Basın Konseyi, 19 Şubat'ta gazeteci Sinan Kara hakkında "gazeteciliği özel çıkarlara alet ettiği" ve "taşıdığı sıfatın saygınlığına gölge düşürdüğü" iddiasıyla "oyçokluğuyla kınama" cezası vermişti.
İddia: "Hakaret" ve "yönlendirme"
Bugün (26 Şubat) sunduğu dilekçesinde Basın Konseyi'nin faaliyetine derhal son verilmesini isteyen gazeteci, "hakaret" fiilini düzenleyen Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 480.maddesinin 4.fıkrası ve "ceza kovuşturmasının başlamasıyla hüküm kesinleşinceye kadar hakim ve mahkemenin hüküm, karar ve işlemleri hakkında mütalaa yayınlamak yasaktır" şeklinde Basın Kanunu'nun 30.maddesinin 2.fıkrasındaki yer alan düzenlemelere aykırı davranıldığını savundu.
Gazeteci, Basın Konseyi hakkında soruşturma açılması, kamu davası açılarak hapis cezasıyla cezalandırılmasını istedi.
"Ceza vermeye yetkisi yok"
Gazeteci Sinan Kara şikayetine gerekçe olarak, Basın Konseyi'nin yasal bir zemine dayanmadığı halde, sanki,tüzel kişiliğe sahip imiş gibi toplanıp bir yargı organı gibi gazeteciler hakkında şikayet dinleyip karar verme yolundan yürüyerek "ceza" kararları vermesini gösterdi.
Gazeteci dilekçesine Basın Konseyi'nin ceza verme yetkisini Anayasadan almadığını belirterek, faaliyetlerinin derhal durdurulmasını istedi.
Kara: "Davalar sürüyor, Konsey kınadı"
Hakkında "kınama" cezası verildiğine dikkat çektikten sonra gazeteci Kara, dilekçede ayrıca şu noktalara işaret etti :
* Datça'daki plaj kumlarından inşaat "Datça Haber" gazetesinde "Kamyonlarca kum çalındı" başlığıyla yer verilen bir haberden dolayı hakkımda, müdahilin şikayeti üzerine açılan dava devam etmektedir. Duruşması 10 Mart'ta görülecek.
* Doğan Ömer Yalçınkaya isimli kişinin Datça Asliye Ceza Mahkemesinde aleyhime açtığı dava da Mahkeme 2 yıl 26 gün gibi hapis cezası vermiş olup yaptığım temyiz sonucunda dava dosyası Yargıtay'da olup karar kesinleşmedi.
* Müteahhit Mehmet Karadağ'ın deniz kumundan inşaat yaptığı şeklinde,yukarıda bahsettiğim üzere "Datça Haber" Gazetesinde yayınlanan haber sonucunda inşaat mühürlendi. Mühürlenme halen devam ediyor.
* Oysa ki, Basın Konseyi, 19 Şubat günkü kararında, Diğer şikayetçi Mehmet Karadağ'da, benzer iddialar öne sürerek, savcılara başvurduğunu, dava açıldığının, davanın devam ettiğini bildirdi" denilerek ortada bir ceza davasının görülmekte olduğunu kabul ederek hakkımda yine de "kınama" cezası verdi.
* Sahibi olduğum Datça Haber Gazetesinde,Datça Kaymakamlığının emrine verilmiş olan "Fak-Fuk-Fon" tahsisatından içinde fakirlerin olmadığı kalabalık bir davetli kitlesine Datça Kaymakamının ziyafet verdiğine dair haber ve ayrıca "Köpeğin denize girmesi haramdır" şeklinde DHA Muhabiri sıfatıyla verdiğim haberin Hürriyet, Milliyet ve Posta gazetelerinde yayımlanmasından dolayı Datça Kaymakamı, geçmişte iki adet "Datça Haber" Gazetesini yayınlandığı tarihte Kaymakamlığa vermediğim gerekçesiyle Savcılığa şikayeti sonucunda hakkımda dava açıldı ve iki celsede bana 3 aylık hapis cezası verildi ve tecil edilmedi. Bu karar gereği 44 gün Ula Cezaevinde yatarak 7 Şubat 2003 tarihinde tahliye oldum.
"Karar mahkemeleri etkileyecek nitelikte"
* Basın Konseyi, hakkımda Datça Kaymakamının "Köpeğin denize girmesi haramdır" başlıklı haber yazımdan dolayı açtığı dava da 10 Mart günü görülecek.
* Datça Müftüsünün camii için yapılan vatandaş teberrularından toplanan para ile kendisine "Makam Otomobili Aldı" başlığı altında DHA Muhabiri olarak verdiğim haberin "Hürriyet" ve "Milliyet" gazetelerinde yayınlandıktan başka "Kanal D" televizyonunda görüntülenmesi nedeni ile Müftünün açtığı dava da devam ediyor. Bu duruşmada aynı gün gerçekleşecek.
* Basın Konseyinin 19.2.2003 tarihli kararı mahkemeleri etkileyici bir içeriktedir.
* Basın Konseyi'nin tüm masrafları nerden ve nasıl karşılanmaktadır. Bu hususun ayrıca soruşturularak tespit edilmesi ve devlet adına vergi toplarcasına tahsil edilen paraların yasal dayanağının olup olmadığının ortaya çıkarılması zorunludur. (EÖ/BB/NK)