İnsani yardım uzmanları, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki tüm nüfusun kuzeyi terk etmesi emrinin Gazze'deki tüm siviller için duydukları derin kaygıyı dile getirirlerken BM Genel Sekreteri António Guterres, BM Güvenlik Konseyi çıkışında gazetecilere, bir milyonu aşkın Gazzeliyi, "tümü kuşatma altındaki yoğun nüfuslu bir savaş bölgesinden yiyecek, su veya barınak olmayan bir yere taşımanın son derece tehlikeli, hatta imkansız olduğunu" söyledi.
"Morglar dolup taşıyor"
BM Genel Sekreteri, gazetecilere Gazze'deki durumun "tehlikeli bir şekilde en düşük düzeye gerildiğini" söyledi.
Gazze'nin güneyindeki hastanelerin zaten kapasitelerinin dolduğunu ve binlerce yeni hastayı kabul edemeyeceğini vurguladı.
Sekreter, "Morglar dolup taşıyor, 11 sağlık personeli görev başındayken öldürüldü; Sağlık tesislerine 34 saldırı düzenlendi" dedi.
"Birleşmiş Milletler personelimiz ve ortaklarımız Gazze halkını desteklemek için gece gündüz çalışıyor. Öldürülen meslektaşlarımızın yasını tutuyoruz ve bu sayı her geçen gün artıyor." diyen Guterres ayrıca, Güney Lübnan ile kuzey İsrail arasındaki gayri resmi sınır olan Mavi Hat boyunca karşılıklı ateş yağdırılmasından duyduğu derin kalgıyı dile getirdi ve durmasını istedi.
"Savaşların bile kuralları var"
Guterres, "İhtiyacı olan herkese yakıt, yiyecek ve su ulaştırabilme[leri] için Gazze'nin her yerinde acil insani erişime ihtiya[çları] olduğunu" söyledi.
"Savaşların bile kuralları vardır." diyen BM Genel Sekreteri "Uluslararası insancıl hukuka ve insan hakları hukukuna saygı" istedi. "Siviller korunmalı ve asla kalkan olarak kullanılmamalı" çağrısı yaptı.
"Ölüm ve yıkım döngüsüne kalıcı bir çözüm"
Gazze'deki tüm rehinelerin derhal serbest bırakılması çağrısında bulunan António Guterres sözlerini nefret söylemine ve insanlık dışı dile son verilmesi isteğini dile getirerek bağladı: "Tüm liderleri Antisemitizme, İslam karşıtı bağnazlığa ve her türlü nefret söylemine karşı seslerini yükseltmeye çağırıyorum.
"Zaman, uluslararası toplumun sivilleri korumak ve bu bitmeyen ölüm ve yıkım döngüsüne kalıcı bir çözüm bulmak için bir araya gelme zamanıdır."
"İsrail birçok kişiyi idama mahkum ediyor"
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) sözcüsü Tarık Jašarević, İsrail'in birçok kişi için "ölüm cezası" anlamına gelen tehcir kararını iptal etmesi çağrısına katıldığını söyledi.
Sözcü, Cenevre'de gazetecilere verdiği demeçte, çatışma bölgesindeki sağlık yetkililerinin değerlendirmesine paralel olarak, "Gazze'nin kuzeyindeki savunmasız hastanelerde yatan hastaları tahliye etmenin imkansız olacağını" söyledi.
"Hamas rehineleri bıraksın"
BM ayrıca, Hamas'ın Cumartesi günü İsrail'e yönelik saldırısının ardından Gazze'de tutulan rehinelerin derhal serbest bırakılması ve sivillerin korunması ve kuşatılmış yerleşim bölgesine acil yardım erişimi çağrısını yineledi.
BM insani yardım kuruluşları Cuma günü bu çağrılara katılarak tarafları sivillerin hayatlarını kurtarmaya çağırdı.
BM yardım şefi Martin Griffiths, paylaştığı sosyal medya mesajında "Gazze'deki sivil nüfusun etrafındaki düğüm sıkılıyor" derken bu kadar çok insanın sadece 24 saat içinde "yoğun nüfuslu bir savaş bölgesinden" nasıl geçebildiğini sordu.
