Gazeteci Abdi İpekçi, Milliyet Genel Yayın Yönetmenliği yürüttüğü dönemde 1 Şubat 1979’da Mehmet Ali Ağca tarafından arabasında uğradığı saldırıda öldürüldü.
9 Ağustos 1929’da İstanbul’da doğan İpekçi Galatasaray Lisesi’nde eğitim gördü. Bir süre hukuk eğitimi alana İpekçi, Yeni Sabah, Yeni İstanbul, İstanbul Ekspres Gazetesi gibi çeşitli gazetelerde çalıştı.
Meslek hayatı boyunca spor muhabiri, sayfa sekreteri, yazı işleri müdürlüğü gibi çeşitli görevlerde bulunan İpekçi Ali Naci Karacan'ın çıkardığı Milliyet Gazetesinin önce yazı işleri müdürü sonra da genel yayın yönetmeni oldu. 1961’den öldürüldüğü 1 Şubat 1979’a kadar Milliyet’in başyazarlığını yaptı.
Gazeteci örgütlerinde de yer alan İpekçi Türkiye Gazeteciler Sendikası, Türkiye Basın Enstitüsü Başkanlığı, İstanbul Gazeteciler Cemiyeti ve Uluslararası Basın Enstitüsünün ikinci başkanlığı, Basın Şeref Divanı genel sekreterliği gibi görevlerde de bulundu.
1 Şubat 1979’da suikastçi Ağca tarafından, evine giderken arabasında kurşunlanarak öldürüldü. Öldürüldüğünde 50 yaşındaydı.
Cinayetin ardından...
Cinayetten altı ay sonra yakalanan Ağca Maltepe Askeri Cezaevi’ne kondu. Ancak Ağca 23 Kasım 1979’da cezaevinden kaçırıldı. Ağca, bu hapishanedeki askeri görevliler ve onların devreye soktuğu erler tarafından kaçırıldı. Bu organizasyonun kilit ismi olan “Ömer Astsubay” sırra kadem bastı ve yargılanmadı. Olaya karışan erler ise, muhtelif hapis cezalarına çarptırıldı.
Papa ve İpekçi cinayetleri
28 Nisan 1980’de gıyabın idam cezasına çarptırılan Mehmet Ali Ağca 13 Mayıs 1981’da Papa 2. Jean Paul’e suikast düzenlemesinin ardından İtalya’da hapse atıldı. 13 Haziran 2000’de İtalya Cumhurbaşkanı Carlo Azeglio Ciampi'nin affını onaylamasıyla Türkiye'ye iade edildi.
Mahkemede "Ben Abdi İpekçi'nin katili değilim. Sadece aktörlük yaptım" dedi. İpekçi’nin öldürülmesine ilişkin aldığı idam cezası, 1991’de çıkan yasa gereğince 10 yıl hapse çevrilmesiyle Ağca 18 Ocak 2010’da tahliye oldu.
MİT ve İpekçi cinayeti
Abdi İpekçi cinayetinin gerçek azmettiricilerinin Mehmet Şener, Oral Çelik, Yalçın Özbey ve Yavuz Çaylan olduğu, cinayetin, uyuşturucu ve silah kaçakçısı olan ve o tarihte MİT’e çalıştığı öne sürülen Abuzer Uğurlu’nun bürosunda planlandığı ve o gün eylem planının yapıldığı odada bir MİT mensubunun da bulunduğu iddia edildi. Bu iddia, mahkeme sürecinde Ağca da dahil olmak üzere en az üç sanık tarafından dile getirildi. MİT, bu iddiaya yanıt vermedi.
Şener, Özbey ve Çelik hiç sorgulanmadılar
Ağca'nın 15 gün süren gözaltı sorgusunda İçişleri Bakanı Hasan Fehmi Güneş de bulundu. Ağca, önce suikastı tek başına gerçekleştirdiğini söyledi, ardından Mehmet Şener, Yalçın Özbey ve Yavuz Çaylan'ın adını verdi. Şener ve Özbey yurtdışına kaçarken, Yavuz Çaylan yakalandı ve 10 yıl hapis yattı. Organizasyonda yer alan bir başka kritik isim, Oral Çelik'ti. Ancak Ağca uzun süre Çelik'in adını vermedi.
Abdi İpekçi cinayetinin organizasyonunda yer alan Mehmet Şener, Yalçın Özbey ve Oral Çelik bu cinayetten dolayı hiç sorgulanmadılar ve hiç ceza almadılar.
Cinayetten önce ve sonra Ağca’nın hesabına para yatıran Yalçın Özbey, Almanya’ya kaçtı. DGM’nin resmi başvurusuna rağmen Almanya Özbey’i Türkiye’ye vermedi. 1995’te iki MİT mensubu Özbey’i Almanya’da sorguladı, ama sonra MİT’in bu sorgu tutanaklarını imha ettiği ortaya çıktı.
Mehmet Şener hiç yakalanamadı. Çelik ise 1999’da üç ay hapis yattıktan sonra davası düştü. Çelik’in davası düştükten sonra mahkemeye nereden gönderildiği belli olmayan, Özbey’in görüşme tutanakları diye belgeler ulaştı. MİT’in “imha ettik” açıklamasını sürdürmesi üzerine, mahkeme bu tutanakları teyit etmedi.
Oral Çelik olduğu ‘bütün sırlar bende’ dedi ama hakkındaki suçlamaları kabul etmedi. 1986 yılında Fransa’da uyuşturucu suçundan yakalanıp üç yıl hapis yattı. Daha sonra hem İsviçre, hem İtalya’da uyuşturucu kaçakçılığı iddialarıyla yargılandı. 1996 yılında kendi isteği ile Türkiye’ye iade edildi ve yeniden hapse girdi. İpekçi davasından yargılanırken, üç ay sonra tahliye oldu. Kendisinin İpekçi’ye ateş ettiğini söyleyen Abdullah Yavuz adındaki tanık, bu ifadesini geri aldı. Yavuz, daha sonra güvenliği sağlanmadığı için ifadesini geri aldığını açıkladı.
Ağca ve MİT
Ağca ile üst düzey bir MİT yetkilisi olan, bir dönem de MİT Dış İstihbarat Daire Başkanı Yardımcılığı yapan Metin Günyol ile yolları İspanya’nın Mallorca Adası’nda kesişti. Ağca’nın sorgulamasında da yer alan Günyol 1981’de, Ağca’nın da orada olduğu tarihlerde Mallorca’daydı.
MİT, o tarihte Günyol’un teşkilattan ayrılmış olduğunu söylemekle yetindi. Günyol yedi ay sonra teşkilata yeniden döndü.
Cinayetten sonra görgü tanıkları "..İki kişiydiler, beyaz bir Renault'a bindiler, başka bir araç daha vardı...." şeklinde açıklamalarda bulundu. İkinci araç konusu hiçbir zaman açıklık kazanmadı.
Gazeteci Uğur Mumcu "Cinayet sırasında MİT görevlisi Şahin Tolunoğlu'nun da olay yerinde bir başka araçta beklediği"ni yazdı.
Abdi İpekçi'nin katilinin bulunması için ödül konuldu. Emniyete sayısız ihbar yağdı. Ağca'yı ihbar eden MHP'li Ramazan Gündüz, daha sonra bir başka ülkücü Zeki Peker tarafından öldürdü. Ancak mahkeme sürecinde ne öldürülen Ramazan Gündüz, ne de katili Zeki Peker'in ismi üzerinde duruldu. İki dava birbiriyle ilişkilendirilmedi. (EA)
Bu haberde Milliyet’ten yararlandık.