Gazetenin Genel Yayın Yönetmeni İhsan Çaralan, yaptığı açıklamada Başbakan'a "Demokrasi herkese lazım" sözünü hatırlattı.
Dava Dünya Basın Özgürlüğü Günü'ne kaldı
Erdoğan'ın gazetenin 1 Şubat 2005 tarihli nüshasında yayımlanan "SEKA'lı AKP'ye lanet okuyor" başlıklı bir haberde, "fevkalade ağır, katlanılması ve tahammülü gayrı kabil hakaretlerin" yer aldığı öne sürülerek açtığı davaya, bugün (Perşembe) Ankara 16. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde başlandı.
Gazete avukatlarından Devrim Avcı, Semih Mutlu, Ali Saydı, İlke Sağdıç'ın hazır bulunduğu duruşmayı, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Ercan İpekçi, CHP Konya Milletvekili Atilla Kart ve Eğitim-Sen Istanbul 2 No'lu Şube Başkanı Hasan Toprak da izlediler.
"Bu gerçek bir haberdir" diye konuşan Avukat Ali Saydı, haberin, basın özgürlüğü kapsamına girdiğine, eleştiri ya da yorum olmadığına dikkat çekerek, haberin gerçekliğini de kanıtlayacaklarını söyledi. Gelecek duruşma, delillerin sunulması için 3 Mayıs 2005'e bırakıldı.
Gazete avukatı Avcı'nın mahkemeye sunduğu cevap dilekçesinde, SEKA fabrikasının kapatılmak istenmesinin ve işçilerin aileleri ile gerçekleştirdikleri protestoların tüm basın organlarında ilk haber olduğunu hatırlattı.
Dava konusu yazının bir haber olduğuna ve haber vermenin basının vazgeçilmez haklarından olduğunu savunan Av. Avcı, basının haber verirken söz konusu haberlerin kişilerin aleyhine veya lehine olması durumuna göre davranamayacağını söyledi.
Dava konusu sözlerin işçilerin sloganları olduğuna ve fotoğraflardan bunun anlaşıldığına vurgu yapılan dilekçede, politikacılar hakkında her zaman öven haberler yapılması durumunda basının bir reklam aracı olacağını dile getirildi.
"Alkışlar da olur, sert eleştiriler de"
Davacıların kendilerine yönelik eleştirilere dava açmayı siyasal bir pratik haline getirdikleri kaydedilen dilekçede, söz konusu davaların Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) düşünce ve ifade özgürlüğünü düzenleyen 10. maddesine aykırı olduğu dile getirildi.
Siyasal eleştiri ile ilgili yazıların, haberlerin, eleştirilerin hoşgörü ile karşılanması zorunluluğunun demokrasinin bir gereği olduğu kaydedilen dilekçede, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin 11 Kasım 1998 tarihinde aldığı kararda, "Politika alanında yer alıp ülkeyi yönetme isteğinde olanlar, toplum içinde edindikleri imajdan kolay sıyrılamazlar. Bu yüzden sık sık tartışma ve eleştirilerin odağını oluştururlar. Siyaset sahnesinin kişileri veya kurumları kendilerine yönelen alkışlar kadar bazen sert eleştirileri de karşılamak durumundadır" diyerek tazminat ödeme kararını bozduğu hatırlatıldı.(EÖ/EÜ)