“Bana kalırsa şimdi Hornet’e olan bu bu yasaklardan sonra somut olarak bir gerileme yaşanmadı. Aksine benzerleri çoğaldı veya daha çok görünür oldular.”
Genellikle gey erkeklerin kullandığı tanışma ve sosyalleşme uygulaması Hornet’in 6 Ağustos’ta Türkiye’de yasaklanmasını “Bunkerhill” isimli kullanıcı böyle yorumluyor. 39 yaşında Bunkerhill, 4 yıldır Hornet kullanıyormuş.
41 yaşında, kendini gey erkek olarak tanımlayan ve 5 yıldır Hornet kullanan Szalamandra’nın yorumu ise şöyle:
“İnternet dünyasında kısıt demek aynı zamanda kullanıcılar açısından bu kısıtı kaldırmaya dönük alternatif yollar yaratmak da demek. İstediğiniz kadar kısıt koyun insanlar bir şekilde farklı bir yolunu bulabiliyor. Bugün Facebook, Twitter, Instagram gibi daha geniş çaplı sosyal medya uygulamalarında bile binlerce tanışma, buluşma grubu bulabilirsiniz. Dolayısıyla yasaklayıcı zihniyetle bu alanları kapatmanın aslında somut bir etkisi de yok. Sadece kullanıcıları daha fazla uğraştırıyorlar o kadar. Bugün Hornet’in kapanması yarın Twitter'ın kapatılabileceğinin bir göstergesi. Hepimizin bildiği gibi, iktidar genelde önce daha kırılgan ve hakları daha az savunulan gruplar üzerinde bu tür yöntemleri deneyerek tansiyon ölçüyor.”
Engeleme kararı
Ağırlıklı olarak eşcinsel erkeklerin tanışma ve sosyalleşme için kullandığı bir uygulama olan Hornet’e erişim, Ankara 8. Sulh Ceza Hakimliği’nin 6 Ağustos 2020 tarih ve 2020/5617 sayılı kararıyla engellendi.
Uygulamanın internet sitesini ziyaret eden kullanıcılar “5651 sayılı Kanun uyarınca Erişim Sağlayıcıları Birliği tarafından erişime engellenmiştir” uyarısıyla karşılaşıyor.
Hornet engele dair henüz bir açıklama yayınlamadı. Engelleme kararının ardından uygulamaya erişimde yavaşlama gibi teknik sorunlar yaşanırken, kullanıcılar yeniden VPN gibi ek uygulamalara başvurdu.
Konuyla ilgili üç Hornet kullanıcısıyla getirilen engelleme kararını, Türkiye’de son dönemlerde LGBTİ+’lara yönelik artan sözel ve fiziksel şiddeti, yasakların nasıl aşılacağını konuştuk.
Hornet’e getirilen erişim yasağı ağırlıklı olarak gey erkeklerin, genel olarak ise LGBTİ+’ların tanışma ve “takılma kültürünü” nasıl etkileyecek?
Bunkerhill (39 yaşında, kendini gey erkek olarak tanımlıyor, 4 yıldır Hornet kullanıyor):
Ben teknik olarak Hornet'e erişim yasağı getirilmesini aşılamayacak kadar büyük bir engel gibi görmüyorum açıkçası. Çünkü dijital ortama yapılan müdahaleler en nihayetinde tünel kazarak da olsa aşılabiliyor. Bir site veya app engelleniyor, yenisi açılıyor. Zaten app'lerin ilk yaygınlaşmaya başladığı zamanlarda aslında popüler olan Grindr uygulaması yasaklanmıştı mesela, Hornet onun yerini aldı. Ama tabii ki meseleyi olağan bir yasaktan çıkarıp büyük bir projeksiyonda bakınca iş farklılaşıyor. Bugün Türkiye'nin içinde olduğu baskıcı ortam LGBTİi+'ları doğrudan hedef alıyor. Otoriteler artık nefret söylemini yaygınlaştırmayı havuz medyasının elinden alıp kendi kurumları aracılığıyla yapmayı üstlendi.
