İstanbul'da yayın yapan Çağdaş Tuzla gazetesi, hukuka aykırı şekilde bürolarını kapattığı gerekçesiyle Adalet ve Kalkınma Partili (AKP) eski belediye başkanı Mehmet Demirci'yi yargı önüne çıkaramayınca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) başvurma kararı aldı.
Gazete sahibi Halil Özen, AİHM'e gitme kararlarını, Tuzla Cumhuriyet Savcılığı'nın Danıştay kararına aykırı şekilde, Demirci hakkında takipsizlik kararı vermesi üzerine aldıklarını ifade etti.
"İskansız binada izinsiz çalıştığı" iddiasıyla kapatılan, ancak yargı kararıyla açılan gazete, Demirci'nin dini anlayışı ve belediyedeki uygulamalarıyla ilgili pek çok konuyu ulusal gündeme taşımıştı.
Danıştay: İnceleyin, sonucu gönderin
Danıştay 1. Dairesi, 2007/1369 Esas ve 2007/1527 no'lu kararında "iddiaların da ciddi bulgu ve belgelere dayandığı anlaşıldığından yetkili merci tarafından ön inceleme emri verilmesi, ön inceleme raporu da göz önünde bulundurularak bir karar tesis etmesini, İçişleri Bakanlığı kararının kaldırılmasını, işlemler tamamlandıktan sonra dosyanın kendilerine gönderilmesi"ni istemişti.
Müfettiş: Gazete iddiasında haklı
Danıştay kararına uyularak, bakanlıkça görevlendirilen Mülkiye Başmüfettişi Mustafa Tam, 16 Nisan 2008 tarihli inceleme raporunda, "hem hukuksuz kapatmayla, hem de mahkeme kararını süresinde uygulanmamasıyla ilgili olarak, gazetenin iddialarında haklı olduğunu ve belediye görevlilerinin bu suçları işledikleri yönünde emareler olduğunu belediye görevlilerince çelişkili ifadeler ve belgeler düzenlendiğini" vurgulayarak, sorumluların yargılanmaları yönünde kanaate vardığını bakanlığa bildirmişti.
21 Nisan 2008'de de İçişleri Bakanlığı, gazeteyi mühürleyen Demirci ve diğer belediye yetkilileri hakkında yargılanma izni vermişti.
"İlgisiz Danıştay kararıyla ret yanıtı verildi"
Bu gelişmeler ışığında Demirci hakkında "görevini kötüye kullanmak" ile ilgili şikayette "kovuşturmaya yer olmadığına" karar verilmesinin "şaşkınlık" yarattığını açıklayan gazete yetkilileri, iç hukuk yollarının tükendiği gerekçesiyle AİHM'e gitme kararı aldılar.
Özen, Cumhuriyet Savcısı Ali Bahadır'ın 14 Ekim 2009 tarihinde verdiği ve daha sonar tebliğ edilen takipsizlik kararında, "Kendi dosyalarıyla ilgisi bulunmayan bir Danıştay kararı"na dayandığına inanıyor.
Gazetecinin Kadıköy 3. Ağır Ceza Mahkemesi'ne yaptığı itiraza verilen olumsuz yanıta da aynı "alakasız" Danıştay kararının temel alındığı iddia edildi.
26 Eylül 2006'da büronun mühürlenmesiyle ilgili İstanbul 7. İdare Mahkemesi'nde açılan iptal davasını kazanmalarına karşın belediyenin temyize gitmesi üzerine dosyanın Danıştay'da beklediğini anımsatan Özen, bu karar beklenmeden verilen takipsizlik kararının hukuken "çelişki" oluşturduğuna vurgu yaptı; "İdare mahkeme kararı Danıştay'ca onansa bile Demirci'yi yargılatmak mümkün olamayacak" dedi. (EÖ)