Kendisiyle aynı konumda bulunan sanıkların yargılama sonucu beraat etmelerinin bunun en büyük göstergesi olduğunu kaydeden Gül, olay sırasında dokunulmazlığının kaldırılmasını talep ettiğini, ancak bunun Türkiye Büyük Millet Meclisi'nce (TBMM) kabul görmediğini bildirdi.
Emin Çölaşan'ın Hürriyet Gazetesi'nde 25 Şubat 2005 tarihinde yayımlanan köşe yazısına "Sanık Abdullah Gül" cevaben bir mektup kaleme alan Gül, "RP'de parasal konularda hiçbir hak, yetki ve sorumluluğum olmadığını" belirtti.
Çölaşan yazısında , "Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Melih Tarı imzasıyla Adalet Bakanlığı'na gönderilen resmi yazıda Gül'ün 'özel evrakta sahtecilik ve Siyasi Partiler Kanunu'na aykırılık" suçlarından yargılanmasını istediğine dikkat çekmiş ve Gül'ün partinin kapatılmasına neden olan "kayıp trilyon" davasından "dokunulmazlık zırhı" sayesinde kurtulduğunu öne sürmüştü.
Bakan Gül mektubunda şunları kaydetti:
"Olay tarihinde ben, RP'nin dış ilişkilerinden sorumlu Genel Başkan Yardımcısıydım. Tüm tüzel kişilerde ve siyasi partilerde olduğu gibi kapatılan RP'nin de parasal konularda yetkili ve sorumlu olduğu şahıslar MKYK'nın kararıyla belirlenmiştir. Bu şahıslar konuya ilişin ceza davası iddianamesinin 5. sayfasında da belirtildiği gibi 18.12.1994 tarihli RP Merkez Karar Yürütme Kurulunun 166 nolu kararında tespit edilmiştir. Anılan kararda belirtildiği gibi bu kişiler; Genel Başkan Necmettin Erbakan, Genel Başkan Yardımcıları Ahmet Tekdal ve Rıza Ulucak ile Genel Sekreter Oğuzhan Asiltürk'tür. Görüldüğü gibi benim Refah Partisinde parasal konularda hiçbir hak, yetki ve sorumluluğum yoktur. ...Hukuki süreçten de anlaşılacağı gibi benim, suça konu olaya en ufak bir dahlim ya da suçun oluşmasında ihmalim yoktur. Benim ile aynı konumda olan sanıkların, yargılama sonucunda beraat etmeleri bunun en büyük göstergesidir.
Bu mektubumun gazetenizde yayınlanması ricasıyla, iyi dileklerimi sunarım."(AK/EÜ)