Gazze bir cehennem çukuru
UNRWA Başkanı Philippe Lazzarini, tehcir kararının "yalnızca benzeri görülmemiş düzeyde sefalete yol açacağı ve Gazze'deki insanları daha da uçuruma iteceği" konusunda uyardı. Bölge genelinde 423 bini aşkın kişinin yerinden edildiğini ve bunların 270 binden çoğunun UNRWA barınaklarına sığındığını söyledi.
Ajans Cuma günü daha sonra Gazze'nin "hızla bir cehennem çukuruna dönüştüğünü ve çöküşün eşiğinde olduğunu" tweetledi. "İstisnasız tüm taraflar savaş yasalarına uymalıdır."
UNICEF: İnsani durum dibe vurdu
Cenevre'de gazetecilere brifing veren BM Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) sözcüsü James Elder, insani durumun artık "ölümcül düşüklere" ulaştığı için üzüntü duyduğunu söyledi.
Gazze Şeridi'nin gezegendeki en yoğun nüfuslu yerlerden biri olduğunu ve yüz binlerce çocuk da dahil olmak üzere insanların kendilerini "gidecek güvenli bir yeri olmadığını" vurguladı.
Sağlık sistemi "çöküşün eşiğinde"
DSÖ'den Jašarević, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki iki büyük hastane, Endonezya Hastanesi ve Şifa Hastanesinin, toplam 760 yatak kapasitelerini çoktan aştığını ve Gazze'nin güneyindeki hastanelerin de "dolup taştığını" söyledi.
Gazze'deki yedi ana hastaneden altısının sadece kısmen çalıştığını da sözlerine ekledi.
Savunmasızlar için 'idam cezası'
Jašarević kritik yaralı yetişkinler, çocuklar ve yenidoğanlar gibi savunmasız hastaları yoğun bakımda yaşam desteğine bağlı olarak hareket ettirmenin "idam cezası" olacağını vurguladı.
"Sağlık çalışanlarından bunu yapmalarını istemek acımasızlığın ötesinde" dedi.
Jašarević, Gazze'deki sağlık tesislerindeki gerçekliğin korkunç tablosunu aktardı: "Sahadaki sağlık çalışanlarının morglarda yer kalmadığı için cesetleri "yığdıklarını" ve ambulansların ve doktorların kimi kurtaracakları ve kimi geride bırakacakları konusunda "korkunç bir seçim" yapmak zorunda kaldıklarını söyledi.
BM İnsan Hakları Ofisi:
"Rehineleri bırakın, sivilleri koruyun"
BM İnsan Hakları Ofisi (OHCHR) sözcüsü Ravina Shamdasani, sivillerin "asla pazarlık kozu olarak kullanılmaması gerektiği"ni ısrarla yineledi. Rehinelerin "derhal ve koşulsuz" olarak serbest bırakılması ve insancıl muamele görmeleri çağrısında bulundu.
OHCHR, Filistinli silahlı grupları "uluslararası insancıl hukuku ihlal eden, doğası gereği ayrım gözetmeyen mermilerin yanı sıra sivillere yönelik saldırıların kullanımını durdurmaya" çağırdı. BM ofisi ayrıca İsrail'i "her türlü askeri operasyonda" uluslararası insancıl ve insan hakları hukukuna tam saygı göstermeye çağırdı.
OHCHR, İsrailli üst düzey yetkililerin söylemlerinin "İsrail Savunma Kuvvetleri mensuplarına uluslararası insancıl hukukun zorunlu olmaktan ziyade isteğe bağlı hale geldiğine dair bir mesaj gönderildiğine dair endişeleri artırdığını" söyledi.
UNICEF'ten James Elder de bu vahim durumda "merhametin ve uluslararası hukukun galip gelmesi gerektiği" konusunda ısrar etti.
Nefret söyleminde artış
Çatışmanın dünya çapında giderek güçlenen yankılarına değinen Shamdasani, BM İnsan Hakları Şefi Volker Türk'ün birçok ülkede "anti-Semitik ve İslamofobik nefret söyleminin çoğalmasından" üzüntü duyduğunu söyledi.
Liderlere bu tür nefret söylemlerini ve şiddeti kışkırtmayı durdurmaları çağrısında bulunan OHCHR sözcüsü, bu umutsuz durumla karşı karşıya kalan dünyanın birleşmesi gerektiğini söyledi.
(AEK)