BİA Medya Gözlem Raporu’nu (Nisan-Mayıs-Haziran 2024) pdf olarak indirmek için tıklayın
Türkiye’de gazeteci cinayetlerinde adalet arayışları, devletin suikastları azmettirenlerin etrafına zırh örmesi, etkili şekilde peşine düşmemesiyle suya düşüyor. Gazeteci ve barış insanı Hrant Dink 2007 yılında öldürüldüğünden beri Trabzon’daki Pelitli Grubu, cinayette görev ihmali gösteren ve “FETÖ adına” cinayete zemin hazırlayan güvenlik görevlileri yargılandı ancak gazeteciyi tehdit eden Genelkurmay yetkilileri, MİT görevlileri, dönemin siyasi ve mülkü amirlerine dokunulmadı. Yedisi tutuklu 15 kamu görevlisinin davası İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde sürerken 16-17 Temmuz’a kalırken, cinayetle “Anayasal düzenin hedef yapıldığı” gerekçesiyle 12 kamu görevlisinin yargılandığı davaya, 16 Ekim’de son savunmalarla devam edilecek.
Araştırmacı gazeteci Uğur Mumcu’nun, 24 Ocak 1993’te Ankara’daki bombalı saldırıda öldürülmesine ilişkin davada, mahkemenin ve devletin 31 yıldır adalet için yerine getirmesi gereken, dönemin Emniyet Müdürü ve eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar’ın da dinlenmesi ve sanıkların kamu kurumlarında yer alan kayıtlarının araştırılması dahil, işlem ve talepleri Mumcu Ailesi ve avukatları yürütüyor.
Geçen yıl RSF bilançosunda dünyada İran ile birlikte “gazeteci tutuklama döngüsü en hızlı işleyen ülkeler”den olan ve bu yılın RSF Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 180 ülkelerden 158. sırada gösterilen Türkiye, sıklıkla gazeteci tutuklayıp tahliye etme alışkanlığını sürdürüyor.
Güvenlik kuvvetleri ve idare, alanda bulunan medya temsilcilerini, “kanuna aykırı” ilan ettikleri toplumsal eylemleri “meşrulaştıran aktörler” olarak bakıyor. Müdahalelerine tanık istemeyen güvenlik kuvvetlerinin medya temsilcilerine yönelik sert tavrı halkın haber alma hakkının çiğniyor. Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında en az 12 gazeteci 1 Mayıs ve Yerel Seçimler sonrası Van’da gelişen protestoları kamuoyuna yansıtmaya çabalarken gözaltına alındı.
Nisan-Haziran döneminde yedi haberciden Elif Akgül ve Zehra Doğan, “örgüt propagandası”, Canan Rojin Akın ve Sezgin Kartal “örgüt üyeliği”, Ferit Aslan “yanıltıcı bilgi yaymak”, Mizgin Fendik “örgüte yardım”, Hacı Boğatekin “suçu övmek”ten yargılandığı davalardan beraat etti. Altı gazeteci ise, “örgüte yardım” ve “Terörle mücadele görev almış kişileri hedef göstermek” iddiasıyla toplam 18 yıl 3 ay hapse mahkum edildi.
Raporun ayrıntılı versiyonu şöyle:
Gazeteci cinayeti dosyaları
Hrant Dink Cinayeti Davası
Dink cinayetinin “Darbe” ayağında mütalaa çıktı: İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi savcısı, 2007 yılında gazeteci ve barış insanı Hrant Dink’in öldürülmesiyle “Anayasayı ihlal” ettikleri iddiasıyla 12 kamu görevlisinin yargılandığı davada esas hakkındaki mütalaasını sundu. Hrant Dink ailesini avukat Hülya Deveci ve Sebu Aslangil’in temsil ettiği duruşmada savcı, mütalaasında firari sanıklar Faruk Sarı ve Yahya Öztürk’ün dosyalarının ayrılmasını, sanıklar Ahmet İskender, Erhan Tuncel, Ersin Yolcu, Tuncay Uzundal, Yasin Hayal, Zeynel Abidin Yavuz ve Ogün Samast’ın üzerindeki “örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek” suçunun zaman aşımı nedeniyle düşürülmesini; Adem Sağlam’ın Hrant Dink’in öldürülmesinde mahkumiyete yeterli delil bulunmadığından kasten öldürme, ihmali davranışla kasten öldürme ve Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs suçlarından beraatını ancak “örgüt üyeliği”nden (FETÖ) cezalandırılmasını talep etti. Savcı, eski emniyet müdürleri Ali Fuat Yılmazer ve Ramazan Akyürek içinse “Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis de talep etti. Yargılama, son savunmalar için 16 Ekim’e bırakıldı (12 Haziran).
Kamu görevlilerinin “Dink” davasında hapis talebi: İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Yargıtay’ın bozma kararı sonrası Agos Gazetesi genel yayın yönetmeni Hrant Dink’in 2007’de öldürülmesine ilişkin 7’si tutuklu 15 kamu görevlisini yargılamaya dördüncü duruşmayla devam etti. 31 Mayıs’ta görülen duruşmada esas hakkında mütalaasını sunan duruşma savcısı, sanıklar Veysal Şahin, Osman Gülbel, Onur Karakaya, Okan Şimşek, Mehmet Ayhan, Hasan Durmuşoğlu, Gazi Günay ve Ali Öz hakkında ‘tasarlayarak kasten öldürme’ ve “Anayasayı ihlal” suçlarından ayrı ayrı 2’şer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep etti. Mahkeme, Gazi Günay, Hasan Durmuşoğlu, Muharrem Demirkale, Okan Şimşek, Osman Gülbel, Veysal Şahin, Yavuz Karakaya’nın tutukluluk hallerinin devamına karar verdi. Savcı, sanık Muharrem Demirkale hakkında da ‘tasarlayarak kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet istedi. Mütalaada, sanık Bekir Yokuş hakkında, ‘tasarlayarak kasten öldürmeye yardım’ ve ‘Anayasayı ihlal’ suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ve 22,5 yıldan 30 yıla kadar hapis talep edildi. Sanık Yavuz Karakaya hakkında ise ‘tasarlayarak kasten öldürmeye yardım’ suçundan 22,5 yıldan 30 yıla kadar hapis istendi. Sanıklar Volkan Şahin, Şükrü Yıldız ve Mehmet Ali Özkılınç için ise delil yetersizliğindenn beraat istendi. Sanık avukatların savunma hazırlamaları için süre istemeleri üzerine yargılama 16-17 Temmuz günlerine bırakıldı (31 Mayıs).
Uğur Mumcu Cinayeti Davası
Mumcu’yu öldüren bombacı Demir 31 yıldır “kaçak”: Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi, 24 Ocak 1993’te gazeteci Uğur Mumcu’nun aracına bomba yerleştirerek ölümüne neden olan kişi olarak gösterilen ve İnterpol aracılığıyla arandığı iddia edilen Oğuz Demir’i gıyabında yargılıyor. Uğur Mumcu ailesinin avukatı Yalçın Akbal, mahkemeye, soruşturmanın genişletilmesi ve iddianamede yer almayan delillerin incelenmesini talep ettiği bir dilekçe sundu. Dilekçe kapsamında Uğur Mumcu’nun eşi Güldal Mumcu’nun İçişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Aktaş ile görüştüğü belirtildi. Dilekçede bu görüşmede Aktaş’ın; “Demir’in İran’da olduğu, Çeçenistan’da da görüldüğü ve ailesini de yurtdışına çıkardığına yönelik istihbarat bilgilerinin olmasına yönelik Güldal Mumcu’yu bilgilendirdiği aktarıldı. Dilekçede; konuya ilişkin Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Milli İstihbarat Teşkilatı’na müzekkere yazılması talep edildi. Ayrıca dilekçede dönemin Emniyet Müdürü ve eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar’ın da dinlenmesi istendi. 30 Mayıs’ta görülen duruşma sonunda mahkeme, Mumcu cinayetinin araştırılmasına yönelik İran İslam Cumhuriyeti’yle ortak komisyonun kurulup kurulmadığına yönelik bilgi alınması için Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı’na yazı gönderilmesi, varsa bilgilerin mahkemeye gönderilmesini kararlaştırdı. Demir’in ailesinin yurtdışına çıkışına ilişkin bilgilerin de Emniyet’ten istenmesine karar verildi. Mahkeme, Ağar’ın dinlenmesinin, gerekli belgelerin gelmesinin ardından karara bağlanmasını kararlaştırdı. Dava 16 Ocak 2025’e ertelendi (30 Mayıs).
Tutuklamalar
Geçen yıl RSF bilançosunda dünyada İran ile birlikte “gazeteci tutuklama döngüsü en hızlı işleyen ülkeler”den olan ve bu yılın RSF Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 180 ülkelerden 158. sırada gösterilen Türkiye, sıklıkla gazeteci tutuklayıp tahliye etme alışkanlığını sürdürüyor. 2024’ün ilk üç ayında tutuklanan İzmir’den Süleyman Gençel ve PİRHA’dan Diren Keser Tarsus’ta halen mahpusken Antalya’da İdris Özyol ve TRT savaş muhabiri Elif Akkuş tahliye edildi.
Nisan-Haziran dönemi içerisinde de, Mezopotamya Ajansı (MA) muhabirleri Mehmet Aslan ve Esra Solin Dal ile Yeni Özgür Politika muhabiri Erdoğan Alayumat “örgüt üyeliği” suçlamasıyla tutuklanıp yaklaşık bir ay sonra salıverildi. Buna karşın tutukluluk yerine “adli kontrol” pratiği, seyahat özgürlüğü ve özgür ifade bakımından son yıllarda gazeteciliği kuşatan endişe verici bir yönelimi oluşturuyor.
Gencel İzmir’de mahpus: İzmir’de yayın yapan A3 Haber sitesi genel yayın yönetmeni gazeteci Süleyman Gençel kesinleşmiş 1 yıl 2 ay 17 günlük bir hapis cezası bulunduğu gerekçesiyle Foça Cezaevi’nde tutuluyor. Gençel, üç dönem AKP Milletvekilliği ve Genel Başkan Yardımcılığı yapan Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Nükhet Hotar’ın “hakaret” iddiasıyla açtığı davanın mahkûmiyetle sonuçlanması nedeniyle hapse gönderildi. İzmir Şakran Cezaevi’ne gönderilen gazeteci, oradan Mart ayında Foça Cezaevi’ne nakledilmişti. Girişimler sonuç vermezse Gencel yıl sonuna doğru özgür kalabilecek (30 Haziran).
Keser Mersin’de hükümlü: 2015 yılına ait sosyal medyada haber paylaşımlarında “örgüt propagandası yaptığı” iddiasıyla Mersin 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nce mahkum edilen Pir Haber Ajansı Mersin Muhabiri Diren Keser 27 Şubat’tan beri Mersin Tarsus T Tipi Cezaevi’nde tutuluyor. Avukatları dosyasını Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı (30 Haziran).
Aslan, Dal ve Alayumat’a tutuklama ve tahliye: İstanbul merkezli operasyonda 23 Nisan’da yapılan ev baskınlarında gözaltına alınıp 26 Nisan’da tutuklanan Mezopotamya Ajansı (MA) muhabirleri Mehmet Aslan ve Esra Solin Dal ile Yeni Özgür Politika muhabiri Erdoğan Alayumat 21 Mayıs’ta tutuksuz yargılanmak üzere ve adli kontrol tedbiriyle tahliye edildi. Gazetecilere, “örgüt üyeliği” suçlaması yöneltildi (26 Nisan-21 Mayıs).
Tahliyeler
Nisan-Haziran dönemi içerisinde de, Mezopotamya Ajansı (MA) muhabirleri Mehmet Aslan ve Esra Solin Dal ile Yeni Özgür Politika muhabiri Erdoğan Alayumat “örgüt üyeliği” suçlamasıyla tutuklanıp yaklaşık bir ay sonra tahliye edildi.
Akkuş’a tahliye: TRT’deki nepotizm ve kamu kaynaklarının kötüye kullanımına ilişkin, anonim bir X hesabında yapılan paylaşımlar gerekçe gösterilerek 16 Ekim 2023’te gözaltına alınıp dört gün sonra tutuklanan gazeteci Elif Akkuş, 29 Haziran’da Bakırköy Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’ndan tahliye edildi. 20 Nisan 2023’te hiçbir gerekçe gösterilmeden açığa alınan, verilen üç ayık uzaklaştırma cezasının tamamlanmasından sonra dahi kuruma alınmayan ve dilekçesine yanıt verilmeyen Akkuş, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, “kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirmek veya yaymak”, “tehdit”, “şantaj” ve “iftira” suçlarından yürüttüğü soruşturma kapsamında tutuklanmıştı (29 Haziran).
Aslan, Dal ve Alayumat’a tutuklama ve tahliye: İstanbul merkezli operasyonda 23 Nisan’da yapılan ev baskınlarında gözaltına alınıp 26 Nisan’da tutuklanan Mezopotamya Ajansı (MA) muhabirleri Mehmet Aslan ve Esra Solin Dal ile Yeni Özgür Politika muhabiri Erdoğan Alayumat 21 Mayıs’ta tutuksuz yargılanmak üzere ve adli kontrol tedbiriyle tahliye edildi. Gazetecilere, “örgüt üyeliği” suçlaması yöneltildi (26 Nisan-21 Mayıs).
Antalya’da Özyol’a tahliye: bir gazetecinin Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin basın danışmanı Serap Belovacıklı’ya whatsapp üzerinden hakaret ettiğini bir haberinde duyurduğu için 23 Ocak’ta hapse gönderilen Antalyalı gazeteci İdris Özyol 4 Mart’ta tahliye edildi. Gazeteci adli kontrol altında serbest bırakıldı Mahkeme Özyol’a “hakaret” iddiasıyla 1 yıl 8 ay hapis cezası vermişti. Gazeteci, cezayı aldığında, “Gazetecilik bugün itibariyle bir kez daha darbe almıştır. Basın özgürlüğü konusunda bir kez daha ne kadar geride olduğumuzu görmüş olduk. Söylemenin değil yazmanın suç olduğu bir dönemden geçiyoruz. Ben yaptığım haber itibariyle gazetecilik faaliyetleri yürüttüğüm için bugün bu cezayı alıyorum” şeklinde açıklama yapmıştı (1 Nisan).
Gözaltılar
Güvenlik kuvvetleri ve idare, alanda bulunan medya temsilcilerini, “kanuna aykırı” ilan ettikleri toplumsal eylemleri “meşrulaştıran aktörler” olarak bakıyor. Müdahalelerine tanık istemeyen güvenlik kuvvetlerinin medya temsilcilerine yönelik sert tavrı halkın haber alma hakkının çiğniyor.
Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında en az 12 gazeteci 1 Mayıs ve Yerel Seçimler sonrası Van’da gelişen protestoları kamuoyuna yansıtmaya çabalarken gözaltına alındı.
Us ve Yalçın “adli kontrol” ile serbest: Diyarbakır’da 6 Mayıs sabahı yapılan ev baskınlarında gözaltına alınan ve aralarında gazeteciler Derya Us ve Nurcan Yalçın’ın da olduğu yedi kişi, Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği’nce “adli kontrol” tedbiriyle serbest bırakıldı. Gözaltındakilere “PKK üyeliği” ve “örgüt finansmanının önlenmesi hakkındaki kanuna muhalefet” suçlamaları yöneltildi (7 Mayıs).
1 Mayıs’ta gazeteciye gözaltı: İstanbul Valiliği’nin 1 Mayıs’ta Taksim Meydanı’nı yasakladığı grupları izleyen Mücadele Birliği dergisi muhabiri Serpil Ünal ters kelepçe takılarak gözaltına alındı (1 Mayıs).
Veyisoğlu’na gözaltı: Polis şiddetini görüntülerken gözaltına alınan Siyasi Haber muhabiri Ekim Veyisoğlu adli kontrol şartı ile serbest bırakıldı. İstanbul Şişli’deki Mecidiyeköy metro durağında polisin, mülteci bir kadına yönelik şiddetli müdahalesini görüntüleyen Siyasi Haber sitesi muhabiri Ekim Veyisoğlu’nu gözaltına aldı. Önce engellenmeye çalışan polis, muhabiri Şişli Polis Merkezi Amirliği’ne götürdü. Gazeteciye “görevi yaptırmamak için direnme (mukavemet)” ve “Özel hayatın gizliliğini ihlal” şüphesiyle işlem yapıldı. Ardından savcılığa sevk edilen Veyisoğlu, tutuklama istemiyle sevk edildiği hakimlikçe adli kontrol şartı ile serbest bırakıldı (29 Nisan).
Üç gazeteciye gözaltı ve adli kontrol: İstanbul, Ankara ve Urfa’da 23 Nisan’da yapılan ev baskınlarında gözaltına alınan Yeni Yaşam Gazetesi sosyal medya editörü Enes Sezgin, gazetenin mizanpaj sorumlusu Saliha Aras ve Eva Prodüksyon çalışanı Beste Argat Balcı savcılık ifadesinin ardından adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı (26 Nisan).
İstanbul ve Van’da beş gözaltı: Van’da Abdullah Zeydan’ın 31 Mart’ta Belediye Başkanlığı’nın iptal edilmesine yönelik İstanbul ve Van’da düzenlenen eylemleri izleyen Mezopotamya Ajansı muhabiri Ferhat Sezgin, Yeni Yaşam Gazetesi Muhabiri Sema Korkmaz, Pir Haber Ajansı (PİRHA) muhabiri Dilan Şimşek, Artı Gerçek sitesi muhabiri Müzeyyen Yüce ve gazeteci Medine Mamedoğlu gözaltına alındı. İstanbul Esenyurt’ta gerçekleştirilen yürüyüşü takip eden Sezgin ve Korkmaz şiddetle gözaltına alınırken polisin Sezgin’in kamerasına zarar verdiği de duyuruldu. Mamedoğlu ertesi gün serbest bırakılırken diğerlerinin bırakılması 6 Nisan’ı buldu (2-6 Nisan).
Saldırı, tehdit, engelleme
Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında en az 11 gazeteci ve bir yayın kuruluşu (İslahiye’nin Sesi Gazetesi) saldırıya uğradı; dördü araştırmacı gazeteci olmak üzere altısı da tehdit edildi. Dokuz haberciye saldırı, seçim ikliminde ve güvenlik kuvvetlerinin sorumluluğunda yaşandı.
2023 Genel Seçimleri’nden sonra 2024 Yerel Seçimleri’nde de güç kaybeden MHP ve çevresi, özellikle Sinan Ateş cinayetinin aydınlatılmasına dönük çabalardan rahatsızlığını araştırmacı gazeteciler Murat Ağırel, Barış Pehlivan, Timur Soykan ve Barış Terkoğlu’nu hedef göstererek yansıtmaya devam ediyor. Dahası Ağırel, evinin önünde yüzü maskeli kişilerin gece evinin görüntülerini kaydettiklerini, evin garajına kadar girdiklerini, çevredeki çöplere kadar herşeyi arayıp araçlarına doldurduklarını bildirdi.
Dört araştırmacı gazeteci Türgün’ün hedefinde: MHP’ye yakın Türkgün Gazetesi 21 Haziran 2024 tarihli sayısında Kadir Yıldız imzasıyla yayınlanan yazıda, Sinan Ateş cinayetiyle ilgili yaptıkları haberler nedeniyle gazeteciler Murat Ağırel, Barış Pehlivan, Timur Soykan ve Barış Terkoğlu’nu açıkça hedef gösterdi. “Halk TV’nin avanak hafiyeliği” başlıklı yazıda, fotoğrafları da eklenen gazetecilerin “Sinan Ateş cinayetini istismar etmekten ve magazinleştirmekten geri durmadığı” ileri sürüldü (21 Haziran).
Gazeteci Ağırel’e tehdit: Halk TV’de katıldığı “Kayda Geçsin” programında konuşan araştırmacı gazeteci Murat Ağırel, evinin önünde yüzü maskeli kişilerin gece evinin görüntülerini kaydettiklerini, evin garajına kadar girdiklerini, çevredeki çöplere kadar herşeyi arayıp araçlarına doldurduklarını bildirdi. Komşusunun paylaştığı ve kendisinin çektiği görüntüleri de paylaşan Ağırel, “Otoparka kadar giriyorlar. Kapımın önündeki çöpler bile didik didik edilmiş. Benim evim ellerindeki kamera ile tespit edilmiş” dedi. Ağırel, “Ben normalde bunun yayımlanması taraftarı değildim. Yazılan küfürleri, linç girişimlerini yargıya bildiriyorum. Bir gün arkadaşlarımla birlikte yayındaydık. Eşim aradı. Evin önünde birisi varmış ve kameraya çekiyormuş. Otoparka kadar giriyorlar. Kapımın önündeki çöpler bile didik didik edilmiş. Benim evim ellerindeki kamera ile tespit edilmiş. Gece saat 01.30- 02.00 civarında gelip benim evimin önündeki çöp tenekesini karıştırıyor” diye de ekledi. Konuyu İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ile de görüştüğünü söyleyen Ağırel, “Bu insanlar hep evimin önündeler. Biri ben kuryeydim diyor diğeri yanlışlıkla geldim diyor. Biz haftalardır bunu yayımlamadık. Benim ailemden uzak duracaklar” diye de ekledi (11 Haziran).
Kızıl’a ölüm tehdidi: Hatay’ın Antakya ilçesine bağlı Gülderen Mahallesi’ndeki TOKİ afet konutları şantiyesinde 4 Haziran gece saatlerinde çıkan yangını takip eden gazeteci Kazım Kızıl, görüntü aldığı sırada şirket çalışanlarınca ölümle tehdit edildiğini açıkladı. Kızıl’ın sosyal medya hesabından paylaştığı görüntülerde, şirket çalışanı olduğu belirtilen kişinin “Bak müdahale ettireceksin kendine. Ağzını burnunu dağıttıracaksın, belki öldürteceksin kendini. Çekeceğini çektin, çek git” dediği işitiliyor (4 Haziran).
İpek’e Van’da saldırı: Anadolu Web TV imtiyaz sahibi, Gazeteciler Yazarlar ve Aydınlar Birliği Platformu Derneği (TÜGYAP) Başkanı Yasin İpek, VanSpor futbol takımına dair paylaşımları nedeniyle 2 Haziran akşamı Van’da saldırıya uğradı. Elit World Oteli’nin arkasında bulunan Meçhul Asker Sokağı’nda yumruklu saldırıya uğrayan ve tehdit edilen İpek saldırgandan şikayetçi oldu. Gazeteci, kulübe ait susulsüzlük iddialarını yazdığı için saldırıya uğradığını açıkladı (2 Haziran).
Taştan’a “1 Mayıs” saldırısı: KRT TV muhabiri Umut Taştan, İstanbul Valiliği’nin Taksim’de kutlanmasını yasakladığı 1 Mayıs eylemini Saraçhane’de yaygın gazlı müdahale edildiği sırada polis ile eylemciler arasında yayın yapmaya çalışırken atılan plastik mermiyle ayak bileğinden yaralandı (1 Mayıs).
İslahiye’nin Sesi Gazetesi’ne kurşun: Gaziantep’in Çamlıca Mahallesi’nde 11 Nisan gecesi motosikletle gelen iki kişi ‘İslahiye’nin Sesi Gazetesi’nin ofisine altı el ateş edip kaçtı. Ofiste kimse olmadığı sırada yapılan saldırıda, kurşunların isabet ettiği camlar kırıldı, koltuk ve duvarda delikler oluştu. Gazetenin genel yayın yönetmeni Abdullah Bilgiç kimseyle husumetlerinin bulunmadığını söyleyip, olayla ilgili ise şikayetçi olduklarını belirtti. Gazeteci, “Biz emniyet güçlerimize güveniyoruz. Saldırının faili ve failleri kim, olayı neden gerçekleştirdi, bunların tamamı gün yüzüne çıkacaktır. Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir ve hukuk gerekeni yapacaktır” dedi (11 Nisan).
