Güneşin olsun gönlünde
Ve her şey iyi olacak." dedi İlkay ve sustu.
"Güneşin Olsun" albümünden söz ediyorum canım. Senin müziğini yaptığın, Grup Kızılırmak'ın albümüne adını veren şarkının son dizelerinden.
CD'yi bilgisayardan çıkarırken, takarken olduğumdan daha iyi hissediyordum kendimi. Ölümünle yarattığın acıyı, şarkılarınla hafiflettin. Azcık da olsa...
Öldüğünü duyduğum andaki sana olan kızgınlığım da azaldı biraz. İlk duyduğumda inanmadım tabii ki. İnanamadım. Ama bilirsin, hep öyle olur. İnanamayız sevdiklerimizin ölümüne.
Sahiden öldüğünü anlayınca, hele hele yanarak öldüğünü duyunca kızdım sana. Çok kızdım hem de. Sınırlı küfür dağarcığımla küfrettim durdum bir süre.
Hani ırkçı, ayrımcı, cinsiyetçi olmayan küfür bulmaya çalıştığımı söylediğimde sana geçen yaz, "manyak" demiştin bana.
Manyak sensin işte. Mum yakıp yatılır mı hiç! Yakıştı mı sana bu ölüm?
Hangi ölüm mü yakışırdı sana: Ape Musa için yazdığın şarkıdaki gibi, beyaz bir köpük olduğunda saçların, elinde gitarınla şarkı söylerken ölmek.
Pardon ya, senin saçın yoktu ki!
Olsun; beyaz bir köpük gibiydi sakalların, derdik biz de.
Günün ilk ışıkları vuruyor şu anda martılara. Senin şarkın, "Günün ilk ışığı"nı mırıldanmaya başladım. Mırıldanıyorum yazınca güldüm. Davulla gitarın sesini bile ayıramayan biri ne kadar mırıldanırsa işte. Gül, gül!
Ah Tuncay! Ne güzel gülerdin. Ve ne çok gülerdin. Ve ne çok güldürürdün.
Bugün senin için evden çıktım. Günlerdir yürüyemiyordum ağrılardan. Mekanın Kafe keyif'e gittim. İlkay ve İsmail gazetecilerin sorularına cevap veriyordu.
İlkay acıdan yontulmuş bir heykel gibi oturuyordu.
Seni en son gören kişi İsmail, acısını fark etmeye fırsat bulamamış belli; cenaze işlerinle ve gazetecilerle ve her şeyle uğraşmaktan.
Merak ediyorsan söyleyeyim, cenazen çok kalabalıktı. Ben gitmedim ama sevmediğin birileri gitmiş. Bilirsin dedikoduyu severim, ama ismi lazım değil şimdi. Gazeteler cenazene katılan ünlüleri yazdı, ama ben yazmayacağım seni seven ünsüzlere haksızlık olmasın diye.
Keyif'in garsonlarına sordum seni; "Zor soru!" dedi genç olan ve gitti.
Sonra bir tur atıp geldi: "Dünya güzeli bir insandı!" dedi, gözleri doluydu, konuşamadı, gitti.
Esmer, bıyıklı olan ise sabah kahvaltısında onlarla poğaçaları nasıl paylaştığını anlattı. Senin "müşteri değil, ağabey, arkadaş" olduğunu, ne anlatsa az kalacağını, söyledi.
Ben de biliyorum ki, ne yazsam az gelecek bana. Ama yazmak istiyorum seni.
Ne yazayım bilmiyorum ama. Nasıl yazacağımı da.
Of Tuncay of!
Kaç gündür suçluluk duygusuyla kıvranıyorum; ölümüne yeterince üzülemiyorum diye. Arada ağlıyorum ama, eften püften şeylere ağladığımı düşünürsek az geliyor işte.
Biliyorum sen olsaydın benim yerimde, ancak bu kadar üzülürdün sen de.
Alıştık mı arkadaşlarımızın ölümlerine yoksa?
Ne kadar çok arkadaşımız öldü cezaevlerinde, işkencelerde, dağlarda, sokaklarda...
Ve sen ne kadar çok ölen insanın ardından şarkılar yaptın; yüzünü bile görmediğin, adını bile duymadığın...
Bütün gece şarkılarını dinledim eve dönünce.
Bizim kuşaktan olup da şarkılarını bilmeyen / dinlemeyen yoktur.
Gençlere senden biraz bahsedeyim mi?
Marmara Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu'ndan mezun olan Tuncay Akdoğan 46 yaşındaydı. Tencere satarak geçinmeye çalıştığı öğrencilik yıllarında bir yandan da müzikle uğraşıyordu.
1987'de Grup Yorum'la başladı profesyonel müzik yaşamına. 1990'da İlkay Akkaya ve İsmail İlknur'la Grup Kızılırmak'tan 1998'de ayrıldı. Bir süre sonra da Serüvenciler'i kurdu.
Gruptan ayrıldı ama Kızılırmak'tan hiç ayrılmadı.
"Aynı Göğün Ezgisi" "Güneşin Olsun" "Zilan'ın Türküsü" "Ölüm Tatlı Bir Türküdür" gibi çok sayıda şarkının beste ve güftesi Tuncay'a aittir.
İlkay Akkaya'nın solo albümünde şarkıları olan Tuncay'ın, Grup Kızılırmak'ın yakında çıkacak olan albümünde de besteleri vardı. Ve bitmiş ama piyasaya çıkmamış bir albümüyle bir kitabı.
Türkiye'nin neredeyse her yerinde, Avrupa'nın pek çok yerinde sahneye çıktı.
Binlerce kişi şarkılarını söyledi.
Şarkılarının olduğu kasetler yüz binlerce sattı.
Elektrikleri kesik evinde, mumdan çıkan yangında öldü.
Yirmi yıl önce tanıdığımda da devrimciydi. Öldüğünde de.
"Büyük aşklar yolculuklarla başlar
Ve serüvenciler düşer yollara" derdin.
Güle güle Tuncay...
Gözlerinden gözlerinden öperim.(NG/BA)