Göyçe, "25 Kasım Uluslararası Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü" nedeniyle yaptığı basın açıklamasında, "Sermaye birikim modelindeki değişim ve AKP hükümeti eliyle uygulanan neo-liberal politikalar kadına yönelik eşitsizlik ve ayrımcılığı derinleştiriyor, şiddeti yaygınlaştırıyor" diye konuştu.
Küreselleşmenin olumsuz etkileri
Göyçe, özelleştirme programlarıyla eğitim, sağlık, sosyal güvenlik gibi temel kamusal hizmetlerin piyasaya devredilmesinin, kadınların bu hizmetlere ulaşmasını güçleştirdiğini söyledi.
"Küreselleşmenin olumsuz etkileriyle kadınların yoksulluğu artıyor, toplumun dışına itiliyor, istihdam politikalarında kadın emeğini görünmez kılıyor, ucuz güvencesiz işlerde çalışmak zorunda kalıyor. İşsizlik korkusu kadınların taciz ve şiddetten kaçınmalarını ve korunmalarını son derece zorlaştırıyor."
Şiddet, kadının hak arama arzusunu zayıflatıyor!
Göyce, eşitsiz ve cinsiyetçi güç ilişkilerinden beslenen ve kendini yeniden üreten şiddetin bildik hüzünlü öykülerinin, geleneksel ön kabuller, devlet ve toplumun duyarsızlığı ile büyüdüğüne dikkat çekerek şöyle devam etti:
"Şiddet, yalnızca kadının bedenine zarar vermiyor, kadınların öz saygısını, ihlale direnme ve hak arama arzusunu da zayıflatıyor, yok ediyor. Kadının ikinci sınıf sayılması ve şiddete uğraması bütün kültürlerde kadınlar tarafından bile yaygın ve doğal kabul ediliyor."
Şiddet doğal ve kaçınılmaz değildir!
Göyçe, "Şiddet, kadını doğrudan ikincilleştiren, hayatın her alanında, erkekle eşit olduğunu reddeden ayrımcılıktan besleniyor ve ayrımcığı güçlendiriyor" diyerek, kadına yönelik şiddet ve tehdidin, kadınları kamusal yaşamdan uzaklaştırdığına vurgu yaptı.
Göyçe, dünyada ve Türkiye'de, her üç kadından biri hayatlarının bir döneminde şiddete maruz kaldığına dikkat çekti.
Uluslararası Af Örgütü'nün, evde ve toplumda kadına yönelik şiddet eylemlerden, devleti sorumlu tuttuğuna işaret eden Göyçe, "Kadına yönelik şiddet insan hakları ihlalidir. İnsan hakları; kadın ve erkeklerin eşitlik içinde aynı haklara sahip olduğu beyanını içerir. Kadına yönelik şiddeti önleme devlet politikası olmalıdır" dedi.
İşyerinde cinsel taciz onurlu çalışma hakkının ihlalidir.
Göyçe, açıklamasında şiddetin bir başka biçimi olan işyerlerindeki tacize de dikkat çekti:
"İşyerlerindeki sarkıntılıklara itiraz eden kadın, özel sektörde işten atılır. Kamu sektöründe ise ya istifaya zorlanır ya da başka bir birime atanır.
"Cinsel tacize uğramamak için kadının tıpkı sokakta olduğu gibi işyerinde de her an tetikte olup, soğuk savaş vermesi gerekir. Bu nedenle taciz, işyeri sağlığı ve güvenliği açısından suç kapsamı içerisinde değerlendirilmelidir. "
Göyçe, hükümetlerin, kadının yoksulluğunu giderecek önlemleri alması gerektiğini belirterek, cinsiyetçi politikalardan vazgeçilmesini, yasalardaki cinsiyetçi uygulamaların kaldırılmasını istedi.
Göyçe, Şiddet kurbanı kadınlara yönelik ücretsiz tıbbi yardım, yasal destek ve danışmanlık sağlayacak özel prosedürler oluşturulmasını istedi. (AD/KÖ)