Büro avukatlarından İHD Genel Başkan Yardımcısı Eren Keskin ve Leman Yurtsever'in dün açıkladıkları rapordaki veriler, 22 kadın siyasi amaçlı 2 kadın ise cinsel kimlikleri nedeniyle gözaltında şiddete uğradığını belgeliyor.
Rapordaki başvurulara göre 24 kadından 7'si tecavüze uğradı, gözaltında yaşadıkları işkence nedeniyle 2 kadın da çocuğunu düşürdü.
Avukatlar, Türk Ceza Kanunu'nda (TCK) cinsel taciz ve tecavüzün işkenceciyi koruyacak şekilde tanımlandığını belirtiyor, cinsel işkence dosyalarının savcılıklarda bekletilerek mağdurların hukuki yola başvurmasının engellendiğini söylüyor.
Yasal gözaltılarda cinsel şiddet ve taciz "iz bırakmadan' uygulanırken, kayıtlara geçmeyen gözaltılarda ise, tecavüz başta olmak üzere en ağır işkence yöntemleri uygulanıyor.
Rapora göre yasal göz altılarda çırılçıplak soyma, tecavüzle tehdit etme, ağız ve vücuda işemek ve değişik cisimlerle tecavüzde bulunma, vücudu, özellikle cinsel organların sıkılması gibi yöntemler kullanılıyor.
Son 7 yıl içinde büronun Türkiye'den iltica etmiş kadınlara hizmet veren Berlin'deki çalışma grubunun verileri da dahil, 199 kadın İHD avukatlarına başvurdu. Bu kadınların 63'ü gözaltında tecavüze uğradı, 136'sı cinsel tacize maruz kaldı.
Avukatlar cinsel şiddetin bir suç olduğunun dile getirilmesi yolundaki çabalar sonrası geçmiş yıllarda yaşadıkları taciz ya da tecavüz nedeniyle büroya başvuranların sayısında artış olduğunu belirtiyor. Gözaltında cinsel şiddete uğrayan kadınların büyük bölümünü Kürt kökenli kadınlar oluşturuyor.
Cinsel taciz ve tecavüz ortaya çıkmıyor
2003-2004 Mayıs ayları arasındaki bir yıllık sürede büroya başvuran 20 ve 52 yaşları arasındaki 24 kadının savcılığa yaptıkları suç duyurularından bir sonuç alınmadı.
Bu kadınlardan 12'si yargıya güvensizlik, aile baskısı, can güvenliği gibi nedenlerle suç duyurusunda bulunmak istemedi.
Kadınların anlatımlarına, aldıkları doktor raporlarına dayanılarak hazırlanan çalışmada, iki travestinin cinsel kimliğine bağlı olarak şiddet görmesi nedeniyle başvuruda bulunduğu bildirildi.
Keskin, işkencenin bir sistem politikası olduğunu söyleyerek, gözaltında cinsel taciz ve tecavüzle ilgili yaptıkları başvuruların savcılıklarda bekletilerek unutturulmaya çalışıldığını, gerekli incelemelerin yapılmadığını vurguluyor.
Gözaltında yaşanan işkence, kötü muamele ve cinsel şiddetin belgelenmesinde Adli Tıp Kurumu doktorlarının taraflı yorumları, taciz ve tecavüzü ortaya çıkaran psikolojik raporun ise dikkate alınmaması hukuk yoluyla bir çözüm aranmasını engelliyor.
Öte yandan gözaltında yaşanan cinsel taciz ve tecavüzün Türk Ceza Kanunu'nda tanım olarak yer almaması, cisimlerle yapılan tecavüzün tecavüz kapsamına girmemesi ise yasal engeller olarak ortaya çıkıyor.
NATO zirvesi öncesi kaçırılma olayları arttı
Keskin, NATO zirvesi öncesi muhalif kişilerin haksız olarak gözaltına alınması ve kaçırılma olaylarının arttığına dikkat çekti ve Avrupa Birliği sürecinde işkencenin azaldığı yönündeki söylemlerin "gerçeğin önünü tıkadığını" belirtti.
Keskin, siyasal ya da cinsel tercihleri nedeniyle devlet güçlerinin cinsel işkencesine maruz kalan bir çok kadının yasal engeller nedeniyle haklarını arayamadığını söyledi.
Raporla ilgili bilgi veren Keskin, bir çok kadının girdikleri travma, aile ya da çevrelerinin baskısı nedeniyle hukuki yardıma başvurmadığını belirtti.
7 yıl içinde büroya başvuran 199 kadının dan 48'ine failler hakkında suç duyurusunda bulunduktan sonra tehdit,işkence ve kendilerine karşı dava açılmasıyla karşılaştı.
Geçtiğimiz yıl sivil polislerce kaçırılıp tecavüze uğrayan Demokratik Halk Partisi (DEHAP) kadın kolları yöneticisi Gülbahar Gündüz'ün savcılığa yaptığı başvurudan da hala bir sonuç alınamadı. (ÖG/BB)