İranlı feminist ve gazeteci Asal Abasian, hala tutuklu olan ve avukatlarıyla görüştürülmeyen gazeteciler Hamedi ve Mohammedi’nin durumuna dair açıklama yaptı. Hamed ve Mohamadi için henüz bir yargılama yapılmadığını belirten Abasian, İran ve Türkiye’deki basına yönelik baskılar için: “Tüm diktatörlerin yolu bir. İlk işleri ise gazetecileri susturmaya çalışmak oluyor" dedi.
MA’dan Cengiz Özbasarın haberine göre Amînî’nin katledilmesini “İran’ın özeti” olarak nitelendiren Abasian iki kadın gazetecinin yaptıkları haberler nedeniyle hala tutuklu bulunduğunu hatırlattı. Abasian, “Kanadalı Gazeteciler Federasyonu (CJFE), ‘Basın Özgürlüğü Ödülünü’ bu nedenle çalışma arkadaşlarıma verdi. Kendilerini şu an zindandan alamazsak da adları ebediyen hatırlanacak” dedi.
“İki kadın gazetecinin durumuna dair bilgi alamıyoruz”
Hamedi ve Mohammedi’ye hala bir bilgi alamadıklarını ve henüz bir yargılamanın yapılmadığını vurgulayan Abasian, avukatların iki kadın gazeteciden haber alamadığını ve bu anlamda batının tüm mekanizmalarına başvurdukları halde sonuç alamadıklarını belirtti.
Abaisan: “Zindanda çok güçlü bir duruş sergiledikleri ve asla geri adım atmadıkları bilgisini alabildik. Cezaevinde direnişlerini sürdürüyorlar ve başka tutukluların da onlara katıldığı bilgisini aldık” dedi.
“Tüm diktatörlerin yolu bir”
Gazetecileri Koruma Komitesi’nin (CPJ) verilerine göre İran’daki protestolarda 95 gazetecinin tutuklandığını ve bu rakamın İran için bile yüksek olduğunu aktaran Abasian, gazeteciliğin suç olmadığını söyledi.
Türkiye ve İran’da gazetecilere yönelik tutuklama, baskı ve hak ihlallerine değinen Abasian, Türkiye'de çalışan Özgür Basın emekçilerine selamlarını gönderdiklerinin söyledi.
Abasian, “Görünüşe bakılırsa tüm diktatörlerin yolu bir. İlk işleri ise gazetecileri susturmaya çalışmak oluyor. Şu anda her iki ülke de bir kriz içerisinde. Elimizden geldiği kadar birbirimize el uzatıyoruz, bazen yetemiyoruz. Ama biliyoruz sokakta birbirimizi görünce tanıyoruz. Yaptığımız işin sonuç vermeye başladığını görüyorum. Çünkü halklarımıza çektirilen acıları dünyaya duyurduğumuzu görüyorum" dedi.
Ne olmuştu?
Doğu Kürdistan'ın Sakız kentinden başkent Tahran'a akrabalarını ziyarete gelen 22 yaşındaki Jîna Mahsa Amini, erkek kardeşinin kullandığı aracı durduran ahlâk polisince gözaltına alınmıştı. Kardeşine, nasihat edilip serbest bırakılacağı söylenerek götürülen genç kadının, gözaltına alındıktan iki saat sonra komaya girdiği ve kaldırıldığı hastanede öldüğü ortaya çıktı.
İran devlet televizyonu Amini'nin dövüldüğü iddialarını yalanlayarak, polisin genç kadını "nasihat etmek ve eğitmek" üzere karakola götürdüğünü ve orada kalp krizi geçirdiğini söyledi. Amini'nin akrabaları, kadının herhangi bir kalp rahatsızlığı olmadığını açıkladı.
Devlet televizyonu bir polis karakolunda Amini olduğu söylenen bir kadının oturduğu koltuktan bir yetkiliyle konuşmak üzere kalktıktan sonra yere düştüğünü gösteren güvenlik kamerası kayıtları yayınladı. Ancak, görüntülerden kadının Amini olduğu doğrulanamadı.
Amini'nin dövülerek öldürüldüğü yolunda sosyal medyada yayılan iddialarını reddeden Tahran emniyeti ise konuyla ilgili açıklamasında, "Ayrıntılı araştırmalara göre, Amini'nin araca alınması sonrasında ve tutulduğu karakolda fiziksel bir temas olduğunu" reddetti.
Ancak, İran'ın yarı resmi Fars haber ajansı, Amini'nin ahlâk polisince dövülmesi nedeniyle komaya girdiğini duyurdu.
VoA'nın haberine göre genç kadının karakolda ölümünü eleştiren sosyal medya yorumcuları arasında, sözünü sakınmamasıyla tanınan reformcu eski milletvekili Mahmud Sadıki, Ayetullah Ali Hamaney'i olayla ilgili kamuoyuna açıklama yapmaya çağırdı.
(HS/EMK)