Yelekçi, 7 Haziran'da Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT) İstanbul Bölge Müdürlüğü önünde "TRT'de Sansüre, Baskıya Son!" açıklaması yaptıklarını anımsatarak, "Özerk, demokratik TRT" taleplerimiz kimilerini rahatsız etti" dedi.
Yelekçi: Coşkun yanıt hakkımızı görmedi
Yelekçi, Coşkun'un, 8 Haziran'da "TRT çalışanlarının isyanı gayet normal" başlıklı yazısında "boş oturduğumuz için isyan çıkarmakla ve kaybettiğimiz eski pozisyonlarımızı elde etmek için gürültü çıkartmakla" suçladığını söyledi.
Coşkun'a eylemlerinin gerekçelerini anlatan bir yazı gönderdiklerini ancak yayınlanmadığını belirten Yelekçi, Ahmet Hakan'ı protesto ettiklerini açıkladı.
Ahmet Hakan'ın yayınlamadığı yazı
Sayın Ahmet HAKAN,
8 Haziran 2006 tarihindeki köşe yazınızda "TRT'de Sansüre ve Baskıya Son" eylemimize ilişkin görüşlerinizi belirtmişsiniz. ...... Eksik bilgilenme nedeniyle yazınızda gerçekle bağdaşmayan bilgiler yer almaktadır.
* TRT'de personel sayısı hiçbir zaman on bini aşmadı. Şu anda 7 bin 294 kadrolu personel çalışıyor.
* TRT özel televizyonlarla karşılaştırılamaz. TRT'nin karşılaştırılacağı kurumlar başka ülkelerdeki kamu yayın kuruluşlarıdır.
İngiltere: BBC'de yaklaşık 26 bin kişi çalışıyor.
Almanya: ARD ve ZDF'de yaklaşık 34 bin kişi çalışıyor. Örnekleri çoğaltabiliriz. Daha fazla bilgi için Avrupa Yayın Birliği'nin (EBU) yayınlarına bakabilirsiniz.
TRT dünyanın dört bir yanına radyo ve televizyon yayını yapmaktadır. 26 dilde radyo yayını yapan kaç özel yayın kuruluşu biliyorsunuz?
..............
* "Özel televizyonlarda bir kişinin yaptığı işi TRT'de kaç kişi yapıyor" diye sormuşsunuz. Soruyu şöyle de sorabiliriz: "Özel televizyonlarda bir kişi kaç kişinin işini yapıyor?"
Cevabını da vermişsiniz aslında: Özel televizyonlarda dört kişinin işini bir kişi yapıyor. Üstelik iş güvenceleri yok. En küçük bir itirazlarında, "dışarıdaki binlerce işsiz" gösteriliyor,
........
* Bütün bu söylediklerimizden, TRT'nin personel politikalarını savunduğumuzu zannetmeyin. Sadece, ezberlenmiş ve yuvarlatılmış kavramlarla, hakaret içeren sıfatlarla tüm TRT emekçilerinin karalanmasına karşıyız. Bugün sesini yükselten TRT çalışanları, kurumu yıpratan her şey gibi, TRT'nin hükümetlerin arpalığına dönüştürülmesine de karşıdır.
* 1980'lerin neo-liberal dalgasıyla birlikte tüm dünyada sosyal devlet iyice geriletildi, kamu kurumları birer birer özelleştirilmeye başladı. Elbette bu özelleştirmelere zemin hazırlamak için kurumlar önce çalışamaz hale getirildi, kötü yönetildi. Bu sürecin Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hükümeti ile başlamadığının farkındayız. Ancak örgütlü olmadığımız dönemlerden kimse bizi sorumlu tutamaz. Örgütlendik, işimize sahip çıkıyoruz. Üstelik TRT'yi daha iyi bir noktaya taşımak için yan gelip yatmak değil çalışmak istiyoruz: Baskısız, sansürsüz, özgürce.
