Basın dördüncü güçtür
Söyleşide yaygın ve yerel basının çeşitli sorunlarına değinen ilkiz, basının demokrasilerdeki güçler dengesi açısından yasama, yürütme ve yargıdan sonra gelmesi gereken yerinin zaman zaman "birinci Güç" durumuna gelmesinin doğru olmadığını belirtti.
Özgürlük imtiyaz değildir
Basın özgürlüğünün gazetecinin kişisel hak ve özgürlüğü olarak düşünülmemesi gerektiğini vurgulayan İlkiz, "Basın özgürlüğü, kamunun gerçekleri öğrenmesi hakkının, gazeteciler aracılığıyla kullanılması demektir. Bu özgürlük, kesinlikle gazeteciler için bir imtiyaz değildir. Gazeteci, basın özgürlüğüne sığınarak, her istediğini yazma hakkına sahip olamaz. Tam tersine,
gazeteci olmanın getirdiği görev ve sorumluluklar vardır" dedi.
"Silah olarak kullanılmamalı"
Yayın organları sahiplerinin, yayın organlarını hiçbir zaman silah olarak kullanmamaları gerektiğine de işaret eden Fikret ilkiz şunları söyledi:
* Çünkü kurşun, bir kez namludan çıkıp kişiyi öldürdüğünde, o kişiye bir daha asla can veremezsiniz. Bu nedenle basın organları, kesinlikle kişisel çıkar, ticari amaç gözetilerek, silah gibi kullanılmamalıdır.
"Şantaj gazeteciliği yaşandı"
* Son yıllarda ülkemizde, yaygın ve yerel basında şantaj gazeteciliğinin de yaşandığı bir gerçektir. Ama kim ne derse desin, artık bilinçli bir okur ve izleyici kitlesi bulunuyor.
* Bu nedenle, bu çeşit yayın yapan yayın organları, bugün prim yapıyor gibi gözükseler de, bu tutumlarından vazgeçmedikleri taktirde gelecekte yok olmaya mahkumdurlar.
"Mağdurlar yargıya başvurmalı"
* Çünkü tarih boyunca bu hep böyle olmuş, okurlar ve izleyiciler, bu çeşit yayınların sorumlularını, gazetecilik mesleğinden silmişlerdir. Bu çeşit gazetecilik mağdurlarının ise haklarını aramak amacıyla mutlaka yargıya başvurmaları gerektiğine inanıyorum.
Yaygın basının güçlenmesinin yolunun da yerel basının güçlenmesinden geçtiğini vurgulayan İlkiz, son yıllarda yaygın basının, siyaset-ticaret kurumlarıyla içice bulunmasının yanlışlığına da değinirken, sözlerine şunları ekledi :
Yerel basın demokrasinin kılcal damarı
* Şurası kesin bir gerçektir ki, yaygın basın, yerel basının varlığım kabul etmek zorundadır. Yaygın basın, sermaye gücünü kullanarak, yan basını ortadan kaldırmaya çalışmak yerine ona destek vermelidir.
* Şöyle bir düşünelim ki, yerel basından, yaygın basın organlarına, bir saat gibi kısa bir süre için olsa bile haber akmasın. O zaman, yaygın basın büyük yara almaz mı?
* Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin önceki başkanı Nail Güreli'nin de belirttiği gibi, yerel basın demokrasinin kılcal damarlarıdır.
RTÜK'le para cezaları
Türk basınında 212 Sayılı Yasa olarak bilinen ve basın çalışanlarının haklarını düzenleyen yasanın, günümüzdeki uygulanabilirliğinin de ortadan kalkmasının, basın çalışanlarının durumunu daha da güçleştirdiğini belirten İlkiz, son RTÜK Yasası ile ilgili olarak da şu değerlendirmeyi yaptı:
"RTÜK Yasasındaki astronomik para cezaları, bilhassa yerel medyanın geleceğini tehdit etmektedir. Herhangi bir yayın ihlali durumunda, on milyardan başlayıp, 250 milyar liraya kadar çıkabilen para cezalarını, zaten zor ayakta durabilen yerel basın organlarının karşılamasına olanak yoktur.
* Kapanacak her yerel basın organı ise basında tekelleşmeye giden yolda atılan yeni bir adımdan başka bir şey değildir. Bu yasanın, Anayasa Mahkemesi tarafından bozulacağına inanıyorum." (EÖ/BB)