Yakın zamandaki Diyanet örneği açıkça bunu ispatlıyor. Dolayısıyla LGBTİ+'lar için, özellikle kimlik bilinci taşıyanlar için bu yasak çok daha fazla şey ifade ediyor. Ben mesela haberi duyduğumda ilk aklıma gelen şey bundan sonraki adımın ne olacağıydı. Bu baskı, LGBT+ hak savunuculuğu yapan bir derneğe, kuruma veya kişilere yönelecek mi, bir operasyon şeklinde mi ilerleyecek kaygısını yaşadım. Çünkü farklı olana yönelik baskı çemberleri gittikçe daraltılıyor. Politik gayelerle olmasa bile, sıradan diye tanımlayacağımız, belki özellikle gizli eşcinseller için bu bir anlamda sopa gösterilmesi demek. İşte arka planını okumaz belki ama, İstanbul'un çeper semtlerinde yaşayan bir gey için sosyalleştiği alanın devlet tarafından yasaklı ilân edilmesi, kendisini suç olan bir eylemin içinde tanımlaması için yeterli, hele ki böyle bir korku ortamında.
Szalamandra (41 yaşında, kendini gey erkek olarak tanımlıyor, 5 yıldır Hornet kullanıyor):
Elbette olumsuz etkileyecek. Büyük şehirlerde az-çok farklı sosyalleşme mekânları vardı. Ancak pandemi süreciyle birlikte bu mekânların çoğu kapalı olduğundan insanların birbirine ulaşabileceği görece güvenilir alan olarak bu tür app’ler kaldı elimizde. Park, bahçe, hamam sosyalleşmeleri de var elbette, ancak bunlar güvensiz. Burada en azından insanlarla bir süre sohbet etme, tanıma, güven duyma gibi süreçler daha korunaklı işliyordu.
İnternetin LGBTİ+'ların yaşamında diğer insanlara göre daha önemli ve kolaylaştırıcı bir etkisi var. Kendileri gibi insanlara ulaşma, sosyalleşmeden tutun da sağlık hizmetleri, hukuki destek gibi konularda nerelere ulaşabileceklerine dair birçok bilgiye, insana, kuruma internet üzerinden ulaşıyorlar. Herhangi bir uygulama ya da sitenin kapatılması, bunları etkin olarak kullanan insanların hayatını ister istemez zorlaştırıyor.
İdil (35 yaşında, kendini trans kadınolarak tanımlıyor, 5 yıldır aralıklarla Hornet kullanıyor):
VPN gibi yöntemlerle bu yasak aşılabilir ama bunlar çok da verimli ve sağlıklı olmuyor. Kullanımı yavaşlatıyor uygulama örneğin. Ama devletin farkında olmadığı başka tür uygulamalar var. LGBTİ+’lar Instagram’dan bile flörtleşip takılabilecekleri birilerini bulabiliyorlar. Gabile gibi ağlara dönüş olabilir, onların da yavaş yavaş app’leri çıktı. Benim gibi LGBTİ+’lar eski yöntemleri deneyebilir. “Reel’de” tanışıp buluşabilirler yeniden ve çark kültürü gelişebilir bu süreçte.
Geçmişte bu tür uygulamalarda getirilen erişim yasakları nasıl işledi ve/veya nasıl aşıldı?
Bunkerhill:Yanılmıyorsam henüz app'ler yaygınlaşmadan önce 2011 yılında “Gayromeo” sitesi yasaklanmıştı. O dönem orası çok popüler olduğu için öncesinde ya da aynı dönemde yasaklanan diğer siteleri hatırlamıyorum. Bana kalırsa bu yasaklardan sonra somut olarak bir gerileme yaşanmadı. Aksine benzerleri çoğaldı veya daha çok görünür oldular. Bir dönem daha Ortadoğu merkezli kullanılan “Manjam” sitesi çok talep ediliyordu. Bu sitelerin ortak özelliklerinden biri gey-centric olmalarıydı. Aslında Lgbti+ kültürünün tipik bir göstergesi olarak gey dominasyonu buralarda da geçerliydi. Bugün biraz daha farklı, app'lerde trans görünürlüğü daha yaygın ve bu her haliyle ilerletici bir şey.
