Londra size Dünya haritasındaki tüm ülkelerin bir arada oluşunu analiz etmenizi sağlıyor. Ve göçün çeşitlerinin her ülke için aynı olduğunu gözlemleyebiliyorsunuz. Bilmedikleriniz yeni hikayelerinizi oluşturuyor aslında. Örneğin; Türkiye'de iyi bir hayat standardı olmadığı için Londra'ya yerleşen biri gibi bir İtalyalı veya Meksikalı da görmeniz mümkün. Ya da çalışmalarını Türkiye'de değil de İngiltere'de sürdürmek isteyen bir bilim insanı, gazeteci, doktor, mühendis gibi İranlı, Afrikalı başka birini görmeniz ve tanışmanız mümkün.
Bu haftanın hikâyesi de bu göç çeşitlerinden evlilik aracılığıyla Londra'ya yerleşen bir isim. "İthal damat"lardan Murat Özdoğancık'ın hikâyesi, Adana'da başlıyor. Adana'dan Kıbrıs'a doğru başlayan yolculuğu Londra'da demleniyor ve onun deyimiyle o burada kendini bulup Murat oluyor.
Hikâyesini dinlediğim her insanın farklı bakış açıları ve yaşamı algılayışları var. Murat'ın hikayesinde vurguladığı en önemli nokta burada insana saygının var olması, kimse statüleri ile var olmuyor. Dakikliği, teşekkür ve özür dilemesiyle saygı görüyor.
Tek bir dünyada hepimiz bambaşka hayatlar yaşıyoruz değil mi? 2006 yılının Mayıs ayında Londra'ya bir yabancı olarak gelen Murat, bugün İngiltere vatandaşı ve ruhunun, kalbinin burada olduğunu söylüyor.
Murat kimdir? Bu hikâye nasıl başladı?
Adana'da doğdum ve büyüdüm, 2006 yılının Mayıs ayında İngiltere'ye geldim. İngiltere maceram Kıbrıs'ta çalıştığım yıllarda İngiliz eşimle tanışıp evlendikten sonra başladı. İngiltere'ye geldikten bir süre sonra hayatım bambaşka boyuta geçti. Buralara alışabilmem bir, iki yılımı aldı. Özellikle havasına. Adana, Kıbrıs gibi sıcak ve güneşi bol bir yerden güneşi oldukça az bir yere gelmek doğal olarak etkiliyor insanı.
O günden bugüne hayatında neler değişti? Neleri fark ettin? Burası sana ne öğretti?
Burada farklı kültürden insanlarla tanışma fırsatını buldum ve hayatı tam anlamıyla burada öğrenmeye başladım diyebilirim. Burada fark ettiğim şeylerin başında insana insan olduğu için saygı duyulması ve insanların kendilerini özgürce ifade edebilmeleri oldu. İngilizlerin hayata dair olan rahat bakış açıları bana çok şey kattı. Burada Murat oldum.
Dönmek senin için ne ifade ediyor?
Şu anda aklımda ülkeme geri dönme düşüncesi yok, tabi ilerleyen zamanlarda fikrim değişir mi yoksa bu fikrimde sabit mi kalırım henüz bilemiyorum. Zaman ve şartlar gösterir bunu. Buralı oldum, artık. Tüm çevrem burada.
Burada en şaşırdığın olay nedir?
İlk geldiğim yıllarda yeteri kadar güneşinin olmaması, herkesin bir acele içinde oluşu, sürücülerin yaya geçidinde durup yayalara yol vermesi, parkların, yeşilin bol oluşu, iş güvenliğine çok önem verilmesi, "özür dilerim" sözcüğünün sık kullanılması... İş yerinde genel müdürün gelip benimle konuşması. Herkese insan gibi davranılması... Evin içerisine ayakkabıyla girilmesine ilk başta çok şaşırmıştım.
Peki, özlemi nasıl tanımlarsın?
Özlem denilince aklıma bir yerden, birinden ya da bir şeyden kopamama, ayrışamama geliyor. Bir çeşit bağımlılık hali gibi bir durum.
Arada kalmak sana ne ifade ediyor?
Arada kaldığımı düşünmüyorum, hiçbir zaman böyle hissetmedim kendimi.
Türkiye'ye gittiğinde ne hissediyorsun? Özellikle ilk gidişindeki his neydi? Bir de buraya ilk geldiğindeki his?
İlk geldiğim zamanlar hep Türkiye'ye gitmeyi düşünürdüm, fakat sonradan bu fikrim değişti başka ülkeleri gezmeye başladım. Türkiye'ye gittiğimde kendimi bir karmaşanın içindeymiş gibi hissederim. Bir düzensizlik hali var sanki. İlk hafta her şey iyi de ikinci haftadan sonra buradaki düzene geri dönmek isterim.
Gitmek mi? Kalmak mı?
Kalmak
Türkiye'ye olan bakış açın değişti mi? Ne gibi farklılıklar görüyorsun?
Evet, Türkiye'ye olan bakış açım büyük ölçüde değişti. Öğrenmemiz gereken daha çok şeylerin olduğunu düşünüyorum hem bireysel hem de halk olarak.
Konuşmanın başında da belirttiğim gibi en büyük fark insan yerine konulmak, hepimizin istediği de o değil mi zaten? İnsan gibi yaşamak, insan gibi muamele görmek, insana insan olduğunun hatırlatılması.
Göç sence ne demek? Ve Göç-menlik
Göç size ait büyük bir parçayı arkada bırakmak demek. Göç-menlik de o parçayı bırakmaya mecbur edilmeniz.
(RYÇ/AÖ)