Haberin İngilizcesi için tıklayın
Gezi Eylemlerinden bugüne eylem yapılamayan İstanbul Taksim meydanında ve Gezi Parkında bugün tek kişilik bir eylem vardı. Oruç Karacık son dönemde Gezi Eylemlerine katıldıkları gerekçesiyle arka arkaya eylemcilere soruşturma açılmasını ve kriminize edilmeye çalışılmasını protesto etti.
Karacık’ın elinde iki parça kartondan oluşan üzerinde “Gezideki milyonlarca liderden biri benim” yazılı bir döviz bulunuyordu.
Gezi soruşturmalarını protesto etti
27 Mayıs 2013 günü başlayan ve tüm Türkiye’ye yayılan Gezi eylemleri için Ankara ve İstanbul’da 5 yıl sonra yeniden soruşturmalar açıldı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü Gezi soruşturmasında Taksim 29-30 kasım tarihlerinde Dayanışması’ndan Mücella Yapıcı, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Haluk Ağabeyoğlu ve Ahmet Saymadi İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde ifade verdi.
5 Aralık günü sanatçı Alabora hakkında Gezi eylemleri sırasında iktidara yakın medya tarafından yöneltilen suçlamalar çerçevesinde tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkartıldı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Gezi Parkı eylemleriyle ilgili 2013'te başlatılan soruşturmanın devamı olarak 600 kişi hakkında soruşturma başlattı. 120 kişi hakkında iddianame hazırlayarak mahkemeye gönderdiği haberi ise 6 Aralık 2018 günü Anadolu Ajansı tarafından duyuruldu.
Ayrıca 10 Aralık günü Osman Kavala’nın avukatı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın müvekkilini Gezi Eylemlerini finanse ve organize etmekle suçladığını açıkladı. Kavala'ya 18 Ekim 2017’de gözaltına alınıp tutuklanmıştı; hakkında bir yılı aşkın süredir iddianame hazırlanamadı.
"Gezide tüm kalpler birbirinin oldu"
2007 seçiminde AKP’ye oy verdiğini belirten Karacık, tüm bu gelişmeler üzerine yaptığı tek kişilik eylemde şu açıklamayı yaptı:
“Kırmızılı kadının gezi parkındaki resmini görünce orada olmalıyım dedim. 2013 /31 Mayıs sabahı Taksim’deydim. Orada hiç tanımadığım insanlar için ölebilirdim. Eminim oradaki insanlar da aynı duygudaydılar. Sürekli Gezi parkında kalmadığım için pişmanım. Oradaki yaşamı ıskaladım.
“Devrimi bilmezdim. Devrim tüm canlılara daha fazla değer verip onları dinlememmiş meğer. Daha fazla susmammış. Beyinlerimizin bir olması ve beynimizin gelişmesiymiş. Yani benim değişimi kabul etmemle başlayan süreçmiş devrim.
“Yoldaş kelimesini sevmezdim ama Gezi parkına gidince yoldaş neymiş anladım. Bir amaç için yola çıkan tüm canlılar yoldaşmış.
“Sokak köpeklerinden korkardım, Gezide onlarla da yoldaş oldum. Belli bir zaman geçtiğinde benim köpekten, köpeğin koyundan, domuzdan farkının olmadığını, yani tüm hayvanların farksız olduğunu anladım. Yoldaşım için ölebilirim duygusundayken yoldaşımı öldürüp yiyemezdim, onun için et yemeyi bıraktım. Hayatımın hiçbir döneminde kimseye fiziksel şiddet kullanmadım. Ama et yemeyi bırakınca tüm canlılara çok daha saygılı oldum.
“Gezide tüm kalpler birbirinin oldu. O ana kadar birbirini anlamayan sevmeyen çok farklı düşüncede olan tüm canlıların içi sevgiyle doldu. Ve orada tüm beyinler bir oldu. Tek bir organizma gibi bir kişinin bilgisi herkesin bilgisi oldu. Kalp ve beyin bir olunca inanılmaz zenginleştik. Gezi parkına bir şekilde gelemeyenler bu zenginliği anlayamadı.
“Dönemin başbakanı bizlere çok güzel bir isim taktı: Gezi Zekalılar. Harika bir isim, o zekaya sahip olduğumuz için kalbimiz ve beynimiz gelişti.” (HK)