Kemal Ağdaş, 16 yaşındaki kardeşi İrfan'ı, Melek Akgün ise kocası Cem Selçuk Akgün'ü polis kurşunlarıyla kaybettiklerini söylüyor.
F Tipi'nde "intihar" iddiası
Niyazi Ağırman'ın oğlu Volkan ise, bir aydan kısa bir süre önce tutuklu bulunduğu Kandıra F Tipi Cezaevi'nde yaşamını yitirdi. Cezaevi yönetimi, 15 Temmuz günü Volkan'ın intihar ettiğini açıkladı. Volkan, 25 yaşındaydı.
Ancak baba Ağırman, oğlunun intihar ettiğine inanmıyor ve oğlunun ölümünden cezaevi yönetimini sorumlu tutuyor. .Oğlunun ölümünün sorumlularını bulmak isteyen Ağırman, eski Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk ve Kandıra F Tipi Cezaevi Müdürlüğü hakkında suç duyurusunda bulundu.
"Cezaevi nedir, bilmiyordum"
Oğlunun haklarını aramakta kararlı olan baba Ağırman, 1974 yılında Erzincan'dan İstanbul'a göç eder. Yirmi yıl şoförlük yaptıktan sonra iki yıl önce emekli olur. İstanbul'da kaldığı 28 yıl boyunca ne cezaevleriyle ne de polisle sorun yaşamaz. Hatta, "Oğlum cezaevine girene kadar cezaevlerinin nasıl olduğunu bile bilmiyordum" diyecek kadar uzaktır bu yerlerden.
"Kültürlü bir insandı. Kötü durumu görüyor ve buna tepki gösteriyordu. Gerçekten bir 'insan' olarak yetişti. Yirmi beş yılımı ona adadım" diyerek anlatıyor oğlu Volkan'ı.
Ağırman'ın, "Yirmi beş yılımı ona adadım" dediği oğlu Volkan, 2000 yılının Ağustos ayında "yasadışı örgüt üyeliği" suçlamasıyla tutuklanır ve cezaevine konulur. 19 Aralık "Hayata Dönüş" operasyonunda Ümraniye Cezaevi'nde ölüm orucundaki mahkumlar arasında olan Volkan, daha sonra Kandıra F Tipi Cezaevi'ne götürülür.
Niyazi Ağırman, bu tarihlerde, "hayatı boyunca tanışmadığı cezaevlerini, polisi ve dünyayı üniversitede okumuş kadar" tanır. İki buçuk yıldır hayatının büyük bölümünü cezaevlerinde geçiren Ağırman, kendi deyimiyle "bu sürede can dayanmayacak olaylara" tanık olur. Ve, yaklaşık bir ay önce oğlunun ölüm haberini alır cezaevi yönetiminden...
"Volkan'ın ölümünde büyük şaibeler var"
Oğlunun 19 Aralık Operasyonu sırasında çok yakın arkadaşlarını kaybettiğini ve bundan çok kötü etkilendiğini anlatan Niyazi Ağırman, yine de oğlunun intihar ettiğine inanmıyor. Ölüm haberini kendisine bildirmeden oğluna otopsi yapanlara da tepkili:
"Oğlumun ölümünde büyük şaibeler var. Ölümünü bana bildirmiyorlar. Sanki insan değilmiş, sanki benim çocuğum değilmiş gibi, otopsiyi bile kimsenin haberi olmadan yapıyorlar."
"Devletin hediyesi oğlumun cesedi"
Ağırman, "Neden açlık grevi?" sorunu ise "Sesimizi duyuramamak ve çaresizlik" sözleriyle yanıtlıyor:
"İki yıldır elimizden gelen her şeyi yaptık. Onlarca basın açıklaması yaptık ama, kimse sesimizi duymadı. Şimdi, bunu yapmaktan başka çaremiz kalmadı. İki yıl Kıbrıs'ta cephede askerlik yaptım, devlete hizmet ettim. Ama devlet benimle hiç ilgilenmedi. En sonunda bana verdiği hediye de oğlumun cesedi oldu. Oğlum gittikten sonra ben yaşasam ne olur ki? Ona ne olduğunu, neden öldüğünü öğrenmek istiyorum..." (HA/BB/NK )