Polis şiddetine iki haberciden şikayet: Van’da Abdullah Zeydan’ın 31 Mart’ta Belediye Başkanlığı’nın iptal edilmesine yönelik eylemleri İstanbul’da izleyen Mezopotamya Ajansı muhabiri Ferhat Sezgin, gözaltına alınırken darp edildiğini bildirdi. Polisin saldırısına maruz kaldığı esnada kamerasının da kırıldığını, bunun gözaltı öncesi aldığı kayıtlardan mevcut olduğunu açıklayan Sezgi, “Sonra bana küfür ederek ablukanın içine aldılar. Yine işkence yaparak, vurarak, hakaret ettiler. Gazeteci olduğumu defalarca kez söylememe rağmen, ters kelepçe yaparak araca bindirdiler. O esnada burnum kırıldı zaten. Vücudumun çeşitli yerlerinde morluklar var. Gözaltı aracına bindiğimizde tekrar gazeteci olduğumu; bu yaptıklarının yanlış olduğunu, hukuksuz olduğunu söyledim. ‘Gazeteciysen burada ne işin var?’ dediler bana” şeklinde konuştu. Emniyette “bileğe kan gitmeyen şekilde sıkılan” plastik kelepçeyi 4-5 saat taşımak zorunda kaldığını aktaran Sezgin suç duyurusunda bulunacağını bildirdi. Esenyurt’ta haber takibi yaparken darp edilerek gözaltına alınan Artı Gerçek sitesi muhabiri Müzeyyen Yüce X hesabından yaptığı açıklamada, “Darp raporu ile birlikte bu hukuksuzluğu yapanlar hakkında suç duyurusunda bulunacağız. Gazetecileri işkence ile yıldıramazsınız. Yazmaya devam” dedi (6 Nisan).
Seçim eylemlerinde yedi haberciye saldırı, bir ölüm tehdidi: Birçok haberci, 31 Mart Yerel Seçimleri’nde Van Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen DEM Partili Abdullah Zeydan’a mazbatasının verilmemesine yönelik birçok ilde düzenlenen protestoları izlemeye çalışırken Emniyet kuvvetlerinin sıktığı plastik mermi, tazyikli su ve göz yaşartıcı gazın hedefi oldu. Van’da seçim günü DEM Partililerin kutlamaları izlerken diz kapağı ve bacağına plastik mermi isabet eden Gazete Duvar sitesi muhabiri Kadir Cesur, mazbatanın verilmemesinden sonra 2 Nisan’da yaşanan protestolar sırasında da, plastik mermilerin hedefi oldu. Eylemleri izleyen Jinnews sitesi muhabiri Rabia Önver, KRT muhabiri Umut Taştan ve Rudaw TV kameramanı Muhammed Şakir de eylemleri izlerken plastik mermi veya gaz kapsülüyle yaralanan habercilerden oldu. Bağımsız gazeteci Ruşen Takva ise canlı yayın sırasında TOMA’nın tazyikli su ile müdahalesine uğradı. Gazeteci, daha sonra da, X hesabı üzerinden, gelişmeleri tarafsız aktarmaya çalıştığı için sözlü şiddete maruz kaldığını bildirdi. Van’da gazeteci Oktay Candemir protestoları görüntülemek isterken polis tarafından telefonuna el konuldu. Haberci, profesyonel ve özel görüntülerinin zorla silindiğini ve hakaretlere maruz kaldığını duyurdu. Siirt’te Ne Haber Ajansı’nın iki muhabiri, polisin göz yaşartıcı gazla gazeteci grubunu hedef almasından sonra hastaneye kaldırıldı. Hakkari’de gazeteci Serkan Kaya da, AKP Hakkari İl Başkanı Zeydin Kaya’nın yakınları olduğu iddia edilen kişileri görüntülediği gerekçesiyle ölüm tehditleri aldığını duyurdu. Silahla peşinden gelen kişilerden kurtulmak için bir binaya sığındığını açıklayan Kaya, telefonla arayan kişilerin kendisine “çık dışarı, seni öldüreceğiz” dediğini de aktardı. Gazeteci, Zeydin Kaya ve ailesinin arayıp özür dilemesinden sonra başlattığı açlık grevini bıraktığını duyurdu (2-3 Nisan).
Hak arama ve cezasızlık
Yeniçağ Gazetesi köşe yazarı Yavuz Selim Demirağ’ı 10 Mayıs 2019’da Ankara’daki evinin önünde ağır şekilde darp eden altı sanığa “kasten yaralama ve tehdit”ten verilen 9’ar yıllık hapis cezaları, gazeteci ve avukatının ısrarlı mücadelesiyle de sağlandıysa da, son yılların en önemli kazanımlarından sayılabilir. Ancak TV yorumcuları ve diğer gazetecilere yönelik özellikle MHP gibi politik çevrelerden gelen tehditlerin sonlanması için yargının daha büyük sorumluluk alması gerekiyor. Nitekim, kimi şiddet dosyalarında, sorumlu Emniyet mensupları değil onların “polise direnmek”ten şikayetçi olduğu AFP Ajansı eski muhabiri Bülent Kılıç gibi bazı gazeteciler yargılanıyor.
Sonuç itibariyle, gazetecilere yönelik suçlarla mücadele, yargının pasif tutum alması nedeniyle sekteye uğruyor: Kayseri’de Deniz Postası Gazetesi ile Anadolu TV’nin sahibi Azim Deniz’e silahlı saldırı düzenleyip yaralayan Adem T. dört aylık tutukluluktan sonra “kaçma şüphesi bulunmadığı” gerekçesiyle serbest bırakıldı.
Türkiye’de fiziki veya sözlü saldırıları sineye çekmeyi reddeden Şarköy’ün Sesi Gazetesi editörü Deniz Önal ve yetkilisi Yakup Önal gibi birçok gazeteci, cezasızlık zırhını kırmak için mücadele veriyor. Gazeteci Şirin Payzın da, Halk TV’de “Sözüm Var” programını sunduğu 14 Şubat 2024 akşamı Zafer Partisi genel başkanı Ümit Özdağ’ın sarf ettiği sözlü saldırı nedeniyle 50 bin TL’lik tazminat davası açtı.
Demirağ’a saldırıda 9’ar yıl hapis: Ankara 36. Ağır Ceza Mahkemesi, Cumhur İttifakı’nı eleştiren gazetecilerden Yeniçağ Gazetesi köşe yazarı Yavuz Selim Demirağ’ı 10 Mayıs 2019’da Ankara’daki evinin önünde ağır şekilde darp ettikleri gerekçesiyle altı sanığı “kasten yaralama ve tehdit”ten 9’ar yıl hapse mahkum etti. Karardan önce söz verilen gazeteci Demirağ, “Bu dosya sıradan bir ağır yaralama ya da öldürmeye teşebbüs davası değildir. Öldürülmek üzere saldırıya uğradığım evim Yenimahalle Polis Merkezi’ne 100 metre mesafenin altında olduğu halde polis olay yerine 21 dakika sonra geldi. Yol güzergâhında yüzlerce güvenlik kamerası olduğu halde hiçbiri incelenmedi” dedi. Soruşturmanın iki yıl sürüncemede kalmasından sonra İstinaf, Ankara 54. Asliye Hukuk Mahkemesi ile Ankara 36. Ağır Ceza Mahkemesi arasında uyuşmazlığa nokta koyarak davanın Ankara 36. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmesine hükmetmişti. Mahkeme, gazeteci Murat Ağırel’in tanık olarak verdiği ifadeyi 12 Ekim 2023’te okuyarak dosyaya koymuştu (12 Haziran).
“Çıplak arama”ya takipsizlik: İstanbul Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevinde çıplak aramaya maruz kaldığı gerekçesiyle Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Esra Solin Dal’ın avukatı aracılığıyla yaptığı suç duyurusuna takipsizlik verildi. İstanbul merkezli soruşturma kapsamında 23 Nisan’da yapılan ev baskınıyla gözaltına alındıktan sonra Mehmet Aslan ve Erdoğan Alayumat ile birlikte “örgüt üyeliği” iddiasıyla tutuklanan Dal, cezaevinde yaklaşık bir ay hücrede tutulduğunu, iki kere de çıplak aramaya maruz kaldığını duyurdu. Dal’ın avukatı Ayşe Özdemir’in 14 Mayıs’ta başvurduğu Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı, Bakırköy Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü’nün, “çıplak arama yapılmadı” ve “arama kanuna uygun” şeklindeki yanıtına dayanarak takipsizlik verdi (12 Haziran).
Deniz’e saldırıda tahliye: Kayseri 2. Sulh Ceza Mahkemesi, 5 Şubat sabahı evden çıktığında Deniz Postası Gazetesi ile Anadolu TV’nin sahibi Azim Deniz’e silahlı saldırı düzenleyip yaralayan Adem T. ‘yi dört aylık tutukluluktan sonra “kaçma şüphesi bulunmadığı” gerekçesiyle serbest bıraktı. Azim Deniz kararla ilgili “Haksız ve adaletsiz bir karar” derken avukatı Aykan Mazmanoğlu da, mahkemenin tahliye kararına itiraz edeceklerini söyledi. Kayseri Başsavcılığı, Adem T. hakkında “kasten öldürmeye teşebbüs” ile “ruhsatsız ateşli silah ve mermi satın alma, taşıma veya bulundurma” suçlamasıyla iddianame hazırladı. Adem T.’nin 10 yıldan 18 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını istedi. Azim Deniz, 5 Şubat sabahı evden çıktığında Adem T.’nin silahlı saldırısına uğradı. Deniz’i bacağından ve karnından yaralayan saldırgan, Yozgat’ın Sorgun ilçesinde yakalanmıştı (4 Haziran).
Payzın’dan Özdağ’da tazminat davası: Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, iktidarın Suriyeli sığınmacılara yönelik istihdamı da içeren bir politikası bulunmamasını 14 Şubat 2024 akşamı Halk TV’de sunduğu “Sözüm Var” programında eleştiren gazeteci Şirin Payzın’a sosyal medyada sözlü saldırıda bulundu ve hedef gösterdi. Özdağ’ın “Türkiye düşmanlarının yanında olmak” ile itham ettiği 30 yıllık gazeteci Payzın, avukatları aracılığıyla 50 bin TL’lik tazminat davası açtı. İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi, 3 Haziran’da görülen ilk duruşmada dosyanın bilirkişiye gönderilmesine karar verdi. Yargılama 24 Ekim’e kaldı. Yine Zafer Partisi’nin sığınmacı kadınları hedef alan paylaşımı alıntılayan bir kişi, 4 Mayıs 2022’de Burcu Karakaş ile birlikte Nevşin Mengü ve avukat İpek Maya Saygın’ı tehdit etmişti (3 Haziran).
Şarköy’de gazeteci Önal’a saldırı davası: Tekirdağ Şarköy Asliye Ceza Mahkemesi, usulsüzlük dosyasını haberleştirdiği için Şarköy’ün Sesi Gazetesi editörü Deniz Önal’a saldırdığı gerekçesiyle Şarköy Belediye Başkanı Alpay Var’ın ağabeyi Alper Var’ı “kasten basit yaralama, tehdit, mala zarar verme ve hakaret” suçlamasıyla yargılıyor. Davada Deniz Önal ile babası ve gazetenin sahibi olan Yakup Önal müşteki olarak yer alıyor. Yakup Önal’ın hatırlatması üzerine de bir tanık, daha önce verdiği ifadeyi teyit ederek Deniz Önal için “Evet, burnu kanıyordu” dedi. Dosyada yer alan bir tanık belediyede işe alınırken ve zarar verilen Önal’a ait telefonun zararı karşılanırken 13 Şubat’ta devam edilen yargılama, son bir tanığın dinlenmesi için 19 Eylül’e bırakıldı (25 Nisan).
Polis “şiddet”ten değil, gazeteci “direnmek”ten yargılanıyor: Üç yıl önce 19. İstanbul LGBTİ+ Onur Yürüyüşü’nü takip ettiği sırada işkence ile gözaltına alınan AFP eski foto muhabiri Bülent Kılıç buna karşın İstanbul 19. Asliye Ceza Mahkemesi’nde “görevi yaptırmamak için direnmek” ve “kamu görevlisine görevinden dolayı alenen hakaret” suçlamalarıyla yargılanıyor. Beyoğlu Mis Sokak’ta 26 Haziran 2021 tarihinde ters kelepçelenerek ve boğazına basılarak gözaltına alınan gazeteci, iki polis memuru hakkında 4 Ağustos 2021 tarihinde “mala zarar vermek” ve “zor kullanma yetkisine ilişkin sınırın aşılması suretiyle basit yaralama” yönünden suç duyurusunda bulunduysa da 16 Mart’ta sonuçlanan soruşturmadan takipsizlik çıktı. Savcılık, polislerin 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nda tanımlanan zor kullanma yetkilerini aşmadığına kanaat getirirken Kılıç’ın MLSA avukatlarının suç duyurusunda bulunduğu Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde görevli iki polisin ifadelerine dayanılarak “görevi yaptırmamak için direnmek” ve “kamu görevlisine hakaret” suçlamalarıyla yargılanmasına karar verildi. Kılıç’a polis müdahalesi nedeniyle İçişleri Bakanlığı’nın 30 bin TL tazminata mahkum edilmesine ilişkin İstanbul 8. İdare Mahkemesi’nin 8 Aralık 2022’te verdiği kararı dikkate almayan iddianame savcısı, Kılıç’ın “elinde bulunan kamerayla vurmaya çalışarak” polislerin görevini yapmasını engellediğini ve polislere “zincirleme şekilde hakaret ettiği”ni iddia etti. Mahkeme, tanıkların hazır edilmesine ve esas hakkındaki mütalaasını hazırlaması için dosyanın savcılığa gönderilmesine karar verdi. Dava 19 Eylül’e ertelendi (1 Nisan).
Rûdaw TV ekibine saldırıya takipsizlik: Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı, Rûdaw TV Temsilcisi Maşallah Dekak ile kameraman Mehmet Kanevi’ye yönelik 12 Ocak’ta girişilen sözlü ve fiziki saldırıya ilişkin yürüttüğü soruşturmada takipsizlik kararı verdi. DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın temaslarını takip eden Dekak ile kameramanı Kanevi’ye yönelik saldırıya ilişkin tahlikat, “soyut iddialar dışında dosyada bir delile rastlanmadığı” gerekçesiyle sonuçsuz kaldı. 26 Mart’ta gündeme gelen kararla ilgili Dekak ve Kanevi’nin avukatları itirazda bulunacak (1 Nisan).
Soruşturmalar, açılan/süren ceza davaları, kararlar
(Rapor, Türkiye’de gazetecilere uygulanmış yasal prosedürlerinin tamamını kapsamayıp, ihlallere dair eğilim ve ağırlık konusunda mümkün olduğunca kapsamlı bir fikir vermeyi amaçlamaktadır.)
Soruşturmalar
Nisan-Haziran döneminde “Devlet sırlarını ele geçirme ve açıklama” şüphesiyle soruşturma geçiren Deutsche Welle sitesi muhabiri Alican Uludağ hakkında takipsizlik kararı verildi. Gazeteci Uludağ’a, Sinan Ateş cinayeti soruşturmasının tutuklu sanığı Serdar Öktem’in şikayetiyle bir soruşturma daha yürütülüyor.
Jandarma Genel Komutanı Arif Çetin’in şikâyetiyle hakkında soruşturma başlatılan BirGün Gazetesi muhabiri İsmail Arı’ya da dava açılmasına gerek görülmedi. “Menzil’in Kasası” kitabının yazarı Arı hakkında diğer bir soruşturma da, Tüm Sanayici ve İşadamları Derneğinin (TÜMSİAD) üyesi Kamil İnce’nin şikayetiyle açıldı.
Uludağ’a “Devlet sırrı” takipsizliği: IŞİD’in Türkiye üzerinden para transferi yaptığına ilişkin MASAK raporunu 14 Şubat 2024’te Deutsche Welle sitesi için haberleştiren gazeteci Alican Uludağ hakkında “Devlet sırlarını ele geçirme ve açıklama” iddiasıyla açılan soruşturmada takipsizlik kararı verildi. Uludağ sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda “IŞİD’in Türkiye üzerinden para transferi yaptığına ilişkin MASAK raporunu yazdığım için hakkımda ‘Devlet sırlarını ele geçirme ve açıklama’ iddiasıyla açılan soruşturmada 2 yıl sonra takipsizlik kararı verildi” ifadelerine yer verdi (18 Haziran).
Gazeteci Arı’ya kitap soruşturması: İstanbul Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı, Menzil Cemaatinin patronlarının derneği olan Tüm Sanayici ve İşadamları Derneğinin (TÜMSİAD) Üyesi Kamil İnce’nin şikayetiyle “Menzil’in Kasası” kitabının yazarı gazeteci ve BirGün Gazetesi muhabiri İsmail Arı hakkında soruşturma başlattı. Kitapla ilgili suç duyurusunda bulunan Kamil İnce, kitabın imha edilmesini de istedi. Arı ise, kitap toplatılmasının uzun yıllardır görülmediğini belirterek “Ait oldukları çevrelerden cesaret bularak ‘kitap imhası’ talebinde bulunabiliyorlar. Ama asıl mesele savcı hiç şaşırmadan soruşturma açabiliyor” dedi. Soruşturma kapsamında Arı’nın ifadesi alınacak (13 Haziran).
Uludağ’a “Ateş” soruşturması: Ankara Başsavcılığı, Sinan Ateş cinayeti soruşturmasının tutuklu sanığı Serdar Öktem’in şikayeti üzerine gazeteci Alican Uludağ’ı ifade vermeye çağırdı. “Sinan Ateş cinayetinde savcı krizi” haberi nedeniyle hakkında “Kişisel verileri kanuna aykırı olarak ele geçirme”, “Soruşturmanın gizliliğini ihlal” ve “adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs etme” şüphesiyle soruşturma başlatıldığını sosyal medya hesabından açıklayan Uludağ, “Karakoldan aradılar. Sinan Ateş cinayetinin tutuklu sanığı Avukat Serdar Öktem’in şikayeti üzerine hakkımda soruşturma başlatıldı. İfadeye çağırıyorlar. Öktem’in, şikayetinde TCK’da yazmadığı madde kalmamış neredeyse” dedi (24 Mayıs).
Arı’ya “hakaret” takipsizliği: Jandarma Genel Komutanı Arif Çetin’in şikâyetiyle hakkında soruşturma başlatılan BirGün Gazetesi muhabiri İsmail Arı için “kovuşturmaya yer yok” kararı verildi. Ankara Başsavcılığı, örnek kararında soruşturma dosyasını kapattı. Orgeneral Arif Çetin, avukatı AKP’li Alaaddin Varol aracılığıyla, İsmail Arı’nın sosyal medya hesabından yaptığı iki paylaşım ile “Sesli, yazılı veya görüntülü bir ileti ile hakaret” suçunun işlendiğini iddia ederek suç duyurusunda bulunmuştu. Takipsizlik kararında, “Toplumda belirli sıfatı ve görevleri üstlenmiş, fikirleri takip edilen veya halka mal olmuş kişilerin tahammül eşiği daha ileri seviyede olup eleştiriler karşısında da daha esnek bir yaklaşım göstermeleri gerekmektedir” denildi. 9 Şubat’ta alınan takipsizlik kararı kamuoyuna 5 Nisan’da yansıdı. BirGün’ün avukatı Tolgay Güvercin karara dair “Halkın haber alma hakkı ve basının kamuoyu gözcülüğü görevi kapsamında yapılan haber bakımından ifade özgürlüğünü ön plana çıkaran doğru bir karar” değerlendirmesini yaptı (5 Nisan).
Açılan ve süren davalar
Nisan-Haziran BİA Medya Gözlem Raporu, üç ayda yaklaşık 200 gazetecinin yıllardır dizginlenemeyen yargı baskısı altında mahkemeye çıkarıldığı, “iktidarın sopası” RTÜK’ün 29 milyon 205 bin 625 TL’lik para cezası kestiği, iktidar ortağı MHP ve çevresinin özellikle Sinan Ateş cinayetinin peşini bırakmayan araştırmacı gazetecileri yargının izleyici kaldığı endişe verici bir ortamda pervasızca tehdit ettiği kara bir tabloya işaret ediyor.
Yücel’e 301 ve 299 davasında yakalama: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Almanya merkezli Die Welt Gazetesi için 2016’da yazdığı haberleri gerekçe yaparak gazeteci Deniz Yücel’i “Cumhurbaşkanına hakaret” ve “Devlet kurumlarını aşağılamak” iddiasıyla yargılamaya devam etti. Mahkeme, RSF temsilcisi Erol Önderoğlu’nun da izlediği 27 Haziran’daki duruşmada, Yücel’in ifadesinin yaşadığı Almanya’dan alınmasına ilişkin talebi bir kez daha reddetti. Mahkeme başkanı, Yücel’in de yargılandığı TCK’nın 301. maddesiyle ilgili AİHM’in Hrant Dink ve Taner Akçam kararlarına atıf yaparak “ifadesi alınmadan beraat kararı verilmesi”ni isteyen MLSA avukatının talebini reddetti; eksikliklerin giderilmesi için yargılamayı 16 Ocak 2025’e bıraktı. Mahkeme, gazeteciye yönelik yakalama kararını da bu nedenle kaldırmadı. İddianamede, Yücel hakkında, Die Welt’te 26 Ekim 2016’da “Kürdün annesini göremeden ölmesi” söylemi ile 27 Ekim 2016’da yazdığı “Ermenilere yapılan soykırım ifadeleri” nedeniyle suç duyurusunda bulunulduğu hatırlatıldı. Oysa ki Yücel, ifadesinde “ayrımcılık ve eşitsizliği eleştirdiğini, tarihi gerçeğin suç sayılamayacağını” ifade etmişti. İddianamede, Basın Kanunu’na göre 6 aylık sürede dava açılabileceği, ancak yazının savcılıkça öğrenilmesinden itibaren dava açma süresinin başladığı, mahkemenin 11 Eylül 2020’de suç duyurusu yapmasıyla savcılığın suçlamayı öğrendiği kaydedilmişti (27 Haziran).
Topuz’a “TMK” davası: Artı Gerçek haber sitesi genel yayın yönetmeni Ali Duran Topuz, Diyarbakır’da 18 gazetecinin soruşturmasını yürüten savcı ve gazeteciler hakkında tutuklama kararı veren sulh ceza hakiminin tayin haberini yayınladığı gerekçesiyle “Terörle mücadelede görev almış kişileri hedef gösterme” gerekçesiyle yargılanıyor. Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada, esas hakkındaki mütalaasını hazırlaması için dosyanın duruşma savcısına aktarılmasına karar verildi. 21 Mart’ta görülen bir önceki duruşmada Topuz’un avukatı Levent Kanat, “Yargı mensuplarını terörle mücadele görev almış kişiler olarak görmek çok tehlikeli. Yargının bağımsız ve tarafsız olması açısından da bu çok tehlikeli. Göreviniz terörle mücadele etmek değil adaleti dağıtmaktır” demişiti. Yargılamaya 7 Kasım’da devam edilecek (27 Haziran).
Kızılkaya ve Dicle’nin 301 davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Özgür Gündem Gazetesi sorumlu müdürü İnan Kızılkaya ve Kürt siyasetçi Hatip Dicle’yi “devleti, hükümeti ve organlarını alenen aşağılama” ve “TBMM’yi alenen aşağılama” iddialarıyla yargılamaya devam etti. Sanık avukatlarının mazeret bildirerek katılmadığı yargılamanın 27. duruşmasında mahkeme, Dicle hakkında çıkarılan yakalama emrinin infazının beklenmesine karar verdi. Yargılama 16 Ocak 2025’e kaldı (27 Haziran).
Değer’e “eylem” davası: Ankara 18. Asliye Ceza Mahkemesi, Ankara Emek ve Demokrasi Güçleri’nin artan yaşam pahalılığını protesto etmek için 28 Kasım 2021’de düzenlenen “Geçinemiyoruz” eyleminde gözaltına alınan 23 kişi ile eylemi takip eden JinNews sitesi muhabiri Öznur Değer’i, “2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet” ve “görevi yaptırmamak için direnme” (TCK 265) suçlamalarıyla yargılıyor. Dava, savcının esas hakkında mütalaasına karşı savunmaların yapılması için 8 Temmuz’a bırakıldı (26 Haziran).