* TRT emekçileri, çalıştıkları kurumun kamu hizmeti yayıncılığı yapması gerektiğinin ve aldıkları maaşın üçte birinin halk tarafından ödendiğinin bilinciyle, isyan etmeyip kamunun sesini duyurmaktadır.
* "Yapacak işin yoksa... Ve bu çarpık yapı nedeniyle aylaksan... (...) ortalığı ayağa kaldırırsın." Bugüne kadar dünya toplumsal mücadeleler tarihinde, yapacak işi olmadığı için, aylak olduğu için ortalığı ayağa kaldıran bir sosyal sınıfa rastladınız mı, önce size sormak gerekir.
*. .... TRT'de işini yapamayan kişiler vardır. Yasaklı prodüktörler, yasaklı spikerler. Önerileri alınıp özel şirketlere yaptırılanlar, ekrana çıkartılmayıp, üç kat, beş kat paralarla yerlerine dışardan sunucu getirtilenler... Lütfen dikkatle bakın: TRT emekçilerine iş yaptırmayan TRT yönetimidir. TRT yapımcılarının önerileri ya sudan bahanelerle reddediliyor ya tozlu raflarda bekletiliyor ya da kurum dışında yaptırılıyor.
.........
* TRT yapımcılarının önerileri yerine dış yapımcıların önerilerinin nasıl kabul edildiğini, Türkçe'yi düzgün konuşan ve bunun için eğitim alan TRT sunucuları yerine dışardan sunucuların hangi ilişkilerle alındığını ve bunlara verilen ücretlerin maliyetini, dini yayın kavramının nasıl yozlaştırılıp "din propagandasına" dönüştürüldüğünü (ki anayasal bir suçtur) daha önce TBMM'de verilen soru önergelerinden takip edebilirsiniz.
* Üyelerimizin ve sendikamızın TRT'de yönetim kadrolarını ele geçirmek, makam mevki sahibi olmak gibi bir amacı asla olmadı. Ülkemizde makam mevki sahibi olmak isteyenlerin izlediği yol başkadır ve onu da herkes gayet iyi bilmektedir.
* Ayrıca 7 Haziran tarihinde İstanbul'da neden bu etkinliği yaptığımızı ifade etmek isterim.
Barışı savunmanın TRT'ye yasalarla verilmiş bir görev olduğundan hareket eden İstanbul Radyosu Program yapımcısı, 16 Mart tarihindeki "Öğle Üzeri" adlı radyo programında "Barış" konusunu işlemek üzere Küresel Barış ve Adalet Koalisyonundan bir kişiyi programına konuk etmek istedi.
Yanı başımızda bütün acımasızlığı, pervasızlığı, vahşetiyle süren ve 100 binin üzerinde insanın ölümüne neden olan savaşa ve işgale karşı düzenlenen bu etkinlik, Program Müdürü tarafından yayın akışından çıkartılmak istendi.
Yapımcının nedenini sorması üzerine aldığı yanıt "Ben uygun görmüyorum" oldu. Bu keyfî davranışa, barış gibi bir konunun sansürlenmek istenmesine boyun eğmeyen yapımcı, programını yayımladı. Ve Radyo Yönetimi tarafından cezaya çarptırıldı.
...............
* Son olarak, taleplerimiz ve şikayetlerimizle ilgili tek satır yazmamışsınız. Siyasetin TRT'den elini çekmesini istiyoruz. Yanlış bir şey mi istiyoruz? Dünya çapında, örneğin BBC gibi saygın, referans gösterilebilecek, düzeyli bir yayın kurumu istiyoruz. Yanlış bir şey mi istiyoruz? TRT, bunu yapabilecek alt yapıya ve kadrolara sahiptir. TRT'nin eksiği değil, fazlası vardır: Sırtındaki siyasiler; çevresindeki kirli eller; hak etmedikleri halde kuruma sokulan ve kilit noktalara yerleştirilen liyakatsiz kadrolar. (AD/TK)