Kullandığımız veya içinde yaşadığımız yapıların sahibi olmasak bile, bu amaçla harcanan gereksiz paranın ve enerji giderlerinin, dolaylı olarak bizden çıktığını, örneğin; daha yüksek ücretlere ve yaşam standartlarına ve istihdama kaynak yaratmak yerine, zorunlu yapı ve enerji bedelleri ödendiğini düşünmüş müydünüz?
Ankara'daki bir konutun, Berlin'dekine göre "4.5 kat" enerji ile yaşamını sürdürdüğünü, ülkemizdeki sanayi ürünlerinin de gelişmiş ülkelere göre "dört kat" enerji harcanarak üretildiğini işitmiş miydiniz ?..
Amerika'daki konutların yüzde 90'ının malzemesi olan "ahşap" ile, betonarmeye göre üçte-bir, beşte-bir sürelerde inşa edilebilen, yani sizi "usandırmadan" ev sahibi yapan, deprem riski olmayan ve üstelik bu tekniği asırlardır geliştirip dünyaya öğreten atalarımızın çok iyi bildiği "ahşap ev" ile daha önce tanışmış mıydınız ? Peki, bu bilgilerin bizlere en az 60 yıldır neden unutturulduğunu hiç merak ettiniz mi ?
Yaşamak ve bedeli
Tüm varlıklar için "yaşamak" öncelikli bir haktır. Doğal döngü içinde "yaşamak" ise "evrensel canlılık" yani birlikte yaşayabilmek ve bunu sürdürebilmektir. O yüzden; bireysel veya kurumsal büyüklükte siyasi ve ticari tercihler bütünün dengesini bozduğunda, bireyin yaşamı tehlikeye girer.
Fiziksel, kimyasal ve biyolojik ölçekte dengesizlikler başlar. Sağlık sorunlarından
global ısınmaya, olağandışı iklimsel olgulardan buzul çağına uzanan riskli bir yol açılır önümüzde..
Sürdürülebilir olmayan üretim biçimleri, kaynak tüketici yani sonludur. Her şey bitmeden alınacak önlemler ve dönüşümlü yani sürdürülebilir yaşamın kuralları, eğitimin önceliği olmalıdır. Global ticaretin metası olan fosil yakıtlar yerine tercih edilmesi gereken, lokal çözümlerin evrensel yararları ve mevcut enerjilerin kullanımı sırasında alınabilecek önlemler daima gündemde olmalıdır.
Yüzde 8.5 ile yüzde 10 arasında değişen ve dünya ortalamasına göre dört katı olan enerji tüketimi artışına "kalkınma" adını veren ve bu tehlikeli yalana inanmamızı bekleyen son yılların siyasi erkine, yerel kaynakların çeşitliliğini göstermeli ve doğru kullanımını öğretmeliyiz. Yaşam konforunu bir yandan yükseltirken, yıllık enerji ihtiyacı artışını eksi birlere düşürebilmiş, yani artık azaltmakta olan ülkelerin başarısına ulaşmalıyız.. Bize bu güne kadar ödettirilen bedelin, hak ettiğimiz değil, bilinçsiz ve savurgan bir yaşamın karşılığı olduğunu bilmeliyiz. Ve elbette bu gidişi fark edip, dönüşümü önermeyen siyasi ve ticari paydaşları da görmezden gelmeyerek..
Güneş Evi ve hedefleri
Sanılanın aksine "kaynak zengini" bir ülke olarak, sadece yaşam ve üretim biçimlerimizi gözden geçirdiğimizde neleri değiştirebileceğimizi göreceğiz. Diyarbakır güneş evi, yaşama yönelik olanakları gözler önüne seren ve kurgusunun basitliği ile cesaret veren ilk önemli ve çağdaş adım olacaktır bu topraklarda.. Tarihsel doğru çözümler ve dünya genelinde uygulanmış örneklerden yola çıkarak, kendine yeten ve giderek artı enerjiye ulaşabilen yapıların ülkemiz için geliştirilmiş bir örneği olan projemiz bu başarının kapılarını açacaktır.
