2005 Golyat için kötü bir yıldı. Ama bu Davut için de o kadar iyi bir yıl olduğunu anlamına gelmiyor. ABD kamuoyu savaşa karşı çıkmakta dünyanın geri kalanına yetişmiş de olsa hala Iraklılar bombardımana uğruyor ve Amerikan askerleri ölmeye devam ediyor.
Bu satırların yazıldığı Arjantin'in başkenti Buenos Aires ilerici toplumsal hareketleriyle çok uzaklardan gelen eylemcileri kendisine çekiyor ama gece yarıları aileleriyle birlikte atık kağıt ve kartonları toplayıp satarak kazandıkları üç beş kuruşla hayatlarını geçirmeye uğraşan cartoñeros denilen yoksullar orduları için her şey çok daha güç.
Aynı şekilde dikkatlerinizi Katrina Kasırgası'nın Bush yönetiminin fiyakasını nasıl bozduğuna odaklayabilirsiniz ama artık gözler önünde değilseler de şimdi damların tepelerinde ve stadyumlarda geçirdikleri günlerden hiç de daha iyi durumda olmayan insanların sıkıntıları Bush'un fiyakasının bozulmasından çok daha önemli.
Gözü dönmüş saldırı
2005'in en zorlu imgeleri savaştan, sel baskınlarından ve ayaklanmalardan geldi ama belki de bunların en özlüsü Eylül sonunda hemen hemen bütün Amerikan gazetelerinde yer alan insanlarla ilişkili bile olmayan bir fotoğraftı. Fotoğraf Florida'da bir bataklıkta dışardan gelen bir piton yılanının bir timsahı olduğu gibi yutmaya kalkıp sonunda hem kendisinin resmen patladığı hem de timsahın hayatını kaybetmişliğini görüntülüyordu. Aç gözlülük ve hırsın yol açtığı yıkımı hiçbir şey bu fotoğraf kadar iyi belgeleyemezdi.
2005 boyunca her şey "yılan"ın boğazına takılırken "timsah" -onu, bu bağlamda sivil toplumun ve her yerde hakları için ayağa kalkanların simgesi sayıyorum- da kolay lokma olmayı reddetti.
Yakın tarihin muhasebesinde hep karşılaştığımız bir muamma genel olarak sadece anonim değil aynı zamanda gözlerden de uzak kalan hareketlerin kimi bireylerin adıyla anılmasıdır. Cindy Sheehan'ın öyküsü bu açıdan mükemmel bir örnekti. Amerika'da savaş karşıtı hareketin adı "Cindy" oldu.
Sheehan'ın yenilikçi gücü dahi onunla birlikte oturma eylemleri düzenleyen, onunla birlikte yürüyen, çadır kuran , tutuklananlardan kaynaklanıyordu aslında yani tanımı gereği çoğulcuydu. Ama bu oğlunu yitirmiş acılı anne ve haykıran eylemci imgesine odaklanmak, onun kahramanca tutumunu önceleyen ama sahne ışıklarının uzağında sürdürülegelen askere gitmeye karşı çıkışları, vicdani red destekçilik ve savunuculuğunu ve başka türden direnişleri de görünmez kıldı.
Buna karşılık şu da denebilir tabii: Çoğu kez bizi ileri yada geri taşıyan aracın bunu motoruyla değil de kaputunun üstündeki süslerle yaptığını düşünme yanlışına düşeriz sık sık. O nedenle savaş yanlısı neoconlara "Bush" barış hareketine de "Cindy" deniyor ya.
2005: Seçim sürprizleri
Güney'e, Şili'ye baktığımızda 11 Aralık'ta seçmenlerin bir sosyalist feministi, Michelle Bachelet'i başkanlığın kapısına getirip bıraktıklarını görüyoruz. Gene de her şey kesin değil. İikinci turda seçenler sola değil sağa da dönebilir. Ama Bolivya'da bir adım öteye geçildi sahiden. Yerli önder, Koka Üreticileri Birliği başkanı ve solcu eylemci Evo Morales resmen başkan oldu.