Vice News ekibinin “örgüte yardım” davası: Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi, 2015’te tutuklandıktan sonra sınırdışı edilen Vice News muhabiri Jake Hanrahan ve kameramanı Philip Pendlebury’yi tercüman Mohamed İsmael Rasool ve rehber Abdurrahman Direkçi ile birlikte yargılamaya devam etti. MLSA’ya göre dava, gazetecilerin yurtdışından verdilkleri ifadelerin tercümesiyle ilgili sorunlar nedeniyle ilerleyemedi. 26 Haziran’da mahkeme, Ankara’dan sonra şimdi de İstanbul’daki Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi’ne yazı yazarak tercümelerin yapılması için karar aldı. Sokağa çıkma yasaklarının ilan edildiği Cizre, Silopi, Nusaybin ve Sur gibi ilçelerde yaşananlara ilişkin belgesel çekimi yapmak amacıyla geldikleri Diyarbakır’da 2015’te tutuklanan ve ardından sınırdışı edilen dört kişi, “örgüte bilerek isteyerek yardımda bulunmak suretiyle üye olmak”, “Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkındaki Kanun’a muhalefet” ve “örgüt propagandası yapmak” iddialarıyla ve 15 yıldan 67 yıla kadar hapis istemiyle yargılıyor. Dava, 25 Kasım’a kaldı (26 Haziran).
Çapraz ve Oğuz’un “propaganda” davası: Hakkari 1. Ağır Ceza Mahkemesi, HDP eski Hakkari milletvekili ve Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı Leyla Güven’in 13 Şubat 2020’de Yüksekova’da düzenlenen bir paneldeki konuşmasını Yüksekova Haber Portalı’nda haber yapıp videosunu YouTube hesabında yayınladıkları için site sahibi Erkan Çapraz ve yayın koordinatörü Ömer Oğuz’u “terör örgütü propagandası”ndan yargılıyor. 25 Haziran’da görülen duruşmada da, Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nde bulunan Leyla Güven dosyasının kesinleşmesinin beklenmesine karar verildi. Terörle Mücadele Kanunu’nun 7. madde 2-3. cümlelerine atıfta bulunan iddianame savcısı, Çapraz ve Ömer’in bin günden beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılmasını talep ediyor. Yargılamanın başında Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesi, dosyanın Güven’in Diyarbakır’da yargılandığı dosyayla birleştirilmesi için Hakkari Mahkemesi’nin talep ettiği muvafakata olumsuz yanıt vermişti. Dava 24 Eylül’e kaldı (25 Haziran).
Kuray’a “eylem” davası seneye kaldı: Açlık grevinde olan HDP milletvekili Leyla Güven’e destek amacıyla Mayıs 2019’da gerçekleştirilen eylemde haber takibi yaptığı için gazeteci Zeynep Kuray’ın “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet etmek” suçlamasıyla yargılandığı davada, Ocak 2025’e bırakıldı. 25 Haziran’da devam edilen ve gazeteci Kuray’ın katılmadığı duruşmada mahkeme, sanıklardan Hüseyin Yarıcı hakkında çıkartılan yakalama emrinin infazının beklenmesine karar vererek davayı 16 Ocak 2025’e bıraktı (25 Haziran).
Altı gazeteciye “direnme” davası: İstanbul Anadolu 22. Asliye Ceza Mahkemesi savcısı, Diyarbakır ve Ankara merkezli operasyonlarda meslektaşlarının tutuklanmasını 29 Nisan 2023’te protesto eden altı gazeteciyle ilgili “kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama” suçlamasından cezalandırma istedi. ETHA editörü Pınar Gayıp, Evrensel muhabiri Eylem Nazlıer, Direnişteyiz.org sitesi muhabiri Esra Soybir, Mücadele Birliği muhabiri Serpil Ünal, Gazete Patika sitesi muhabiri Yadigar Aygün ile gazeteci Zeynep Kuray “tüm ikazlara rağmen gösteri ve toplantıyı sonlandırmadıkları” gerekçesiyle yargılanıyor. Mahkeme esas hakkındaki görüşe ilişkin savunmaların yapılması için gazetecilere süre verdi. Dava 31 Ekim’e bırakıldı (13 Haziran).
Savcı Müftüoğlu için ceza istedi: Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi, 303 gün tutuklu kaldıktan sonra 29 Şubat’ta tahliye edilen Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eşbaşkanı ve Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Dicle Müftüoğlu’nu yargılamaya devam etti. Dördüncü duruşmada esas hakkında mütalaasını sunan duruşma savcısı, “KCK Türkiye yapılanması içerisinde eğitim aldığı” ve “tanık ifadelerinin güvenilir olduğu”nu savunarak Müftüoğlu’nun “örgüt üyeliği”nden cezalandırılmasını talep etti. Mahkemenin getirmiş olduğu delilleri Yargıtay kararları doğrultusunda tartışılmasını isteyen Müftüoğlu’nun avukatı Resul Temur, gazetecilik faaliyeti yürüten müvekkili hakkındaki yurt dışı yasağının kaldırılmasını istedi. Bu talebi geri çeviren mahkeme heyeti, mütalaaya karşı savunma yapılmasına karar kıldı ve yargılamayı 24 Ekim’e bıraktı erteledi (13 Haziran).
Alağaş’ın “örgüt” davası: Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi, JİN NEWS haber müdürü olduğu dönemle ilgili faaliyetleri ve sosyal medya paylaşımları nedeniyle Safiye Alağaş’ı “örgüt üyeliği” suçlamasıyla yargılamaya devam etti. Mahkeme, Kürt yayın kuruluşlarını hedef alan Diyarbakır merkezli soruşturma kapsamında birçok gazeteciyle birlikte 16 Haziran 2022’de tutuklanıp 12 Temmuz 2023’te tahliye edilen Alağaş hakkında 12 yıl önce yürütülen bir soruşturmada ifade veren gizli tanığın bulunması için Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü’ne yazı yazılmasına karar verdi. MLSA’ya göre, artık Siirt Belediyesi Eş Başkanı olan Sofya Alağaş’ın katılmadığı duruşmada, DİSK Basın İş Diyarbakır Bölge Temsilcisi Hakkı Boltan, gazeteciler ve üç sivil polis de vardı. Savcı, ara mütalaasında dosyadaki eksikliklerin giderilmesini istedi. Avukat Resul Temur ise, “Dosya tamamen JİN NEWS’te yayınlanan haberlerden oluşuyor. JİN NEWS internet haberciliği açısından süreli yayınlara tabidir ve bu tür yayınlarda dava açma süresi dört aydır. Bu nedenle dosyada muhakeme şartı yok. Ayrıca yurtdışına çıkış yasağının kaldırılmasını talep ediyoruz” dedi. Alağaş hakkındaki yurtdışına çıkış yasağının devamı yönünde karar alan mahkeme, davayı 22 Ekim’e bıraktı (11 Haziran).
Gök’ün “üyelik ve propaganda” davası: Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi, Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Abdurrahman Gök’ü açık tanık Ümit Akbıyık’ın beyanları üzerinden “örgüt üyeliği” ve “örgüt propagandası” suçlamasıyla yargılamaya devam etti. Gök ve avukatı Resul Temur’un hazır bulunduğu davanın üçüncü duruşmasını, Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG), DİSK Basın-İş ve MLSA da takip etti. Duruşmada, daha önce Diyarbakır merkezli yürütülen soruşturmada 16 gazeteci hakkında ifadesi bulunan “CV23TY45UP78” adli gizli tanığın ifadelerinin dosya dahil edildiği ortaya çıktı. Duruşmada, “CV23TY45UP78” kod adlı gizli tanığında 16 gazeteci hakkında verdiği ifadelerde Gök’ten bahsetmediği, ancak 28 Kasım 2023’te Tokat 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nce alınan beyanların da Gök’ün kendisine “örgüt adına basın yayın faaliyetleri sürdürdüğünü” iddia ettiği tutanak mahkeme dosyasına girdi. Duruşmada, ilk olarak söz alan Avukat Resul Temur, Gök’ün birçok ülkeye giderek, çatışmalı ortamlarda gazetecilik faaliyetini yürüttüğünü hatırlattı. Müvekkilinin devam eden İsrail-Filistin savaşını takip etmek istediğini, ama uygulanan yurt dışı yasağı adli tedbir kontrolü nedeniyle mesleği faaliyetini yerine getiremediğini ifade eden Temur, müvekkili hakkındaki adli tedbir kontrolünün kaldırılmasını istedi. Temur, 8 Haziran 2022’de gözaltına alınıp, tutuklanarak 11 Temmuz 2023’te tahliye edilen 16 gazeteci hakkında da daha önce ifade veren “CV23TY45UP78” kodlu gizli tanığın da mahkeme huzurunda dinlenmesi talebinde bulundu. Mahkeme bu talebi kabul ederek yargılamaya 22 Ekim’de devam edileceğini bildirdi (11 Haziran).
Gündem davasında dört gazeteci sanık: İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, KHK ile kapatılan Özgür Gündem Gazetesi’nin yöneticileri ile yazarlarının gazetede yayınlanan yazıları nedeniyle Hüseyin Aykol, Ayşe Batumlu Kaya, Eren Keskin ve Reyhan Çapan’ı “örgüt propagandası” ve “suç işlemeye alenen tahrik suçlamasıyla yargılamaya devam etti. Sekizinci duruşma sonunda mahkeme, gazete avukatı Özcan Kılıç’ın talebini kabul ederek, hükmün kesinleştiğini bildirdiği İstanbul Bölge Mahkemesi 17. Dairesi’nde işlem gören Kaya hakkındaki dosyanın akıbetinin sorulmasına karar verdi. Yargılama 8 Ekim’e kaldı (6 Haziran).
Fincancı, Önderoğlu ve Nesin dokuz yıldır sanık: İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Özgür Gündem nöbetçi yayın yönetmenliği davasından yargılanan ve 17 Temmuz 2019’da beraat ettikleri halde kararları istinaftan dönen Şebnem Korur-Fincancı, Erol Önderoğlu ve Ahmet Nesin’i dört yıldır yeniden yargılıyor. Sadece Önderoğlu’nun katıldığı yeniden yargılamanın bu 10.uncu duruşmasında, Fransa’da yaşayan Nesin’in ifadesi için yazılan istinabe yazısına yanıtın beklenmesi için karar alındı. 1 Şubat’taki duruşmada, İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi’nin, bir mahkeme hakiminin reddi konusunda Fincancı’nın avukatı Meriç Eyüboğlu’nun da Önderoğlu’dan sonra yaptığı itirazın reddedildiği bildirilmişti. Üç sanık, “örgüt propagandası”, “suçu ve suçluyu övmek” ve “suç işlemeye alenen tahrik” iddiasıyla 14 yıl 6 ay hapis istemiyle yargılanıyor. İlk yargılama sonunda Temmuz 2019’da verilen beraat kararları İstanbul İstinaf Mahkemesi’nce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Fincancı’yı kamuoyu önünde hedef almasından bir hafta sonra Ekim 2020’de bozulmuştu. Mahkeme, itirazlara rağmen bu karara 3 Şubat 2021’de uymaya karar vermişti. Yargılamanın 22. duruşması 15 Ekim’de sürecek (29 Mayıs).
Bahadır Özgür’e “devlet” eleştirisinde dava: Gazeteci-yazar Bahadır Özgür hakkında, 2 Ekim 2022’de Mudanya Kitap Fuarı’nda tarihsel süreçte devlet mafya ilişkisine dair yaptığı bir konuşma nedeniyle “Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti devletini, devletin kurum ve organlarını aşağılama” suçlamasıyla dava açıldı. Özgür’ün Ahmet Şık, Ertuğrul Mavioğlu, Hakkı Özdal ve Timur Soykan ile birlikte kaleme aldığı “Duvar: Sedat Peker’in İtiraf İfşaat ve İddiaları” kitabı üzerine yaptığı konuşma nedeniyle hapisle yargılanacak. Özgür, Mudanya 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 6 aydan 2 yıla kadar hapis istemiyle yargılanacak (23 Mayıs).
Dal, Aslan ve Alayumat’a “örgüt” davası: İstanbul merkezli yürütülen soruşturma kapsamında 26 Nisan’da çıkarıldıkları hakimlikçe tutuklanan ve 21 Mayıs’ta tahliye edilen Mezopotamya Ajansı (MA) muhabirleri Esra Solin Dal ve Mehmet Aslan ile gazeteci Erdoğan Alayumat hakkında “PKK üyeliği” iddiasıyla dava açıldı. Üç kişi, 15 Ekim’de yargılanmaya başlayacak. 8 Mayıs’ta iddianameyi kabul eden İstanbul 25’inci Ağır Ceza Mahkemesi, tensiple birlikte üç gazeteciyi yurt dışına çıkış yasağı ve bulunduğu yerleşim yerini terk etmeme şeklinde adli kontrol şartıyla tahliye etmişti. İddianamede, örgütsel talimatla hareket ettikleri iddiasıyla suçlanan gazetecilerin Abdullah Öcalan’a ilişkin tecrit haberleri, TSK’nin kimyasal silah kullanımı haberleri ve kadınlarla ilgili 65 haberi yer aldı. Dal’ın yaptığı haberlerle “algı yönetimi faaliyetleri”, “müzahir kitleye mesaj verme”, “talimat aktarımı ve kitlesel eylem çağrıları” yaptığı öne sürüldü (22 Mayıs).
Yargılanan, polisin darp ettiği Orman: İstanbul Anadolu 20. Asliye Ceza Mahkemesi Savcısı, İstanbul Sancaktepe’de 2 Temmuz 2023’te düzenlenen Madımak Katliamı anmasında “polislere görevi yaptırmamak için direndiği” iddiasıyla gazeteci Emre Orman’ın cezalandırılmasını talep etti. Savunmanlığını MLSA’nın üstlendiği davada Orman, hakkında dava açan polis memuru E.Ç’nin iddialarının aksine kendisinin darp edildiğini, işkence gördüğünü belirtmişti. Orman savunmasında, “Üzerime atılı suçu kabul etmiyorum. Ben de bu görüntüleri çektim. Ben çekerken o polis şefi bana küfür etti, darp edildim. Asıl darp edilen, işkenceye uğrayan benim” demişti. Suçtan zarar görme ihtimaline karşı bir müşteki polisin davaya katılmasına karar veren mahkeme, esas hakkındaki mütalaaya ilişkin savunma yapılması için yargılamayı 17 Ekim’e bıraktı (21 Mayıs).
Sonbahar, Karakurt ve Cihan’ın “direnme” davası: Antalya 25. Asliye Ceza Mahkemesi, Antalya’da 2015’te gerçekleştirilen G20 Zirvesi protestolarını takip ederken gözaltına alınan gazeteciler Eylem Sonbahar, Sema Karakurt, Metin Cihan’ı “görevi yaptırmamak için direnme” suçlamasıyla yargılıyor. Mahkeme, sanık Görkem Tuğal hakkındaki yakalama emrinin infazının beklenilmesine karar verdi. Toplam 17 kişinin yargılandığı ve 14 Mayıs’ta devam edilen yargılama 16 Temmuz’a kaldı (14 Mayıs).
Oruç’un “üyelik” davası Eylül’de: Diyarbakır merkezli soruşturma kapsamında 25 Nisan 2023’te gözaltına alınıp iki gün sonra tutuklanan, ardından 31 Ekim 2023’de görülen yargılamanın ikinci duruşmasında adli kontrolle serbest bırakılan Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Mehmet Şah Oruç, “PKK üyeliği1 ve PKK propagandası” iddiasıyla yargılanıyor. Bitlis 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin, 22,5 yıla kadar hapis istemiyle tutuksuz yargıladığı Oruç, gazeteci olduğu için yargılandığını söyleyerek beraatını talep etti. Mahkeme, dosya tanığı Refik Gültekin’in gelmediğini, bu nedenle zorla getirilme kararı alındığını söyledi. Avukat Resul Temur ayrıca mahkemeye Ümit Akbıyık’ın itirafları sonucu tutuklanan ve ardından beraat edenlerle ilgili dosyayı sundu. Dördüncü duruşma sonunda mahkeme, Oruç hakkında verilen imza şartının kaldırılmasına, yurt dışı çıkış yasağının devam etmesine karar verdi. Yargılama 26 Eylül’e kaldı (14 Mayıs).
Diyarbakır’da dava 20 sanıklı oldu: Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi, Diyarbakır merkezli yürütülen soruşturma kapsamında 18 gazeteciyi “örgüt üyeliği” gerekçesiyle yargılamaya dördüncü duruşmayla devam etti. Ari Prodüksiyon sahibi Berivan Karatorak ile kameraman Servet Yigen hakkında açılan davaların da bu davayla birleştirilmesi sonucu yargılananların sayısı 20 oldu. Sanık gazetecilerden Mezopotamya Haber Ajansı (MA) editörü Aziz Oruç, JinNews Haber Müdürü Safiye Alagaş, Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFGD) Eşbaşkanı Serdar Altan, Xwebûn Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Mehmet Ali Ertaş ile gazeteciler Ömer Çelik, Neşe Toprak, Mehmet Şahin, Zeynel Abidin Bulut, Elif Üngör, Remziye Temel, Suat Doğuhan, Lezgin Akdeniz, İbrahim Koyuncu, Abdurrahman Öncü, Ramazan Geciken ve Mazlum Güler 8 Haziran 2022’de gözaltına alınıp 16 Haziran 2022’de tutuklanmış, 12 Temmuz’da tahliye edilmişti. 9 Mayıs’ta görülen son duruşmada mahkeme, Karatorak’ın imza tedbirinin kaldırılmasına, sanıkların yurdışı yasağının kaldırılmasının reddine karar verdi. Tüm malzemelerin iadesine de hükmeden mahkeme, yargılamaya 19 Kasım’da devam edileceğini bildirdi (9 Mayıs).
Kalafat ve Akgül’e 301 davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, o dönem çalıştıkları Bianet haber sitesinde 2015, 2018 ve 2019 yıllarında yayımlanan altı farklı haber yoluyla “Türk milletini alenen aşağıladıkları” iddiasıyla gazeteci Haluk Kalafat ve Elif Akgül’ü yargılanıyor. Mahkeme, 9 Mayıs’ta görülen son duruşmada, gazetecileri temsil eden MLSA avukatı Veysel Ok’un 301. madde bakımında son dönemde mahkemelerin verdiği beraat kararlarına ilişkin örnekleri mahkeme başkanına sundu. Mahkeme savcısı da, 19 Ekim 2023’de görülen duruşmada gazetecilerin cezalandırılması yönünde mütalaa sunmuştu. Kalafat ve MLSA adliye muhabiri Akgül TCK’nın 301/1 maddesi uyarınca üçer yıl hapis istemiyle yargılanıyor. Gazeteciler, Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne (CİMER) “Ermeni Soykırımı propagandası yapıldığı” iddiasıyla yapılan bir ihbar ve Adalet Bakanlığının 24 Haziran 2021 tarihinde izin vermesi üzerine başlatılan soruşturma sonucunda kovuşturma görüyor. Savcı Murat Mert, 9 Aralık 2022 tarihinde hazırlanan iddianamede 2015, 2018 ve 2019 yıllarında yayımlanan altı haberi suç konusu yaptı. İddianamede savcı, hakkında herhangi bir toplatma kararı dahi olmayan kitapların tanıtımı olduğunu ve haberlerde bu kitaplardan alıntılar olduğunu dikkate almadı. Mert, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) “Salt [Ermeni Soykırımı ifadesinin] kullanılması herhangi bir suçlamanın konusu olmamalıdır” hükmüne vardığı İlker Deniz Yücel (Başvuru: 2017/16589) kararını da dikkate almayarak gazetecilerin cezalandırılmasını talep ediyor. Mahkeme, kararını yargılamaya devam edeceği 2 Temmuz’da açıklayabilir (9 Mayıs).
Avcı’ya yeniden yargılama: İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Gülen Cemaati tarafından kurulduğu iddia edilen “Selam Tevhid soruşturma kumpası” gerekçesiyle ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm edilen eski savcı, yazar ve gazete köşe yazarı Gültekin Avcı, Yargıtay’ın bozma kararından sonra yeniden yargılanmaya devam etti. Mahkeme, 9 Şubat’ta görülen yeniden yargılamaya ilişkin üçüncü duruşmada, İzmir Kırıklar 2 Nolu F Tipi Cezaevi’nde bulunan Avcı’yı tahliye etmeyi reddetti. 13’ü firari, 90 sanığın yargılandığı davanın son duruşması, bu davanın, başka bir dosyayla birleştirilmesi gerekçe gösterilerek kapalı görüldü. Dava kapsamında kapatılan Bugün Gazetesi’ndeki yazıları ve Samanyolu TV’deki yayınları nedeniyle suçlanarak iki kez ağırlaştırılmış müebbet ve 15 yıl hapis cezasına çarptırılan Avcı, 18 Eylül 2015’te tutuklanıp davanın 9 Haziran 2016 tarihli ilk duruşmasında tahliye edilmişti. 25 Eylül 2016’da ikinci kez tutuklanan Avcı, son olarak 13 Eylül 2019’da yeniden tahliye edilip yeniden tutuklandı (8 Mayıs).
İstismarı yazan Kepenek’in “hakaret” davası: İzmir Selçuk Asliye Ceza Mahkemesi, altı yaşındaki çocuğunu istismar ettiği için tutuklanan, daha sonra da adli kontrol şartıyla serbest bırakılan R.Y’nin şikayetiyle, haberi kamuoyuna duyuran bianet.org sitesi editörü Evrim Kepenek’i “hakaret” iddiasıyla yargılıyor. 9 Aralık 2021 tarihli iddianame çıkmadan önce Rize Ardeşen Şehit Halis Karoğlu Polis Merkezi Amirliğine giderek ifade veren Kepenek’in hapsi isteniyor (30 Nisan).
11 sanıklı davada ceza talebi: Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi savcısı, dokuzu 7 ay tutuklu bırakılan 11 Mezopotamya Ajansı ve Jin Nezs sitesi çalışanı için “KCK Basın Komitesi üyeliği” gerekçesiyle cezalandırma talep etti. Avukatlarının mütalaaya karşı savunma için süre talebinde bulunmaları ile dava 3 Temmuz’a bırakıldı. 11 sanıklı davanın dokuz tutuklu sanığı, 16 Mayıs 2023’te tahliye edilmişti. 5 Temmuz 2023’te görülen ikinci duruşmada gizli tanık “K8Ç4B3L1T5” dinlenmiş ve birçok tutarsızlığı nedeniyle eleştirilmişti. 29 Ekim 2022’de tutuklanan Mezopotamya Ajansı (MA) yazı işleri müdürü Diren Yurtsever, MA Ankara haber müdürü Deniz Nazlım, MA muhabirleri Berivan Altan, Selman Güzelyüz, Hakan Yalçın, Emrullah Acar ve Ceylan Şahinli, JinNews sitesi muhabirleri Habibe Eren ve Öznur Değer ile adli kontrolle serbest bırakılan MA muhabiri Zemo Ağgöz ve eski MA stajyeri Mehmet Günhan 15 yıla kadar hapis istemiyle yargılanıyor (25 Nisan).
“KCK Basın” davasında 46 sanık: İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi, 12 yıldır devam eden “KCK Basın” davasından 46 gazeteci ve medya çalışanını “örgüt üyeliği” iddiasıyla yargılamaya 31. duruşmayla devam etti. 20 Aralık 2011 yılında Dicle Haber Ajansı, Özgür Gündem, Azadiya Welat, Demokratik Modernite ve Fırat Dağıtım gibi Kürt gazetecilerine yönelik yapılan operasyonda gözaltına alınan 46 gazeteciden 32’si 24 Aralık’ta tutuklanmış, ardından aşamalı olarak tahliye edilmişti. Süreç, sanık avukatlarınca “FETÖ kontrolündeki Emniyet ve yargının ürünü” olarak eleştirilmişti. Dosyada tutuklu sanık kalmasa da, dosyanın diğer “itibarsız FETÖ dosyaları” gibi işlem görmemesi itiraz konusu olmuştu. Kasım 2019’da AİHM, dosyasına dair yapılan başvuruyu, Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) bireysel başvuru yolu tüketilmediği gerekçesiyle reddetmişti. 25 Nisan’da görülen son duruşmada, bir kez daha Kayhan hakkında çıkarılan yakalama emrinin infazının beklenilmesine karar verildi. Yargılama 3 Ekim’e bırakıldı (25 Nisan).