"Enerji mimarlığı"; yapıların, nefes alma doğallığı ve ölçüsünde enerji kullanmasını öngörür. Ne bir fazla ne bir eksik.. Bu proje aynı zamanda, yeni yapılarda "enerji mimarlığı" başlığı altında alınabilecek tasarım önlemlerini ve mimarlığa enerji penceresinden bakışı bilimsel gündeme taşıyacaktır. Ardından, belediyelerce mimarlara ve yöre halkına yapılabilecek öneriler ve yaptırımlar girecektir sıraya. Meslek odalarındaki eğitimlerin içeriğinin ve eğitim sistemine katkı biçiminin araştırılması gerekecektir daha sonra. Üniversitelere eğitim programları önerilecek, halkın bilgilendirilmesi, enerji bilinci ve ekolojik duyarlılık kazanması için sürekli eğitimin yolları bulunacaktır giderek..
Hedefteki birinci kitle doğrudan halktır. Ne zaman ki, bu örnekten yola çıkarak, "ben de artık böyle yaşamak istiyorum !" der, işte o gün gerçek dönüşüm başlar. Daha sağlıklı, daha ekonomik ve daha çabuk sonuç alınan bu yeni yaşam biçimi, içerdiği yeni bilgileri deneyimlemiş meslek adamlarını yetiştirecektir. Ve nihayet, bu yaşamın gereği olan kanun ve yönetmelikleri hazırlayacak siyasi erki kendiliğinden yaratacaktır.
Yerel, ulusal ve uluslararası politikaların bu bilinci ve yeni yaşam tarzını destekleyici şekilde yeniden örgütlenmesinin yolları araştırılacaktır. Dünyanın geleceği adına lokal ve global teşvik tedbirlerinin ve kaynak yaratılmasının yolları bulunacaktır.
Beklediğimiz köklü değişimin güneşi, piramidin tepesinden değil, bu örnekteki gibi halkla bütünleşmiş deneyimlerden yani tabanda oluşan bilgi ve bilinçten yükselecektir.
Teknik kurgu
66 m2 kapalı alana sahip zemin katı, 16 m2 serası ve 21 m2 ara katı ve ayrıca 9 m2 çatı arası deposu ile, sadece banyosu eksik küçük bir ev kurgusuna sahiptir. Yani bu model, eklenebilecek ünitelerle, 150 m2'ye kadar programı genişleyebilen, dört yatak odalı ve çift banyolu bir eve rahatlıkla dönüşebilir. Fakat burada amaç, sadece olabilirliğini göstermek ve benimsenmesini kolaylaştırmaktır.
Salonu; eğitim toplantıları ve bazı özel hizmetler için daima halka açık olarak kullanılacaktır. Mutfağında sadece güneş ve hidrojen enerjisi kullanılacak, sahip olacağı güneş ocağı ile pizza pişirebilecektir. Ara kat; üç kişinin rahatça çalışabileceği bir araştırma ofisidir. Bu evin; aynı zamanda, enerji elde etme biçimlerini ve ölçümlerini kendi web sitesi aracılığı ile 24 saat tüm dünya ile paylaşan, bilimsel bir laboratuar olması hedeflenmiştir. Bu kurgusu ile de dünyada bir ilk olacaktır. Ayrıca burada yapılacak eğitim toplantılarının kameralar ile herkesle paylaşılması önemli bir eğitim katkısı yaratacaktır.
Güney cephesinde oturma alanına eklenen sera bölümünde, hem evin ihtiyacı olan bazı sebzeler yetiştirilebilecek hem de güneşin kışın hemen ısıttığı bu bölümde altta iç mekana bırakılan menfezden giren, güneşin etkisi ile ısınıp yükselen sıcak hava üstteki iç menfezden tekrar eve dönerek mekanın süratle ısınmasını sağlayacaktır. Eğer üstteki dış menfez açılır, içteki kapanırsa, bu defa baca etkisi ile sürüklenen hava, kuzey cephesindeki yer altı kanallarından alınan serin havayı içeri çekecek, böylece mekanın serinlemesini sağlayacaktır. Yaz aylarında, kışın yaprağını döken sarmaşık ve ağaçlarla bu bölümün gölgede kalması sağlanacaktır.
