Gazeteciler Meclisi Girişimi, dün yaptığı toplantıda gazetecilerin toplu halde işten çıkarılmasını protesto etmek için eylem kararı aldı.
Gazeteciler Meclisi Girişimi'nin dün(Çarşamba) akşam Beyoğlu evlendirme dairesinde yaptığı toplantıya yaklaşık 400 gazeteci katıldı.
Toplantıda Dönem Sözcüleri yenilendi. Basın kurumlarında yaygınlaşan işten çıkarmalar tartışıldı ve sendikalaşmanın önemine değinildi.
Geçmiş dönem sözcüleri, gazetecilerin kitlesel işsizlikle karşı karşıya bulunduklarını belirterek, eylem programı önerdi. Eylem programının aşamaları şöyle açıklandı:
*Öncelikle ikinci kez toplu olarak Ankara'ya gidilmesi .
*" Gazeteci " dergisinin yeniden yayınlanması ve derginin ilk sayısının sokaklarda satılması, promosyon olarak da hortum verilmesi .
*Ankara'daki gazeteci örgütlerinin yürüttüğü iş güvencesi yasa taslağı çalışmasına katkı yapılması.
*Dayanışma gecesi düzenlenmesi ve daha sonra bir hafta sürecek etkinlikler, paneller ve sempozyumlar düzenlenmesi .
*Bir açık hava mitingi yapılması.
Gazeteciler Meclisi Girişimi, bugün(Perşembe) akşam saat 21.00'de gazetecilerin işten çıkarılmasını protesto için eylem yapılmasına karar verildi.
Gazeteciler, Nişantaşı'ndaki Abdi İpekçi Parkı'nda buluşarak, ellerinde mumlar ve hortumlarla Sabah Gazetesi binasına yürüyecek ve ellerindeki hortumu gazete binasının önününe bırakacak.
Gazeteciler Cemiyeti'nden açıklama
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti(TGC) Yönetim Kurulu da bugün gazetecilerin toplu olarak işten çıkarılmasına ilişkin bir açıklama yaptı.
TGC Yönetim Kurulu, işten çıkarmaların ulaştığı boyutun, Türk Basın tarihinin kara lekelerinden birini oluşturacağını açıkladı.
TGC tarafından yapılan açıklamada, sorumlular sağduyuya davet edilirken, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın ilgisizliğiyle medya yöneticilerine güç verdiği belirtildi.
TGC açıklamasında şöyle denildi;
"Son kriz bahane edilerek yeni kıyım listelerinin uygulamaya konulduğu,bir yandan gazeteciliğe umutla adım atmış gençlerin, bir yandan da işyerlerine güvenerek yaşamlarına yön vermiş yetişmiş gazetecilerin işlerine sorumsuzca son verildiği görülmektedir.
Bu tür subjektif uygulamaların,basın çalışanlarının örgütsüzlüğünden cesaret aldığı yadsınamaz. Medya sermayesi ile siyaset ilişkilerinin ulaştığı düzeyin de uygulamanın etkenlerinden biri olduğu gözlenmektedir.
İhbar ve kıdem tazminatlarının ödenmemesi, çıkarılanlardan baskı yoluyla ibra için imza alınmaya çalışılması; uygulamaların yasa dışı yönlerinden bir başkasını oluşturmaktadır." (YV/NU)