“FETÖ Medya Yapılanması” için yeniden ceza talebi: İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi, “FETÖ Medya Yapılanması” dosyası kapsamında gazeteciler Ahmet Memiş, Ali Akkuş, Cemal Azmi Kalyoncu, Gökçe Fırat Çulhaoğlu, Ünal Tanık, Yakup Çetin ve Yetkin Yıldız’ı yeniden yargılamaya devam etti. “FETÖ örgütüne yardım” gerekçesiyle hapis istemiyle yürütülen yargılamada duruşma savcısı, sunduğu esas hakkındaki mütalaasında, Ahmet Memiş, Ali Akkuş, Cemal Azmi Kalyoncu, Gökçe Fırat Çulhaoğlu’nun, “örgüt hiyerarşisine dahil olduğuna ve örgüt üyesi olduğuna dair her türlü şüpheden uzak kesin ve somut inandırıcı delil elde edilemediği” anlaşıldığından sanıkların “örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme” gerekçesiyle cezalandırılmalarını istedi. Yakup Çetin, Yetkin Yıldız, Ünal Tanık için de, “eylemlerinin süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk arz ettiği” gerekçesiyle “örgüt üyeliği” iddiasıyla cezalandırma talep edildi. Sanıkların avukatları, mütalaaya karşı ek süre talep etmeleri üzerine yargılama 24 Eylül’e kaldı (25 Nisan).
Üç gazeteciye “eylem” davası: Ankara 71. Asliye Ceza Mahkemesi, Diyarbakır’da gazetecilerin tutuklanmasını protesto etmek istedikleri için haklarında dava açılan gazeteciler Sibel Yükler, Deniz Nazlım ve Yıldız Tar’ı ‘2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet’ten yargılamaya devam etti. Expression İnterrupted’a göre, savunma yapan Sibel Yükler, gözaltına alınmasına dair tüm görüntülerin polisin elinde olduğunu, gazeteciler olay öncesi alandan zorla çıkartıldığı için Yıldız Tar ile nasıl gözaltına alındıklarına dair görüntülerin kimsede olmadığına dikkat çekti. Yükler, “Bu görüntüler için suç duyurusunda bulunduk. Bu dosyada da istedik. Ancak tüm görüntüler dosyaya gelmedi” dedi. Basın açıklaması için yazılı başvuru yapılmasının yasa çerçevesinde gerekli olmadığını belirten avukat Gulan Çağın Kaleli Koçer, müvekkillerinin işkenceye uğradığını, suç duyurusunda bulunduklarını ve soruşturma makamının hareketsiz kaldığını söyledi. Koçer, suç duyurusu yaptıkları tarihten yaklaşık üç ay sonra müvekkilleri hakkında bu davanın açıldığını hatırlattı. Avukatlar müvekkillerinin beraatını istedi. Mahkeme hâkimi, olay gününe dair tüm görüntülerin istenmesi için Ankara Emniyet Müdürlüğüne müzekkere yazılmasına karar verdi. Dava 19 Eylül’e kaldı (25 Nisan).
Aranca’ya “gizliliği ihlal” davası: İstanbul Başsavcılığı, “Sinan Ateş cinayeti dosyasındaki bilirkişi raporuna T24 ulaştı: Ateş’in adresini Ülkü Ocakları Başkanı istemiş!” haberi nedeniyle T24 haber sitesi muhabiri Asuman Aranca hakkında dava açtı. Eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş’in öldürülmesine ilişkin soruşturma 16 aydır tamamlanamazken, Aranca hakkında “gizliliği ihlal” iddiasıyla üç yıla kadar hapis istemiyle iddianame düzenlendi. İddianamede, “konunun haber değeri taşıdığı değerlendirilebilir ise de haberin yapılış tarzı ve gerek bulunmamasına rağmen rapor içeriği ve görsellerinin tamamının yayınlanmasının haber verme sınırını aştığı” öne sürüldü. Aranca’nın davaya konu haberi Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ve Çağdaş Gazeteciler Derneği tarafından 2 ayrı ödüle layık görülmüştü. Gazeteci 15 Ekim’de İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılanmaya başlayacak (24 Nisan).
Aykol ve Çapan’ın “Gündem” davasında birleştirme: İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin, KHK ile kapatılan Özgür Gündem Gazetesi’nin Eş Genel Yayın Yönetmeni Hüseyin Aykol ile yazı işleri müdürü Reyhan Çapan’ı “örgüt propagandası” gerekçesiyle yargıladığı dava, Çapan’ın İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı dosyayla birleştirildi. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, 13. Ağır Ceza Mahkemesinin Ocak’ta talep ettiği muvafakata olumlu yanıt verdi (18 Nisan).
Çizer Ömeroğlu’na “müstehcen” dava: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Covid-19 pandemisinin ilk zamanlarında, 25 Kasım 2020’de LeMan dergisi için çizdiği bir karikatür nedeniyle Çizer Zehra Ömeroğlu’nu, “müstehcenlik” iddiasıyla yargılıyor. 16 Nisan’da görülmesi beklenen duruşma, hakim izinli olduğu için 26 Eylül’e bırakıldı. Mahkeme, üç yıla kadar hapsi ve 5 bin güne kadar adli para cezası istemiyle yargıladığı Ömeroğlu’nun çiziminin müstehcen olup olmadığının tespiti için Muzır Neşriyat Kurulu’ndan rapor bekliyordu. Bu arada gündeme gelen rapor, karikatürün “müstehcenlik içerdiği” yönündeydi. Avukatı Deniz Özen, söz konusu karikatürün, hastalığın yaygın belirtilerine atıfla kapanma zamanlarında insanları güldürmeyi amaçladığını, Ömeroğlu’nun “insani bir durumu koronavirüs belirtilerini konu alarak mizahi bir dille anlattığını” ifade ederek karikatürde pornografik ve erotik bir unsur olmadığını eklemişti. Özen “Kaldı ki Anayasa Mahkemesi kararlarına göre erotik unsurun bulunması da suç değil” demişti (16 Nisan).
Şardan’a “dezenformasyon” ve “aşağılama” davası: İstanbul 1. Sulh Ceza Hakimliği, T24 haber sitesinde 31 Ekim 2023’te yayımlanan “MİT’in Cumhurbaşkanlığına sunduğu ‘yargı raporu’nda neler var?” başlıklı yazısı gerekçe gösterilerek “dezenformasyon” iddiasıyla 1 Kasım’da gözaltına alınıp tutuklanan gazeteci Tolga Şardan hakkında İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Yargılama 9 Temmuz’da başlayacak. 15 Şubat’ta hazırlanan iddianamede gazeteciye “dezenformasyon” suçlaması yanı sıra “yargıyı aşağılamak” iddiası da yöneltiliyor. 6 Kasım 2023’te İstanbul Sulh Ceza Hakimliği, 1 Kasım’da Ankara Sincan Cezaevi’ne gönderilen, ardından Silivri Cezaevi’ne nakledilen 35 yıllık gazeteciyi, deliller toplandığı gerekçesiyle “yurt dışına çıkış yasağı” şartıyla tahliye etme kararı almıştı. İstanbul 3. Asliye Ceza Mahkemesi 24 Kasım’da Şardan’a yönelik adli kontrol şartını avukatlarının itirazı üzerine kaldırmıştı. Evindeki haber ve dijital materyallerine el konulan gazetecinin yazısına da, İstanbul 1. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından 2 Kasım’da erişim engeli getirilmişti (4 Nisan).
Dündar’ın “Özgürüz” davası: İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, “MİT TIR’ları” dosyasının 1 Mart 2017 tarihinde “Özgürüz” sitesinde yayınlanması nedeniyle yeniden Cumhuriyet Gazetesi eski yayın yönetmeni Can Dündar’ı “casusluk” ve “örgüte yardım” suçlamasıyla yargılamaya devam etti. Daha önce dosyasının Cumhuriyet Gazetesi’nde yargılanması nedeniyle Dündar’ın “casusluk” iddiasıyla 23 Aralık 2020’de 27 yıl 6 ay hapse mahkum edilmesiyle ilgili dosya Yargıtay’da. “MİT TIR’ları” dosyasına ilişkin Nisan 2018’de açılan bu dosya, Dündar’ın ifadesinin alınmasını bekliyor. Dündar bir video nedeniyle “Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından, niteliği itibarıyla, gizli kalması gereken bilgileri, siyasal veya askerî casusluk maksadıyla temin etmek” (TCK 328) ve “gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla açıklamak” (TCK 330) ile suçlanıyor. 26 Mart’ta görülen duruşmada, gazeteci hakkında verilen yakalama emrinin infazının ve yurtdışından iade talebinin ikmallerinin beklenmesine karar verildi. Dava 11 Temmuz’a kaldı (1 Nisan).
Avcı’ya yeniden yargılama: İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Gülen Cemaati tarafından kurulduğu iddia edilen “Selam Tevhid soruşturma kumpası” gerekçesiyle ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm edilen eski savcı, yazar ve gazete köşe yazarı Gültekin Avcı, Yargıtay’ın bozma kararından sonra yeniden yargılanmaya devam etti. Mahkeme, İzmir Kırıklar 2 Nolu F Tipi Cezaevi’nde bulunan Avcı’yı tahliye etmeyi reddetti. 13’ü firari, 90 sanığın yargılandığı davanın son duruşması, bu davanın, başka bir dosyayla birleştirilmesi gerekçe gösterilerek kapalı görüldü. Dava kapsamında kapatılan Bugün Gazetesi’ndeki yazıları ve Samanyolu TV’deki yayınları nedeniyle suçlanarak iki kez ağırlaştırılmış müebbet ve 15 yıl hapis cezasına çarptırılan Avcı, 18 Eylül 2015’te tutuklanıp davanın 9 Haziran 2016 tarihli ilk duruşmasında tahliye edilmişti. 25 Eylül 2016’da ikinci kez tutuklanan Avcı, son olarak 13 Eylül 2019’da yeniden tahliye edilip yeniden tutuklandı (1 Nisan).
Ataklı’ya “kin” davası: Gazeteci Can Ataklı, Irak’ta Pençe-Kilit Harekatı bölgesinde PKK’yle girilen çatışmada hayatını kaybeden asker Kemal Aslan’ın babası Mehmet Aslan’ın açıklamalarına yönelik eleştirisi nedeniyle İstanbul 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıktı. Gazeteci, “Bir konuşmam nedeniyle hakkımda iddianame hazırlanması ayrı bir konu ama böyle suçlanmış olmak çok ağrıma, zoruma gidiyor. Terörü savunan tek bir cümlem dahi yok” dediği yargılamada, “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılamak” ile suçlanıyor. Mahkeme Türk Devletleri Şehit Yakınları ve Gaziler Vakfı’nın katılma talebini kabul ederken, Ataklı hakkındaki adli kontrol tedbirlerini kaldırdı. Davaya 10 Eylül’de devam edilecek (1 Nisan).
Dündar’ın “Gündem dayanışması” davası: Gazeteci Can Dündar’ın, kapatılan Özgür Gündem Gazetesi’yle dayanışmak amacıyla düzenlenen Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği kampanyasına katıldığı gerekçesiyle, “terör örgütü yayınlarını basmak ve yayınlamak” (TMK 6/2) suçlamasıyla İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanıyor. Gazetecinin avukatı Abbas Yalçın’ın 28 Mart’ta mazeret bildirdiği dava, Dündar hakkındaki yakalama emrinin infazını bekliyor. Yargılamaya 26 Eylül’de devam edilecek (1 Nisan).
Karabay’a “yargıyı aşağılama” davası: Gerçek Gündem haber sitesi editörü Furkan Karabay, 13 Aralık 2023’te yayınlanan “Odanın sahibi terör savcısı çıktı! Başsavcılık soruşturma başlattı” başlıklı haberi nedeniyle Ceza Kanunu’nun 301/1 maddesinde düzenlenen “Devletin yargı organlarını alenen aşağılamak” iddiasıyla yargılanacak. Haberci, İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 12 Eylül’de yargılanmaya başlayacak (1 Nisan).
Çaralan’a “Gündem” davası mütalaaya kaldı: İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, KHK ile kapatılan Özgür Gündem’in “Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği” kampanyasına 2016’da katıldığı için Evrensel Gazetesi yazarı İhsan Çaralan’ı “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla yargılamaya devam etti. Duruşma savcısı, bir kez daha mütalaasını hazırlamak için ek süre istedi. Dava 9 Temmuz’a ertelendi (1 Nisan).
Kararlar
Nisan-Haziran döneminde yedi haberciden Elif Akgül ve Zehra Doğan, “örgüt propagandası”, Canan Rojin Akın ve Sezgin Kartal “örgüt üyeliği”, Ferit Aslan “yanıltıcı bilgi yaymak”, Mizgin Fendik “örgüte yardım”, Hacı Boğatekin “suçu övmek”ten yargılandığı davalardan beraat etti. Altı gazeteci ise, “örgüte yardım” ve “Terörle mücadele görev almış kişileri hedef göstermek” iddiasıyla toplam 18 yıl 3 ay hapse mahkum edildi.
Akgül’e “propaganda” beraatı: İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımlarda “örgüt propagandası yaptığı” iddia edilen gazeteci Elif Akgül’ü yargıladığı davanın ikinci duruşmasında beraat kararı verdi. Duruşmada, Akgül, Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) Hukuk Birimi’nden avukatları Emine Özhasar ve Muhammed Ünsal hazır bulundu. İlk duruşmada Akgül’ün “zincirleme örgüt propagandası yapmaktan” hapis cezasıyla cezalandırılması yönünde mütalaa veren iddia makamı, mütalaasını tekrarladı. Akgül’ün avukatı Emine Özhasar ise “Müvekkil suçlamaya konu edilen paylaşımda devlet tarafından terör örgütü sayılan IŞİD üyeleri ile TSK’ye mensup askerlerin selamlaştığı görüntüleri eleştirmiş. Bir diğer paylaşımda ise müvekkilin ‘gerilla’ kelimesini kullanması suçlama konusu yapılmıştır. Müvekkil ifade özgürlüğü hakkını kullanmıştır. Her iki paylaşımda da suçun unsurları oluşmamıştır. Müvekkilimin beraatini talep ediyorum” ifadelerini kullandı. Diğer avukatı Muhammed Ünsal ise Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Anayasa Mahkemesi (AYM) içtihatlarını hatırlattı. Mahkeme, verdiği kararda atılı suçun yasal unsurları oluşmadığı gerekçesiyle Akgül’ü beraat ettirdi (27 Haziran).
Kartal’ın “örgüt üyeliği”nden beraat: İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesi, gazeteci Sezgin Kartal’ın “örgüt üyesi olmak” suçlamasıyla yargılandığı davada, duruşma savcısının ceza istediği yargılamada beraat kararı verdi. Mahkeme, suun Kartal tarafından işlendiğinin sabit olmadığına kanaat getirdi. Karar duruşmasına Kartal katılmazken, avukatları Meriç Eyüboğlu ve Berfin Karaşah hazır bulundu. İddia makamı önceki duruşmada ceza istemiyle verdiği mütalaasını tekrarlarken, mütalaaya karşı savunma yapan Sezgin’in avukatı Meriç Eyüboğlu, “Müvekkilime yönelik tek kanıt, isnat; Suruç’a gittiği, 26 Eylül 2014’te telefonundan 3 saat sinyal alınmaması. Bu 3 saatte telefonunun şarjı bitmiş olabilir, telefonu çekmemiş olabilir. Ama 3 saatlik süre ‘örgüt üyeliğine’ delil olarak gösteriliyor. Müvekkilim 26 Eylül 2014’te Kobanê’ye geçtiği ve 3 saat orada kalıp geri döndüğü iddiası mantıklı olmadığı gibi hayatın olağan akışına da aykırıdır” dedi; müvekkilinin beraatini istedi. Mahkemenin kararı da bu yönde oldu (25 Haziran).
Özgürlükçü Demokrasi’ye cezalara gerekçe: İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi, 9 Mayıs’ta sonuçlanan Özgürlükçü Demokrasi davasında gazeteciler Mehmet Ali Çelebi (3 yıl 9 ay), Reyhan Hacıoğlu, Hicran Urun, İhsan Yaşar ve İshak Yasul’a (3 yıl 1 ay 15 gün) verdiği hapis cezasının gerekçesini açıkladı. Gazetecilere “örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte yardım ettikleri” iddiasıyla (TCK 220/7) hapis cezası veren mahkeme, kararın gerekçesinde gazetenin KHK ile kapatılan Özgür Gündem Gazetesi’nin devamı olduğunu belirtip “KCK’nın basın-yayın düzenlemelerine uygun faaliyet gösterdiği”ni iddia etti; gazetenin Türkiye’nin 2018’de düzenlediği operasyon sırasında Demokratik Suriye Güçleri (QSD) lehine ve devlet aleyhine yayın yaptığını aktardı. QSD’nin “meşru savunma”, “öz savunma”, “büyük mücadele”, “çağın direnişi” ve “efsanevi direniş” kavramlarıyla meşrulaştırıldığı öne sürdü. Gazetenin 20 Ocak 2018 ile 27 Mart 2018 tarihleri arasında basılan nüshalarını suçlamalara delil gösteren mahkeme, örgüt lehine uluslararası kamuoyu ve destek oluşturmaya çalıştığını savundu. Çelebi’nin telefonunda Demokratik Birlik Partisi (PYD) Eşbaşkanı Salih Müslim ile PYD Dış İlişkiler Sorumlusu Zuhad Kobanî’nin numaralarının yer almasının ise tek başına delil sayılamayacağını belirtti; editör Reyhan Hacıoğlu’nun yaptığı röportajlar ve ev baskınında ele geçirilen dijital materyallerde bulunan gazete nüshalarını suç olarak gösterdi (25 Haziran).
Ferit Aslan’a “dezenformasyon” beraati: Mardin 2. Asliye Ceza Mahkemesi, 4 Ocak 2024 tarihinde Medyascopetv sitesinde çıkan “Mardin’de bir hakim polisle okul bastı, üç öğrenciyi gözaltına aldırdı” başlıklı haber nedeniyle yargıladığı 33 yıllık gazeteci Ferit Aslan’ı ilk duruşmada beraat ettirdi. Mahkeme, daha ilk duruşmada, Ekim 2022’de yürürlüğe girdiğinden beri birçok habercinin hapisle yargılanmasına gerekçe oluşturan “halkı yanıltıcı bilgi yaymak” suçlaması yönünden suçun unsurlarının oluşmadığına hükmetti. Duruşmada Aslan, 33 yıldır gazetecilik yaptığını belirterek, haberini birçok kaynaktan teyit ettikten sonra yayınlandığını kaydetti. Başsavcılığın yaptığı açıklamanın da haberi doğruladığını kaydeden Aslan, “Başsavcılık, hakimin okula eşine destek amacıyla gittiğini belirtmiştir ama böyle öğrenci ve öğretmen arasında geçen bir tartışma neticesinde beş, altı polis aracıyla okula gidilmesi hayatın olağan akışına uygun değildir” dedi. Haberin doğru olduğunu kaydeden Aslan, beraat talebinde bulundu. Avukatı Neşet Girasun da, “Müvekkilin yaptığı haber eksiktir ama fazla değildir” dedi. Girasun, “Bu iddianame 170/3’e aykırıdır. Bir tane bile delil gösterilmemiştir. Bu iddianamenin düzenlenmesi nasıl bir mesleki dayanışma ise kabulü de öyledir” dedi. Mahkeme de, savcının mütalaası doğrultusunda gazeteciyi akladı (21 Mayıs).
Zehra Doğan’a iki yıl hapisten sonra beraat: Mardin 2. Ağır Ceza Mahkemesi, Mardin Nusaybin’de 2015 yılında ilan edilen sokağa çıkma yasağı ve çatışmalar sırasında yazdığı haberler ile sosyal medyada paylaştığı resimler gerekçe gösterilerek ilk yargılamada 2 yıl 9 ay 22 gün hapis cezası verilen, tutuklanan, iki yılı aşkın bir süre cezaevinde kaldıktan sonra 24 Şubat 2019’te Tarsus Kadın Kapalı Cezaevi’nden tahliye edilen gazeteci Zehra Doğan’ı ikinci yargılamada beraat ettirdi. Yargıtay’ın “Örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla verilen cezayı bozmasının ardından yerel mahkeme bu kez, savcılık mütalaası kapsamında, “üzerine atılı suçlamanın kanunda suç olarak düzenlenmediği” gerekçesiyle beraat kararı verdi (9 Mayıs).
Özgürlükçü Demokrasi davasında beş gazeteciye hapis, birine beraat: İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi, KHK ile kapatılan Özgürlükçü Demokrasi Gazetesi’nde çalışanı altı gazeteciyi, “örgüt üyeliği” “örgüt propagandası”, “örgüt yayınlarını basmak ve yayınlamak” iddiasıyla yargılamaya devam etti. Mahkeme, 11. duruşma sonunda “örgüte yardım” suçlamasından Mehmet Ali Çelebi’ye 3 yıl 9 ay, Reyhan Hacıoğlu, imtiyaz sahibi İhsan Yaşar, yazı işleri müdürü İshak Yasul, Hicran Urun’a ise 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası verdi. Duruşmada, dosyadaki “örgüt üyeliği” kriterinin olmadığını ve sanıkların hangi eylemlerden suçlandıklarına dair bir netlik bulunmadığını ifade eden sanık avukatı Özcan Kılıç, “Hicran Urun hangi yazıdan, hangi eylemden sorumlu tutulmuş bu halen belirsiz. Bir yıl bilirkişi raporu bekledik. Raporda basit muhasebe işlemleri ile bir çizelge geldi. Örgütsel bağlantı bulamadık. Zoraki bir şekilde ısrarla dosya örgüt şemasına sokuluyor” dedi. Avukat Sercan Korkmaz da adli kontrol tedbirinin kaldırılması ve beraat kararı verilmesini talep etti. Mahkeme ise, “örgüt üyeliği”, “örgüt propagandası”, “halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek”, “örgüt yayınlarını basmak veya yayınlamak” ile “suçu ve suçluyu övmek” iddialarından ceza verilmesine yer olmadığına hükmetti. Suçlamalardan Mizgin Fendik’in beraatine karar verildi (9 Mayıs).
Terkoğlu’na “TMK” hapsi: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Adalet Bakan Yardımcısı ve eski Hakim Akın Gürlek’in “terörle mücadele edeni hedef göstermek” iddiasıyla şikayetçi olduğu davada Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve araştırmacı gazeteci Barış Terkoğlu’yu ertelemesiz 2 yıl hapse mahkum etti. Terkoğlu, Odatv internet sitesinde yayımlanan, “Türkiye’nin gündemindeki kararları hep aynı hakim veriyor” başlıklı haber ile Cumhuriyet Gazetesi’nde yayımlanan “Türkiye’yi karıştıran hakimi nereden hatırlıyorum” başlıklı yazısı nedeniyle yargılandı. Avukatları kararı temyiz edecek (2 Mayıs).
Mavioğlu ve Demirel’e “Bakur” cezasına “gerekçe”: Batman 2. Ağır Ceza Mahkemesi, “Bakur” (Kuzey) belgeselinin yönetmenleri gazeteci Ertuğrul Mavioğlu ve yönetmen Çayan Demirel’e “basın-yayın yoluyla örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla 14 Aralık 2013’te verdiği 2 yıl 1’er ay hapis cezasının gerekçeli kararını açıkladı. Mahkeme gerekçeli kararında, yüzde 99 engelli raporlu ve başka birinin bakımına ihtiyacı olan Çayan Demirel’in cezai ehliyetinin tam olduğunu ve bu konuda yapılan itirazlara itibar edilmeyeceğini savundu. Karar öncesi söz verilen Çayan Demirel, yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle savunmasını yapamayacak durumdaydı. Onun yerine savunma yapan avukatı Meral Hanbayat, “Müvekkillerim söylendiği gibi belgeselde savaşı övme değil, tam tersi barışa dikkat çekmişti. Barış talepleriyle yine barış süresinin olduğu bir dönemde bu belgesel çekilmiştir” demişti (5 Nisan).