Geçtiğimiz beş yıldır Bolivya zaten bir sürü başkan deviren, doğal gaz ve su kaynaklarının özelleştirilmesi politikalarına karşı koyan, çoğunluğu yerlilerden oluşan isyancı köylü hareketiyle olağanüstü bir ülke olmuştu. Morales, Latin Amerika'daki bir dizi solcu iktidardan biri olmakla kalkmıyor. Bu konuma yükselen ilk yerli lider olarak 500 yıllık sömürgeciliğin de simgesel sonunu getiriyor.
Ama Morales ikinci bir Salvador Allende de olabilir. Onun başkanlığı Kuzey ve Güney Amerika için öylesine ıraksak bir vizyon ki, ABD vatandaşlarının, hükümetlerinin olası müdahalelerini durdurmak için harekete geçmeye hazırlanmaları gerek. Durum Reagan hükümetinin Nikaragua'da Sandinistalar'a saldırdığı ve El Salvador'da devlet terörünü desteklediği çirkin 1980'lerin korkularını tazeleyeceğe benziyor.
Kuzey ve Güney Amerika'daki seçimlerde açığa vurulan halk iradesi seçilenlerin kişiliğinden çok daha güçlüydü. En iyi adaylar bile seçenlerin ideallerinden geride kaldılar. Halk burada liderlerinin ulaşabildiği noktanın çok ötesine geçmiş durumda. Onlar belki de liderlerinin asla yanıtlayamayacağı bir hedefe yönelmiş görünüyorlar. Dünyanın her yerindeki toplumsal hareketlerin hissettirdiği şey şu: Demokrasinin yalnızca yeniden tanımlanmakla kalmaması henüz hayal edilmedik bir şekilde yeniden uygulamaya sokulması gerekiyor ki, başka bir dünya mümkün olsun. Ancak henüz onun neye benzeyebileceğini gözümüzün önüne getirmekle meşgulüz.
2005: Davut pazularını şişiriyor
Yıl boyu yaygın medya geriler, gazete okurları ve TV izleyicileri sayısı düşerken nasıl alternatif kaynaklardan gelen haberler değer kazandıysa, ABD içinde hükümetinin alternatifleri de öyle önemliydi.
Federal hükümet istediği kadar tanımazdan gelsin ABD Belediye Başkanları Konferansı Kyoto iklim değişikliği protokollerini onaylayan bir bildirge yayınladı. Bildirgenin altında Seattle, Chicago, ve San Francisco'dan ülkenin küçük beldelerine kadar iki yüz başkanın imzası vardı. California ve birkaç New England eyaletinin uygulamaya soktukları, araçlardan gaz salınım miktarları sınırlamasıyla birlikte ele alındığında bu eylem iklim değişikliği konusundaki politikasızlığa son veriyor.
Binlerce kent ve kasaba öte yandan, savaş ve işkence politikalarından ABD Vatanseverlik Yasası uygulamasına kadar bir çok konuda federal yönetimden ayrılarak Washington'un tam tersi bir gayrı resmi Amerika tablosu oluşturdular. Halk, bir kez daha, temsilcileri olduğu varsayılanlardan çok daha iyi bir görüntü verdi
Golyat sallanıyor Davut güçleniyor
2005 küresel ekonominin planlayıcıları için de berbat bir yıldı. Üç büyük konferans da fiyasko oldu: İskoçya'daki G-8 toplantısı kitlesel yoksulluğun başlıca sebebinin zengin ülkeler ve onların çıkarlarını temsil ettikleri şirketler olduğu konusunda bir referanduma dönüştü. Ardından Arjantin'deki Amerikalar Serbest Ticaret Antlaşması (FTAA) Bush karşıtı bir şenliğe dönüştü ve zirveden hiçbir yeni anlaşma çıkmadı. Nihayet Aralık başında Hong Kong'daki Dünya Ticaret Örgütü (WTO) toplantısı Kasım'dan başlayarak Kore'deki kitlesel gösterilerle protesto edilmekle kalmadı Evo Morales'in Bolivya'da seçimleri kazandığı hafta sonu Hong Kong sokaklarını dolduran on binlerce gösterici WTO delegelerini toplantı salonlarına hapsetti. Söylentilere göre delegeler korkudan başlarını dışarı çıkaramayıp karınlarını elma şekeriyle doyurmak zorunda kaldılar.