Szalamandra: “Grindr” benzer bir süreçten geçmişti ve artık kullanılmıyor. Bir süre VPN gibi ek uygulamalarla direnildi ama diğer kullanıcılar aynı zahmetli yöntemleri denemeyince zaten pek kimseye ulaşmak mümkün olmuyor. “Gayromeo” da benzer bir kaderi paylaşmıştı, o sonradan açıldı ama adres mi değiştirdi çok emin değilim. Çok uzun yıllardır zaten “gey, lezbiyen, trans, eşcinsel, biseksüel” gibi sözcükler kamu, okul kütüphanesi gibi yerlerde açıktan ya da örtülü olarak filtrelere takılıyor. Kaos GL Dergisi’nin sitesine bile girmenizin mümkün olmadığı durumları okuyorum Twitter’da.
İnternet dünyasında kısıt demek aynı zamanda kullanıcılar açısından bu kısıtı kaldırmaya dönük alternatif yollar yaratmak da demek. İstediğiniz kadar kısıt koyun insanlar bir şekilde farklı bir yolunu bulabiliyor. Bugün Facebook, Twitter, Instagram gibi daha geniş çaplı sosyal medya uygulamalarında bile binlerce tanışma, buluşma grubu bulabilirsiniz. Dolayısıyla yasaklayıcı zihniyetle bu alanları kapatmanın aslında somut bir etkisi de yok. Sadece kullanıcıları daha fazla uğraştırıyorlar o kadar. İdeolojik etkileri çok konuşulup tartışılabilir de, yasak açısından bakıldığında o uygulama olmazsa bu uygulama olur.
İnternet yokken de LGBTİ+’lar bir şekilde birbirlerini parklarda, hamamlarda, orda burada buluyordu neticede. Bu nedenle meselenin LGBTİ+’lar özelinden çıkarılıp temel insan hak ve özgürlüklerine dönük ele alınması gerekir. Bugün Hornet’in kapanması yarın Twitter'ın kapatılabileceğinin bir göstergesi. Hepimizin bildiği gibi, iktidar genelde önce daha kırılgan ve hakları daha az savunulan gruplar üzerinde bu tür yöntemleri deneyerek tansiyon ölçüyor. Bu tarihsel olarak da her zaman böyle olmuştur.
İdil: LGBTİ+’lara yasaklar çok da sökmüyor açıkçası. Ama bundan sonra hiç kullanmayacağım ben Hornet’i mesela. Zaten dediğim gibi fobik ve güvensiz de buluyordum. Bize yeniden park yolları, bahçeler görünüyor gibi.
Hornet’in dinamiklerini nasıl ifade edersiniz?
Bunkerhill:Birçok anlamda fantastik bir ortam sağlıyor denebilir. LGBTİ+ kültürüne dair sosyolojik gözlem yapmak adına bir laboratuvar işlevi görüyor. Baskı, gizlilik, korku gibi faktörlerin de etkisiyle reel hayatta yaşanamayan birçok şeyin, bazı davranışların ve arzuların açığa çıktığı bir sosyal alan. İşte ülkenin muhafazakârlaşmasının çıktılarını doğrudan görebilirsiniz. Son zamanlarda benim dikkatimi en çok çeken şeylerden biri, türbanlı crossdresser'ların gözle görülür bir biçimde çoğalması.
Bunun tabii ki ciddi bir anlamı var. Arzu atmosferinin toplumsal değişkenlerle birlikte şekil alışının müthiş bir yansıması. Ben salgın döneminde uygulamayı sildim ve yaklaşık 3 ay kullanmadım. Yeniden yüklediğimde gözüme çarpan bir başka şey eskortların, seks işçilerinin artışıydı. Bu artış, seks işçiliği yapanların salgın nedeniyle mecra olarak buraya yönelmesiyle mi, yoksa yine salgın nedeniyle seks işçiliği yapanların çoğalmasıyla mı ilgili emin değilim.
