Fotoğraf: propertyupdate.com.au
Hacettepe Üniversitesi (HÜ) Nüfus Etütleri Enstitüsünce yürütülen "2018 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması" (TNSA) Türkiye'nin demografik yapısı, doğurganlık düzeyi, gebeliği önleyici yöntem kullanımı, anne-çocuk sağlığı, üreme sağlığı ile ilgili konularda mevcut duruma ve değişimlere ilişkin ulusal ve bölgesel düzeyde bilgi veriyor.
Enstütünün tarafından yürütülen araştırmanın sonuçlarına göre hala genç bir nüfus yapısına sahip olan Türkiye'de, yaşlı nüfusun payı artış eğiliminde. 65 yaş ve üzeri nüfusun oranı ilk kez yüzde 10'a ulaştı.
65 yaş ve üzeri nüfusun oranı ilk kez yüzde 10'a ulaştı
Araştırma kapsamında, Türkiye'yi temsil eden 11 bin 56 hanehalkı ve doğurganlık çağındaki (15-49 yaşlarındaki) 7 bin 346 kadın ile görüşme yapıldı. Türkiye'de yaşayan Suriyeli göçmen nüfusu temsilen de 1826 hanehalkı ve doğurganlık çağında 2 bin 216 kadın ile görüşüldü.
Araştırmaya göre, Türkiye hala genç bir nüfus yapısına sahip ancak yaşlı nüfusun payı arttı. Toplam nüfusun yüzde 25'inin 15 yaşın altında olduğu, 65 yaş ve üzeri nüfusun oranının ise ilk kez yüzde 10'a ulaştığı görüldü.
Hanehalkı büyüklüğünün azalmaya devam ettiğinin ortaya koyulduğu araştırmaya göre, son 20 yılda Türkiye'deki ortalama hanehalkı büyüklüğü 4,5 kişiden 3,5 kişiye düştü.
Türkiye'deki hanehalklarının dörtte üçünün 4 ya da daha fazla kişiden oluştuğu, hanelerin yüzde 9'unun ise tek kişilik haneler olduğu gözlemlendi.
Eğitimde cinsiyet farklılığı genç kuşakta azalıyor
Araştırmaya göre, eğitim seviyesinde iyileşmeler yaşanırken, kadın ve erkek arasındaki fark, lise ile üzeri eğitimde ve kırsal yerleşim yerlerinde devam ediyor. 6 yaş üzerindeki nüfus içinde kadınların yüzde 25'i, erkeklerin ise yüzde 14'ünün ya hiç okula gitmediği ya da ilkokulu bitirmediği görülüyor.
Eğitimde cinsiyet farklılığı, genç kuşakta ve ilkokul-ortaokul eğitim düzeyinde azalıyor, lise ve üzeri eğitimde özellikle kırsal yerleşim yerlerinde yaşayan kadınlar için dezavantaj azalarak devam ediyor.
Evliliklerin yüzde 24'ünü akraba evliliği
Türkiye'de 25-49 yaş grubundaki kadınlar için ilk evlenme yaşının son 10 yıl içinde değiştiğini ortaya koyan araştırmada, ortanca ilk evlilik yaşının 21 olduğu belirlendi. Erken yaşta yapılan evlilikler ile ilgili veriler, 15-19 yaş grubundaki kadınların yüzde 5'inin evlenmiş olduğunu, evliliklerin yüzde 24'ünü akraba evliliğinin oluşturduğu gösteriyor.
Doğumların artık ileri yaşlara ötelendiğini ortaya çıkaran araştırmaya göre Türkiye'de kadın başına ortalama 2.3 çocuk olan doğurganlık seviyesi son 15 yılda neredeyse hiç değişmedi fakat doğurganlık düzeyinde bölgesel farklılık azaldı
Kadın başına düşen ortalama çocuk sayısı kuzey bölgesinde 1.6 çocuk iken, Doğu Anadolu Bölgesi'nde 3.2 çocuk olarak belirlendi.
Gebeliği önleyici yöntem kullanım oranı yüzde 70
Türkiye genelinde evli ve doğurgan çağdaki kadınların yüzde 70'i gebeliği önleyici bir yöntem kullanıyor. Son 5 yılda modern yöntem kullanımı yüzde 47'den yüzde 49'a çıkarken, geleneksel yöntem kullanımı yüzde 26'dan yüzde 21'e geriledi.
Ayrıca sağlık personelinden doğum öncesinde ve doğumdan sonraki 41 gün içinde bakım alan kadınların oranının yüzde 96 olduğu belirlendi.
Sezaryende artış
Araştırmaya göre, son 5 yıldaki doğumların yüzde 99'u bir sağlık kuruluşunda gerçekleşti. Doğumların yüzde 52'sinin sezaryen doğum olduğu görülürken sezaryen doğumlarda 5 sene öncesine göre yüzde 4'lük artış gözlendi.
Çocukların yüzde 6'sının boyu, yaşına göre kısa
Araştırma sonuçları, Türkiye'de 5 yaşından küçük çocukların yüzde 6'sının boyunun yaşına göre kısa olduğunu ortaya çıkardı.
Türkiye'de kronik beslenme sorunları sonucu oluşan bodurluğun, kırsal alanlarda (yüzde 8), doğu bölgesinde (yüzde 8), düşük refah seviyesindeki hanelerde yaşayan (yüzde 12) ve annesi eğitimsiz (yüzde 9) çocuklar arasında daha yaygın olduğu görüldü.
Ayrıca, çocukların yüzde 8'inin obez olduğu görülürken, kadınlar arasında obezitenin arttığı, beden kitle endeksine göre kadınların yüzde 29'unun kilolu, yüzde 30'unun ise obez olduğu belirlendi.
Türkiye'de yaşayan Suriyeliler
Araştırmaya göre, Türkiye'deki Suriyelilerde ise doğurganlık düzeyi kadın başına ortalama 5.3 çocuk seviyesinde seyretti. Gebeliği önleyici yöntem kullanımındaki yaygınlık oranı, 15-49 yaş arasındaki halen evli Suriyeli kadınlarda yüzde 43 olduğu, kadınların yüzde 24'ünün modern yöntemleri, yüzde 19'unun ise geleneksel yöntemleri kullandığı belirtidi.
Suriyeli göçmen kadınların yüzde 21'inin karşılanmamış aile planlaması ihtiyacı bulunurken, Suriyeli çocukların ise yüzde 21'inin nüfus kaydı bulunmuyor.
Suriyeli göçmen nüfusta doğumların yüzde 93'ünün bir sağlık kuruluşunda gerçekleştirildiği, annelerin yüzde 89'unun doğumdan sonraki 41 gün içinde doğum sonrası bakım aldığı belirlendi.
Ayrıca araştırmada, Suriyeli 5 yaş altı çocukların yüzde 17'sinin bodur ya da yaşına göre çok kısa kaldığı, Suriyeli kadınların yüzde 60'ının fazla kilolu ya da şişman olduğu bilgisi de kaydedildi. (HA)
*Kaynak: AA