Yaz geceleri dış hava soğuduğunda dış menfez kapalı ise yukarıdan seraya giren sıcak iç hava cam yüzeyde soğuyarak aşağıdaki menfezden mekana yine geri dönecektir. Böylece güneşin, yaz-kış, mekanı iklimlendirmesi sağlanmış olmaktadır. Doğu, güney ve batı cephelerinde kullanılan cam duvarlar da ( trombe ) aynı kurgu ile enerji üretecektir.
Döküm gövdeli akıllı şömine, yaz, kış +- (5) derece fark eden, ortalama 15 derece olan toprak altından gelen havayı ısıtarak tüm mekana verecektir. Genel kurgu tek mekan üzerine olmasaydı da bu şömine, yatay ve düşey kanallar vasıtası ile tüm evi su veya hava ile ısıtabilecekti. Olağandışı iklim koşullarında, biyo-kütle dediğimiz, yaprak dal dahil olmak üzere her türlü orman ürününü kapalı hücrelerde yakabilen bu şömineler, geleceğin ısınma aracıdır artık. AB ülkelerinde şömineye elverişli bacası olmayan yapılara ruhsat verilmemekte, bedelinin yarısı vergiden düşülmekte, tamamı için uzun vadeli kredilendirme yapılmaktadır.
Çatıdaki güneş kolektörlerinde ısınan su sadece kullanım suyu olmanın ötesinde, gerektiğinde döşemeden ısıtmaya takviye olarak kullanılabilecektir. Bu amaçla güneşin ısıttığı sıcak su, yeraltındaki çakıl deposundan geçirilerek sıcaklığın geceye taşınması sağlanacaktır. Ayrıca toprak kaynaklı ısı pompası (heat pump) ile ısıtma ve soğutma ihtiyacı dengelenecektir.
Evin inşa edileceği Sümerpark alanında her ne kadar yer altı su kaynakları bol ise de, suyun gelecekteki değeri ve her yörede bulunmaması yüzünden örnek bir uygulama yapılacaktır. Bu amaçla, yağmur suyu, yer altı deposunda saklanarak evsel atık arıtmasından elde edilen su ile birlikte bahçe sulamasında kullanılacaktır.
Yörenin enlemine eşit olarak 40 derece eğimli olan güney çatısında 16 adet 80 watlık güneş paneli ve dört adet güneş kolektörü vardır. Bu sayıların, bölge koşullarına göre arttırılabilmesi için çatıda rezerv alan mevcuttur. Güneşli saatlerde üretilen elektrik, elektrolizör vasıtası ile hidrojene çevrilecek ve sıkıştırılarak depolanacaktır. Böylece akü sisteminin pahalı, bakım isteyen yükünü taşımak gerekmeyecektir. Geceleyin, gündüz depolanan hidrojen, yakıt pilleri ile tekrar elektriğe yada hidrojen yakan kombi vasıtası ile ısıya dönüştürülebilecektir.
Bu tip evler, yakıt pilleri yaygınlaşana kadar elbette akü kullanacaklardır. Ama ülkemizde de önemli yatırım ve araştırmaların yapıldığı bu alanda beklenen hızlı gelişme, hidrojenle çalışan araçlardan sonra sıranın hızla yapılara geleceğini göstermektedir. Birleşmiş Milletler Endüstriyel Gelişim Örgütüne ( UNIDO ) bağlı olarak İstanbul'da faaliyetini sürdüren, Prof. Nejat Veziroğlu'nun başkanlığındaki Uluslararası Hidrojen Enerjisi Teknolojileri Merkezi (ICHET ) projemize tam destek vermektedir.
Akılda kalması için genel bir bilgi olarak şu söylenebilir. Mevcut elektrik şebekesine 2 km uzaklıkta iseniz, enerjiyi güneş ve rüzgardan elde eden sistem daima daha akıllıca ve ekonomik olmaya başlamaktadır. Bu mesafe fazlalaştıkça; direk, trafo ve pano giderleri; güneş ve rüzgardan enerji elde etmekten daha pahalı olmaktadır.
Yine bilinmelidir ki; doğru planlama, doğru malzeme seçimi ile yapacağımız bir yapı, hayatına % 50 enerji tasarrufu ile başlar. Harcadığınız para ise, klasik bir yapı ile aynıdır. % 100 tasarrufa giden yol ise, şebekeye uzaklık faktörü söz konusu olmadığında, bina bedeline % 20-25 bir ilave ile edinilen mekanik ve elektronik araç gereç ile açılır. Yani diğer değişle, bütün gelişmiş ülkelerde olduğu gibi"artı enerji" binasına giden yol..