Bunu düşündüm çünkü salgının yarattığı ekonomik tahribat tabii ki birçok LGBTİ+'yı derinden etkiledi. Ama bunu yorumlayabilecek istatistiklere sahip değiliz, dolayısıyla çok kişisel bir gözlem üzerinden akıl yürütüyorum. Bir tarafıyla Hornet sınıfsal olarak birbirine zıt yaşamları olan birçok insanın buluşması ya da en azından çarpışması için muazzam bir olanak yaratıyor. Bir lojistik işçisiyle bir reklam metin yazarı ekrandaki üç beş tuşa dokunarak birbirleriyle konuşmaya başlayabilir ve belki de en mahrem sayılabilecek taraflarıyla ilgili bir diyalog olabilir bu. Bu konuşmalar ne kadar derinleşir, insanların zihninde nasıl pencereler açar o kısmını bilemem ama standart hayat akışında kolayca gerçekleşmeyen bir şey olsa gerek.
Bir başka nokta ki en başından benim için aşırı dikkat çekiciydi, LGBTİ+'ların kendi içindeki homofobinin/transfobinin ayan beyan ortaya seriliyor olması. Uzun yıllar boyunca şöyle headline cümleler gördüm mesela, hâlâ da görüyorum: "Adam gibi adam olanlar yazsın", "Feminenler uzak dursun" ve hatta "Adam gibi olanlar değil, adam olanlar yazsın." Feminen olana, kadın olmaya, kadınsılığa karşı tanımlaması güç bir öfkeyle gey app'lerde yüzleşmeniz çok mümkün. Muhtemelen bu konuya kafa yoran aktivist veya akademisyenler olmuştur, bana göre kapsamlı olarak analiz edilmeyi hak ediyor.
Szalamandra: Hornet bana kalırsa bu tür app’lerin her birini İstanbul’un bir semti gibi düşünürsek Beyoğlu, en çok da Taksim bence. Kullanıcı çeşitliliği en renkli platform. Üyelik –belli koşullarda– ücretsiz ve kolay. Bunun güvenlik gibi bazı dezavantajları olsa da çeşitliliği de arttırıyor. Daha güvenilir diyebileceğimiz farklı app’ler var, üyelik aşamasında bazı bilgiler zorunlu ancak bu tür uygulamalar genel olarak ücretli olduğundan orta-üst sınıf, spor yapan, belli semtlerde oturan kullanıcıların yoğun olduğu bir app.
Bu kullanıcı kitleleri içinde de içselleşmiş homofobi, sınıfsal ve kültürel ayrımcılık, beden politikaları üzerinden dillendirilen grup içi nefret benim gözlemime göre daha fazla işliyor. Öyle bir dünya, arkadaşlık, ilişki tasavvurunuz yoksa orada kendinize uygun birini bulmanız biraz güç. Bana hitap etmiyor örneğin, ben çeşitliliğin olduğu, herkesin kendini bir biçimde ifade etmesinin mümkün olduğu ve kısıtlanmadığı, insanların sınıfsal, kültürel vs. kodlarla ayrımcılığa maruz bırakılmadığı uygulamaları seviyorum.
Gündelik hayatta da bu tür mekânlar, semtler, arkadaşlıklar daha çok ilgimi çeker. Zaten hayatın her alanında birçok zorluk yaşarken bir de birbirimize ulaşmaya çalıştığımız bu tür uygulamalarda homofobi ve transfobiyle karşılaşmak istemiyorum.
İdil: Gey merkezci bir ağ Hornet. Benim Hornet’im zaten disaktivite oldu. CD görünümüne sahip olduğum, trans kadın olduğum için şikâyet etmişler mesela. Seks işçiliği yapıyor demişler. Halbuki hiç öyle bir durum yoktu. Düzenli konuştuğum biri vardı, onun için giriyordum Hornet’e. Israrla açmadılar hesabımı. Ben çok fobik buluyorum zaten Hornet’i. Benim hesabım ahlâki kurallar gerekçesiyle askıya alındı mesela.
Sizin için neden önemli bir uygulama Hornet? Tanışma, buluşma ve cinsellikle ilgili ne tür kolaylıklar sağlıyor?
Bunkerhill: Ben aslında, online gey dating hareketliliğinin ilk ortaya çıktığı dönemlerde, yani 2000'li yıllar boyunca diyeyim, internet kültüründen çok hoşlanan biri değildim. Garip biçimde güvensiz veya karanlık olarak kodladığım bir ortam sunuyordu sanki benim için, bir anlamda dehliz gibi.