Boğatekin 16 yıl sonra kazandı: Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesi, Gerger Fırat Gazetesi köşe yazarı Hacı Boğatekin’ın 109 gün hapis yattığı ve 16 yıldır yargı önünde mücadele verdiği 4 Ocak 2008 tarihli “FETÖ ve Apo” yazısıyla ilgili dosya Anayasa Mahkemesi’nden dönünde nihayet beraat kararı verdi. Önce “örgüt propagandası” ardından “suç ve suçlu övmek” gerekçeleriyle mahkum olan, her defasında hakkındaki kararlar bozulan ve son çare olarak Anayasa Mahkemesi’ne başvuran Boğatekin, Yargıtay 8. Ceza Dairesi de verilen hapis cezasına dair kararı bozunca 4 Nisan’da Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıktı. Boğatekin, mahkemeye “Ben böyle beraat kararını kabul etmiyorum, 16 yıldır beni dinlemediniz, BU kararı da AYM zoruyla veriyorsunuz. Hep susturdunuz, bir kez olsun beni dinleseydiniz 16 yıl mahkemelerde sürünmezdim” dedi (4 Nisan).
Akın’a “örgüt” davasında beraat: İstanbul 33. Ağır Ceza Mahkemesi, IŞİD’in kaçırdığı Ezidi kadınlarla ilgili Rojava’da yaptığı kitap çalışması için 2015’te Rojava’ya giden gazeteci gazeteci Canan Rojin Akın’ı “örgüt üyeliği”nden yargıladığı davada delil yetersizliğinden beraat kararı verdi. Mahkeme, duruşma savcının mütalaasında ceza istemesine karşın Akın’ı aklarken diğer sanık ETHA Ajansı’ndan Emrah Erdoğan’ın dosyasını ayırmaya karar verdi (3 Nisan).
Cumhurbaşkanına hakaret davaları
Nisan-Haziran döneminde en az 17 gazeteci ve karikatüristin adı (Furkan Karabay, İhsan Çaralan, İnan Kızılkaya, Sedef Kabaş, Barış Pehlivan, Ozan Alper Yurtoğlu, Julien Serignac, Gerard Biard, Laurent Sourisseau, “Alice”, Rüstem Batum, Ramazan Yurttapan, Haydar Ergül, Ahmet Sever, Deniz Yücel, Hayko Bağdat, Erk Acarer) “Cumhurbaşkanına hakaret” gerekçesine dayandırılan davalarda geçti. Bu dosyalardan toplam 74 yıl 8 ay hapis cezası isteniyordu.
Söz konusu üç aylık dönemde görülen yargılamalarda beraat ve mahkumiyete dönük herhangi bir karar tespit edilemediyse de, “Cumhurbaşkanı’na hakaret” başlıklı TCK’nın 299. maddesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 10 yıllık görev süresinde 250’yi aşkın gazetecinin yargılanmasına, en az 76’sının da hapis veya para cezalarına mahkum edilmesine zemin oluşturdu.
Ne 2016 yılına ait Venedik Komisyonu tavsiyesi, ne de AİHM’in Ekim 2021’de Türkiye aleyhine verdiği “Vedat Şorli” mahkumiyeti, ne yazık ki, gazetecilerin aradan geçen zaman içerisinde de, keyfi davalarla taciz edilmesine engel olamadı.
Yücel’e 301 ve 299 davasında yakalama: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Almanya merkezli Die Welt Gazetesi için 2016’da yazdığı haberleri gerekçe yaparak gazeteci Deniz Yücel‘i ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ ve “Devlet kurumlarını aşağılamak” iddiasıyla yargılamaya devam etti. Mahkeme, RSF temsilcisi Erol Önderoğlu’nun da izlediği 27 Haziran’daki duruşmada, Yücel’in ifadesinin yaşadığı Almanya’dan alınmasına ilişkin talebi bir kez daha reddetti. Mahkeme başkanı, Yücel’in de yargılandığı TCK’nın 301. maddesiyle ilgili AİHM’in Hrant Dink ve Taner Akçam kararlarına atıf yaparak “ifadesi alınmadan beraat kararı verilmesi”ni isteyen MLSA avukatının talebini reddetti; eksikliklerin giderilmesi için yargılamayı 16 Ocak 2025’e bıraktı. Mahkeme, gazeteciye yönelik yakalama kararını da bu nedenle kaldırmadı. İddianamede, Yücel hakkında, Die Welt’te 26 Ekim 2016’da “Kürdün annesini göremeden ölmesi” söylemi ile 27 Ekim 2016’da yazdığı “Ermenilere yapılan soykırım ifadeleri” nedeniyle suç duyurusunda bulunulduğu hatırlatıldı. Oysa ki Yücel, ifadesinde “ayrımcılık ve eşitsizliği eleştirdiğini, tarihi gerçeğin suç sayılamayacağını” ifade etmişti. İddianamede, Basın Kanunu’na göre 6 aylık sürede dava açılabileceği, ancak yazının savcılıkça öğrenilmesinden itibaren dava açma süresinin başladığı, mahkemenin 11 Eylül 2020’de suç duyurusu yapmasıyla savcılığın suçlamayı öğrendiği kaydedilmişti (27 Haziran).
Kabaş’ın “Cumhurbaşkanına hakaret” davasında bir redd-i hâkim daha: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ceza Mahkemesi, sosyal medya paylaşımları yoluyla “Cumhurbaşkanına hakaret” ettiği iddiasıyla gazeteci Sedef Kabaş’ı 4 yıl 8 ay hapis istemiyle yargılamaya devam etti. Pandemi döneminde aşı politikasına yönelik eleştirileri ve “128 milyar dolar nerede?” sorusunu da içeren 2016-2021 yılları arasındaki paylaşımlardan oluşan 25 tweeti nedeniyle suçlanan Kabaş, savunma yapmayacağını, kendisine “hukuka aykırı bir şekilde dava açanlar” hakkında suç duyurusunda bulunacağını bildirmişti. Kabaş, 6 Ocak 2021 tarihinde ABD’de Trump destekçilerinin Kongre Binasını basması üzerine TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un paylaşımını yorumlayan NBC muhabirinin Erdoğan’a “diktatör” dediği ifadelerini çevirerek “Amerika’yı bırak, ülkemin düştüğü duruma bak…” yorumunu yapmıştı. Kabaş’ın 17 Şubat 2021 tarihinde paylaştığı ve İYİ Parti Lideri Meral Akşener’in Erdoğan’a yönelik uyarısını aktardığı tweeti de suçlama konusu edildi. İlk duruşmada AİHM’nin 21 Ekim 2010 tarihli Şorli/Türkiye kararına değinen Kabaş’ın avukatı Uğur Poyraz, “Cumhurbaşkanı’na hakaret” düzenlemesinden davanın derhal beraat ile sonuçlandırılması talebi reddedilince reddi hakim talebinde bulunmuştu. 6 Haziran’da süren yargılama 7 Kasım’a kaldı (6 Haziran).
Pehlivan ve Yurtoğlu’na “Cumhurbaşkanına hakaret” davası: İstanbul 15. Asliye Ceza Mahkemesi, kara para aklama suçlamasıyla yargılanan ve Türkiye’den kaçtıktan sonra Amerika Birleşik Devletleri’ne iade edilen Sezgin Baran Korkmaz’ın suç duyurusuyla Cumhuriyet Gazetesi yazarı Barış Pehlivan ve dönemin cumhuriyet.com.tr sitesi sorumlu müdürü Ozan Alper Yurtoğlu’nu yargılamaya devam etti. Beykoz Başsavcılığı’nın hazırladığı iddianamede, 13 Ekim 2021 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nde çıkan “Sabıka Holding” yazısı Pehlivan ve Yurtoğlu’nun, “Cumhurbaşkanı’na hakaret” ve “kamu görevlisine görevinden hakaret” iddiasıyla yargılanması istendi. Pehlivan yazısında CHP örgütünce hazırlanan ve Korkmaz’ın sahibi olduğu SBK Holding hakkındaki broşürü haberleştirmişti. Pehlivan savunmasında, “CHP Korkmaz’la ilgili broşür hazırlamış. Bu broşürü hâlâ daha CHP’nin resmi internet sitesinde bulabilirsiniz. Ben de CHP’nin metnini tırnak içinde aktardım. Benzer suçlamalarla CHP yöneticilerine de dava açıldı ve onlar beraat etti. Benim yargılanmam hukuki açıdan doğru değildir. Korkmaz hakaret iddiasında ısrarcıysa onun da tanık olmasını istiyor ve bağlantı kurulmasını talep ediyorum” demişti. Davada Cumhurbaşkanı Erdoğan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Egemen Bağış ve Binali Yıldırım dahil 10 kişi mağdur sıfatıyla yer alıyor. Yıldırım’ın davaya katılma talebini kabul eden mahkeme, eksiklerin giderilmesi için yargılamayı 26 Eylül’e bıraktı (4 Haziran).
Charlie Hebdo’ya “Cumhurbaşkanına hakaret” davası: Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesi, 28 Ekim 2020 tarihli bir karikatürde “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret edildiği” gerekçesiyle Fransa merkezli haftalık Charlie Hebdo dergisinin dört temsilcisini yargılıyor. Yargılama, altıncı duruşma günü mahkeme hakimi izinli olduğundan ertelendi. Davadan, derginin genel direktörü Julien Serignac, yazı işleri müdürü Gerard Biard, genel yayın yönetmeni Laurent Sourisseau ve karikatürist “Alice” 4 yıl 8 ay hapis istemiyle yargılanıyor. Dosya, Adalet Bakanlığı’ndan, sanıkların açık kimlik, adres bilgilerinin ve savunmalarının tespiti için Ankara Başsavcılığı’nca düzenlenen yurt dışı istinabe yazısıyla ilgili dönüş bekliyor. Davanın başından beri sanıkların ifadelerine ulaşılmaya çalışılıyor (23 Mayıs).
Sever’in “TCK 299” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, “İçimde Kalmasın/Tanıklığımdır” kitabında “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret edildiği” şüphesiyle T24 sitesi yazarı ve 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün eski basın başdanışmanı Ahmet Sever’i Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 299. maddesinden yargılamaya devam etti. Yargılamaya 13 Eylül’de devam edilecek (18 Nisan).
Yurttapan ve Ergül’ün “Cumhurbaşkanına hakaret” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Demokratik Modernite dergisi sorumlu müdürü Ramazan Yurttapan ve dergi editörü Haydar Ergül’ü “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla ve 4 yıl 8 ay hapisle yargılamaya devam etti. İddianamede Yurttapan ve Ergül’e yöneltilen suçlamaya derginin 37. sayısında Aysun Genç mahlası kullanılarak yazılan “Yeni Osmanlıcılık Türk Devletinin En Yozlaşmış Halidir” başlıklı yazıdaki ifadeler gerekçe gösterilmişti. Yargılama 21 Kasım’a bırakıldı (18 Nisan).
Karabay’a “Cumhurbaşkanına hakaret” davası: Daha önce İrfan Fidan, Akın Gürlek, Şaban Yılmaz, Ahmet Özel, Mustafa D. İnal gibi birçok yargı ve yüksek yargı mensubunun dava açtığı Gerçek Gündem haber sitesi editörü Furkan Karabay’a şimdi de “Cumhurbaşkanı’na hakaret” iddiasıyla dava açıldı. Gazeteci İstanbul 60. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 3 Ekim’de yargılanmaya başlayacak (5 Nisan).
Çaralan ve Kızılkaya’ya “Cumhurbaşkanına hakaret” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Özgür Gündem Gazetesi’nde yayımlanan bir haber yoluyla “Cumhurbaşkanı’na hakaret edildiği” iddiasıyla gazeteciler İnan Kızılkaya ve İhsan Çaralan’ı 4 yıl 8 ay hapis istemiyle yargılıyor. 13 Eylül’de görülen duruşmada duruşma savcısı, Anayasa Mahkemesi’nin ihlal gerekçesinin yargılamanın esasına ilişkin değil, hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) boyutuyla ilgili olduğunu savunarak Çaralan ve Kızılkaya’nın cezalandırılmalarını talep etti. Kızılkaya’nın avukatı Özcan Kılıç, Erdoğan’ın “partili bir Cumhurbaşkanı” olması itibariyle yargılamanın “Cumhurbaşkanı’na hakaret”ten değil “kamu görevlisine hakaret” üzerinden yürütülebileceğini ifade ederek ekledi; “AYM kararında ifade özgürlüğü ile toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının ihlal edildiğine karşı kanaat var. Bu nedenlerle beraat talep ediyoruz” dedi. Çaralan’ın avukatı Devrim Avcı ise esas hakkındaki mütalaaya karşı beyanda bulunmak için süre talep etti. Yargılama 13 Eylül’e kaldı (1 Nisan).
Batum’un “Cumhurbaşkanına hakaret” davası: İstanbul 5. Asliye Ceza Mahkemesi, 2017-2019 döneminde Twitter hesabından, Güneydoğu’daki hak ihlallerine tepki gösterdiği, ekonomik krizin yurttaş üzerinden etkileri ile “saldırgan” dış politikasından söz ettiği ve Katar’ın uçak verdiği Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı eleştirdiği için gazeteci Rüstem Batum’u 4 yıl 8 ay hapis istemiyle yargılamaya devam etti. 17 Haziran 2019’da “Cumhurbaşkanı’na hakaret” iddiasıyla açılan dava, Batum hakkında çıkarılan yakalama kararının infazını bekliyor. MLSA avukatlarından Emine Özhasar, Batum’un savunmasının bulunduğu ülkeden alınmasını ve hakkındaki yakalama kararının kaldırılmasını talep etti. Talepleri reddeden mahkeme, yakalama emrinin devamına hükmetti. Yargılama 10 Ekim’e bırakıldı (1 Nisan).
Acarer’in “Cumhurbaşkanına hakaret” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, gazeteci Erk Acarer’i BirGün Gazetesi’nde çıkan “Herkese var, Berkin’e yok” yazında “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret edildiği” iddiasıyla yargılıyor. Mahkeme, Almanya’da yaşayan gazeteciyle ilgili yakalama emrinin infazını bekliyor (1 Nisan).
Bağdat’ın “Cumhurbaşkanına hakaret” davası: İstanbul 50. Asliye Ceza Mahkemesi, ozguruz.org sitesinde 14 Nisan 2017’de yayımlanan “Erdoğan hakkında son yazım” başlıklı yazısı ile 2014’ten beri paylaşılan dört Twitter paylaşımı nedeniyle gazeteci Hayko Bağdat’ı “Cumhurbaşkanına hakaret” ve “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek” suçlamasıyla yargılamaya devam etti. 21 Şubat’ta görülen duruşmada mahkeme savcısı, Bağdat hakkında “Zincirleme şekilde Cumhurbaşkanına hakaret” ve “Kamu görevlisine hakaret” suçlarından toplam 10 yıl 6 aya kadar hapisle cezalandırılmasını istedi. Savcı, “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçlamasından ise beraat kararı verilmesini talep etmişti. Gazeteciye yönelik, 15 Kasım 2019 tarihinde yayımlanan bir fotomontaj fotoğraf da suçlama konusu yapıldı. Yargılamaya 10 Temmuz’da devam edilecek (1 Nisan).
Hakaret ve tazminat davaları
Ceza davaları
Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında en az 24 gazeteci, haklarında “hakaret”, “kamu görevlisine hakaret” veya “iftira” iddiasıyla açılan bir veya birden fazla ceza davası kapsamında mahkemeye çıktı.
Gazeteci Furkan Karabay, yolsuzluk iddialarını gündeme getiren en az 12 gazetecinin bu dönem yargılanmasına neden olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eski avukatı Mustafa Doğan İnal’ın şikayetiyle yargılandı; “iftira” suçlamasıyla 1 yıl 15 gün hapse mahkum edildi. Gazeteciler Barış Terkoğlu ve Akif Beki ise, sırayla Hilal Kaplan’ın eski eşi Süheyb Öğüt ve Cübbeli Ahmet Hoca’nın şikayetiyle yargılandıkları davalardan beraat etti. BirGün Gazetesi muhabiri İsmail Arı’ya, MHP Mersin Milletvekili Levent Uysal’ın açtığı ceza davasının görülmesine ise henüz başlanmadı.
Karabay’ın İnal ve Bilal dosyaları birleşti: İstanbul 47. Asliye Ceza Mahkemesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın şikâyetiyle yargıladığı gazeteci Furkan Karabay’ın davasını yine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eski avukatı Mustafa Doğan İnal’ın açtığı başka bir dava dosyası ile “tek eylemde birden çok kişiye hakaret fiili işlendiği” gerekçesiyle birleştirdi. İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı İsmail Uçar, Hakimler ve Savcılar Kurulu’na (HSK) dilekçe yazarak Anadolu adliyesinde para karşılığında erişim engelleme ve tahliye kararları verildiğini öne sürmüştü. Gazeteci de 2 Kasım 2023 tarihinde X Platformu’ndan yaptığı paylaşımda, “O adliyenin müdavimleri, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatlığını da yapmış olan Mustafa Doğan İnal, Bilal Erdoğan ve Metin Güneş’ti. Para karşılığı “adaleti” sattığı söylenen Hakim Sidar Demiroğlu, İnal ve Güneş’in adının geçtiği kanlı olayın üstünü kapatmıştı” ifadelerini kullanmıştı. Paylaşım nedeniyle Karabay’a Bilal Erdoğan’ın şikâyetiyle “hakaret” ve “iftira” iddiasıyla açılan davanın ikinci duruşması 25 Haziran’da İstanbul 47. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. İddia makamı, dava dosyasının İnal’ın şikayetiyle Karabay hakkında “hakaret” ve “iftira” suçlamalarıyla açılan ve İstanbul 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nde devam etmekte olan dosya ile birleştirilmesini talep etti. Mahkeme de, dosyayı aynı gerekçeyle İstanbul 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 5 Kasım’da görülecek olan davayla birleştirilmesine karar verdi (25 Haziran).
Sezer ve Batan’ın “İnal” davası: İleri Haber sitesi yayın yönetmeni İzel Sezer ve sorumlu müdürü Batuhan Batan, Türkiye İşçi Partisi (TİP) İstanbul Milletvekili Ahmet Şık’ın sosyal medya hesabından yaptığı “rüşvet” paylaşımlarının İleri Haber’de yayımlanmasının ardından açılan davanın haberleştirilmesiyle ilgili yargılanıyor. İki haberci, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın eski avukatı Mustafa Doğan İnal’ın şikayetiyle “hakaret” ve “iftira” iddiasıyla yargılanıyor. 13 Haziran’da görülen duruşmada duruşma savcısı, gazeteciler için beraat talep etti. 6 Aralık 2021 tarihinde çıkan “Yargılanan yine gazetecilik oldu” başlıklı haberle ilgili İstanbul 25. Asliye Ceza Mahkemesi’nde süren yargılama, son savunmaların yapılması için 17 Aralık’a bırakıldı (13 Haziran).
Karabay’a “İnal” davasından hapis: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eski avukatı Mustafa Doğan İnal’ın şikâyeti üzerine “kamu görevlisine hakaret” ve “iftira” iddiasıyla yargıladığı gazeteci Furkan Karabay’ı ikinci suçlamadan 1 yıl 15 gün hapis cezasına mahkum etti. 19 Nisan 2023 tarihli “Erdoğan’ın avukatını neden tehdit etti? FETÖ Borsası iddialarının olduğu silahlı saldırıda iddianame çıktı” başlıklı haber nedeniyle mahkumiyet kararı veren mahkeme, duruşma savcısının ceza talep ettiği “Kamu görevlisine hakaret” yönünden hüküm kurmaya gerek görmedi. Gazeteci, 1 yıldan 6 yıl 4 aya kadar hapis istemiyle yargılanıyordu (6 Haziran).
Pehlivan ve Büyüksipahi’ye “Kocabey”ler davası: Ankara 19. Asliye Ceza Mahkemesi, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin talimatıyla istifa ettiği iddia edilen eski Hâkim ve Savcılar Kurulu (HSK) üyesi Hamit Kocabey ile avukat oğlu Nizameddin Kocabey’e ilişkin haberleri nedeniyle “kamu görevlisine hakaret” suçlamasıyla Cumhuriyet Gazetesi köşe yazarı Barış Pehlivan ve dönemin Cumhuriyet Gazetesi yayın yönetmeni Mustafa Büyüksipahi’yi yargılıyor. 4 Haziran’da görülen duruşma sonunda mahkeme, Pehlivan’ın esas hakkında son savunma yapabilmesi için yargılamayı 3 Temmuz’a bıraktı (4 Haziran).
Pehlivan ve Yurtoğlu’na “hakaret” davası: İstanbul 15. Asliye Ceza Mahkemesi, kara para aklama suçlamasıyla yargılanan ve Türkiye’den kaçtıktan sonra Amerika Birleşik Devletleri’ne iade edilen Sezgin Baran Korkmaz’ın suç duyurusuyla Cumhuriyet Gazetesi yazarı Barış Pehlivan ve dönemin cumhuriyet.com.tr sitesi sorumlu müdürü Ozan Alper Yurtoğlu’nu yargılamaya devam etti. Beykoz Başsavcılığı’nın hazırladığı iddianamede, 13 Ekim 2021 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nde çıkan “Sabıka Holding” yazısı Pehlivan ve Yurtoğlu’nun, “Cumhurbaşkanı’na hakaret” ve “kamu görevlisine görevinden hakaret” iddiasıyla yargılanması istendi. Pehlivan yazısında CHP örgütünce hazırlanan ve Korkmaz’ın sahibi olduğu SBK Holding hakkındaki broşürü haberleştirmişti. Pehlivan savunmasında, “CHP Korkmaz’la ilgili broşür hazırlamış. Bu broşürü hâlâ daha CHP’nin resmi internet sitesinde bulabilirsiniz. Ben de CHP’nin metnini tırnak içinde aktardım. Benzer suçlamalarla CHP yöneticilerine de dava açıldı ve onlar beraat etti. Benim yargılanmam hukuki açıdan doğru değildir. Korkmaz hakaret iddiasında ısrarcıysa onun da tanık olmasını istiyor ve bağlantı kurulmasını talep ediyorum” demişti. Davada Cumhurbaşkanı Erdoğan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Egemen Bağış ve Binali Yıldırım dahil 10 kişi mağdur sıfatıyla yer alıyor. Yıldırım’ın davaya katılma talebini kabul eden mahkeme, eksiklerin giderilmesi için yargılamayı 26 Eylül’e bıraktı (4 Haziran).
Terkoğlu ve Üçok’a “Başsavcılar” davası: Cumhuriyet Gazetesi köşe yazarı Barış Terkoğlu ile emekli askeri savcı ve İyi Parti eski Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Zeki Üçok’a, Nisan 2023’te yayımlanan “Hatırlı FETÖ’cüler nasıl kurtarılıyor” ve “Savcı bey geliyorum, bu yazıyı da ekleyin” başlıklı yazıları nedeniyle açılan dava, son savunmalar için 21 Kasım’a kaldı. Terkoğlu ve Üçok, savcı Gökalp Kökçü’nün HSK’ya sunduğu dilekçeyi gündeme getirdikleri için, İstanbul C. Başsavcısı Şaban Yılmaz, Anadolu C. Başsavcısı İsmail Uçar ve İstanbul C. Başsavcıvekili Mehmet Yılmaz’ın şikayetiyle “zincirleme şekilde kamu görevlisine hakaret” suçlamasıyla yargılanıyor (31 Mayıs).
Boğaziçi haberinden Gülbaş’a dava: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Mehmet Turan’ın şikayeti üzerine Gerçek Gündem sitesi eski muhabiri Melisa Gülbaş’ı, “kamu görevlisine hakaret” iddiasıyla yargılamaya başladı. Duruşmanın daha ilk duruşmasında duruşma savcısı, Gülbaş için cezalandırma talep etti. Gazetecinin Gerçek Gündem’de yer alan suçlamaya konu haberi Boğaziçi Üniversitesi’ne kurulu araştırma merkezi TETAM’ın, kayyum yönetimince “çöp poşetleriyle” taşınmasını konu ediniyordu. Yargılamaya 14 Kasım’da devam edilecek (30 Mayıs).