WTO bir kez daha yoksulları zenginlerin çıkarlarına boyun eğmeye zorlamayı hedefleyen mali planlar peşinde koşarken tökezliyor. Sokak gösterileri WTO'nun yoksullara yönelik canice planlarını protesto eden seslerle çınlıyor.
Yoksullar Katrina Kasırgası ve New Orleans'ın boşaltılması ve kasırgayı bir felakete dönüştüren iklim değişikliğinin gerektirdiği geniş çaplı çevresel önlemler dolayısıyla da gündemdeydi. Burada da Golyat ağır bir darbe aldı. Ama Davud'un bir zafer kazandığından söz etmek de zor. Bush yönetiminin kibirlilik, beceriksizlik ve düpedüz ne yapacağını bilmezliğinin yol açtığı doğal olmayan felaket ABD kamuoyu için bir dönüm noktası oldu
Öte yandan birbirlerini hiç tanımayan 200 bin insanın moveon.org websitesi üzerinden hurricanehousing.org aracılığıyla felaketzedelere sundukları 200 bin yatak, motorlar ve helikopterlerden seyyar aş evlerine varıncaya kadar bin bir şekilde kasırga felaketzedelerine yardıma koşan gönüllüler, bir kez daha gayrı resmi Amerika'nın resmi temsilcilerinden kat be kat eylem yeteneğine sahip olduğunu gözler önüne serdi.
Ama kentten ayrılan yüz binlerce felaketzede hala evsiz ve medyanın gözleri üzerlerinden uzaklaşırken unutulmaya başlıyor, hiç bilmedikleri yerlerde bürokrasi labirentlerinde kayboluyorlar. Tıpkı Fransa banliyölerinde benzer engeller arasında yitip giden ve varlıklarını gecelerce süren kundaklamalar ve isyanla dünyanın gözüne sokan Afrikalı genç erkekler gibi
Eninde sonunda 2005 siyasal yorumcuların ilk kez ABD'yi Sovyetler Birliği'nin son günleriyle karşılaştırmaya başladığı bir yıl oldu. Bush'un küçük manasız savaşı Amerikan ordusunu dünyanın gözü önünde rezil etti. Gezegenin en güçlü ordusu küçücük bir ülkeyi işgal etmekten aciz kaldı. Tükenmiş askerleri, kitlesel asker kaçakları ve bezgin moraliyle ABD ordusu çöküntünün eşiğine geldi.
Bush yönetiminin ekonomik adımlarının bir politika oluşturduğunu söylemek zor. ABD'nin küresel ittifakları itibarı ve her tür antlaşmaları ta bir kaos içinde. Bu belki Amerika için iyi haber değil ama dünyanın geri kalanına daha yaratıcı düşünmek için bir kapı araladığı kesin.
On üç ay önce Bush yeniden seçilirken etrafımdaki umutsuzlar geleceğimizin mezar taşlarımıza kazınmakta olduğunu söylüyorlardı. Ama başladığından çok çok farklı sona ermekte olan bu yıl biterken bunun sadece suya yazılmış olduğu görünüyor.
Acı haberler çok olsa da, pek çok iyi haber de var Amerikalı hemşireler, göçmen tarım işçilieri, Bush'un malikanesi önünde çadır kuran savaş karşıtları, Washington, Meksiko Kenti, Buenos Aires, Hong Kong ve başka kentlerin sokaklarında yürüyüşe geçenler, internet günlükçüleri, felaket gönüllüleri, ve dünyanın dört bir bucağındaki halkın hesaba gelmez gücü resmiyetin gemi azıya almasına asla izin vermeyecek. (RS/EK)
___________________________________________
* www.tomdispatch.com websitesinde 2005: Bad Year for Goliath How About David? başlığıyla yayınlanan makaleden kısaltılarak çevrilmiştir.