2000'ler boyunca İstanbul'daki, gece hayatı merkezli olmak üzere, gey sosyalliği bana çok daha elverişli geliyordu. Kulüplerde veya çark alanı gibi belli fiziki mekânlarda insanlarla tanışıp flört etmek benim tarzımdı daha çok. Yani ortamın jargonuna göre söylersem "reelciydim". Şimdi bana kalırsa bu durum da değişti, sanalda olan yazışma veya tanışmanın reele dönmesi artık an meselesi olabilir. Aynı sokakta oturduğunuz biriyle hızlıca tanışıp buluşabilirsiniz. Bu tabii internet çağının yarattığı olanakların sonuçlarından biri. Ben de hızlı bir şekilde uyum sağladım diyebilirim. Fotoğrafların ve yazılı iletişimin yaratabileceği hayal kırıklıklarını saymazsak aslında son derece konforlu bir yöntem.
Tabii asıl atlanmaması gereken nokta güvenlik meselesi, nefret suçlarının, saldırıların bu kadar yoğun yaşandığı bir ülke için esas dinamik bu olsa gerek. Bir yandan bu soruyu kendi deneyimimden çıkarıp başka bir taraftan bakmak isterim çünkü bu da gözlemlediğim bir şey oldu. Büyük şehirlerin dışında yaşayan LGBTİ+'ların yalnızlaşma süreçleri oldukça sarsıcı olabiliyor. Küçük şehirlerde hatta ilçelerde açılamadan yaşayan birçok insan için sohbet etmek, dertleşmek, seks odaklı olmayan bir arkadaşlık kurmak çok temel ve insani bir ihtiyaç. İstanbul'dan bakınca bize çok arkaik gibi görünse de böyle süren hayatlar var ve buna kıymet veriyorum. Sanırım işte Hornet gibi uygulamalar bu anlamda hayat kurtarıcı olabilir. Birilerinin kendisini yalnız hissetmemesine vesile olabilir.
Szalamandra: Hemen hemen her tür kolaylığı sağlıyor. LGBTİ+’lar gündelik hayat içerisinde cinsellik/ilişki pratiklerini yaşayamayan insanlar, gizlilik zaten tüm kapıları kapatıyor size. Açık kimlikli olsanız bile karşınızdakinin kimliğini bilmediğiniz sürece flört ilişkisi vs. geliştirmek mümkün olmuyor. Dolayısıyla ister istemez bu tür uygulamalar kullanmak zorundasınız birileriyle tanışmak için.
Bu uygulamaların kapatılması demek, zaten birbirine zor ulaşan insanlar için durumu daha da zorlaştırmaktan başka bir işe yaramıyor. Keza bunlar kapatılırken benzer işlevde ama heteroseksüel eksenli hizmet veren uygulamalar kapatılmıyor. Burada bir insan hakları ihlali sorunu olduğunu rahatlıkla söyleyebiliyoruz bu açıdan.
İdil: Yani önemli evet çünkü kolaylaştırıyor tüm bu tanışma ve flörtleşme işlerini. Fobik bulmakla beraber kolaylaştırıcı da buluyorum o yüzden Hornet’i. Yeni açılan ya da ailesine, arkadaşlarına açık olmayan LGBTİ+’lar için flört etmeyi son derece kolaylaştıran bir ağ Hornet. Bizim için de öyle. Açıyorsun ve 100 metre ötende bir Hornet kullanıcısı varsa onunla konuşma imkânın oluyor.
LGBTİ+’lara yönelik artan saldırılarla ilgili ne düşünüyorsunuz? Örneğin kendinizi güvende hissediyor musunuz?
Bunkerhill: Belki iyimser bir yaklaşım olarak bunun Türkiye gibi baskıcı, kapalı ülkeler için kaçınılmaz bir çarpışma olduğunu düşünüyorum. Yani tarihsel bir akış içinde okursak ağır bir tabu kabul edilen eşcinselliğin muhafazakârlık veya diyelim ki orta sınıf ahlâkıyla donatılmış toplumlarda bir çatışma yaşaması kaçınılmaz görünüyor. LGBTİ+ görünürlüğü arttıkça inkâr ve reddetme reflekslerinin açığa çıkması şaşırtıcı değil.
