CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, dün Meclis’te söz aldı. Aynı zamanda TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu üyesi olan Gürer, AKP’nin tarım politikalarını eleştirdi.
Tarımın stratejik bir alan olduğunu söyleyen Gürer “Tarım çalışmalarının geleceği kapsayacak bir şekilde planlanması gerekir” dedi.
Sebze-meyve üretiminde nüfus artışına paralellik sağlanamadığını ekledi. Türkiye’de üretimi olan sebze ve meyvelerin dahi ithal edildiğini söyledi.
AKP iktidarı döneminde tarım planlamalarından uzaklaşıldığını, tarımın ticarileştirildiğini ifade etti:
Türkiye’de üreten ürettiğinden kazanamazken tüketen de pahalı ürün alıyor. Aracılık sistemi hortladı, ithalat patladı. Kent çevrelerindeki ‘bostan’ dediğimiz sebze, meyve bahçelerinin olduğu yerler tarım alanı olmaktan çıkarılıp çok katlı binalara boğuldu.
Sonunda vatandaş Akdeniz’den, Çukurova’dan gelecek sebzeyi, meyveyi bekler duruma düşürüldü.
Üretim olanakları ve üretim alanlarının değişmesi sorunların da artmasına neden oldu. Acıdır ülkemizde soğanın yetişmediği yer yok. Bakınız, 2024’ün ilk üç ayında soğan ithalatımız 887 ton, sarımsak ithalatımız da 854 ton. Yahu soğanın yetiştiği ülke yurt dışından soğan getirmek durumuna düşürüldü, tarımda yaşananların belki de en güzel tanımı bu.
Geçtiğimiz yıllardaki üretimlere göre artış var gibi gösteriliyor oysa nüfus üzerinden bakarsak artış yok. Verimlilikte sağlanan artış rakamsal verilerle buraya gelip anlatılınca sorun yokmuş gibi gösterilmeye çalışılıyor. Oysa bu anlamda sorun açık olarak var.
Verilerle söyleyeyim: 2015’te nüfusumuz 78 milyon, üretilen sebze 29 milyon 600 bin ton, üretilen meyve 17 milyon 800 bin ton. 2023’e gelmişiz ülkede 86 milyon nüfusun dışında, 10 milyon mülteci ve göçmen ile turistleri de sayarsak 100 milyonun üzerinde kişi var. Şu anda üretilen sebze 31 milyon 800 bin ton olmuş. Meyve, içecek, baharat bitkileri üretimi de 27 milyona gelmiş.
Sebze ve meyvede nüfus artışına uygun bir artış olmadığı için bu hem fiyata yansıyor hem de ithal edilmek durumunda kalınıyor.
Haydi anladık, 21 üründe arz açığı var, buğdayda, pamukta, mısırda, soyada, mercimekte, fasulyede ithalat yapıyoruz ama bir de veriler olarak Türkiye'nin kendi kendine yeterliliği olduğu söylenen alanlarda dahi Türkiye'nin açığı var. Her ilde ceviz ağacı dağıtıldı, ceviz bile daha hâlâ ithal geliyor bu ülkeye.
"Kırsala dönüşün yolu açılmalı"
Gürer, sürenin az olması nedeniyle bu eleştiriyi yaptıktan sonra “Neler yapılmalı?” sorusuna yanıt verdi:
Öncelikle, girdi maliyetleri düşürülmeli. Çiftçilerin kredi borçlarından dolayı faiz artırımı değil, faizleri silinmeli. Mazotta ÖTV, KDV kaldırılmalı. Bir yıl önceden ürün için taban fiyat açıklanmalı. Örtü altı başta olmak üzere, üretimin iklim koşullarından etkilenmesini önleyecek önlemler geliştirilmeli.
Daha verimli ve kaliteli üretim olanakları yaratılmalı. Üretimde mekanizasyon geliştirilmeli. Ürün çeşitliliği ihraç pazarları dikkate alınarak planlanmalı. Tarıma kazandırılması gereken, kullanılmayan araziler tarım için yeniden kullandırılmalı. Kırsala dönüşün yolu açılmalı. Kırsala göçen kadınların ve gençlerin Sosyal Güvenlik Kurumu primini devlet karşılamalı.
CHP’den tarımda çalışan kadınların SGK primlerinin devlet tarafından karşılanması için yasa teklifi
(HA)