaşından sözcüklerle ve iple beze yazılmış hikâyelerdir bunlar. Kayıplar, kayıp yakınları ve Saliha bize diyor ki; bulamayacak kadar birbirimizden ve kalbimizden uzaklaşmış olamayız. Eski kendimizden ‘yeni kendimize’ taşınmaya davet eden ‘hafıza ipi’, her bakışta kalplerimizi birbirimize yeniden ilikliyor…” Sezai Sarıoğlu (Katalog metninden.) |
Baba Ocak ve Tahir Elçi
Sergide Emine Ocak, Asiye Karakoç, Elmas Eren, Berfo Kırbayır, Hanım Tosun, Şerife Şimşek, Hanife Yıldız, Fincan Bilgin, Elif Tekin, Dilşah Özgen, Halime Aydoğan, Fatma Morsümbül, Ayşe Güven, Xemmi Canan, Hediye Coşkun, Zübeyde Tepe, Emine Kaya Erbek, Kiraz Şahin, Fikriye Alpsoy, Menekşe Aydınlar, Sultan Taşkaya, Zeycan Yedigöl, Hatice Toraman, Şeker Naz Çakar, Fadime Göktepe, Güzel Şahin, Meryem Bulut, Döndü Ergin, Rabia Sağnıç, Nora Morales de Cortinas, Selvi Gülmez, Gülsüm, Tahir Elçi ve Baba Ocak’ın portreleri yer alıyor.
Sergide iki erkek, Baba Ocak ve Tahir Elçi, portresinin yer almasını ise Saliha Şanlı bir röportajında şöyle açıklıyor: “1995 yılında gözaltında kaybedilen Ocak Ailesi’nin olağanüstü çabaları ile kimsesizler mezarlığında bulunan oğlu Hasan Ocak’ın doğaya emanet edildiği töreninde , ‘Biz 58 gün boyunca Hasan’ın nikâhına hazırlanmışız meğer. Hasan’ı bulduğumuz gün Hasan’ımın düğünüdür!’ diyen, oğullarının mezarı olduğu halde başka kayıplar olmasın diye o meydana iz bırakan Baba Ocak olmadan olmazdı.
Öte yandan, yıllarca hukuksal her sorunumuzda yanımızda olan, faili meçhul cinayetlerle bizden koparılan hukukçularımızı temsil eden, kendisi de bir faili meçhul cinayete kurban edilen, ölüm haberi geldiğinde oturma eylemindeki Cumartesi Anneleri/İnsanları’nı ilk kez ayağa kaldırıp slogan attıran Tahir Elçi olmadan bu hikâye eksik kalırdı.”
“âh kadar ısrar ve inat olan bir âşkın hikayesi”, âh Cumartesi aşk sergisi, 25 Aralık’a kadar Karşı Sanat Çalışmaları’nda ziyaret edilebilir.
TIKLAYIN - Cumartesi Anneleri/ İnsanları 25. Yılında: Vazgeçmeyeceğiz
TIKLAYIN- Cumartesi Anneleri/İnsanları 19 Yaşında
TIKLAYIN - Türkiye'nin En Uzun Eylemi: Cumartesi Anneleri/İnsanları'nın 600 Haftası
(TY/EMK)