Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezleri, yıllık raporunu bugün açıkladı.
Raporun çocuklarla ilgili bölümünde, işkenceye maruz kalan veya bir yakının işkenceye maruz kaldığına şahit olan çocuklarla ilgili bilgiler ve tedavi süreçleri yer alıyor.
Üç çocuk işçi de başvurdu
Rapora göre, Türkiye’de işkence gören başvuruların yüzde 3,4’ünü 18 yaş altındaki kişiler oluşturuyor. Başvurucu çocuklardan ikisi tam zamanlı, biri de mevsimlik işlerde çalışıyor.
“2021 yılında anma, basın açıklaması, protesto eylemi gibi diğer etkinliklere en az 64 kez müdahale edildi, 11 etkinlik engellendi. 6’sı çocuk 497 kişi gözaltına alındı, en az 12 kişi yaralandı.”
2021 yılında işkence nedeniyle vakfa başvuran 30 çocuğun 18’inde ruhsal belirti ve bulgu saptandı.
Çocuklarla ilgili bazı bilgiler şöyle:
Çocukların yüzde 69,7’sinin anadili Kürtçe
Çocukların 39’unun (yüzde 69,7) anadili Kürtçe, 10’unun (yüzde 17,9) Türkçe, 4’ünün (yüzde 7,1) Farsça, 3’ünün (yüzde 5,4) Arapça.
Çocukların 31’i Van, 8’i İzmir, 7’si İstanbul, 6’sı Diyarbakır, 2’si Cizre ve 2’si Ankara Tedavi ve Referans Merkezine başvurdu. Çocuk başvuruların yarısından fazlasının (yüzde 55,4) Van Temsilciliğine yapıldı.
Çocuklarda işkenceye yol açan olay; 12 çocukta “siyasi”, 11 çocukta “etnik”, 6 çocukta “diğer” ve 1 çocukta “sığınmacılık” olarak kaydedildi. Etnik ve siyasi nedenlerle işkence gördüğünü belirten 23 çocuğun 21’inin anadilinin Kürtçe olması, Kürt kimliğine sahip olmanın çocuklarda da işkenceye maruz kalma yönünden büyük bir risk yaratmaya devam ettiği, çocukların da “öteki” ve hedef olmaktan muaf tutulmadığı anlaşıldı.
Travma sonrası stres bozukluğu
Ailesinde işkence gören, hapishanede bulunan veya ağır insan haklarına maruz kalmış (gözaltında kaybetme, köy boşaltma vb.) bir yakını olan ve fiziksel, ruhsal, sosyal destek almak amacıyla 2021 yılında TİHV’e başvuran çocuk başvuru sayısı 21.
Psikiyatri uzmanlarınca ruhsal destek süreci başlatılan çocukların 10’unda DSM-V kriterlerine göre “travma sonrası stres bozukluğu, kaygı bozukluğu, depresyon bozukluğu, iletişim bozukluğu” tanıları kondu. Tanıların yaşanan travma süreciyle ilişkili olduğu belirlendi.
Hakaret, tehdit, taciz, sıkı kelepçe, plastik mermi
Çocukların 12’si ev baskınlarında, 11’i kayıt dışı gözaltılarda, 4’ü resmi gözaltılarda, 2’si hapishanede, 1’i mülteci toplama merkezinde işkenceye maruz kaldığını belirtti.
Çocukların gözaltı sürecinde işkenceye maruz kaldığı yerler ise 15 çocukta ev, 11 çocukta sokak/açık alan, 3’er çocuk emniyet müdürlüğü ve araç içi, 2’şer çocuk ise çocuk hapishanede, polis karakolu ve bunların dışında bir yer oldu.
İşkence uygulamaları değerlendirildiğinde, son gözaltına alındıklarında işkence gördüğünü belirten 30 çocuk;
• 24’ü hakaret ile 16’sı kendisine, yakınlarına yönelik tehdide,
• 20’si işkenceye tanıklık, gözbağı, ajanlık teklifi gibi zorlayıcı davranışlara,
• 9’u kaba dayak, sıkı kelepçe, plastik mermi ile fiziksel müdahalelere,
• 7’si sözlü cinsel taciz (cinsel içerikli küfür, hakaret vb.), soyma, fiziksel cinsel taciz gibi cinsel işkencelere,
• 14’ü soğuk/sıcakta bekletme, basınçlı su, gözyaşartıcı gazlar gibi fiziksel, kimyasal etkenlere,
• 5’i de tecrit, yeme-içmenin kısıtlanması, uyutmama, sağlığa erişim vb. temel ihtiyaçların kısıtlanmasına maruz kaldıklarını belirtti.
Raporda, hukuki süreçlerle ilgili de şu değerlendirme yer aldı:
“Hukuksal süreçler ilgili bilgiler, çocukların gözaltı süreçlerinde “çocuğun yüksek yararı” ilkesine uygun hareket edilmediğine, keyfi ve hukuk dışı uygulamalara maruz kaldıklarına, usuli güvencelerin ihlal edildiğine ve özgürlüğünden kısıtlama kararına da başvurulduğuna işaret ediyor.”
Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
(AS)