Avukat Şükran Eroğlu ve Avukat Hülya Gülbahar, şu günlerde Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) tartışılması beklenen "Aile mahkemelerinin kuruluş, görev ve yargılama usullerine dair" yasa tasarısını özetle böyle değerlendiriyor. Ayrıca iki hukukçu, konunun yasalaşmasında çok geç kalındığı görüşünde.
TBMM'ye üç yıl önce sunulan tasarı; 81 ildeki nüfusu 100 binden fazla ilçede aile mahkemeleri kurulmasını öngörüyor. Bu mahkemelere, adli yargıda görevli, tercihen evli ve çocuk sahibi, 30 yaşını doldurmuş ve aile hukuku alanında lisansüstü eğitim yapmış hâkimler atanacak.
Medeni Yasa alanına giren, eşler, eş ve çocuklar arasındaki yargıya aksetmiş sorunlar bu mahkemelerde görülecek.
İstanbul Barosu Kadın Hakları Komisyonu 2. Başkanı Av. Eroğlu'na göre, Medeni Yasa'daki yeni değişiklikler aile mahkemeleri kurulmasını zorunlu kılıyor. Yani, ailede reisliğin kaldırılması, ortak mal rejimi gibi kadınların lehine yasalaşan haklar "Aile mahkemeleri" yoluyla sorunlu durumlarda uygulanır kılınacak.
Eşler arasındaki eşitlik
Av. Gülbahar tasarıya yönelik değerlendirmesinde, Anayasa'nın 41. maddesinde ve medeni yasada yer alan "eşler arasındaki eşitlik" tanımının davalardan çıkacak sonuçları etkileyeceğini, bunun için tasarıda yer almasının önemli olduğunu savunuyor.
"Uluslararası sözleşmelerde de yer alan kadın erkek eşitliğinin tasarıda bulunmaması davalarda kadınların lehine kararların çıkarılmasını engelleyebilir. Kadın ve çocuğun aile içinde mağdur olduğu konumda korunması için eşitlik ilkesinin açık bir şekilde ifade edilmesi gerekiyor.".
"Hukukçu uzman gerek"
Eroğlu'nun ve Gülbahar'ın tasarıdaki karşı çıktığı en önemli madde ise mahkemenin danışacağı bilirkişi heyetinde psikolog ve sosyologların yanı sıra hukukçu uzmanların olmaması.
Her iki hukukçu da aynı görüşte buluşuyor: "Delil toplanması ve özellikle mal paylaşımının yanı sıra eşler arasındaki sorunların hukuksal açıdan değerlendirilebilmesi için bilirkişi kurulunda hukukçuların bulunması gerekiyor."
Olumlu yanları var
Tasarıda yer alan aile mahkemesi hakiminin evli olması ve aile hukuku konusunda yüksek lisans yapması kuralını Av. Eroğlu olumlu bir gelişme olarak değerlendirirken, hakimin çocuk sahibi olmasının ise gerekli olmadığını belirtiyor.
Av. Gülbahar ise yüksek lisans alanının aile hukukuyla sınırlandırılmasını yetersiz buluyor: "Kadın araştırmaları, kadın hukuku ya da hakları konusundaki yüksek lisansların dikkate alınması gerekiyor."
Davaların ve duruşmaların gizliliği ilkesinin medeni yasada yer almasına karşı aile mahkemeleri tasarısında yer almamasını da önemli bir eksiklik olarak niteleyen Gülbahar'a göre bu, özel hayatın basın yoluyla yayınlanmasının önünü açacak.
Aile Mahkemeleri Yasa Tasarısı neler içeriyor?
* Evlilik birliğinden doğan yükümlülükleri konusunda eşleri uyarıp gerektiğinde uzlaştıracak bu mahkemelerde danışman olarak psikolog ve pedagoglar da görev yapacak.
* Mahkemeler, uluslararası özel hukuk kapsamındaki mahkeme kararlarının tanınması ve yürütülmesine de bakacak.
Aile mahkemelerinin karar verebileceği konular:
* Ailenin ekonomik varlığının korunması veya evlilik birliğinden doğan mali yükümlülüklerin yerine getirilmesine ilişkin gerekli önlemleri almak.
* Yoksul eşleri resmi veya özel sağlık veya sosyal hizmet kurumlarına, huzurevlerine veya benzeri yerlere yerleştirmek.
* İhtiyaç halinde yetişkinleri bir meslek edinme kursuna veya bir eğitim kurumuna vermek.
* Çocukların korunması, bakım ve gözetime yönelik nafaka yükümlülüğü konusunda gerekli önlemleri almak.
* Terk edilen çocukları ilgili kuruluşlara yerleştirmek.
* Çocuk mallarının yönetimi ve korunması için önlem almak.
* Bedensel ve zihinsel gelişmesi tehlikede bulunan veya manen terk edilmiş halde kalan küçüğü ana ve babadan alarak bir aile yanına, bir sağlık kurumuna veya eğitimi güç çocuklarla ilgili bir kuruma yerleştirmek. (FA/BB)