ÇGD açıklamasında, yaptığı bir haber nedeniyle hakkında 18 ayrı dava açılan; 9 yıl hapis ve 4 milyar lira para cezasına çarptırılan Datçalı gazeteci Sinan Kara'ya da değinildi:
"Bu tür kararların gerçek kurbanı RSF ya da onun genel sekreteri değil eleştiri ve ifade özgürlüğü olmaktadır."
"RSF Genel Sekreterinin Türkiye'ye girişini yasaklayanlar, Sinan Kara gerçeğini nasıl ve nereye saklayacaklardır?"
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
* RSF Genel Sekreteri Robert Menard'ın Türkiye'ye girişinin yasaklanması çağdışı bir yaklaşımdır.
* Temel işlevi özgürlüklerin genişletilmesi olması gereken kimi gazetecilerin bu kararı alkışlaması da ayrıca esef vericidir.
* Bu tür kararların gerçek kurbanı RSF ya da onun Genel Sekreteri değil, eleştiri ve ifade özgürlüğü olmaktadır. Eleştiri özgürlüğünün olmadığı bir demokrasi düşünülemez ve düşüncelerine katılmadığımız insanların bile düşüncelerini özgürce savunabilmeleri için her şeyi yapmadıkça kimse demokrat da sayılamaz.
RTÜK yasası ve ifade özgürlüğünün önündeki engeller
* RSF Genel Sekreterinin Türkiye'ye girememesi, görüşlerini Türkiye'de
dile getirememesi, herkesten önce bu ülkenin gazetecilerini ve
vatandaşlarını rahatsız etmelidir.
* Menard'ın Türkiye'ye girememesi, hemen bütün sivil toplum kuruluşlarının, muhalefetin ve Cumhurbaşkanı'nın karşı çıktığı bir RTÜK yasasının bu ülke parlamentosunda sabahlanarak çıkartıldığı gerçeğini değiştirmemektedir.
* Düşüncelerini ifade eden, eleştiri özgürlüğünü kullanan kimi yazar ve
gazetecilerin hala bu ülke cezaevlerinde olduğu gerçeğini
değiştirmemektedir.
* Dahası, bu ülkede bir haber yazdığı için hayatı kararan Datçalı gazeteci Sinan Kara gerçeğini de değiştirmeyecektir.
* RSF Genel Sekreteri'nin Türkiye'ye girişini yasaklayanlar, Sinan Kara
gerçeğini nasıl ve nereye saklayacaklardır? (BB/FA)