Araç gereç ve malzemeler
Mutfak, tuvalet ve diğer mekanlarda kullanılan tesisat gereksinimleri, doğal ürünlere ve en az enerji ile en çok iş üretebilen ev aletlerine öncelik verilerek seçilecektir.. Manyetik alanları önlemek için tüm elektrik tesisatı metal kılıflı borulardan geçirilecek ve sistemin tümü ayrıca topraklanacaktır.
Evlerde, elektriğin önemli bir bölümünü aydınlatma araçları ve buzdolabı tüketmektedir. O yüzden tüm evde, gün ışığı kalitesinde ışık veren tasarruflu ampuller, led aydınlatma ve düşük enerji tüketimli soğutma araçları kullanılacaktır.
Musluklardaki aşırı su tüketimini önlemek için de özel su başlıkları kullanılacaktır. Böylece, hava miktarı arttırılmış fakat basıncı düşürülmemiş su konforu sağlanarak tasarruf elde edilmiş olacaktır.
Ahşabı çürümeye ve yangına karşı koruyan sıvılar, doğal ürünlerden seçilecek, sağlığa zararlı olduğu kuşkusu taşımayan boya ve su bazlı vernikler kullanılacaktır. Pencerelerde ısı cam kullanılacaktır. Doğramaların tümü ahşaptır. Islak zeminler ve açık alanlarda mahalli kaynak olan bazalt ve mermer kullanılacaktır. Dış baca tuğlası olarak da yine çift tuğla ebadında kesilmiş bazalt taşı kullanılacaktır. Salon ve ara katın zemin kaplaması ahşap olacaktır.
Duvar ve tavanlarda selüloz ve bor bileşiği hamurundan üretilen izolasyon malzemeleri kullanılacaktır. İç yüzeyler alçı levha ile kaplanacak, dış yüzeyde ve kiremit altında, lifli sunta üzerine perlitin organik bir bağlayıcı ile birleştirilmesinden üretilen özel bir sıva kullanılacaktır. Bu sıva, su ve ısı geçirmeyen fakat buhar geçiren yapısı ile dünyadaki ilk ve öncü çözümlerden biridir. Tüm bu malzemelerin hammaddesinin bu toprakların ürünü olması özel sevincimizdir. Böylece bu topluma yutturulmaya çalışılan; kanserojen etkisi bilinen, petrol türevi olan, yapının nefes almasını önleyen farklı yapısal ürünlerin bir zorunluluk olmadığı da ispat edilmiş olacaktır.
Beklenen sonuçlar
Yukarıda sıralanmaya çalışılan başlıklar altındaki görsel ve uygulamalı eğitimler, konusunda deneyimli uzmanlar tarafından yerel eğitmenlere aktarılacaktır. Bu bilincin, daha sonra o bölgenin yaygın eğitimi ve yaşam tarzı olabilmesi için yerel eğitmenlere önemli görevler düşecektir. Bu amaçla, bölgesel meslek odaları, yerel yönetimler, sivil toplum örgütlenmeleri ve eğitim kurumlarının işbirliği ile periyodik toplantılar ve bilgilendirmeler yapılmalıdır. Gelişmeler yakından izlenmelidir. Halkın ve meslek gruplarının bu yoldaki uğraşları teşvik edilmeli ve ödüllendirilmelidir. Yöresel çevre ve enerji ödülleri oluşturulmalıdır. Ayrıca tüm aktivitelerin ve aktarımların bir yerel yayına dönüştürülmesi sağlanmalıdır.
Kendi enerjisini üretecek olan güneş evimiz, burada özetlemeye çalıştığım gerekçelerini ve kurgusunu, basılı broşürler ve katkıda bulunacak firmaların desteğindeki kitapçıklarla sürekli olarak anlatacaktır. İlk etapta bastırılacak 10.000 CD bu bilgileri herkesin anlayacağı dilde anlatacak olan bir eğitim filmi içerecektir. Mahalli ve yurt genelinde İlköğretim, lise ve üniversitelerin beklenen ziyaretleri; bölgeye, bilimsel turizm anlamında bir canlılık katacaktır.
