Adını açıklamayan kişi, toplantı ile ilgili bazı subayların isimlerinin geçtiğini hatırlatıyor ve Nazlı Ilıcak ve Cengiz Çandar'ın açıklamalarının da bunu ortaya koyduğunu hatırlatıyor.
Olayın anlaşılabilmesi için, başa dönüyor ve 22 Haziran 2004 günü Fikret Bila imzasıyla çıkan haberi özetliyoruz.
"ABD, son günlerde, Irak'taki muhtemel gelişmeler karşısında Türkiye'nin verebileceği tepkileri saptamaya çalışıyor. Örneğin, Kerkük'ün Kürt etnik federasyonu içinde kalmasına Türkiye ne der? Nasıl tepki verir? Hükümetin tavrı ne olur? Türk Silahlı Kuvvetleri'nin tepkisi ne olur? Medya, iş dünyası nasıl bir tutum alır? ABD-Türkiye ilişkileri ne hale gelir? "
"Washington, bu sorulara yanıt arıyor. Türkiye uzmanlarına muhtemel senaryolar karşısında Türkiye'nin muhtemel davranış tahminlerini soruyor, tartıştırıyor. Raporlar istiyor."
Bila, haberinde, ayrıca, ABD Dışişleri Bakanlığı'nda "Türkiye'nin Irak'ın geleceği konusundaki muhtemel politikaları 28 Mayıs günü bir toplantı yapıldığını yazıyordu. Toplantıya, habere göre Utah Üniversitesi öğretim görevlisi Hakan Yavuz, eski dışişleri uzmanı Henri Barkey, ABD Milli Savunma Akademisi öğretim üyesi Judith Yaphe, Steven Cook, yaklaşık 20 kadar üst düzey dinleyici katılmıştı.
Bu haber üzerine, toplantıya katıldığı iddia edilen kişilerden bazıları böyle bir toplantıya katılmadıklarını açıklayınca işler karıştı. 28 Haziran 2004 günü Milliyet gazetesi ombudsmanı Yavuz Baydar köşesinde, Washington toplantısı başlıklı yazısının spotunda, "ABD'de gizli hesaplar haberi tartışma yarattı, yalanlamalara yol açtı. Acaba bu toplantı yapıldı mı? Kim ne söylüyor? "Dezenformasyon" mu? İç yüzünü araştırdık," diyordu.
Baydar, Barkey, Yaphe, Cook'un yalanlama yaptığını açıklıyor, Bila'ya "böyle bir toplantı yapıldı, ben de vardım" diyen Dr. Yavuz'un "ben Fikret Bila ile hiç görüşmedim, telefonda da başkası konuşmuş, beni bu işe neden çekmek istiyorlar, anlamıyorum," dediğini aktarıyor.
Baydar, daha sonra yaptığı birkaç telefon görüşmesinde Dr. Yavuz'un ağız değiştirerek konuyu kapatmaya çalıştığını yazdı.
Baydar, aynı yazısını, "şu anda bildiğimiz, bilgilerin tek bir elden geldiği ve bu kaynağın en azından tuhaf bir davranış biçimi sergilediği. Başka bilgileri de araştırıyorum," sözleriyle bitirmişti. .
Olay böyle kaldı mı? Kalmadı, ta ki 5 Ağustos 2004 günü Dünden Bugüne Tercüman gazetsinde Nazlı Ilıcak, "Yeni bir Andıç Tartışması" nı yazıncaya kadar...
Ilıcak, köşesinde Cengiz Çandar'ın toplantıya katıldığı yazılan Dr. Hakan Yavuz'a gönderdiği bir elektronik posta mesajını da yayınladı.
Çandar, mesajının bir yerinde, "Onlara anlattığınıza göre, Genelkurmay'a çağrılmışsınız ve iki-üç rütbeli subay, biri Harekât Daire Başkanı, diğeri ise adı Abdullah Recep olan iki paşa sizinle konuşmuş ve önünüze 17 sayfalık bir metin koymuş. O metinde, Milliyet'in haberinde yer alan toplantı yapılmış gibi gösteriliyormuş. Yani o metin, yapılmayan bir toplantının zaptı niteliğindeymiş," diyordu.
Mevzu yeniden açılınca, Cengiz Çandar da, sonraki gün "Kökü, Ankara'da bir 'tertip'in anatomisi" ni yazdı.
Haberler, başlıklar, yorumlar, sorular... Bianet olayla ilgili kişilere ulaşmaya çalıştı, tek bir kişi konuştu, Genelkurmay'ı açıklamaya çağırdı ama adını veremedi... Fikret Bila'nın ise İstanbul dışında olduğu söylendi. Aramasını bekliyoruz. Bekliyoruz; çünkü Bila'nın açıklamaları mevzuun anlaşılmasında sahiden önem taşıyor.
Habercilik açısından sadece bu haber çerçevesinde yaşananlar bile önemli ve tabii ki vahim bir örnek oluşturuyor. İletişim fakültelerinde "örnek vaka" olarak okutulması ve tartışılması dileğiyle. (EÖ/BA)