Bağımsız İletişini Ağı'nın (BİA), Agos'un genç muhabir adayları için düzenlediği iki günlük "habercilik eğitimi" böyle başladı. Eğitimin ilk günü Agos gazetesinde gerçekleşti. İlk konuşmacı Esra Arsan yurt içi ve yurt dışındaki çeşitli üniversitelerde gazetecilik eğitimi almış, yirmi yılı aşkın süre Hürriyet, Milliyet, ATV gibi yayın organlarında çalışmış deneyimli bir gazeteci. Şimdilerde Bİlgi Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde gazetecilik ve habercilik dersi veriyor.
Nadire Mater'i ise büyük ses getiren, hatta bir ara hakkında toplatılma kararı çıkan "Mehmed'İn Kitabı" adlı çalışmasından hatırlayanlar olacaktır. BİA'nın kurucu ve danışmalarından Mater, Nokta ve Sokak gibi önemli dergilerde de çalışmıştı. Türkiye'de gazetecilik mesleğinin etik değerlere uygun biçimde yapılması için çaba gösteren, medyada özgürlük ve çokseslilik için mücadele veren Arsan ve Mater, yaptıkları konuşmalarda, gazetecilik mesleği ve haber kavramı hakkında temel bilgiler verirken, 130'u aşkın yerel radyo, gazete ve TV'yi üretime dönük bir dayanışma ve haberleşme ağı çevresinde bir araya getiren BİA Projesi'nin ilkelerini de bizlere tanıttılar.
Olaylar gözümüzün önünde cereyan ederken yüzü diğer yöne dönük olanlara yaşananları yeniden anlatmak, hafıza oluşturmak, saklananı çıkarmak, sokakta haber aramak, anlatırken taraf tutmamak fakat insan olmanın gereğinin taraflılık olduğunu unutmamak...
"Gazetecilik hem kişisel, hem de sosyal anlamda çatışmalarla dolu tuhaf bir meslek olsa gerek!" diye düşünürken, Tuğrul Eryılmaz'dan, karanlıkta yolumuzu bulmamıza yardımcı olacak pratik öneriler geldi. Bir gazetecilik üstadı olan Eryılmaz, şu anda Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde öğretim görevlisi, aynı zamanda Radikal İki'nİn ve Milliyet Sanat'ın genel yayın yönetmenliğini yapıyor. Onun haber yazma kuralları ve yöntemleri konusunda verdiği ipuçlarının kullanılmaya çalışıldığı bu yazı, "ne, nerede, ne zaman, nasıl, neden ve kim sorularına yanıt veren en önemli kısmın haberin girişinde yer aldığı ters piramit türü habere", "olayların zamanlamasının sıralanarak verildiği kronolojik haber yazım şekline" veyahut "kişisel gözlemin aktarıldığı tanıklık kurgusuna" tam olarak uymuyor belki; hatta zaman, mesafe ve nesnellik kuralları hoyratça çiğneniyor, fakat umudumuz kırılmasın, çünkü konuşmacıların hiçbiri bu işin "kolay" olacağını söylemedi.
Cumartesi gününün son konuşmacısı Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim görevlisi gazeteci Füsun Özbilgen'di. Haber alma yöntemleri ve habercinin haber kaynaklarıyla ilişkisine kısaca değindikten sonra Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin oluşturduğu 'Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildİrgesi'nin en önemli maddelerine değinen Özbilgen, o ana kadar anlatılmış olanların somutlaştırıldığı bir zemin ve başvuru kaynağı sunmuş oldu muhabir adaylarına.
Eğitimin ikinci günü, Harbiye'dekî Getronagan Lisesi'nden Yetişenler Derneği'nde gerçekleşti. Pazar sabahının ilk konuşmacısı Tolga Korkut, bianet'in İnsan Hakları editörlüğünü yapıyor. Korkut, 'Hak haberciliği ve habercilikte, kültürel çeşitlilik' konulu konuşmasında nesnel, dengeli fakat taraflı haberciliğin gitmesi gereken 'yönün' adını koydu: Hak...
Mültecilerden Romanlara, ulaşım hakkından mayınlara, hayatımızın her anını sarmalamış ve kimi zaman unutulmuş "hakkın" gazeteci tarafından görünür kılınması ve savunulması gerekliliğinin altını çizdi.
Hak haberciliğinin ayrı olarak ele alınacak kadar çok başlık içermesi fakat yazıya dönüştürme sürecinin bir o kadar zorlu ve cesaret gerektiren bir konu olması, az Önce bahsettiğimiz çatışma mevzu'un tepe noktası belki de.
Her konuşmanın motivasyon düzeyimizi biraz daha artırdığı derslerin sonuncusu bizlere görselliğin gücünü bir kere daha hatırlattı: Haber fotoğrafçılığı. Galata Fotoğrafhanesi'nden Yücel Tunca'nın muhteşem fotoğraflar eşliğinde verdiği eğitimde, konu yine gazeteci-insan çatışması ve çıplak gerçeği yansıtmaya çalışırken seçilen "an"ın öznelliği oldu. Ve haber tamamlandı...
Olağandışı, yeni ve etki alanı geniş haberimizi açık, kısa ve nesnel bir şekilde yazıp, anlatıcı bir fotoğraf eşliğinde sunmaya yönelik en temel bilgilere sahibiz.. Genç yaşımıza karşın kendimizi içinde bulduğumuz tedirgin edici, ürkütücü, fakat ne olursa olsun değişmek zorunda olduğunu bildiğimiz mevcut "koşulların" Agos'a, haberciliğe ittiği bizler, kafamız biraz karışık, gündemimiz her zamankinden dolu ve şüphesiz birlikte hareket etmenin verdiği güven duygusuyla vedalaşıyoruz. Bir dahaki toplantıya kadar elbette... (NT/NZ)