Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yoğunlukta yaşayan Kürt halkı son yıllarda artan silahlanma nedeniyle sadece operasyonlarda değil artık en ufak bir anlaşmazlık yüzünden bile devletin verdiği silahlara sarılıyor.
Şu an Hakkari'nin neredeyse tüm köylerinde silahlı korucular var. Daha önce 7.600 olan korucu sayısı son alınan gönüllü korucularla birlikte 8.104'e çıktı.
Töre ve kan davası cinayetlerinin sık sık yaşandığı bölgemizde silah her zaman kötü cesaret örneği olmuştur. Kimi köylerde her evde muhakkak bir iki korucu silahı vardır. Köyde çıkan herhangi bir kavgada çoğu zaman insanlar korucu silahlarına davranıp aynı köyde yaşadığı insanına, en önemlisi de Kürt kardeşine kurşun sıkma girişiminde rahatça bulunabilmiştir.
Sadece verilen "korucu" silahları değil insanların kaçak veya değişik yollarla silahlanması da ayrı bir tehlike. Yaygın ve bilinçsiz silahlanma dün olduğu gibi bugün de önümüzde sorun olarak durmaktadır. Toplumsal düzenlemenin yapılması hukuksal düzenlemeden daha etkilidir. Üzücü de olsa bilmeliyiz ki, silah geleneği ilkel hakların geleneğidir ilkel gelenek her halkta vardır ve medenileştikçe bunlar geçer.
Dünyada, silahların konuşmaması için sarf edilen çığlıkları duyarken insanların bu şekilde silahlanmasına seyirci kalmak çok da vicdani bir durum olmamalı.
Hakkari'de son zamanlarda ortaya çıkan "gönüllü köy koruculuğu" için yaklaşık 9 bin kişi başvuru yaptı. Yapılan başvurular kapsamında Yüksekova'da 200, Şemdinli'de 150, Hakkari Merkez'deyse 154 kişi daha silahlandı.
Gönüllülük nedir?
Gönüllü, sahip olduğu fiziki güç, zaman, bilgi, yetenek ve deneyim özelliklerinden birini veya birkaçını gönüllüsü olmak istediği kuruma ya da kuruluşa sunabilecek durumda olan ve bunun karşılığında parasal kazanç beklentisi taşımayan bireydir.
Hakkari'de "Gönüllü Köy Korucusu" olmak için başvuranların büyük bir kısmında parasal beklenti olduğu kanısındayım. Bunu da müracaat edenlerden bazılarıyla yaptığım görüşmelerde tespit ettim.
Yapılan tüm başvuruların parasal beklenti için yapıldığını da söylemek yerinde bir söylem olmayabilir. Yıllardır Hakkari'de TSK güçleri ile bölgede operasyonlara çıkan ve "bence" görevleri köylerini korumak olan koruculardan yaklaşık 500'ü (kesin sayısını bilmiyorum) hayatını kaybetti.
Operasyonlarda hayatını kaybedenlerin aileleri muhakkak ki bu nedenlerle de büyük acılar çekmiş. Özellikle başvurular arasında bu ailelerden bireyler de bulunuyor. İçlerindeki "öç alma" hissi onları akıl almaz bir yola sürüklüyor.
Bu konularda birçok şey söylenebilir. Birçok şeyin muhasebesi yapılabilir ve hatta farklı görüşleri savunan insanlar olabilir. Ama silaha karşı olan biri olarak, kanaatimce doğru olan, şu lanet silahlardan bir an önce kurtulmamız gerektiğidir.
Yıllardır "Geçici Köy Koruculuğu" adı altında her ay alınan paralar birçok köylüye tatlı gelmiş olmalı. Bir bölümü para verilmediğini duyunca başvurularını geri çekmiş. Daha önce silah alan Geçici Köy Korucuları'ndan boşalacak olan kadrolara ileride gönüllü köy korucularının yerleştirilebileceğini duyan bir bölümü de başvurularını geri almamış. Parasal beklentilerle yapılan başvuruların altında da işsizlik ve sefalet yatıyor.
Özellikle 50-60 yaşlarındaki insanların elinde "gönüllü" silah almak üzere başvuru dosyalarını görünce üzülmemek elde değil! Tüm dünya silahlara son verilmesi için sokaklara dökülürken biz hala silahlanıyoruz. Buna da kimileri 'kahramanlık' deyimini yakıştırıyor.
Silahsız bir dünyada yaşamak umuduyla... (EÇ/TK)
* Erkan Çapraz'ın yazısı, Yüksekova Haber'de 19 Mayıs 2007'de yayınlandı.