Şırnak’ın Silopi ilçesindeki Görümlü köyünde 21 yıl önce gözaltında kaybedilen altı köylüyle ilgili, Tuğgeneral Mete Sayar ve rütbeli askerlerin yargılandığı davanın ilk duruşması bugün Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Dava, “güvenlik gerekçesiyle” olayın gerçekleştiği Şırnak’ta değil Ankara’da görülüyor. Müdahil avukatlar davanın “Şırnak'tan Ankara'ya naklinin hukuka uygun olmadığını ve katil zanlılarını korumaya yönelik olduğunu” söyledi ve naklin kaldırılmasını istedi ancak mahkeme taleplerini kabul etmedi.
Sayar: Ben görevimi yaptım
Sanık Tuğgeneral Mete Sayar bugün savunma yaptı. Dönemin Şırnak 23.Jandarma Sınır Komutanı Mete Sayar suçlamaları kabul etmedi.
Sayar, “görevini yasalar çerçevesinde yerine getirdiğini” belirterek beraat talep etti.
Sayar ayrıca, gözaltında kaybedilen köylülerin nüfus kayıtlarında halen yaşıyor olmasını, suçsuzluğuna delil olarak gösterdi:
“2004’teki kayıtlara göre, Görümlü köyünün imamı 4 Eylül 1992’de öldü. Diğer beş kişi de halen yaşıyor görünüyor, haklarında hiçbir kayıp ilanı verilmemiş.
Sayar, köylerin boşaltılmasıyla ilgili soruyu da “Köylerin boşaltılması talimatı vermedim” diye yanıtladı.
* Görümlü'de gözaltında kaybedilen M. Salih Demirhan, Şemdin Cülaz ve Halit Özdemir'in çocukları. (Fotoğraf: Tahir Elçi, Twitter)
Ne olmuştu?
Şırnak'ın Silopi ilçesine bağlı Görümlü (Bespin) beldesinde 14 Haziran 1993’te altı köylünün askerlerce gözaltına alındıktan sonra öldürülmesiyle ilgili, dönemin Şırnak 23. Jandarma Sınır Tümen Komutanı emekli Tuğgeneral Mete Sayar'ın da aralarında bulunduğu subaylara dava açıldı.
Davanın ilk duruşması 5 Kasım’da görüldü. Bu duruşmada, davanın Adalet Bakanlığı’nın kararıyla ve “can güvenliği” gerekçesiyle Ankara’ya taşınmasına karar verildi.
Halit Özdemir, Hamdo Şimşek, Hükmet Şimşek, İbrahim Akıl, Mehmet Salih Demirhan ve Şemdin Cülaz’ın gözaltında kaybedilmesiyle ilgili hazırlanan iddianamede, Görümlü beldesi yakınlarında köylere baskın yapılarak 13 kişinin gözaltına alındığı ve aralarında çocukların da bulunduğu altı kişinin öldürüldüğü belirtildi. Köylülerin evleri de yakılmıştı.
Öldürülen köylüler de bilinmeyen bir yere gömüldü. Cenazeleri halen kayıp.
Olayla ilgili soruşturma, “Köylüler PKK’ye katıldı” denilerek kapatılmıştı.
Davada Tuğgeneral Mete Sayar, Görümlü 1. Mekanize Piyade Tabur Komutanı emekli Albay Hasan Basri Vural, 3. Bölük Tim Komutanı Üsteğmen İbrahim Kıraç, Yüzbaşı Murat Ali Yıldız, Kayseri Hava İndirme Tugayına bağlı Teğmen Serdar Tekin ile 2. Komando Tabur Komutanlığından Tansel Erok sanık olarak yargılanıyor.
Sanıkların 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 450/5 maddesinde düzenlenen "birden fazla kimseyi öldürmek" suçundan ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası ile cezalandırılmaları isteniyor. Hiçbiri tutuklu değil.
“Bir daha sormayın!”
Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın basın açıklamasında da olay şöyle anlatılmıştı:
“Keldani aileden Hikmet Şimşek ve Hamdin Şimşek'in evinden getirdikleri İncil'i cebine, Haç'ı boynuna astılar. 'Bakın sizin imam Hıristiyan olmuş, siz nasıl bir Hıristiyanın arkasından namaz kılıyorsunuz?' dediler. Sonra 7 kişiyi alıp Tabur'a götürdüler. Yaklaşık bir saat sonra Tabur'un içinden silah sesleri gelmeye başladı.”
“Akşama doğru Abdurrahman Kayek serbest bırakıldı. Derisi yüzülmüş, tırnakları çekilmişti. Hiç konuşmadı. Aynı gece köyünü terk etti. Aileler iyice endişelenmeye başladılar. Hemen Tabur'a gidip, Tümen Komutanı olan Mete Sayar'a yakınlarını sordular.”
“Tümen Komutanı Mete Sayar, 'Gidin! köyünüz Ermeni, imamınız Ermeniymiş. Bir daha sormayın yoksa aynı akıbeti paylaşırsınız' diyerek yanından kovdu. Savcıya dilekçe verdiler. Savcı, 'Evet aynı gün gözaltına alınmışlar, sorgulandılar, bunlar dağ kadrosuna katılmışlar" dedi. Altı kişiden bir daha haber alınamadı.”
Silopi'deki Jandarma Tabur Komutanlığı'nın bahçesi toplu mezar olduğu iddiasıyla kazıldı ve bölgede kemikler bulundu. Kemikler Adli Tıp Kurumu’nda incelemede. (AS)