14 Haziran 1934’te uygulamaya konulup 2006 yılına kadar yürürlükte kalan Mecburi İskan Kanunu’nun neden olduğu zorunlu göçler, Göç Edenler Sosyal Yardımlaşma ve Kültür Derneği (Göç-Der) tarafından bu yıl da Galatasaray Lisesi önünde protesto edildi.
Göç-Der adına açıklama yapan dernek eş başkanı Abdullah Geldi, yeni kurulacak hükümetin, yerinden edilmiş kişilerin maddi ve manevi tazminatlarını karşılaması gerektiğini söyledi: “Köye dönmek için yasal güvence istiyoruz”.
Kurulacak yeni hükümete çağrı
Göç-Der yeni kurulacak hükümete, Suriye’deki iç savaşa müdahil olmaktan vazgeçme ve mültecilere sınırları açma, Kürt sorunun çözümü için müzakere sürecini başlatma, faili meçhul cinayetlerin aydınlatılması için etkili soruşturmalar yapma ve zorla yerinden edilmiş kişilere maddi manevi tazminat ödeme çağrısı yaptı.
Dernek ayrıca HES ve baraj yapımlarıyla birlikte kentsel dönüşüm projelerinin de yeni zorla yerinden edilmelere yol açacağını belirtti ve bu projelerin durdurulması talep etti.
90’lı yıllarda üç milyon kişi yerinden edildi
Açıklamada yerinden edilme süreci şöyle anlatıldı: “1980 askeri darbesi ile başlayan ve 1987 Olağan Üstü Hal Yasası ile devam eden insan hak ve özgürlüklerini askıya alan uygulamalar Kürdistan’da aralıksız olarak sürdürüldü. 90’lı yıllar boyunca bine yakın yerleşim birimi zorla boşaltıldı ve üç milyon kişi yerinden edildi”. *
Köy ve mezraların zorla boşaltılması sürecinde insan haklarının ihlal edildiğini söyleyen Geldi, “Göç etmek zorunda kalan kişiler kendi kaderleri ile başbaşa bırakıldı. Onarılması mümkün olmayan pek çok hak kaybı yaşandı ve bölgenin kültürel dokusu derinden etkilendi. Göç eden insanlar gittikleri yerlerde birçok ayrımcılığa maruz kaldı.”
“Hükümetin tutum ve politikaları yanlış”
Dernek açıklamasında ayrıca Suriye politikasına ve çözüm sürecine de yer verilerek hükümetin politikaları eleştirildi. Bu politikaların yeni yerinden edilmelere neden olduğu belirtildi: “Son yıllardaki çatışmasızlık hali barış umutlarını yeşermesine zemin hazırladı ve halklara umut verdi. Ancak gelinen aşamada hükümetin tutum ve politikaları umutların sönmeye başlamasına neden olmaktadır.”
“Ayrıca hükümetin Suriye’de yaşanan iç savaşa müdahil olması, Suriye ve Rojava’da milyonlarca insanın yerlerini terk etmelerine neden oldu. Hükümet, Suriye iç savaşına müdahil olmaktan, Türkiye’ye sığınan binlerce insana karşı takındığı tutumdan bir an önce vazgeçmeli.” (FÖ/HK)
* CHP İstanbul Milletvekili Algan Hacaloğlu imzasıyla 9 milletvekili adına verilen Meclis Araştırma önergesi sonrası kurulan komisyonun 9 Şubat 1996 tarihinde yayınldığı raporda 20 ilde 90'lı yıllar boyunca 905 köy, 2523 mezra yani toplamda 3428 ylerleşim alanının boşaltıldığı sonucuna ulaşıldı. Raporda 20 il üç ayrı bölge olarak belirtildi: OHAL Bölgesi (Diyarbakır, Hakkari, Siirt, Şırnak, Tunceli, Van), Mücavir Alan yani yakın komşu alan (Batman, Bingöl, Bitlis, Mardin, Muş) ve diğer iller (Ağrı, Kars, Erzurum, Erzincan, Sivas, Urfa, Adıyaman, Iğdır, Elazığ).
Raporda köy boşaltmalardan etkilenen insan sayısı için ise şu bilgi yer alıyordu: "Olağanüstü Hal Bölge Valiliğinin tespitlerine göre; OHAL Bölgesi ile (Diyarbakır, Hakkari, Siirt, Sımak, Tunceli, Van) mücavir alanı oluşturan (Batman, Bingöl, Bitlis, Mardin, Muş) 11 ilde Kasım 1997'de dönüş yapanlar hariç, 820 Köy, 2.345 mezraya boşaltılan köylerden göç edenlerin sayısı ise 378.335'e ulaşmıştır."