Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi, üç makale ve sosyal medya paylaşımları nedeniyle “örgüt propagandası yapmak”tan yargılanan Hollandalı gazeteci Frederike Geerdink ile ilgili kararını 13 Nisan’a bıraktı.
Gazetecinin savunmasını dinleyen mahkeme, bugün (8 Nisan) görülen davanın ilk duruşmasında, Cumhuriyet savcısının beraat yönünde verdiği mütalaasını da kayda geçirdi. Ancak hâkim, Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kendi hakimi izinli olduğu için karar açıklamadı.
Adliye çıkışında basın mensuplarına beraat etmeyi beklediğini açıklayan tutuksuz sanık Geerdink’e destek vermek için Hollanda Büyükelçiliği Birinci Katip Siyasi İşler Sorumlusu Peter van der Bloemen, Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Avrupa Bürosu temsilcisi Johann Bihr, Avrupa Gazeteciler Federasyonu'nu (EFJ) temsilen Froukje Santing, Af Örgütü (UAÖ) gözlemcisi Marjanne de Haan, İletişim Yayınları yetkilisi Tuğrul Paşaoğlu gibi çok sayıda izleyici duruşmayı izledi. Duruşmada Almanya, Hollanda ve Britanya medyasından çok sayıda gazeteci de vardı.
Savcı gazetecilik dedi, beraat istedi
Duruşma savcısı, esas hakkındaki mütalaasında, sosyal medya yoluyla paylaşılan röportaj, haber ve mesajlarla ilgili Terörle Mücadele Kanunu’nun (TMK) 7/2 maddesinden dava açıldıysa da, 11 Nisan 2013’te kabul edilen ve düzenlemeye getirilen “şiddet yöntemlerinin benimsenmesi” şartlarının oluşmadığını, görüşlerin gazetecilik faaliyetleri kapsamında değerlendirilmesi gerektiği yönünde görüş bildirdi.
TMK'nın ilgili maddesi, 2013 değişikliğinden sonra şu şekli almıştı: “Terör örgütünün; cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasını yapan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun basın ve yayın yolu ile işlenmesi hâlinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır”.
“Bir kadın, bir Hollandalı, bir Diyarbakırlıyım ama”
Savunma için söz verilen Geerdink, “Kiminle yapılırsa yapılsın röportaj suç oluşturamaz” diyerek kendini savundu; yazdığı yazılar ve paylaştığı içeriklerin cımbızla çekilerek bağlamından koparılarak iddianameye aktarılıp yorumlandığını savundu. Geerdink, “Ben bir kadın, bir Hollandalı, bir Diyarbakırlıyım. Her şeyden önce de bir gazeteciyim” dedi.
Demir: Gazetecilik kriminalize ediliyor
Geerdink’in avukatı Ramazan Demir, avunmasında, Diken sitesinde çıkan “Kürtler Vahşi Öyle mi?" ve “Sayın Başbakan Lütfen Beni Savaş Muhabiri Olmaya Mecbur Bırakmayın” başlıklı iki makale, Kurdishmatters sitesinde yayınlanan “Kürtler ve/veya Yüzeyin altındaki kimlik ne?” başlıklı bir makale ile bir karikatür nedeniyle suçlama yöneltildiğini ve gazeteciliğin kriminalze edildiğini ifade etti.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) 2 Aralık 2014’te verdiği ve 2 Mart 2015’te kesinleşen Güler&Uğur kararında Türkiye’yi TMK’nın 7. Maddesinden mahkum ettiği kararı emsal olarak gösteren Demir, AİHM’in TMK 7/2 maddesinin “öngörülebilirlik ve açıklık” unsurlarını içermediğinden kanun niteliği taşımadığını ifade etti.
2006’dan beri Türkiye’de ve 2012’den beri Diyarbakır’da yaşayan gazeteci Geerdink’in Roboski üzerinden, Kürt sorunu, koruculuk, kaçakçılık, faili meçhul cinayetler ve köy boşaltmalarını anlatan "De Jongens Zijn Dood" (Çocuklar Öldü) adlı kitabı bulunuyor (EÖ).