Keleş’e “hakaret” ve “direnme” davası: İstanbul 56. Asliye Ceza Mahkemesi, birikmiş maaşları ve tazminatları için BİMEKS işçilerinin 17 Eylül 2020’de yaptıkları eylemi takip ederken gözaltına alınan gazeteci Sultan Eylem Keleş’i “kamu görevlisine hakaret” ve “görevi yaptırmamak için direnmek” iddialarıyla yargılıyor. Daha önce duruşma savcısı, Keleş’in cezalandırılması yönünde mütalaa sunmuştu. Savunmanlığını MLSA’nın üstlendiği Keleş, mahkeme hakimi mazeretli olduğundan 28 Mayıs’ta yargılanmadı (28 Mayıs).
Beki’ye “Cübbeli” beraati: Anadolu 26. Asliye Ceza Mahkemesi, kamuoyunda “Cübbeli Ahmet Hoca” ismiyle bilinen Ahmet Mahmut Ünlü’nün şikayeti sonucu Karar Gazetesi yazarı Akif Beki’yi, “hakaret” iddiasıyla yargılamaya başladı. Mahkeme, “Cübbeli’nin Diyanet’le alıp veremediği” başlıklı yazısı nedeniyle yargıladığı Beki’yi beraat ettirdi (21 Mayıs).
Terkoğlu’na “Öğüt” beraati: İstanbul Anadolu 27. Asliye Ceza Mahkemesi, “Pelikancıların İstanbul Savaşı” başlıklı söyleşisi nedeniyle Sabah Gazetesi eski yazarı Hilal Kaplan’ın eski eşi Süheyb Öğüt’ün “hakaret” şikayetiyle yargıladığı gazeteci Barış Terkoğlu’nu savcının mütalaasına uygun olarak beraat ettirdi. 10 Mayıs’ta görülen duruşmada esas hakkında mütalaasını sunan savcı, suçun unsurlarının oluşmadığı yönünde görüş bildirmişti (17 Mayıs).
Karabay’a “rüşvet haberi” davası: İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi, Gerçek Gündem sitesi eski editörü Furkan Karabay’ı “Mafya davasında rüşvet kavgası tutanaklarda” başlıklı haberi nedeniyle ve sosyal medya paylaşımları nedeniyle yargılamaya başladı. Mahkeme, “terörle mücadele edeni hedef gösterme” ve “kamu görevlisine hakaret” gerekçeleriyle açılan davada esas hakkındaki mütalaasını hazırlaması için dosyayı duruşma savcısına nakletti. Yargılamaya 2 Temmuz’da devam edilecek (16 Mayıs).
Çelik ve Akın’a “Albayrak” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Turkuvaz Medya Grubu Yönetim Kurulu Başkan Vekili Serhat Albayrak’ın şikâyetiyle Yeni Yaşam Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Ferhat Çelik ile Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Osman Akın’ı yargılıyor. 14 Mayıs’ta görülmesi beklenen duruşma hakim izinli olduğu için dosya üzerinden ertelendi. Mahkeme, daha önce, Albayrak’ın şikâyetiyle “hakaret” ve “iftira” iddiasıyla yargılanan sanıklardan Çelik hakkındaki yakalama kararının infaz edilmesinin beklenmesine karar vermişti. Albayrak, gazetenin basılı sayısı ile internet sitesinde, 2 Ağustos 2022 tarihinde yayımlanan, “Sedat Peker’den ifşalar”, “Peker rüşvet belgelerini yayınladı” ve “Albayraklar da dâhil” başlıklı haberler nedeniyle gazetecilerden şikayetçi olmuştu. MLSA’ya göre mahkeme, suçtan zarar görme ihtimalini dikkate alarak Albayrak’ın davaya katılma talebini kabul etmişti (14 Mayıs).
Kınacı ve Yılmaz’a “Albayrak” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Sedat Peker’in iddialarına dair haberler nedeniyle Evrensel Gazetesi Sorumlu Müdürü Görkem Kınacı ve imtiyaz sahibi Kürşat Yılmaz’ı Turkuvaz Medya Grubu Yönetim Kurulu Başkan Vekili Serhat Albayrak’ın şikayetiyle yargılamaya devam etti. Dava, 29 Ağustos 2022 tarihli “Borsadaki rüşvet ağı Saray’a kadar uzandı” başlıklı haber ile 31 Ağustos 2022 tarihli “Saray’a dayanan Peker ifşaları ‘cesur savcı’ ile temizlenemez” başlıklı haberdeki ifadeleri üzerine açılmıştı. Albayrak, aynı haberler nedeniyle tekzip kararı aldırmış ve bu önemli iddiaları haberleştirdiği için Evrensel’e yönelik “Gazetecilik etiğini ayaklar altına aldığı” şeklinde suçlamaların da yer aldığı tekzip metnini 10 Ekim 2022 günü manşetten yayımlatmıştı. Dava 19 Eylül’e kaldı (25 Nisan).
Terkoğlu’na “Salihoğlu” davası: Cumhuriyet Gazetesi yazarı Barış Terkoğlu, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Başsavcısı Hadi Salihoğlu’nun açtığı hakaret davası kapsamında İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılanıyor. 25 Nisan’da görülmesi beklenen yargılama, hakimin izinli olması nedeniyle gerçekleşemedi. Yargılama 10 Ekim’e bırakıldı. Dosyada kararın açıklanması bekleniyor (25 Nisan).
MHP’li vekilden Arı’ya dava: BirGün Gazetesi muhabiri İsmail Arı’ya, BirGün’de 19 Ocak 2024 tarihinde yayımlanan “Servet değerindeki araziyi MHP’li kaptı”, 15 Şubat 2024’te yayımlanan “Dolandırıcılığı ödüllendirdiler”, 11 Mart 2024’ta yayımlanan ‘MHP’li vekil Sırbistan vatandaşıymış” başlıklı haberler nedeniyle dava açıldı. MHP Mersin Milletvekili Levent Uysal’ın şikâyetiyle açılan dava “hakaret, iftira, sesli yazılı veya görüntülü bir ileti ile hakaret” iddiasına dayandırıldı. Ayrıca Arı’nın konuk olarak katıldığı Artı TV’de yayınlanan “Yakın Takip” isimli program da iddianamede yer aldı. Yargılama, 24 Eylül’de İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde başlayacak (24 Nisan).
Dündar ve Kızılkaya’nın “hakaret” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, kapatılan Özgür Gündem ile dayanışmak için başlatılan Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği kampanyasına katılan gazeteci Can Dündar ile gazetenin sorumlu yazı işleri müdürü İnan Kızılkaya, İstanbul Adliyesi eski 1. Sulh Ceza Hakimi Bekir Altun’a yönelik ifadeler nedeniyle “kamu görevlisine hakaret” suçlamasıyla yargılanmaya devam etti. Dündar ve Kızılkaya, “Saray rejiminin en kullanışlı hakimi” başlıklı bir yazı nedeniyle 2 yıl 4 ay hapis istemiyle yargılanıyor. Dündar hakkındaki yakalama emrinin infazını bekleyen dava 7 Kasım’a kaldı (18 Nisan).
Karabay’ın “İnal” davası: İstanbul 5. Asliye Ceza Mahkemesi, bir sosyal medya paylaşımında ismi olmamasına rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eski avukatı Mustafa Doğan İnal’ın şikâyetçi olduğu gazeteci Furkan Karabay’ı “hakaret” ve “iftira” iddiasıyla yargılamaya başladı. Karabay’ın avukatı Enes Hikmet Ermaner ile hazır bulunduğu duruşmaya İnal’ın avukatı Ferah Yıldız da katıldı. Soruşturma dosyasının dört ayrı dosyanın birleştirilmesiyle oluşturulduğunu söyleyen Karabay, “İddianamede belirtilen ilk tweetimde müştekinin herhangi bir FETÖ Borsası ile ilişkili olduğunu söylemedim. Tweetler incelenirse müşteki ile ilgili açıkça anlaşılan bir ifade olmadığı görülür. Yorumları Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı’nın HSK’ya yazdığı dilekçeden sonra yazmıştım. Orada anlatılanları kastetmiştim. Hakaret ve iftira olacak bir ifade de yok” diye konuştu. Mahkeme, İnal’ın avukatının katılma talebini kabul ederken Karabay hakkındaki yurtdışına çıkış yasağı ve haftada bir gün imza şeklindeki adli kontrol tedbirlerini de kaldırdı. Duruşma savcısının davanın görüleceği 5 Kasım’a kadar esas hakkındaki mütalaasını hazırlaması bekleniyor (18 Nisan).
Terkoğlu, Pehlivan ve Arslan’ın “İnal” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, yargıda yolsuzluk iddialarına da yer veren Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu’nun kaleme aldığı “Metastaz 2 : Cendere” kitabıyla ilgili Halk TV yayını nedeniyle araştırmacı gazeteci Barış Terkoğlu ve gazeteci Ayşenur Arslan’ı “hakaret, iftira, konuşmaları kayda almak” gibi suçlamalarla yargılamaya devam etti. Mahkeme, şikayetçi avukat M. Doğan İnal’ın açtığı ve Ayşenur Arslan’ın da sanık olduğu son ceza davasını da ana davayla birleştirdi. Gazeteciler 4 Temmuz’da yine hakim karşısında olacak (1 Nisan).
Cihan’ın “hakaret” davası: İstanbul 36. Asliye Ceza Mahkemesi, bir sosyal medya paylaşımı nedeniyle sürgündeki gazeteci Metin Cihan’ı eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın şikayetiyle yargılıyor. Mahkeme, “kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret” suçlamasıyla yargılanan Cihan hakkındaki yakalama emrinin infazını bekliyor. Yurt dışında yaşadığı için duruşmalara katılmayan ve ifadesi alınmayan Cihan hakkında “Titreşimli Yüzük Davası” kapsamında çıkarılan yakalama kararı kaldırılırken ikinci bir dava çerçevesinde de 18 Ekim 2022’de yakalama kararı çıkarılmıştı. Dava 4 Temmuz’a kaldı (1 Nisan).
Sever’in “Varank” davası yeniden: 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün basın danışmanlığını yapan gazeteci Ahmet Sever, “Ak troll” olarak nitelendirilen grubun eski Sanayi ve Teknoloji Bakanı, milletvekili Mustafa Varank tarafından yönlendirildiğini ifade ettiği için İstanbul Asliye Ceza Mahkemesi’nde Varank’a yönelik olarak “kamu görevlisine hakaret ettiği” iddiasıyla yeniden yargılanıyor. Sever, ilk yargılamada verilen 10 bin 620 TL adli para cezasıyla birlikte hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını (HAGB) Anayasa Mahkemesi’nin “ifade özgürlüğünün ihlali” saymasından sonra yeniden yargılanıyor. Ancak 29 Mart 2023’te sunduğu esas hakkındaki mütalaasında AYM kararı ışığında beraat talep eden duruşma savcısı fikir değiştirerek 29 Mart’taki duruşmada bu kez cezalandırma yönünde görüş bildirdi. Yargılama 13 Eylül’de sürecek (1 Nisan).
“İnal” davasında sanık sayısı üçtü, beş oldu: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Barış Terkoğlu’nun Barış Pehlivan ile birlikte kaleme aldığı “Metastaz 2: Cendere” kitabında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eski avukatı M. Doğan İnal hakkında yer alan iddialara ilişkin gazeteci Can Bursalı’nın Independent Türkçe sitesi için Terkoğlu ile yaptığı söyleşiyi yargılıyor. 3 Aralık 2020’de çıkan söyleşiden Independent Türkçe sitesi yayın yönetmeni Nevzat Çiçek, Bursalı ve Terkoğlu’nun “hakaret” ve iftira” iddiasıyla hapsi isteniyor. 2 Kasım’da görülen duruşmada, gazeteciler Doğan Akın ile Gökmen Karadağ hakkındaki davaların da celse arası söz konusu dosyayla birleştirildiği öğrenildi. MLSA’ya göre gazeteci Fatih Portakal’ın Barış Terkoğlu ile yaptığı program gerekçe gösterilerek açılan başka bir davanın dosyası da birleşme talebiyle mahkemeye geldi. Ancak Hâkim Ali Çalı, birleşme talebini reddederek dosyayı geri gönderdi. Yargılama 4 Temmuz’a bırakıldı (1 Nisan).
Hukuk davaları
Nisan-Haziran döneminde beş gazeteci ve köşe yazarı (barış Pehlivan, Hazal Ocak, Furkan Karabay, Ceren Sözeri, ve Müjdat Gezen), Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan, Cumhurbaşkanının damadı Berat Albayrak, Turkuvaz Medya Grubu Yönetim Kurulu Başkan Vekili Serhat Albayrak, İstanbul Adalet Komisyonu Başkanı Bekir Altun, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eski avukatı Mustafa Doğan İnal, Antalya Cumhuriyet Başsavcı Vekili Yakup Ali Kahveci ve CHP Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç’ın açtığı toplam 2 milyon 150 bin TL’lik tazminat davaları kapsamında yargılanıyor.
Bu davalardan Karabay, İstanbul Adalet Komisyonu Başkanı Bekir Altun’un açtığı 50 bin TL’lik tazminat davasından 12 bin 500 TL ödemeye mahkum edildi. Gazeteci İsmail Saymaz ise, ENSAR Vakfı’nın açtığı davada verilen 20 bin TL’lik tazminat cezasını İstinafa taşıdı.
Saymaz’ın tazminat cezası İstinaf’ta: Gazeteci İsmail Saymaz, Ensar ve TÜRGEV vakıflarının ABD’de kurduğu Türken Vakfı’na dair dile getirdiği eleştiriler nedeniyle İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesinin 7 Şubat’ta verdiği 20 bin TL’lik tazminat cezasını İstinafa taşıdı. Halk TV’de 30 Mayıs 2022’de dile getirdiği ifadeler nedeniyle hakkında 100 bin TL’lik dava açılan gazeteci, avukatları Aslı Kazan ve Serdar Laçin aracılığıyla bu mahkumiyete ilişkin kararı İstanbul İstinaf’a taşıdı (15 Haziran).
Hazal Ocak’ın “Damat” davası: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak’ın Cumhuriyet Gazetesi’nde çıkan “Damat işi biliyor” başlıklı haberi gerekçe göstererek gazeteci Hazal Ocak aleyhine açtığı 200 bin TL’lik tazminat davasına devam edildi. İstanbul 33. Asliye Hukuk Mahkemesi, 13 Haziran’da görülen sekizinci duruşma sonunda, aynı habere açılan ve beraatle sonuçlanan dosyanın kesinleşmesinin beklenmesine bir kez daha karar verdi. Yargılama 7 Ocak 2025 tarihine (10:30) bırakıldı (13 Haziran).
Karabay’a “Altun” tazminatı: İstanbul Anadolu 27. Asliye Hukuk Mahkemesi, İstanbul Adalet Komisyonu Başkanı Bekir Altun’un gazeteci Furkan Karabay hakkında “kişilik haklarına saldırı” iddiasıyla açtığı 50 bin TL’lik manevi tazminat davasını ele almaya devam etti. Mahkeme, davanın ikinci duruşmasında, davayı kısmen kabul ederek Karabay’ı 12 bin 500 TL tazminat ödemeye mahkum etti (7 Haziran).
İnal’ın 250 bin TL istediği Karabay’ın davasında yetkisizlik: İstanbul 32. Asliye Hukuk Mahkemesi, sosyal medya paylaşımlarında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eski avukatı Mustafa Doğan İnal’ın kişilik haklarını çiğnediği iddiasıyla gazeteci Furkan Karabay’ı 250 bin TL manevi tazminat talebiyle yargılamaya devam etti. Karabay, sosyal medya paylaşımında Mustafa Doğan İnal, Bilal Erdoğan ve Metin Güneş’in “para karşılığında erişim engelleme ve tahliye kararları alındığı” öne sürülen İstanbul Anadolu Adliyesi’nin “müdavimleri” olduğunu yazdığı için yargılanıyor. Mahkeme, davaya bakmakla yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna hükmederek yetkisizlik kararı verdi (28 Mayıs).
Karabay’ın “Bilal Erdoğan” davası: İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi, eski İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı İsmail Uçar’ın HSK’ya yolladığı dilekçeyi de konu alan sosyal medya paylaşımı nedeniyle Gazeteci Furkan Karabay’ı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın açtığı 250 bin TL’lik tazminat davası kapsamında yargılamaya başladı. MLSA’ya göre, savunmasında yetki itirazlarını tekrar eden avukat Özge Naz Akkaya, “Davacı taraf, İstanbul’da zarar gördüğünü ispat edememiştir. Dava konusuyla ilgili İstanbul 47. Asliye Ceza Mahkemesi’nde devam eden bir ceza davası da vardır. Bu davanın bekletici mesele yapılmasını talep ederiz. Davanın reddine karar verilsin” diye konuştu. Mahkeme, söz konusu paylaşımla ilgili İstanbul 47. Asliye Ceza Mahkemesi’nde duruşmaları görülen dosyanın UYAP üzerinden istenilmesine ve avukat Akkaya’nın yetki itirazının reddine karar vererek duruşmayı, 14 Kasım’a erteledi (23 Mayıs).
Cumhuriyet ve Gezen’e 50 bin TL’lik dava: Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), Cumhuriyet Gazetesi ve gazetede köşe yazan sanatçı Müjdat Gezen hakkında, Ankara Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesinde 50 bin TL’lik tazminat davası açtı. Davaya gerekçe olarak, Gezen’in gazetenin 12 Mart 2024 tarihli köşesinde kullandığı “Ey AKP bu halkı Allah’la kandırdınız, yalanla kandırdınız, rüşvetle kandırdınız. Bu kadar kötülüğü şu kısacık hayata nasıl sığdırdınız yahu” ifadeleri gösterildi. Yazıdaki “Allah’la, rüşvetle, yalanla kandırdınız” ifadelerinin “kişilik hakları ihlali” olduğu ve “partiyi yıpratmak amacıyla kaleme alındığı”na yer verildi (26 Nisan).
Karabay’ın 150 bin TL’lik “Kahveci” davası: İstanbul 12. Asliye Hukuk Mahkemesi, Antalya Cumhuriyet Başsavcı Vekili Yakup Ali Kahveci’nin açtığı 150 bin TL’lik manevi tazminat davası kapsamında Gerçek Gündem sitesi eski editörü ve gazeteci Furkan Karabay’ı yargılamaya dördüncü duruşmayla devam etti. Mahkeme, İstanbul 30. Asliye Ceza Mahkemesinin Karabay hakkında verdiği kararın kesinleşmesinin beklenilmesine karar verdi. Davaya 20 Kasım’da devam edilecek (24 Nisan).
Sözeri’ye tazminat davası: İstanbul 2 Asliye Ticaret Mahkemesi, 7 Nisan 2019 tarihli “AK Parti’ye kim oy kaybettirdi?” başlıklı yazı nedeniyle Turkuvaz Medya Grubu Yönetim Kurulu Başkan Vekili Serhat Albayrak’in şikayetiyle Evrensel Gazetesi köşe yazarı Ceren Sözeri’yi 200 bin TL manevi tazminat talebiyle yargılamaya devam etti. 10 Ocak’ta 10. Duruşmayla süren yargılama, 11 Eylül’e bırakıldı. Doç. Dr. Ceren Sözeri, “11. duruşma 11 Eylül’e ertelendi. Dört sene geçti, yeni bir yerel seçim olacak, ben hala bir önceki seçim yazısından yargılanıyorum” dedi. Dosyada, dava konusu yazıyla benzer olduğu iddia edilen haberlere açılan davaların sonuçlanması ve kesinleşmesi bekleniyor (1 Nisan).
Pehlivan’a 1 milyon TL’lik tazminat davası: Gazeteci ve Cumhuriyet Gazetesi yazarı Barış Pehlivan hakkında, CHP Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç’ın mal varlığına dair, bilirkişi ve Kılıç’la görüşerek “paranın satın alamayacağı adil bir düzen” için 8 Aralık 2023’te kaleme aldığı yazısından 1 milyon TL’lik tazminat davası açıldı. Ocak ayında gazeteci, açılan davayı, sosyal medya hesabında, “Uzun yıllardır AKP’li belediyelerin nasıl rant ve yolsuzluk ağının içinde olduğunu yazıyorum, devam da edeceğim. Amacım “paranın satın alamayacağı” bir adil düzen için tuğla koyabilmek” sözleriyle duyurmuştu (1 Nisan).
Yasaklamalar, kapatmalar, toplatmalar
Sulh Ceza Hakimlikleri ve Erişim Sağlayıcıları Birliği, iktidar çevrelerinin, Adalet Bakanlığı mensuplarının ve çeşitli girişimci başvuruları sonucu, “kişilik hakları”na dayanarak Nisan-Haziran döneminde en az 2 bin 970 haber, gazetecilik içeriği veya bağlantılı sosyal medya paylaşımlarına erişim engeli getirdi.
İhale, yolsuzluk, kayırmacılık, cinsel istismar, örgütlü suçlar, şiddet gibi birçok konunun işlenmesine engelleyen bu sansür, Anayasa Mahkemesi’nin İnternet Kanunu’nun 9. maddesinin yürürlüğünü 10 Ekim itibariyle durdurduğu TBMM’den bu yapısal sorunun giderilmesini beklediği bir ortamda fırsatçı bir mantıkla gerçekleşiyor. BirGün’ün 5 Haziran’da manşetten verdiği Timur Soykan imzalı ve suç örgütü lideri olduğu ifade edilen Ayhan Bora Kaplan’la ilgili “Halkbank’tan mafyaya 550 milyon TL kredi” başlıklı habere de erişim engeli getirildi.
2 bin 911 haber ve içeriğe “profesör” sansürü: Sakarya’nın Akyazı Sulh Ceza Hakimliği, Prof. Dr. Bedri Gencer’in şikayeti üstüne, adının geçtiği 2 bin 911 haber ve içeriğe “kişilik hakları” iddiasıyla erişim engeli getirdi. Sansür getirilen haberler içerisinde, Gencer hakkındaki haberlere 7 Haziran 2021 tarihinde getirilen erişim engelini duyuran Bianet Medya Gözlem Raporu ve Susma Platformu’nun haberi de bulunuyor. Cumhuriyet, Yeniçağ, GazeteDuvar, Diken, Karar, Habertürk sitelerinde çıkan haberler, Can Dündar, Zafer Arapkirli, Yaman Akdeniz, Barış Terkoğlu gibi çok sayıda gazetecinin yazı ve mesajları da erişim engeli kararında listelendi. Gencer, İstanbul Sözleşmesi’ni feshettiği için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a teşekkür etmesi, kadın-erkek tokalaşmasını eleştirmesi ve depremleri zinaya bağladığı ifadeleri nedeniyle eleştirilmişti (28 Haziran).
İki habere “ihale” sansürü: Haymana Sulh Ceza Hakimliği, Ender Haberdar’ın kurucusu olduğu Atlas İnşaat’ın, AKP’li Sancaktepe Belediyesi’nden aldığı ihaleler hakkındaki haberlere, “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişim engeli getirdi. Karardan, BirGün ve soL sitelerinde çıkan haberler de etkilendi (27 Haziran).
İki online habere “Demirören” yasağı: İstanbul Küçükçekmece 1. Sulh Ceza Hakimliği, yurt dışı çıkış harcına yapılacak zamla ilgili CHP İstanbul Milletvekili Namık Tan’ın paylaştığı tepkide Demirören Holding’ten bahsettiğ ve Gazete Pencere ve Karar sitelerinin de gündeme getirdiği paylaşımı ve konuyla ilgili haberlere “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişim engeli getirdi (24 Haziran).
Altı site haberine “hakim” yasağı: Ankara Gölbaşı Sulh Ceza Hakimliği, Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından açığa alınan Adana Adliyesi’nde görev yapan hâkim hakkında hazırlanan müfettiş raporunda yer alan detaylarla ilgili Cumhuriyet, Sabah ve Mynet sitelerinde çıkan haberlere 20 Haziran’da erişim engeli getirdi. İFÖD’e göre, bir gün önce de Ankara 4. Sulh Ceza Hakimliği, aHaber, Türkiye ve Odatv sitelerinde çıkan haberlerle ilgili aynı gerekçeyle yasak kararı almıştı (20 Haziran).
