CHP Gençlik Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen, "Hep Birlikte" projesi kapsamında 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü nedeniyle genç gazetecilerle buluştu.
Gökçen görüşmede genç gazetecilerin meslekte yetişmesinin önemine dikkat çekerken Türkiye’de genç gazetecilerin karşılaştığı problemleri sıraladı.
Görüşmeden alıntılar yapan Gökçen "Bir gazeteci arkadaşımız bize şunu anlattı: 'Ben küçüklüğümde 32. Gün izleyerek gazeteci olmanın hayallerini kurdum. Hep gazeteci olmak istedim, bunun için çalıştım. Buna rağmen gazetecilikte yedinci yılım ve son altı aya kadar ailemden maddi destek alarak görevimi yapabildim. Küçükken gazeteci olmanın hayalini kurarken bugün onuncu yılımda bu mesleği bırakmanın hayalini kuruyorum.' Bu sözler yalnızca basın dünyası için değil, biz siyasetçiler için değil, tüm toplum adına kaygı verici” dedi.
Gökçen daha sonra Gençlik Politikaları Platformundan Yusuf Said Akçakaya, Berna Yaman, Ömer Zengin’in hazırladığı raporu kamuoyula paylaştı.
Raporda ‘genç gazetecilerin’ sorunları söyle sıralandı:
Basın kartı
Meslekte başlıca sorunlardan bir tanesinin basın kartı almak olduğu ifade edildi. Basın kartı verilmemesi sorununu gazeteciler, geleneksel medya çalışanlarına da 212 Sayılı Basın iş Kanunu üzerinden iş sözleşmesi yapılmamasıyla, gazetecilerin sigorta tanımlarında gazeteci yazmamasıyla, basın kartının verilmesinin Cumhurbaşkanlığı iletişim Ofisi tarafından gerçekleştirilmesiyle açıkladı. Dijital medya çalışanlarını da gazeteci olarak tanımlayan bir düzenleme olmadığı belirtildi. İktidara uzak olan gazetecilerin sarı basın kartını genellikle alamaması, birçok toplantıya katılamamasına ve gazeteci olduklarını kanıtlayamamaya neden olmaktadır. Gazetecilerin örgütlenerek bir standarda kavuşturduğu IFJ kartının değer görmemekte ve sarı basın kartına alternatif olamamaktadır.
Toplumsal olaylarda güvenlik
Özellikle sarı basın kartı olmayan ve sahip olduk IFJ kartları polis tarafından kabul görmeyen gazeteciler, sahada görev yaparken gazeteci olduklarını kanıtlayamadıkları için polis şiddetine maruz kalmaktadır. Gazeteciler, özellikle son yaşanan Boğaziçi eylemlerinde bu problemle karşılaştıklarını belirttiler.
Düşük gelir ve güvencesizlik, sendikalaşmanın önündeki engeller
Gazeteciler, maddi zorluk yaşayan kurumların örgütlenmeyi engellemek, asgari ücretin altında çalıştırmak gibi çeşitli nedenlerle iş sözleşmelerinin 212 Sayılı Basın İş Kanunu'na göre yapılmadığını belirtmiştir. Genç gazeteciler, düşük ücretle çalışmalarının yanı sıra mesleğin getirdiği fazla mesai saatlerinin de bir karşılığı olmadığını paylaşmıştır.
Örgütlenmenin, hangi görüşten olursa olsun medya patronları açısından istenen bir durum olarak görülmediğini belirten gazeteciler, örgütlenen kişilerin işten çıkarmalarla karşı karşıya kaldıklarını belirtti. Örgütlenen çalışanların işten çıkarılması geçim kaygısı taşıyan gazetecilerin örgütlenme konusunda çekimser kalmasına neden olmaktadır.
İnternet gazeteciliğinin ‘gazetecilik’ sayılmaması
Maddi sıkıntı içinde olan ve muhalif olarak tanımlanan medya kuruluşlarının Basın ilan Kurumu'ndan ilan alarak sıkıntılarını hafifletmeye çalıştığını belirten genç gazeteciler, dijital medya platformlarının gerekli düzenleme olmadığı için Basın ilan Kurumu'ndan ilan alamadığın' anlatmışlardır. Gerekli düzenlemeyle ilgili muhalefetin ve kendilerinin ses çıkarmasının acil olduğunu belirten genç gazeteci, Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan dijital medya düzenlemesine dair açıklamaya da şüpheyle yaklaşılması gerektiğini belirtmiştir.
Basın ve ifade özgürlüğü ile sansür
Gazeteciler ve basın çalışanları, araştırmaları ve yaptıkları haberler sebebiyle kendilerini güvende hissetmemektedirler. Gazetecilerin yaptıkları haberler sebebiyle tutuklandığı ve basın özgürlüğünde 180 ülke arasında 153. sırada bulunan ülkemizde iktidarın herhangi bir eylemini ya da işlemini sorgulamanın büyük Fedakarlıklar getirdiği görülmüştür. Genç gazeteciler, sansürün yalnızca belli bir partiyi eleştirme halinden de kaynaklanmadığını belirtmişlerdir. Basın ilan Kurumu'nun taraflılığı nedeniyle reklam yasağı ve çeşitli yaptırımlar yoluyla yalnızca iktidar partisine yakın medyada değil, diğer tüm siyasi partilere yakın olan basın kuruluşlarında da sansür sorununu yaşadıklarını ifade etmişlerdir.
Stajyerliğin sömürü seviyesine gelmesi
Genç gazeteciler, mesleği tecrübe edinerek öğrenmenin bir yöntemi olarak düşünülen stajyerliğin uzun yıllar sürdüğünü belirtmişlerdir. "Stajyerlik" adı altında profesyonel gazetecilik yapılmasına rağmen gençlere gazetecilerle aynı çalışma koşulları sağlanmamakta, stajyerlik, mesleğin gerektirdiği çalışma ve dinlenme koşulları ile ücretin sağlanmaması için bir mazeret olarak gösterilmektedir. Böylece stajyerlik bir sömürü aracı haline getirilmiştir.
CHP raporunda bu sorunların üzerine çözüm önerileri ise şu şekilde geldi:
- Herhangi bir medya sahibinin başka bir ticari faaliyette bulunamaması ve aktif siyasetle uğraşmaması
- Basında sendikalaşmanın zorunlu olması ve sendikalarda gençlerin adil temsilinin sağlanması
- RTÜK'ün yeniden yapılandırılması ve meslek örgütleri ile üniversitelerin temsilinin sağlanacağı doğrultuda değiştirilmesi
- Hiçbir gazetecinin gazetecilik faaliyetlerinden kaynaklı olarak tutuklanmaması
- Basın ilan Kurumu'nun, internet medyasını da kapsayacak şekilde yeniden yapılandırılması
- İlan kesme yetkisine son verilmesi
- Kamu ilanlarında siyasi iktidarın keyfi tutumunun sonlanması
- Yerel medya lehine pozitif ayrımcılık
- Şeffaf ve denetlenebilir bir reyting sistemi
- Basın kartının meslek örgütlerinin ortak katılımıyla oluşturulacak bir kurum tarafından verilmesi ve bu kartın devlet organları nezdinde geçerli hale getirilmesi
- Sansürün yalnızca hukuken değil, Fiilen de yasaklanması
- Alternatif medya ve sosyal medya için teyit mekanizmalarının hayata geçirilmesi
(HA)