Bir adıyla "Kürt Açılımı" diğer adıyla da "Demokratik Açılım" olan ve devlet projesi diye sunulan proje her yerde olduğu gibi Giresun'da da tartışılıyor.
Ancak hemen hemen her kesimden görüştüğümüz insanlar bu konuya çok temkinli.
Adeta "yasaklı" bir konuymuş gibi bakıyorlar. Net fikir beyan etmek istemezmişçesine üzeri kapalı cümleler kurmaya çalışıyorlar ama konuyu biraz açınca da söylemek istediklerini söylemeye başlıyorlar.
Giresun'un da her üç aileden biri "şehit ailesi" Doğu ve Güneydoğu nasıl ki "sancılı coğrafyalar"sa Giresun da acılı. Dolayısıyla tepkiler çok fazla.
Bir gerçeğin altını çizmek gerekirse; insanlar hangi dünya görüşüne mensup olursa olsun seçimde hangi partiye oy vermişse o partinin liderinin ağzı ile konuşuyor.
Bu projeyi AKP yürüttüğü için AKP'liler doğru buluyor, CHP'liler eleştiriyor, MHP'liler karşı çıkıyor, az buçuk olsalar da DTP'liler de sıcak bakıyor. Sosyalistler de sıcak bakıyor.
İnsanlar farklı bir de çelişki yaşıyorlar. Örneğin CHP lideri Deniz Baykal'ın tepki verdiği yerde CHP'den milletvekili olmuş Zülfü Livaneli'nin destek vermesi insanları düşünmeye sevk ediyor.
Yine çok sevilen yazar Yaşar Kemal'in düşünceleri de düşündürüyor.
Ve yine çok sevdikleri, evlerinden biri gibi gördükleri sanatçı Sezen Aksu'nun bu açılıma verdiği destek de insanların bu konunun üzerinde biraz daha düşünmelerine yol açıyor.
Yaklaşık 50 kişiyle bu sorunu konuştum. Çalıştığım iş yerinde, oturduğum kafede, yüzdüğüm plajda, yaşadığım mahallede tanıdık tanımadık insanlarla görüşüp düşüncelerini sordum. İnsanlar öncelikle liderlerinin ağzı ile fikir beyan etseler de bu çatışmanın, kavganın, savaşın adı her ne ise bu karmaşanın artık son bulmasından yanalar.
Ama bu işin çözümünde asla ve kesinlikle bir "bölünme" istemiyorlar. "Vatan bölünmez" diyorlar.
Birlik ve beraberlik içinde kardeşçe yaşamaktan yanalar. Doğu ve Güneydoğu'ya daha fazla yatırım yapılmasından, yörenin ekonomik ve kültürel sorunlarının çözülmesinden yanalar. Kimileri Kürtlerin "kimlik sorunu" yok derken, kimileri de "var" diye başlıyor konuşmaya. Ama fikirlerin genelinde bu kanın durması isteniyor.
Kimileri Kürtlere "düşman" gibi bakabiliyor. Kimileri "kardeş" gibi. Kimileri de aynı ülke içinde aynı koşullarda yaşadıklarını söyleyip "dertlerinin ne olduğunu" soruyor.
"Kürt Açılımı"nın içinde ne olduğunu sorgulayıp, bu açılımın "açılmasını" istiyorlar.
Kimileri bu iş "Amerikanın oyunu" diyor, kimileri de "30 yıldır savaşıyoruz, ülke toprakları bombalanıyor, akil insanlar oturup bir çözüm üretsin" diyor.
Türkiye'de işsizliği, açlığı sorunları bu savaşa bağlayanlar da var. Örneğin 4 çocuklu bir ailenin babası "Yıllardır kardeş kardeşi vuruyor. Mesele nedir anlamıyoruz. Bütçenin çoğu savunmaya harcanıyor ve yoksullaşıyoruz. Eğer bugün çocuklarımız işsiz ise bunun nedeni u savaştır. Bu çatışma olmasa bütçeden para daha gerekli yatırımlara harcanır. Hatta en temel ihtiyaçlarımız olan eğitime ve sağlığa harcanır da rahat ederiz" diyor.
Bu yörenin insanı bu çatışma sürerken üzerine bomba yağmadığını biliyor ama bu çatışma sürerken kaynakların topa, silaha, mermiye verildiğini de biliyor.
Asker annelerinin elleri hep yüreklerinde. "ya çocuğum ölürse" kaygısı ile uykusuz geceler geçiriyor.
"Vatanına, milletine bağlı" bir halk topluluğu var, "vatan savunmasını" çok önemsiyorlar ama "ölümün soğuk yüzünü" hep hissediyorlar.
"PKK ve Abdullah Öcalan" ile "Kürt halkı"nı ayrı tutuyorlar. PKK'nin Kürt halkının çıkarlarını savunmadığını söylüyor, PKK'ye lanet yağdırıyorlar. Konuşmalarda "Terör ve terörist" cümleleri çok geçiyor.
İşin en acı olan yanı; oğlunu doğurup, büyütüp askere gönderen annelerin hali. Onların acıları hep çok taze. İçleri yanıyor. Duvarda oğlunun fotoğrafı, balkondan görünen mezarlıkta üzerinde Türkiye bayrağı dalgalanan oğlunun mezarı. Bu anne "Oğlumu geri getirebilirler mi?" diye soruyor. Hatta "Hep yoksul çocukları öldü, neden Meclis'tekilerin çocuklarına bir şey olmuyor" diye de diye de ekliyor.
Görüştüğüm insanların çoğu fikir beyan etse de bu fikirlerin isimleri ile bir yerlerde yayınlanmasını istemiyorlar. Bu konuya hep "yasaklı konu" olarak bakıyorlar. (EZÖ)