Üç habere “IŞİD” sansürü: İstanbul Bakırköy 4. Sulh Ceza Hakimliği, IŞİD’in mali yapısına yönelik düzenlenen operasyon hakkında Sabah, Aydınlık ve NTV’de çıkan haberlere, “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişim yasağı koydu (14 Haziran).
BirGün ve Evrensel’e Marmara Cezaevi’nde “yasak” muamelesi: Marmara Ceza İnfaz Kurumu’nu ziyaret ederek görev yapan avukatlar, BirGün ve Evrensel gazetelerine cezaevinde “yasaklı yayın” muamelesi yapıldığını bildirdi (14 Haziran).
Üç gazeteci içeriğine “istismar” yasağı: Halk TV’den Seyhan Avşar’ın gündeme getirdiği 13 yaşındaki erkek çocuğa cinsel istismar skandalı hakkındaki haberler ve paylaşımlara, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının talebiyle, “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişim engeli getirildi. İFÖD’e göre İzmir 7. Sulh Ceza Hakimliğinin 2024/5398 sayılı kararıyla getirilen erişim engeli Halk TV, Avşar’ın Youtube yayını ve Seyhan Avşar’ın X hesabını da etkiledi (14 Haziran).
EngelliWeb’e sansür kalktı: İstanbul Anadolu 10. Sulh Ceza Hakimliği, Anayasa Mahkemesi’nin ifade özgürlüğü ihlali kararının ardından, EngelliWeb sitesinde çıkan ve “Bilal Erdoğan hakkındaki haberlere yaptırım uygulanması” hakkında 27 Haziran 2023’de verdiği erşim engeli kararını kaldırdı (13 Haziran).
Üç online habere “ESB” temizliği: Erişim Sağlayıcıları Birliği, eski İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürü Özgür Taşdemir’in Çalık Holding’e bağlı Çalık Gayrimenkul Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Taçyıldız’ın FETÖ dosyasını “Boğaz manzaralı köşk” karşılığında temizlediğinin tespit edilmesiyle ilgili haberlerle aynı içerikte olduğu gerekçesiyle, Halk TV, Sözcü ve Hürriyet sitelerinde çıkan haberleri de “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle engelletti ve silinmelerine karar verdi (13 Haziran).
İki online habere “Adalet Bakanlığı” sansürü: Ankara 10. Sulh Ceza Hakimliği, Adalet Bakanlığı’nda görevli üst düzey bir ismin, suç örgütü lideri olmakla yargılanan Ayhan Bora Kaplan’la arama trafiği geçmişi (HTS) çakışması olduğu iddiasıyla ilgili Politikyol ve Gazete Pencere sitelerinde çıkan haberlere “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişim engeli getirdi (13 Haziran).
Üç “Paradise Papers” haberi silindi: İstanbul Anadolu 2. Sulh Ceza Hakimliği, Çalık Holding çalışanı ve aynı zamanda Malta’daki off-shore şirketlerde direktör olduğu iddia edilen Şafak Karaaslan, dönemin Maliye ve Hazine Bakanı Berat Albayrak ve ağabeyi Serhat Albayrak hakkında Diken, BirGün ve Sendika.org sitelerinde çıkan “Paradise Papers” haberlerinin “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle silinmesine karar verdi (13 Haziran).
Bilal Erdoğan’a ilişkin beş haber özgür: İstanbul Anadolu 10. Sulh Ceza Hakimliği, Reuters Haber Ajansı’nın, ABD ve İsveç savcılarının Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın adının geçtiği yolsuzluk şikayetini incelediği iddiasıyla ilgili haberinin ve konuyla ilgili yapılan ve 20 Temmuz 2023’de silinmesine karar verilen habere erişimi, Anayasa Mahkemesi’nin ihlal kararından sonra yeniden açtı. Yeniden yayına açılan üç haber Diken sitesinde, ikisi de Gazete Duvar sitesinde yayımlanmıştı (13 Haziran).
Online habere “Bifet” yasağı: İstanbul Bakırköy 2. Sulh Ceza Hakimliği, ürünlerinde domuz eti tespit edildiği iddia edilen Bifet Gıda Şirketi’ne ilişkin A Haber sitesinde çıkan habere “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişim engeli getirdi (10 Haziran).
Savcı talebiyle üç Diken haberi silindi: İstanbul 7. Sulh Ceza Hakimliği, İstanbul Anadolu başsavcılığında görevli savcı Şaben Bağrıaçık hakkında Diken sitesinde Canan Coşkun imzasıyla çıkan üç habere “kişilik hakları ihlali” iddiasıyla erişim engeli getirdi. İFÖD’e göre, 2024/6325 sayılı kararla haberlerin silinmesine de hükmedildi (7 Haziran).
Üç habere “AKP” yasağı: Ankara 3. Sulh Ceza Hakimliği, Kahramanmaraş depremlerinde, inşa ettiği binaları yıkılan AKP’li Nurdağı Belediye Meclis üyesi ve İmar Komisyonu Başkanı Müteahhit Yunus Kaya’nın yurtdışına kaçmaya çalışırken Mersin’de yakalandığı ve Kaya’yı Mersin’e İçişleri Bakanlığı Hukuk Müşaviri Seyfullah Ordueri’nin götürdüğü hakkındaki haberlere erişim engeli getirdi. İFÖD’e göre, “kişilik hakları ihlali” iddiasına dayandırılan karardan Halk TV, Artı Gerçek ve BirGün sitelerinde çıkan haberler etkilendi. Karara göre haberler silinecek (6 Haziran).
Soykan’ın “Halkbank” haberine sansür: İstanbul 9. Sulh Ceza Hakimliği, BirGün’ün 5 Haziran’da manşetten verdiği Timur Soykan imzalı ve suç örgütü lideri olduğu ifade edilen Ayhan Bora Kaplan’la ilgili “Halkbank’tan mafyaya 550 milyon TL kredi” başlık habere erişim engeli getirdi. Hakimlik haberin içerikten çıkarılmasına da hükmetti (5 Haziran).
Üç şiddet haberine engel: İstanbul 2. Sulh Ceza Hakimliği, Defne Samyeli’nin kızı Derin Talu’yu darp eden iş insanı Emircan Şahin hakkında Odatv, Tele 1 ve Sabah Gazetesi sitelerinde Mayıs 2024’te çıkan haberlere, “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişim engeli getirdi (22 Mayıs).
Üç online habere yasak: Ankara 7. Sulh Ceza Hakimliği, bir dönem Trabzon Büyükşehir Belediyesi’nde yöneticilik yapan, Atatürk Orman Çiftliği’nin Müdür Yardımcısı da olan, Ensar Vakfı Trabzon Şubesi’nin kurucu yönetim kurulu üyesi bir avukatın, ölmeden kısa süre önce “cinsel saldırı”dan ceza aldığını gündeme getiren BirGün, Halk TV ve Artı Gerçek sitelerinde çıkan haberlere erişim engeli getirdi. Ayrıca, haberlerin silinmesine de hükmedildi (21 Mayıs).
Üç online habere “istihbaratçı” yasağı: Ankara 7. Sulh Ceza Hakimliği, eski İstihbarat Daire Başkanı emniyet müdürü Koray Öner’in adının geçtiği Anadolu Ajansı, Artı Gerçek ve Cumhuriyet sitelerinde çıkan haberlere, “kişilik hakları ihlali” iddiasıyla erişim engeli getirdi. İFÖD’e göre hakimlik, haberlerin ayrıca silinmesine de hükmetti (21 Mayıs).
İki online habere “AK Vekil” sansürü: Bilecik Sulh Ceza Hakimliği, 22., 23. ve 24. dönem AKP Bilecik Milletvekili Fahrettin Poyraz’ın Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği Genel Müdürü görevinden alınması ve 11 ayrı yerden maaş aldığı iddiasıyla ilgili haberler ve sosyal medya paylaşımları için “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişim engeli getirdi. İFÖD’e göre 2024/1480 sayılı karardan Halk TV ve Cumhuriyet sitelerinde yer alan haberler de etkilendi (9 Mayıs).
ESB altı gazetecilik içeriğine sansürde ortak: Erişim Sağlayıcıları Birliği, 27 Aralık 2023’de Ağrı Sulh Ceza Hakimliğinin erişime kapattığı içeriklere benzer olduğu iddiasıyla, gazeteci Metin Cihan’ın X hesabından, Ağrı İl Kültür ve Turizm Müdür Vekili ve Ağrı Amatör Spor Kulüpleri Federasyonu Başkanı Erkan Kösedağ’ın çocuk sporculara cinsel istismarda bulunduğunu gündeme getirdiği paylaşımları ve konuyla ilgili Gazete Duvar. BirGün ve Cumhuriyet sitelerinin yer verdiği haberlere, “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişim engeli getirdi (19 Nisan).
The Sun, Sözcü, OdaTV ve Takvim haberlerine yasak: İzmir 1. Sulh Ceza Hakimliği, İngiliz The Sun Gazetesi’nin muhabirinin gizli kamera görüntüleriyle Türkiye’deki sağlık turizmi hakkında yaptığı haber ve konuyla ilgili Sözcü, OdaTV ve Takvim sitelerinde çıkan haberlere 2024/2601 sayılı kararla ve “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişim engeli getirdi (16 Nisan).
Sansürlenen üç online haber yeniden erişilebilir: İzmir 2. Sulh Ceza Hakimliği, Anayasa Mahkemesi’nin 16 Nisan 2024 tarihli sansürü mahkum eden 2024/4708 sayılı kararından sonra, HDP İzmir İl Örgütü’ne silahlı saldırıda bulunarak Deniz Poyraz’ı öldüren Onur Gencer’e ilişkin tweetler ve haberler için “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle 28 Haziran 2021 tarihinde getirdiği erişim engellerini kaldırdı. Hakimliğin ilk kararından, Gazete Duvar. Rudaw ve soL siteleri etkilenmişti (16 Nisan).
Üç gazetecilik içeriğine “taciz” yasağı: Elazığ 1. Sulh Ceza Hakimliği, Elazığ’da 8 kız öğrencinin okul müdürünce cinsel tacize uğradığı iddiası hakkında Halk TV, Ferit Demir ve Elazığ Bülten sitelerinde çıkan haberlere ve paylaşımlara “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişim engeli getirdi. İFÖD’e göre, 2024/1870 sayılı kararla içeriklerin silinmesine de hükmedildi (8 Nisan).
Üç ayda 83 bin 250 alan adı/alt alan adına erişim engeli: Türkiye’de online sansürü mercek altına alan İfade Özgürlüğü Derneği (İFÖD), EngelliWeb projesi kapsamında yaptığı araştırmada, Ocak – Mart döneminde en az 83 bin 250 alan adı/alt alan adına erişimin engellendiğini tespit etti (5 Nisan).
Diken haberi yeniden erişimde: Ankara 2. Sulh Ceza Hakimliği, Anayasa Mahkemesi’nin ifade özgürlüğü ihlali kararının ardından, Cumhuriyet yazarları Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu’nun yayımladıkları “SS” kitabıyla ilgili haberlerin erişime engellenmesine ilişkin Diken sitesinde çıkan habere de “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle 10 Mayıs 2023’te hükmettiği yasağı 3 Nisan’da kaldırdı (3 Nisan).
Üç online habere “Seçim” yasağı: Adıyaman 2. Sulh Ceza Hakimliği, 31 Mart 2024 Yerel Seçimleri sırasında yaşanan seçim usulsüzlükleri iddialarıyla ilgili Mezopotamya Ajansı, Sendika.org ve JinNews sitelerinde çıkan haberler “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişim engeli getirdi (3 Nisan).
Gazete Duvar haberi erişime açıldı: Ankara 2. Sulh Ceza Hakimliği, Anayasa Mahkemesi’nin ifade özgürlüğü ihlali kararının ardından, gazeteci Metin Özkan’ın Aralık 2021’de bir restoranda aynı masayı paylaştığı Ufuk Enginler isimli kadının çantasından para çaldığı iddia edilen Gazete Duvar sitesinde çıkan haberlere “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle getirdiği erişim yasağını 2022/2306 sayılı kararla kaldırdı (3 Nisan).
Habercilik
Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici, Türkiye’de medya sahipliğinin şeffaf olmayan bir tarzda ve standartlardan uzak şekillenmesine ilişkin endişelerini paylaştı. Azerbaycanlı Mübariz Mansimov’un Türkiye’de Ekol TV adıyla bir haber kanalı kurmasını kaleme alan Bildirici, son yıllarda haber kanalı sahibi olan kişilerin iş insanlarının bilindik isimler olmadığını belirterek “Aniden ortaya çıkıp, televizyon sahibi oluyorlar; hatta ortalığa para saçıp ‘medya grubu’ kuruyorlar. Bazılarının arkasında farklı isimler olduğu söyleniyor ama doğrulanamıyor da” dedi.
Gelişmelerin habercilerce sorgulanmasının önemine vurgu yapan Bildirici, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile birlikte 36 gazetecinin yi Roma’ya davetli götürülmesinden sonra, Türkiye Futbol Federasyou’nun davetlisi olarak Avrupa Futbol Şampiyonası’nı (EURO 2024) izlemek üzere Almanya’ya götürdüğü 36 gazetecinin masraflarını da etik açıdan sorguladı.
Eski AKP Milletvekili ve gazeteci Mehmet Metiner de, yeni bir medya düzeni çağrısı yaparak “Tek sesli ve tek partili medya düzeni yanlış. Kendini sadece tek bir partinin, gözü kör bir aparatına dönüştüren medya, gün geliyor aynı partiye mensup ama eleştirel yaklaşımı olan insanlara bile kapılarını kapatabiliyor” dedi.
Yangın haberlerinde “anız” aceleciliği: İktidara yakın kimi gazeteler, Diyarbakır-Mardin sınırında yaşanan, tarım arazileri ve insan hayatı üzerinden yıkıma neden olan yangında sorumluluğu, henüz olayla ilgili soruşturma bulguları paylaşılmamışken “anız” diyerek bölge halkına yükledi. Ne iktidar yetkililerinin, ne bölge halkının, ne de herhangi bir kurumun “terör” açıklaması olmasa da Türkiye Gazetesi, “Anız faciasında terör şüphesi” başlıklı haberde bir “aşiret liderinden” görüş alındı ve “PKK’yı işaret etti” denildi. Yangında 15 kişi hayatını kaybederken, yüzlerce hayvan telef oldu, binlerce dönüm arazi yandı. Yeni Şafak Gazetesi, “Anız faciası 11 can aldı” başlığıyla sunduğu haberde “Diyarbakır sınırları içinde yakılan anız aniden başlayan rüzgarın etkisiyle tarlalara sıçrayıp Mardin sınırlarına ulaştı” ifadelerini kullandı. Akşam Gazetesi ise “Anız değil katliam”, Sabah da “Anız yangını faciası 12 ölü 78 yaralı” başlıklarını tercih etti. 23 Haziran’da ise Sabah “Anız yakmayın tarlada çay demlemeyin!” başlığıyla verdiği haberde Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın açıklamasına yer verdi. Yeni Şafak Gazetesi de yine bölge halkının “anız yaktığı”nı iddia ettiği haberinde “Yangınların yüzde 70’i anız kaynaklı” başlığında Ormancılar Derneği Başkanı Hüsrev Özkara’nın görüşünü kullandı (24 Haziran).
Bildirici “sorgulamada çifte standardı” gösterdi: Medya Ombudsmanı ve gazeteci Faruk Bildirici, Türkiye Futbol Federasyou’nun davetlisi olarak Avrupa Futbol Şampiyonası’nı (EURO 2024) izlemek üzere Almanya’ya götürdüğü 36 gazetecinin masraflarını etik açıdan sorgulayan bir yazı yazdı. Bildirici, “Hatırlarsınız, Roma’ya 36 gazeteciyi davetli götüren İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu olunca eleştirilere iktidar medyası da katılmıştı. İmamoğlu’nun gezisini amacı da sporla ilgiliydi; İstanbul’un 2027 Avrupa Oyunları’na ev sahipliği yapmasına ilişkin mutabakat metnini imzalamak için gitmişti Roma’ya. Federasyon’un düzenlediği Almanya gezisine katılanlar arasında İmamoğlu’nun gezisini eleştiren Hürriyet, Sabah ve Yeni Şafak gibi medya kuruluşlarının temsilcilerinin olması, bu kuruluşların yöneticilerinin çifte standardını yansıtıyor” diye yazdı (18 Haziran).
RTÜK Başkanı Şahin’den “LGBTİ+” tehdidi: RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, sosyal medya X üzerinden yaptığı açıklamada Medyascopetv sitesinin yaptığı haberi hedef gösterdi ve “Gözümüz üzerlerinde…” dedi. Medyascope “Tatilde izleyebileceğiniz 6 LGBTİ+ film-dizi önerisi” başlığı ile bir haber yayımlayarak, 9 günlük Kurban Bayramı tatilinde izlenebilecek film önerilerinde bulundu. Bunun üzerine Medyascopetv sitesini hedef gösteren Şahin, “Batı fonlu bazı medya organlarının aile kurumumuzu parçalamak ve gençlerimizi kişiliksizleştirmek için sistematik olarak yürüttüğü sapkın kampanyaları görmüyor değiliz. İzleme Uzmanlarımız tatilde de çalışıyor. Gözümüz üzerlerinde… İnancımıza, kültürümüze, örf ve adetlerimize aykırı yapımlar ve bunları pazarlayan işbirlikçileriyle mücadelemiz aralıksız devam edecektir” diye yazdı (18 Haziran).
Belediye maaşlı gazeteci: İktidara yakın gazeteci Ferhat Murat’ın AKP döneminde Bursa Büyükşehir Belediyesi’nden maaş aldığı anlaşıldı. BirGün Gazetesi’nin ulaştığı Murat, “Televizyondaki açıklamalarım birilerinin zoruna gidiyor” dedi. Yerel seçimden önce “Oylar birbirine çok yakın. Dip dalgaya baktığımızda Turgut Altınok’un sahada ciddi bir karşılığı olduğunu görüyoruz” şeklindeki açıklamaları dalga konusu olan Ferhat Murat, 31 Mart yerel seçimlerine kadar Bursa Büyükşehir Belediyesi’nden maaş aldı (15 Haziran).
Ombudsmandan “medya sahipliği” eleştirisi: Medya ombudsmanı Faruk Bildirici, Azerbaycanlı Mübariz Mansimov’un Türkiye’de Ekol TV adıyla bir haber kanalı kurmasının ardından medya sahiplik listesi paylaştı. Bildirici, son yıllarda haber kanalı sahibi olan kişilerin iş insanlarının bilindik isimler olmadığını belirterek “Aniden ortaya çıkıp, televizyon sahibi oluyorlar; hatta ortalığa para saçıp ‘medya grubu’ kuruyorlar. Bazılarının arkasında farklı isimler olduğu söyleniyor ama doğrulanamıyor da” dedi. Bu durumda şeffaf ve güvenilir olması gereken haberciliğin, şaibeli bir alana dönüştüğünü kaydeden Bildirici “Aniden milyonlar yatırıp medya sektörüne giren bu iş insanlarının amacı halkın doğru bilgilenmesini sağlamak, haberciliğin kendi kalitesini artırmak olamaz. ‘Sesini duyurmak’ dedikleri, haber kanalı üzerinden güç ve prestij devşirme...” dedi (26 Mayıs).
TGC etik konusunda uyardı: Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Onur Kurulu, 22 Mayıs’ta gerçekleştirdiği toplantıda, gazetecilerin katıldığı yurt dışı gezileri konusunda uyarı yaptı. 22 Mayıs’ta gerçekleştirdiği toplantıda, “Masraflarını ticari kuruluşların karşıladığı gezilere katılarak karşılığında ürün ve marka tanıtımı içeren yayın yapılmamalıdır. İstisnai durumlarda gidilen ve masrafları karşılanan gezinin haber yapılması halinde de gezinin davet olduğu açıkça belirtilmelidir. Hem iktidarın hem de muhalefetin liderleri, belediye başkanları sahip olduğu kaynakların, kamu kaynağı olduğunu unutmadan hareket etmelidir. Haber amaçlı toplantılarda, yurt içi ve yurt dışı gezilerde kamu vicdanını yaralayan abartılı harcamalardan kaçınılmalıdır” denildi (23 Mayıs).
Ombudsmandan Ahmet Hakan’a eleştiri: Medya ombudsmanı ve gazeteci Faruk Bildirici, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Roma gezisine 37 gazeteciyi davetli götürmesini eleştirenlerden biri olan Hürriyet Gazetesi genel yayın yönetmeni Ahmet Hakan’ın “Uçakçı bir gazeteci olarak merak ettiğim bir şey var” başlıklı yazısını eleştirdi. Bildirici, “Ekrem İmamoğlu ile yurtdışı gezisine katılan gazeteciler... Otel parasını kendileri mi ödediler? Yemek parasını kendileri mi ödediler?” ifadelerine yer veren Hakan’ı, “Sanırım Ahmet Hakan, Hürriyet Gazetesi’nin genel yayın yönetmeni olduğunun farkında değil. Çünkü İmamoğlu’nun davetli götürdüğü gazetecilerden biri de Hürriyet spor yazarı İsmail Er!” diyerek eleştirdi (21 Mayıs).
Hürriyet reklam yaptı, Evrensel uyardı: Hürriyet Gazetesi köşe yazarlarından Fatih Çekirge 20 Mayıs Pazartesi günkü köşesinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Mehmet Özhaseki ile yaptığı söyleşiyi yayınladı. Hürriyet’in manşeti de Çekirge’nin köşesinden kurulmuştu: “Kaçak yıkılacak, sahil açılacak”. Evrensel Gazetesi ise, Hürriyet’in manşetinden bir gün önce, 19 Mayıs Pazar günü “Kıyılara çökecekler” manşetiyle çıktı. Nisa Sude Demirel’in haberinde “Bakan Özhaseki ‘Denizler Halkın’ çalışmasını tanıtarak kıyı işgallerine son verileceğini duyurdu (20 Mayıs).
Bildirici’den Yeni Şafak’a eleştiri: Medya ombudsmanı ve gazeteci Faruk Bildirici, 6 yaşındaki kız çocuğunun cinsel istismarı davasının avukatı ve Kadın ve Demokrasi Vakfı (KADEM) Başkan Yardımcısı Canan Sarı’yı “Hem avukat hem savcı hem hakim” manşetiyle hedef gösterdiği gerekçesiyle Yeni Şafak Gazetesi’ni eleştirdi. Sarı’yı hiçbir somut belgeye, bilgiye dayanmadan örgüt üyeliğiyle, nüfuz kullanmakla şöyle suçladılar” diyerek vakayı inceleyen Bildirici, “Kim belirtiyor, kim öne sürüyor? Haberde bunlar yoktu. En önemlisi de Canan Sarı’ya neden böyle bir nüfuz atfedildiğinin belli olmamasıydı” dedi. Yazıda, şu tespite de yer verildi: “Üstelik Yeni Şafak, KADEM’in ertesi gün Canan Sarı’yı sahiplenen açıklamasını da yayımlamadı. Enteresandır, KADEM’in Yeni Şafak’ı “bir gazetenin manşeti” diye isim vermeden yanıtladığı açıklamasını yine iktidar yanlısı Hürriyet, Haber7, Sabah, TRT Haber, Takvim ve Milliyet gazeteleri kullandı.” (13 Mayıs).
Çalışma şartlarını sorgulama, “tembelliğe” ver: Türkiye’de işsiz sayısı 10 milyona dayanırken bu durumu sorgulamayan iktidara yakın Sabah Gazetesi, “Eleman aranıyor” konulu haberinde gençlerin yoğun emek isteyen işlere ilgisinin azaldığını iddia etmekle yetindi. Gazete, “Hizmet sektöründe garson savaşı” diyerek verdiği unsurunda ise lüks mekanlarda garson maaşının 100 bin TL’nin üzerine çıktığını iddia etti. TUİK Şubat ayı verilerine göre, mevsim etkisinden arındırılmış geniş tanımlı işsiz sayısı 9 milyon 634 bin kişi (9 Mayıs).