Bu topraklar, maddi ve manevi değerleri ve insan kaynakları ile dünyanın en şanslı ve en zengin ülkelerinden birini barındırıyor. Ya bilinçlenen ve bilgilenen halkımız konuya sahip çıkacak ve olaya el koyacak, yada "buyurun tapumuzu, kiramız neyse verelim" noktasına en geç 20 yıl içinde geleceğiz.. Ve bu acı son; ne tekstilimizin beklenen batışı, ne sanayimizin kolaycı, buluş yoksunu taklitçi tavrı ne de toplumsal çalkantıların ürkütüp kaçırdığı turistler yüzünden olacaktır. Sadece ve sadece; dış ve iç çıkar grupları için çok anlamlı ve yararlı fakat bizler için son derece yanlış ve anlamsız, "yılların enerji politikasından" kaynaklanacaktır..
Tüm enerji gereksiniminin mahalli kaynaklardan, ekolojik yöntemlerle karşılanması, evrensel doğruların kentsel ölçekte gerçekleşmesidir. Yeterli araç gereçle desteklendiğinde ve siyaseten doğru kararlar alınıp, yenilenebilir enerji kanununda, sadece bazı enerji lobilerine destekler değil, gelişmiş ülkelerde uygulanan teşvikler de yer aldığında ve üretim fazlasını devlete satmak demek olan çift saat uygulamasına geçilebildiğinde, artı enerji konutları ortaya çıkacaktır. Yani tükettiğinden fazlasını üretip devlete satabilen, devlete yük olmaktan çıkıp, aksine, kendi ölçeğinde destek verebilen yerleşim birimlerine kavuşulacaktır.
Çift saat uygulamasının milli politika olmasına kadar, TEDAŞ'tan ayrıca enerji almayan yeni yapılanmalarda bu tür elektrik üretiminin hiçbir hukuki engeli yoktur. Sadece elektrik projesinin mahalli dağıtım şirketine tasdiki yeterlidir. Oto-prodüktör olma koşulu ile, hem kendi ürettiğini hem de TEDAŞ'ın elektriğini kullanma olanağı vardır. Isıtma ve soğutma amaçlı kullanımların ise hiçbir izne tabi olmadan her zaman önü açıktır.
Çok katlı binaları da, tasarımın "enerji mimarlığı" ilkelerine uygun olması koşulu ile enerji apartmanı olarak inşa etmek mümkündür. Hatta artık bitmiş olan eski yapılarda bile, yapılacak doğru bir analiz ile enerji dönüşümünü önemli ölçüde sağlamak mümkündür. Cam, yada metal güneş duvarları, çatılara, pencerelere ve balkonlara eklenebilecek ısı kolektörü ve PV paneller, doğal havalandırma sağlayacak rüzgar kepçeleri ve Venturi bacaları ile, konutlardan sanayi tesislerine kadar her türlü yapıda alınabilecek sayısız önlem vardır. Yeter ki toplumsal talep yaratılabilsin..
Altı katlı binalara kadar önü açık olan ahşabı temel yapı malzemesi olarak seçerek, ahşabı konut sektöründe kullanan tüm ülkelerde olduğu gibi, ormanlarımızın da yeniden yapılanmasına ve gelişmesine neden olacağız. Sürdürülebilir enerji ve ahşap teknolojisinin yaratacağı istihdam ve yepyeni iş sahaları topluma nefes aldıracaktır.
Aynı zamanda en süratli inşa sistemi olan ahşap ile, sıfır deprem riski sağlanacak, böylece, ülkemiz gündeminden hiç düşmeyeceği kabul edilen depreme karşı güvenli bölgeler çoğalacaktır. Bu örneklerin yurt genelinde yaygınlaşması ile, "bir ülke nasıl yenilenir ?" sorusu sağlıklı bir yanıta kavuşacaktır..
Bu proje, bu çerçevesi ile ülkemizde bir ilktir. İnanıyorum ki Diyarbakır, "Enerji ve Ekoloji" adına benimsediği ve hayata geçireceği bu proje ve sürdüreceği eğitimler ile, yörede, ülkede, giderek benzer dünya ülkelerinde; bir değişim rüzgarı yaratacaktır. (ÇE/EÜ)