Aslında küçük kızların güçlendiği ya da rahatladığı yoktu. Sadece kafaları doğal bir kavram karışıklığı içindeydi. İstedikleri güzellik yarışmasına katılabilmek için ailelerden izin koparabilmeye güçlenme demiyorsanız, tabii.
Popüler müzik ve sinema endüstrisinin, modacıların, reklamcıların önerdiği figürlerle gündeme gelen "kız gücü" konusu, Britanya hükümetini bile düşünmeye itti. 1990'ların sonunda İngilizler, yeni yetme kadınlara kimlerin örnek olacağı konusunda kafa patlatmaya başladılar. Hatta devlet, bağımlılık yapıcı maddeler, alkolizm gibi tehditler altındaki gençlere pozitif modeller bulmayı kendi görevlerinden biri saydı. Britanya hükümetinin önerdiği isimler arasında eski Spice Girl (bir dönem Türkiye'de de yarışma hostesliği yapmış olan) Geri Halliwell, oyuncu Emma Thompson, sporcu Denise Lewis, terapist Susie Orbach dikkat çekiyordu.
Kendi genç kızına, kendin örnek bul!
1998 yılının Kasım ayında Britanya'nın kadından sorumlu devlet bakanı "genç kızların" potansiyellerini tam anlamıyla kullanabilmek için yeni insiyatiflere ihtiyaç duyulduğunu açıkladı. Açıklama şöyle devam ediyordu: "Kızlar ilk gençlik döneminde erkeklerden daha öndeler ama sonra potansiyellerini doğru kullanamadıkları için epey geriliyorlar. Biz de genç kızlarımızın karşılaştığı zorlukları inceleyeceğiz. Sigara içmek, diyet yapmak, alkol ve madde bağımlılığı gibi konuları ve örnek aldıkları insanları inceleyerek yanlışlıkları açıklamaya çalışacağız". Bakana göre, rol modeller, yani örnek alınan kişiler genç kızların gelişimini büyük ölçüde etkiliyordu. Bu saptamayla, Britanya hükümeti de yeni bir görev alanı ortaya çıkardı: Kendi genç kızına, kendin örnek bul.
Batılı yöneticiler, genç kızların gelişimi konusunda bazen gülünç, bazen de akla yatkın pek çok girişimde bulundular. ABD, 20'li yaşlarının başlarındaki pop kraliçesi Britney Spears'ı bir model olarak öne çıkardı. MTV'nin ödül töreninde striptiz yapan Spears'ın aslında bakire olduğunu gündeme getirdiler. Yani Spears "gösterirdi ama vermezdi". ABD'nin genç kız modeli böyle bir çelişkiyi yansıta dursun, Britanyalıların Spice Girls'ü de aşağı kalmıyordu. Spice Girls'ün iki elemanı hamile kalınca, yetkililer basına da yansır bir biçimde tutuştu. Meğer bu kadınların hamileliği, genç yaşta çocuk doğurmayı teşvik etmiyor muymuş? BBC'de yayımlanan bir habere göre, ülkedeki bir öğretmen sendikası hamile Spice kızlarına savaş açmıştı bile...
Dünya çapında genç kız ehlilileştirme çabaları popüler edebiyatın ve sinemanın da desteğiyle sürüyordu. Malum artık leydilik okulları revaçta değildi. Genç kızları diyet batağından kurtarmak için anlamlı girişimler gerçekleştirildi. Kırk yıllık barbie bebekler, normal vücut ölçülerine kavuştular, Emmy adındaki yeni versiyon, büyük beden barbie yediklerini kusan genç kız kuşağını gerçeklere ve tabii ki hayata döndürme çabalarından biriydi.
Hayattan bir kocadan, bir düzine çocuktan ve pembe panjurlu evden fazlasını talep eden genç kadınların hükümetlerin elinde evrilen rol modellerden etkilenmeleri çok zor görünüyor. Bunu Guardian gazetesinde, Angela Phillips de vurguladı; devletin sevdiği örnek insan, gençlerin isyan ihtiyacını nereye kadar kesebilirdi?
Süper yükseliş
Madem ki, küreseliz, şöyleyiz, böyleyiz,Türkiye'den de Spice Girls olmak isteyen çok genç kız çıkmasını yadırgamamalıyız. Neyse ki, Spice Girls'ün yüksek tabanlı spor ayakkabılarının sahteleri bizde pazara kadar düştü. En azından üç büyük kentte, revaçta olan giysilere ulaşmak kızlarımız için çok zor olmadı. Yerli rol modeller ise bizim için Spice Girls'ten daha anlaşılırdı: Süper yükseliş hikayeleri yaşayan bir Ebru Gündeş, Hülya Avşar, Gülben Ergen, Ebru Şallı, Demet Şener, Deniz Akkaya... Ama ailelere sorulduğunda kaç tanesi kızlarının bunlardan biri gibi olmasını isterdi? Ya da Başbakan Bülent Ecevit'e sorulsaydı, Türkiye'deki kızların kime benzemesini isterdi?