Caddeler çok kalabalık, dükkanlar açık; saçlar kesiliyor, halılar satılıyor. Erbil çarşısında yok yok... Akşam karanlığı düşerken sakinleşen Bağdat'ın aksine Erbil'de canlılık artıyor.
"Güvenlikle derdimiz yok, gece yarısı saat 2'ye kadar her yanlı canlı," diyor çarşıdan bir esnaf.
Erbil'in seçkin aydınların gidip geldikleri çayevinde sandalyeler dolu, nargileler fokurduyor, onlarca bardak çay masalarda yerini alıyor, insanlar harıl harıl tartışıyorlar.
Hussein:Türkiye istediğini söyleyebilir
Yazar Fattah Hussein, 15 yıl süren sürgünden, İsveç'ten yeni gelmiş "Burası benim ülkem ve ben burada olmaktan çok memnunum," diyor, artık memleketinde kalmak, yaşamak istiyor.
"Şimdi liderler Irak'ın parçası olarak kalacağımızı söylüyorlar. Şimdilik iyi de, gelecekte biz kendi devletimizi kurmak istiyoruz. Türkiye istediğini söyleyebilir ama biz tek bir halkız ve Kürdistanımızı istiyoruz."
Bir İnternet kafenin hemen yanında genç erkekler dış dünya üzerine çene çalıyorlar. Kürdistan'da böyle yerler yıllardır normal gündelik hayatın parçası.
Oysa, Bağdat'ta uydu televizyon kanalları, İnternet bağlantıları gibi dış dünyaya açılan pencereler mühürlüydü.
İbrahim: İnternetli dünya
Kadir İbrahim avukat, Bağdat'taki arkadaşlarıyla İnternet'te chat yaparken "Yıllardır birbirimizden ayrı düşmüştük ama şimdi hoş," diyor ve ekliyor: "Şu anda İnternet'te dolaşıyorum, tahsilime devam etmek için burs bulma peşindeyim..."
O başka bir ülkeye iltica etmek falan istemiyor, sadece yurt dışında bazı kurslara katılmak istiyor.
"Görüyorum ki Türkiye şu anda bizim bağımsız olmamızı istemiyor.. Ama bir gün gelecek, buralara Kürdistan denecek," derken gülüyor.
Ve hayalleri
Kürt liderler "Birleşik Irak"tan söz ederken bunu mantıki gerekçelere dayandırıyorlar ama hayal yine de capcanlı gibi.
İşte Brushka Shaways, bakın ne diyor: "Her akşam rüyasında bağımsız ve özgür Kürdistanı görmeyen Kürt Kürt değildir." (LR/NM)