Ama artık bu dijital çağda tabu kabul edilen birçok şey de alaşağı edilmeye mahkum. İşte insanlar Twitter gibi platformları dahi porno arşivi gibi kullanmaya başladılar. Bu mesele sanki biraz eşcinselliği de aştı. Diğer taraftan toplum neredeyse kuşatılmış durumda. Belli prototiplerin dışında kalan herkes için zor zamanlardan geçildiği aşikâr. Kadınlara yönelik saldırılar ayyuka çıkmış durumda. Cinsiyet kimliğiniz her an bir tehdit içinde olmanızın sebebine dönüşebilir. Evet çok ürkütücü, gey erkekler için de görece kolay olabilir bu süreçleri atlatmak. Translar içinse tam aksi.
Ben kendimi sürekli hapsedilmiş gibi hissettiğimi söyleyemem dürüst olmak gerekirse ama en nihayetinde yaygınlaşan nefretin hedefinde olduğumun da farkındayım. Bu tehdidi hissedip hissetmemek bir yana, bazı temel haklardan mahrum olduğunu bilmek kendi başına mutsuz edici bir şey. Duygusal anlamda pek kırılgan biri olduğumu söyleyemem fakat bazen bu konuları düşündüğümde eşitsizliğin çarpıcı bir şekilde ortada olduğunu görüyorum. Erkek arkadaşınızla vapurda öpüşmek için, yolda el ele tutuşmak için bile bir tür savaşın içine girmeniz gerekebilir misal, bu bana çok hüzünlü gelir mesela.
Szalamandra: Bu saldırılar kendiliğinden artmadı, doğrudan AKP politikalarıyla paralel olarak arttı, hiç lafı dolandırmadan saldırıların nedeninin LGBTİ+’ları canavarlaştıran iktidar ve uzantıları olduğu söylenebilir. Toplumsal ve hukuki tüm sonuçlarından iktidar sorumludur. Böyle bir ortamda elbette kendimizi güvende hissetmiyoruz. Zaten en kırılgan, en saldırıya açık grupken bir de doğrudan hedef gösterildiğinizde, size saldıracak gruplarda oluşan algı cezasızlık oluyor. Bunun bizim gündelik hayatımıza yansıması da daha fazla şiddet, korku, içine kapanmak oluyor.
Geçmiş çok güzeldi demiyorum, sorunlar her zaman vardı ancak şu an örneğin Hornet gibi uygulamalardan birileriyle görüşeceğim zaman üç kez düşünüyorum. IŞİD’in 2016’da Florida’da bir LGBTİ+ kulübünü seçmesi ve 50 kişiyi öldürmesi bu nefret politikalarının evrensel yansımalarına iyi bir örnek aslında. Küçümsenmeyecek bir nefret politikasından söz ediyoruz, bu tür uygulamaların kapanmasından sonraki aşamalar da buna benzer aşamalar olacaktır.
İdil: Tabii ki kendimi güvende hissetmiyorum. Zaten güvende hissetmiyordum, bu duygum iyice arttı. En son başıma şöyle bir şey geldi. Kısa bir şort giymiştim ve bacaklarıma ağda yapmıştım. Evimin önünde pazar vardı ve pazarcılar hiç olmadığı kadar rahatsız edici davrandılar. Gerginlikle benim elim-ayağım titredi, dolmuşa bindiğimde.
Hatırlarsınız ilk Onur Yürüyüşü yasaklandıktan sonra Forum İstanbul’a giden bazı arkadaşlarımız orada dayak yemişlerdi. Bayağı televizyondan, medyadan izleyip bir şiddet eylemi gerçekleştirilmişti orada. Ama bunu da hep aştı LGBTİ+’lar. Daha kötü dönemleri de oldu LGBTİ+’ların. Daha saklanacağız belki ama kimsenin tekrar dolaba girmeye niyeti olduğunu sanmıyorum.
(NÖ)