DHA’ya eleştiri, Rojda Altıntaş için tebrik: Demirören Haber Ajansı (DHA) muhabiri Rojda Altıntaş, yazar Eylem Tok’un 17 yaşındaki oğlu T.C’nin trafik kazasına karışması ile ilgili haberinin sansürlemesi için bizzat Demirören ailesi üyelerince baskı gördüğünü duyurdu. Demirören Haber Ajansı Genel Müdürü Celal Korkut, Rojda Altıntaş’a ‘İşe dönme’ çağrısı yaparken, Altıntaş ise “Başka ses kayıtları veya görüntüler olup olmadığını merak ediyorsunuz” diye yanıt verdi. Medya ombusdmanı Faruk Bildirici, konuyla ilgili kaleme aldığı ve “Gazetecilik skandalı” dediği yazıda, “DHA, ilk haberde Eylem Tok’un oğlunun adını ve yurtdışına kaçtıklarını bile bile gizlemiş! DHA Muhabiri Rojda Altıntaş’ın, Murat Aci’nin cenaze törenini izlemesine, tanıkların Timur C.’nin adını vermesine, annesinin oğlunu kaçırdığını söylemelerine rağmen DHA haberi bir gün bekletmiş, isimleri görüntüden de çıkarıp öyle haber yapmış!” tespitine yer verdi. Bildirici, aradan iki ay geçtikten sonra bile olsa DHA muhabiri Rojda Altıntaş’ın kaza haberi için baskı gördüğünü açıklamasını taktir ettiğini bildirdi: “kanıt olarak da “Revna Demirören’in şoförü İlker” olarak tanıtan kişiyle yaptığı telefon konuşmasının görüntü kaydını, Revna Demirören ile görüşmenin ekran görüntüsünü yayımlaması takdire şayan bir durum. İşsiz kalmak pahasına bu skandalı ortaya çıkardığı için bu genç gazeteciyi tebrik etmek gerek” (7 Mayıs).
Akit’in hedefi RSF ve Endeksi: Yeni Akit Gazetesi köşe yazarı Ali Karahasanoğlu, Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde “gazetecileri yargılayan” Türkiye’nin 180 ülke içerisinde 158. sırada gösterilmesine tepki gösterdiği “RSF: Gazetecileri yargılamayın, öldürün!” başlıklı yazısında, RSF Türkiye temsilcisi Erol Önderoğlu’nun da adına yer vererek hedef yaptı. Karahasanoğlu, “150’ya yakın gazeteci öldüren İsrail”in Endekste 101. sırada gösterilmesine tepki göstererek, endeksin “ülke bazlı bir medya özgürlüğü çalışması” olduğu gerçeğini gözardı etti (5 Mayıs).
Bildirici “İmplant” haberlerini inceledi: Medya Ombudsmanı ve gazeteci Faruk Bildirici, haftalık yazısında NTV, Show, Kanal D, Akşam, Hürriyet, Sabah’ın da aralarında olduğu çok sayıda medya kuruluşunun yayımladığı “İmplant vidası beynine saplandı” haberini incelemeye aldı. “Diş implantı, çene kemiği ile ‘orbita tabanı’nı delip, beyin omirilik sıvısına girdi” başlıklı DHA haberini öven Bildirici, İHA’nın haberindeki “beyne saplandı” ifadesini “sanki beyin yumuşak dokusuna kadar girdiği algısı yaratıyor ki öyle olsaydı hastanın yaşamını tehlikeye sokardı” sözleriyle eleştirdi. Bildirici, “İHA’nın tersine DHA’nın haberinde olay zamanına, Bursa Diş Hekimleri Odası’nın açıklamasına, bilimsel makaleye ve avukatın görüşlerine de yer verilmiş; dört başı mamur bir haber olmuş. İHA’nın haberini yazan muhabir ve ilgili editörlere DHA’nın haberini gözden geçirmelerini öneriyorum” tespitine de yer verdi (30 Nisan).
Erdoğan’ın danışmanı “dezenformasyonu” başlattı, Akit sürdürdü: Cumhurbaşkanlığı Yerel Yönetim Politikaları Kurulu Üyesi ve Erdoğan’ın danışmanı Oktay Saral montajlı bir görselle Ocak ayında DEM Parti Seyhan ilçe Başkanlığı’nın ziyaret edilmesiyle ilgili bir görsele “Abdullah Öcalan” fotoğrafı montajlayarak CHP Seyhan Belediye Başkanı Oya Tekin’i hedef aldı. Yeni Akit Gazetesi de, görseli sorgulamadan dezenformasyon kampanyasına destek verdi (23 Nisan).
Metiner “çok sesliliği” hatırladı: Eski AKP Milletvekili ve gazeteci Mehmet Metiner, yeni bir medya düzeni çağrısı yaparak “Tek sesli ve tek partili medya düzeni yanlış. Kendini sadece tek bir partinin, gözü kör bir aparatına dönüştüren medya, gün geliyor aynı partiye mensup ama eleştirel yaklaşımı olan insanlara bile kapılarını kapatabiliyor” dedi. Metiner, sosyal medyada yaptığı açıklamada, Çok sesli ve özgürlükçü olması gereken medyanın, kör bir taassubun taşıyıcı aparatı haline gelmesi, bence acilen giderilmesi gereken bir sorundur” şeklinde paylaşım yaptı (12 Nisan).
Bildirici’den “meraksız gazetecilere” eleştiri: Medya ombudsmanı ve gazeteci Faruk Bildirici, 31 Mart Yerel Seçimler için oy kullanan MHP lideri Deniz Bahçeli’nin yüzündeki morluklara ilişkin gazetecilerin “meraksız” kalmasını eleştirdi. Bildirici, “Türkiye’de öyle bir medya düzeni oluştu ki, günlerce ortada görünmeyen, miting düzenlemeyen iktidar ortağı bir partinin genel başkanına nedeni sorulamıyor” dedi. MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman’ın, Bahçeli’nin “kurultaydan önce evinde bir kaza geçirdiği” şeklindeki açıklamasını da yetersiz bulan Bildirici, gazetecilerin bununla yetinmesini eleştirdi; “Ev kazasının nasıl olduğunu anlatmamıştı Ataman. Sabah namazına kalktığında başı mı döndü, yoksa televizyon kumandasını almak isterken halıya mı takıldı düştü? Bahçeli’ye de sorulmayınca orası bir muamma olarak kaldı. Üstelik MHP’nin kurultayı 17 Mart’taydı; Bahçeli o gün kürsüye çıktığında omuzu askıdaydı ama yüzünde morluk görünmüyordu. Yüzündeki morluklar fondötenle kapatılmış, foto muhabirlerinin yakın çekimine izin verilmemiş, yakın fotoğraflar da partiden dağıtılmıştı. Askıyı soranlara da “ters bir hareket sonucu omuzunu burktuğu” söylenmiş, düşmeden söz edilmemişti” şeklinde yazdı (8 Nisan).
TRT Haber’in “tek taraflı yayın”a RTÜK incelemesi: Yıllardır AGİT gözlemcileri gibi ulusal gazetecilik örgütlerinin de “iktidar lehinde yanlı yayın” yapmakla eleştirilen, Mayıs 2023 Genel ve Cumhurbaşkanlık Seöimleri ile 31 Mart Yerel Seçimleri sürecinde de “kapsayıcı medya değerleri”ni hiçe sayan TRT Haber’in nihayet RTÜK tarafından incelenmesi kararı alındı. RTÜK’ün CHP’li kontenjanından seçilen üyeleri Tuncay Keser ve İlhan Taşcı, TRT Haber’in seçim yayınlarının tef taraflı olması gerekçesiyle Üst Kurul tarafından denetlenmesi yönündeki işlem yapılmasını istemişlerdi (4 Nisan).
Anayasa Mahkemesi kararları
Anayasa Mahkemesi (AYM), RTÜK’ün 30 yıldır düzenlemediği ihale nedeniyle lisans alamayan Bizim FM Radyo Şirketi’nin “basın ve ifade özgürlüğünün ihlal edildiği”ne hükmetti; kanala giderler dahil 154 bin 94 TL tazminat ödenmesine karar verdi. AYM, sosyal medya paylaşımları nedeniyle gazeteci Sultan Eylem Keleş’e “Cumhurbaşkanına hakaret” iddiasıyla verilen ve “hükmün açıklanması geri bırakılan (HAGB)” cezasında adil yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna vardı. Bu dönemde, hakimlik ve alt mahkeme kararlarının AYM’ye taşınması süreci, tutuklu PİRHA Ajansı Mersin muhabiri Diren Keser ile sürdü.
Mahpus gazeteci Keser’in dosyası AYM’de: 2015 yılına ait sosyal medyada haber paylaşımlarında “örgüt propagandası yaptığı” iddiasıyla Mersin 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nce mahkum edilen Pir Haber Ajansı Mersin Muhabiri Diren Keser’in avukatları, 27 Şubat’tan beri Mersin Tarsus T Tipi Cezaevi’nde tutulan gazetecinin dosyasını Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı (30 Haziran).
AYM’den Keleş davasında “HAGB” mahkumiyeti: Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) Hukuk Birimi, gazeteci Sultan Eylem Keleş’in “Cumhurbaşkanına hakaret” iddiasıyla yargılandığı davada verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kararını Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) taşıdı. AYM, 30 Nisan 2024 tarihli kararında, başvurunun, “açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden bulunmadığı” gerekçesiyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiaların kabul edilebilir olduğuna karar vermişti. Yüksek mahkeme, incelediği başvurunun devamında da HAGB kararlarıyla gerçekleştirilen müdahalelerin, Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkını ihlal ettiğine karar verdi. İzmir 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın 10 Mart 2022 tarihli celsesinde mahkeme, iki sosyal medya paylaşımı gerekçe gösterilerek yargılanan Keleş’e 1 yıl, 2 ay, 17 gün hapis cezası vermiş ve hükmün açıklanmasını geri bırakmıştı (29 Mayıs).
AYM’den Bizim FM Radyo’ya tazminat: Anayasa Mahkemesi, RTÜK’ün 30 yıldır düzenlemediği ihale nedeniyle lisans alamayan Bizim FM Radyo Şirketinin başvurusunda “yayın frekans tahsisi” ihalesini 30 yıldır yapmadığı gerekçesiyle RTÜK’ün ifade ve basın özgürlüğünü ihlal ettiğine karar verdi. AYM, basın ve ifade özgürlüğünün ihlal edildiği gerekçesiyle kanala 135 bin TL tazminat, 19 bin 094 TL de mahkeme gideri olmak üzere toplam 154 bin 094 TL ödenmesine hükmetti. 11 Ocak’ta alınan ancak 17 Nisan’da kamuoyuna yansıyan kararda ihalenin derhal yapılması için RTÜK uyarıldı (17 Nisan).
AİHM kararları
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), “Duymaz ve Diğerleri” kararında, TRT Haber ve Spor Dairesi Başkan Yardımcısı Ahmet Böken’in tutukluluğunu “makul şüpheden uzak” buldu, Türkiye’yi 5 bin avro tazminat ödenmesine karar verdi.
AİHM’den Böken’e tazminat: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden sonra gözaltına alınıp tutuklanan 314 kişinin dosyasında, Türkiye’nin tutuklamalara delil gösteremediği ve tutuklamaların “makul şüphe” yokluğunda gerçekleşmesini gerekçe göstererek Türkiye’yi mahkum etti. 25 Haziran’da duyurulan “Duymaz ve Diğerleri” kararında, her bir başvurucuya 5 bin avro tazminat ödenmesi de hükmedildi. Başvuruculardan biri, TRT Haber ve Spor Dairesi Başkan Yardımcısı Ahmet Böken idi. 3 Nisan 2018’de Ankara 18. Ağır Ceza Mahkemesi, Böken’i, “FETÖ üyeliği” gerekçesiyle 9 yıl 9 ay hapse mahkum etmişti. Ardından Anayasa Mahkemesi de, 12 Aralık 2018’de Böken’in başvurusunda, ileri sürülen ihlallerin söz konusu olmadığına hükmetmişti (25 Haziran).
RTÜK’ten haberler
Üyeleri partilerin parlamento dağılımını yansıtan ve Başkanı Ebubekir Şahin’in düzenli olarak sosyal medya X üzerinden yayın içeriklerine müdahale eden Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), yayında bir konuğun “Ermeni soykırımı” ifadesi kullanmasını gerekçe yaparak Açık Radyo’yu lisans iptali noktasına getirdi. 2023 yılı Faaliyet Raporu’na göre RTÜK, televizyon ve radyolara toplam 625 karar karşılığında 81 milyon 901 bin TL ceza kesti.
Açık Radyo’ya “Ermeni Soykırımı” cezası: RTÜK, Açık Radyo’ya “Açık Gazete” programının 24 Nisan 2024 tarihli yayınında yer alan ifadelerin, 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinin ihlali gerekçesiyle idari para cezası ve beş günlük yayın durdurma cezası verdi. Karara gerekçe olarak programda bir konuğun “…Ermeni, yani Osmanlı topraklarında gerçekleşen tehcir ve katliamların, soykırım olarak adlandırılan katliamların 109. Yıldönümü, sene-i devriyesi. Bu yıl da yasaklandı biliyorsunuz Ermeni soykırım anması” şeklindeki ifadeleri ve programcıların bir düzeltme girişiminde bulunmaması gösterildi. İhlalin tekrarı halinde, yayının on güne kadar durdurulabileceği ve yine tekrarı durumunda yayın lisansının iptal edileceği ihtar edildi. 30 yıldır yayın yapan Açık Radyo, hukuki yollara başvuracaklarını belirtti. Radyo, ilk yayınından bu yana ifade ve basın özgürlüğünü savunduğunu, bu doğrultuda yayın yaptığını vurguladı. Açık Gazete programının, gazetecilik etik ilkelerine uygun olarak objektif haber sunduğunu ve ceza konusu ifadelerin bu ilkelerle bağdaşmadığı ifade edildi. (28 Haziran).
RTÜK Başkanı Şahin’den “LGBTİ+” tehdidi: RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, sosyal medya X üzerinden yaptığı açıklamada Medyascope sitesinin yaptığı haberi hedef gösterdi ve “Gözümüz üzerlerinde…” dedi. Medyascope “Tatilde izleyebileceğiniz 6 LGBTİ+ film-dizi önerisi” başlığı ile bir haber yayımlayarak, 9 günlük Kurban Bayramı tatilinde izlenebilecek film önerilerinde bulundu. Bunun üzerine Medyascope’u hedef gösteren Şahin, “Batı fonlu bazı medya organlarının aile kurumumuzu parçalamak ve gençlerimizi kişiliksizleştirmek için sistematik olarak yürüttüğü sapkın kampanyaları görmüyor değiliz. İzleme Uzmanlarımız tatilde de çalışıyor. Gözümüz üzerlerinde… İnancımıza, kültürümüze, örf ve adetlerimize aykırı yapımlar ve bunları pazarlayan işbirlikçileriyle mücadelemiz aralıksız devam edecektir” diye yazdı (18 Haziran).
RTÜK’ten haber programları için yeni düzenleme: RTÜK, Resmi Gazete’de yayımlanan Yönetmelik değişikliği ile haber programlarında önemli bir değişiklik yaptı. Değişiklik kapsamında, medya kuruluşları haber bültenleri ve programlarında önceden kaydedilmiş görüntüleri, dizi ve filmleri Akıllı İşaretler Sistemi ile kodlamak zorunda olacak. Medya kuruluşları, haber bültenlerinin başlangıcında, jenerikten sonra ve her kesintiyi takiben sistem tarafından öngörülen sembolleri yayınlamak zorunda olacak (13 Haziran).
Hem RTÜK Başkanı hem Halkbank yöneticisi olarak “uyardı”: RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, Halkbank’ın Ayhan Bora Kaplan’ın şirketlerine kredi vermesiyle ilgili bir haberin mahkeme kararıyla engellenmesiyle ilgili açıklama yaptı. Aynı zamanda Halkbank yönetim kurulu üyesi de olan Şahin, konuyu gündeme getiren medya kuruluşlarını uyardı: “İlgili mahkemenin verdiği yayın yasağı ortadayken ve halkımızın bankası Halkbank’ın resmî yalanlamalarına rağmen halen gerçek dışı kredi haberleri dolaşıma devam etmektedir. Halk Bankasını, şahsımı ve Üst Kurulumuzu maksatlı olarak yıpratmayı görev edinen, işi gazetecilikten başka her şey olan birilerinin, uzmanlarımızın medya kuruluşları ile irtibatlarına yönelik çarpıtma çabalarına acı bir tebessümle şahit oluyoruz… Uyarılar sansür değil, yayıncı kuruluşun lehine olacak yapıcı ikazlardır. Yapılan yalan, yanlış veya manipülasyon amaçlı haberin düzeltilmesi uyarısıdır. Yayıncıların mahkemenin yayın yasağına uymaması ve yapıcı uyarılarımızı dikkate almaması durumunda gerekli idari yaptırım ve hukuki hak arayışları gündeme gelecektir. Bilinçli olarak servis edilen yalan haberlerle ve yalanı yayma çabasında olanlar ile hem yargı önünde hem de idari anlamda mücadele edilecektir. Hiç kimsenin vatandaşımızın hizmetinde olan güzide bir Kamu Bankamıza ve Üst Kurulumuza haksızca saldırmasına hakkı yoktur” (6 Haziran).
RTÜK’ün 2023 ceza bilançosu: RTÜK, 2023 yılında televizyon ve radyolara toplam 625 karar karşılığında 81 milyon 901 bin TL ceza kesti. ANKA Haber Ajansı’nın ulştığı ancak henüz yayınlanmayan 2023 yılı Faaliyet Raporu’na göre RTÜK, Kanununun 8. maddesi kapsamındaki cezalarını en çok “genel ahlak, manevi değerler ve ailenin korunması’“ ilkesi ihlali gerekçesiyle kesti. Aynı maddede yer alan “siyasi partilerle ilgili tek yönlü veya taraf tutar nitelikte yayın yapılamaz”‘ ilkesi kapsamında ise hiç ceza verilmemesi dikkati çekti (26 Mayıs).
Korkmaz’ın katıldığı yayına RTÜK incelemesi: RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, “Kara para aklama” suçlamasıyla aranan, ABD’de bulunan ve yargı süreci devam ettiği ifade edilen girişimci Sezgin Baran Korkmaz’ın CNN Türk canlı yayınına çıkarılmasıyla ilgili yayının RTÜK tarafından incelemeye alındığını bildirdi. Şahin, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Hakkında yakalama kararı bulunan ve yargı süreci devam eden Sezgin Baran Korkmaz’ın bir televizyon kanalının Amerika Birleşik Devletlerinden yaptığı canlı yayındaki konuşması, RTÜK uzmanları tarafından incelemeye alınmıştır” dedi (20 Mayıs).
RTÜK cezaları
Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), Nisan, Mayıs, Haziran 2024 döneminde haber ve program yayınlarından dolayı TV kuruluşlarına toplam 15 kez idari para cezası verdi. Kurul, TV kuruluşlarına toplam 29 milyon 205 bin 625 TL idari para cezası verdi. Rapor döneminde radyolara ilişkin idari para cezası kaydedilmedi.
(Reklam ve ticari yayınların değerlendirme dışı bırakıldığı “RTÜK cezaları” bölümü, RTÜK’ün 7 Şubat-15 Mayıs 2024 tarihleri arasında gerçekleştirdiği 13 toplantının kayıtları incelenerek hazırlandı).
RTÜK, TV kanallarına;”insan onuru” ilkesini ihlalden dört kez; “milli manevi değerleri” ihlalden bir kez; “tarafsızlık” ilkesini ihlalden üç kez; hukuk üstünlüğünün ihlalinden bir kez “bölünmez bütünlük” konusuna ilişkin ilkenin ihlalinden bir kez; “haksız çıkar”a ilişkin ilkenin ihlalinden üç kez; “ayrımcılığa” ilişkin ilkenin ihlalinden bir kez ve “gençlerin fiziksel ve zihinsel gelişimi”ne yönelik ilkenin ihlalinden bir kez para cezası verdi.İnsan onuru ve özel hayatın gizliliği: RTÜK, yayınların 6112 sayılı Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde yer alan “insan onuruna ve özel hayatın gizliliğine saygılı olma ilkesine aykırı olamaz, kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde ifadeler içeremez” ilkesinin ihlali nedeniyle TV 52’ye 135 bin 860 TL; Tele 1 TV’ye (Türkiye’nin Gündemi) 135 bin 860 TL; NOW TV’ye 2 kez (Selçuk Tepeli ile Now Ana Haber) 8 milyon 894 bin 614 TL ve 6 milyon 420 bin 925 TL olmak üzere toplam 15 milyon 315 bin 539 TL olmak üzere TV kanallarına toplam 15 milyon 587 bin 259 TL idari para cezası verdi.
Milli ve manevi değerler: RTÜK, 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde yer alan “Toplumun millî ve manevî değerlerine, genel ahlaka ve ailenin korunması ilkesine aykırı olamaz” ilkesini ihlalden Tele 1 TV’ye (Forum Haftasonu) 135 bin 860 TL idari para cezası verdi.
Tarafsızlık ilkesi: RTÜK 6112 sayılı Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinde yer alan “Tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerini esas almak ve toplumda özgürce kanaat oluşumuna engel olmamak zorundadır” ilkesinin ihlali nedeniyle TELE 1 TV’ye (Gerçeğin İzinde) 85 bin 738 TL, NOW TV’ye (Merve Yıldırım ile Benden Söylemesi ve Ana Haber) 6 milyon 345 bin 108 TL ve 6 bin 345 bin 108 TL (12 milyon 690 bin 216 TL) olmak üzere toplam 12 milyon 775 bin 954 TL idari para cezası verdi.
Hukukun Üstünlüğü: 6112 sayılı Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde yer alan; “Hukukun üstünlüğü, adalet ve tarafsızlık esasına aykırı olamaz” ilkesinin ihlali nedeniyle TGRT Haber’e 213 bin 294 TL idari para cezası verdi.
Bölünmez bütünlük: 6112 sayılı Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan; “Türkiye Cumhuriyeti Devletinin varlık ve bağımsızlığına, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, Atatürk ilke ve inkılâplarına aykırı olamaz” ilkesinin ihlali nedeniyle; FLASH HABER TV’ye (Serbest Kürsü) 85 bin 738 TL idari para cezası verdi.
Haksız Çıkar: 6112 sayılı Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (j) bendinde yer alan; “Yayın hizmetleri (...) haksız çıkarlara hizmet eden ve haksız rekabete yol açan unsurlar içeremez.” ilkesinin ihlali nedeniyle, Serhat TV’ye (“Fatih Öztürk ile Sevgi Bağı) 135 bin 860 TL; Kanal Ege’ye (“Fatih Öztürk ile Sevgi Bağı) 135 bin 860 TL ve Kanal 32’ye (“Kur’an’sız ve Namazsız Nesil Kalmasın”) 135 bin 860 TL olmak üzere toplam 407 bin 580 TL idari para cezası verdi.
Ayrımcılık: RTÜK, 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan “Irk, renk, dil, din, tabiiyet, cinsiyet, engellilik, siyasî ve felsefî düşünce, mezhep ve benzeri nedenlerle ayrımcılık yapan ve bireyleri aşağılayan yayınları içeremez ve teşvik edemez” ilkesinin ihlali gerekçesiyle Flash Haber’e (Başkentte Gündem) 135 bin 860 TL idari para cezası verdi.
Gençlerin fiziksel ve zihinsel gelişimi: RTÜK, “Radyo ve televizyon yayın hizmetlerinde, çocuk ve gençlerin fiziksel, zihinsel veya ahlaki gelişimine zarar verebilecek türde içerik taşıyan programlar bunların izleyebileceği zaman dilimlerinde ve koruyucu sembol kullanılsa dahi yayınlanamaz” ilkesini ihlalden Cadde TV’ye (Filleri Yakmak) 135 bin 860 TL idari para cezası verdi.
(EÖ/VC)