Uluslararası Af Örgütü, "Ne bir hastalık ne de bir suç': Türkiye'de lezbiyen, gey, biseksüel ve trans bireyler eşitlik istiyor" başlıklı raporunu açıkladı. UAÖ Türkiye araştırmacısı Andrew Gardner, "Anayasal değişiklikte cinsel yönelim veya cinsiyet kimliği nedeniyle ayrımcık hukuka aykırı kabul edilmeli" dedi.
Rapor, LGBT bireylerin sağlık hizmetleri, eğitim, barınma ve çalışma hayatında yetkililer tarafından uğradığı ayrımcılığı ele alıyor ve Türkiye'de bu ayrımcılığın engellenmesi için önlemlerin yokluğunu ortaya koyuyor.
16 kişi öldürüldü, yüzde 89 trans kadın şiddet gördü
Raporda, Lambda İstanbul'un 2010'da yaptığı anket çalışmasında 104 trans kadının yüzde 89'unun gözaltında fiziksel şiddete maruz kaldığını belirttiği hatırlatıldı.
Ayrıca LGBTT örgütlerinin 2010 yılı boyunca cinsel yönelimleri veya cinsiyet kimlikleri nedeniyle öldürüldüklerine inanılan 16 bireyi belgelediği belirtildi.
Suçlular adalet karşısına çıkmıyor
Rapordan satır başları:
* Polis memurlarının herhangi bir suç unsuru bulunmaksızın trans kadınlara keyfi olarak para cezası kesmesi, kişilerin cinsiyet kimlikleri nedeniyle sistematik taciz ve cezalandırmasına varan bir uygulamaya dönüşüyor.
* Çoğu nefret suçu bildirilmiyor ve bildirildiğinde bile bu tür eylemler suç olarak kayıt altına alınmıyor. Suçun hangi saikle işlendiği ise hiçbir zaman soruşturulmuyor.
* LGBT bireylere yönelik ayrımcılık şiddet mağduru olduklarında da ortaya çıkıyor; çoğu vakada sorumlular adalet karşısına çıkarılmıyor.
* Hükümetin yetersizliği karşısında mücadele eden LGBT örgütleri de yetkililerin haklarında kapatılma istemleriyle idari dava açmalarıyla ya da ifade ve örgütlenme özgürlüğü haklarına yönelik farklı ayrımcı saldırılara maruz kalıyor.
Hükümet görevlileri ayrımcılığı teşvik ediyor
Uluslararası Af Örgütü Türkiye araştırmacısı Andrew Gardner, hükümet görevlilerinin homofobik ve transfobik açıklamaları ile LGBT bireylere karşı ayrımcılığı teşvik ettiğini söyledi.
"Meclis'teki tüm partiler herhangi yeni bir anayasal değişiklikte cinsel yönelim veya cinsiyet kimliği nedeniyle ayrımcılığın hukuka aykırı olarak kabul edilmesini sağlamakla yükümlüldür"
Vaka örnekleri
26 yaşındaki Ahmet Yıldız, gey olduğunu açıkladıktan sonra evinin önünde vurularak öldürüldü. Birçok kişi bu vakanın "namus" cinayeti olduğuna inanıyor. Ahmet ailesinden şiddet tehditleri alıyordu; ailesini şikayet etti ve koruma istedi.
Cinayetin ardından Ahmet'in bu şikayetiyle ilgili herhangi bir soruşturma başlatılmadığı ortaya çıktı. Ahmet'in partneri baş şüpheli olan Ahmet'in babasının sorgulanmadığını söylüyor.
21 yaşında gey erkek Asil, Uluslararası Af Örgütü'ne askerlikten muaf olmak için gereklilikleri yerine getirmeye çalışırken sözlü taciz, tecrit, şiddet tehditleri ve aşağılayıcı ve ayrımcılık içeren sağlık muayenelerine maruz kaldığını anlattı. (NV/ŞA)
Rapora ulaşmak için tıklayınız.