Yeni vizyona giren Hababam Sınıfı, Gönül Yarası ve Hırsız Var arasındaki tercihimi ikinciden yana kullanmaktan mutluyum. Yavuz Turgul' un Eşkıya'dan dokuz yıl sonra yine Şener Şen'li bir filmini izlemek sahiden çok hoştu. Neyse ki; arada Şener Şen'i İkinci Bahar'da izlemiştik de hasret biraz nefes aldı.
Güneydoğudan Samatya'ya
Nazım yıllarca, ailesinden uzakta Güneydoğuda bir köyde öğretmenlik yaptıktan sonra, kendi anlatımıyla yıllardır bölgede yaşanan acıları arkada bırakır ve emekli bir öğretmen olarak İstanbul Samatya'daki eski mahallesine döner.
Emekli maaşı beklerken arkadaşının taksisinde şoförlüğe başladığı gece bir pavyonda şarkıcılık yapan Dünya'yla ve İstanbul gecelerinin şiddetiyle tanışır.
Dünya, Melek, Halil
Dünya'nın kızı Melek, Dünya'nın boşandığı eşi Halil de hikayeye girince evlilik, aile içi şiddet, boşanma, çocuk, hayatla baş etmeye çalışan yalnız bir kadın, bir türlü tüketilemeyen bir aşk, dostluk, sevgi ve sevgisizlik ile mahalle dayanışması gibi bir şekilde parça parça yaşadığımız, yaşayamadığımız, tanık olduğumuz dünya hallerinin peşine düşeriz hep birlikte.
Filmin sürprizi Dünya'da Meltem Cumbul ve Halil'de Timucin Esen idi. Bu ikili Gurbet Kadını'nda da birlikte oynuyorlar ama sinemadaki bu ilk birliktelikte her ikisinin de etkileyici bir oyunculuk sergilediklerini söylemek gerekiyor.
Özellikle kendi kabulüyle de "psikopat koca" da Esen şimdiden çok iyi filmler çevireceğinin haberini veriyor gibi.
Nazım, Piraye, Mehmet
Adı, Nazım Hikmet'ten gelen emekli öğretmen, Nazım'ın kızı Piraye, oğlu Mehmet'le ilişkileri de filmin bir yandan yan, bir yandan da esas hikayesi.
Öğrencilerini o kadar çok seven, evini onların fotoğrafları ve çizdiği resimlerle donatan öğretmenin kızı ve oğlunu yeterince sevmeyi, tanımayı becerememesi de insanı sarsıyor; sarstığı kadar da düşündürüyor.
Yeni zamanların her birimiz için hayli bildik de olsa bir türlü aşılamayan, içinden çıkılamayan, kuşaklar arası çatışma mı, eskilerini kovalayan yeni değerlerlerin hükümranlığı mı diyeceğimiz gelgiti.
Komedi ve dram öyle güzel içiçe geçmiş ki, kahkaha ve filmlerde ağlayanlardansanız gözyaşı birlikte bu filmde. Hani bu durumda mendil gerekebilir.
Turgul'un "konuşmama" protestosu
Yavuz Turgul'un Eşkıya'da konuşmaktan vazgeçirdiği Keje, Gönül Yarası'nda Dünya'nın kızı Melek olarak karşımıza çıkıyor. Melek, annesini sürekli babasından dayak yerken seyretmeye tepkisini susarak veriyor.
Nazım, Dünya'nın, Melek'in ve dahası Halil'in sığınağı oluyor. Dünya'ya aşık oldu mu? Belki de, ya da kesinlikle...
Kürtçe bilmeden Kürtçe türküye ağlamak
Ama, Dünya'nın doğum günü için gittikleri Türkübar'da insanı sahiden alıp bir yerlere götüren sesiyle Aynur Doğan' ın Kürtçe türküsünü dinlerken Dünya'nın ağlaması, Nazım'ın Kürtçe biliyor musun sen demesi, Dünya'nın bu türküye ağlamak için bilmek gerekiyor diye sorması ve Nazım'ın türküyü dize dize çevirmesi...
Evet, bu "türkü" filmin en unutulmaz sahnelerinden biriydi. Bazı sinemalarda seyircinin Kürtçe türkü üzerine salonu terk ettiğini gazetelerde okuyunca üzüldüm, şaşırdım; yoksa şaşırmamalı mıydım?
Uzun film
Gönül Yarası uzun bir film, iki saati geçiyor. Sonuna doğru, keyifle izlense de, filmin bir bitememe hali de vardı. Hikayenin akışına bakıldıkça seyircide acaba sabaha kadar mı sürecek bu film duygusu da yaratıyor doğrusu.
Gönül Yarası bir kadın filmi mi? Ben kadın gözüyle çok beğendim, tabii ki kadına değen yanları çok Gönül Yarası'nın, ama erkekten bağımsız mı? Hoş, benim seyrettiğimi salonda erkek sayısının hiç de az olmadığı düşünülürse erkeklerin de filme kayıtsız kalmadıkları, kalamadıkları görülüyor.
En iyisi gitmek; iyi seyirler...
Filmin künyesi
Yönetmen ve senaryo: Yavuz Turgul
Görüntü Yönetmeni: Soykut Turan
Yardımcı Yönetmen: Leyla Özalp
Kurgu: Bülent Taşar
Müzik: Tamer Çıray
Yapımcı: Mine Vargı, Ömer Vargı, Mustafa Oğuz
Oyuncular: Şener Şen, Meltem Cumbul, Timuçin Esen, Güven Kıraç, Devin Çınar, Sümer Tilmaç, Erdal Tosun, Ecenaz Kızıltan. (LŞ/BA)