İsveç in kuzeyinde, Finlandiya ve Eski Sovyetler Birliği ülkeleriyle bağlantılı oldukları kesimde uluslararası insan ticareti çok yaygın. Bizim Karadeniz bölgesinden de beter bir durum var. Sürekli sayıları artan ve yaşları düşen çok sayıda kadın burada seks işinde çalışıyor, çalıştırılıyor. Erkeklerin talepleri de yıllar içinde yükseliş gösteriyor.
Yıllardır güvenli bir fuhuş hayatı süren İsveç adasının demokrat ve mutsuz milletinin yöneticileri bu karışıklık dolayısıyla kendini tehdit altında hissediyor. Ayrıca buradan başka ülkelere geçiş yapılıyor. Yani başka ülkelere bir para ve insan sevki de söz konusu. Dolayısıyla yasa bir İhtiyacın karşılığı.
İnsan ticareti İsveç'in yıllardır önde gittiği silah üretimi ve ticaretine benzemiyor. Kendini tüm çirkin toplumsal belalardan uzak kurgulamış olan bu ülke kendini bu defa uluslararası insan tacirlerinin, sattıklarının alıcısı olarak bulmuş durumda. Ülkede parlamenter bir güç haline gelmiş olan feministler de konunun üstüne gidince böyle önemli bir yasa çıkabilmiş.
Lilja'lar satılmasın!
Görenler hatırlar bu konuyu ele alan en acayip film "LİLJA 4-EVER"dır. Bu eşsiz filmin yönetmeni Lukas Moodyson, Rus-Baltık hattında işlerin nasıl yürüdüğünü burunlarımızın direğini sızlatarak değil, en sanatkârane biçimde kırarak anlatır.
Son rakamlar yasadan sonra İsveç de fuhuş işinde bir azalış olduğunu gösteriyor. Ama liberaller serbest seks ticaretinin yasaklanmasıyla ilgili hala çok endişeliler.
2004 yılında konuyu kapağına taşıyan Economist dergisi İsveç'te seksin serbestçe satın alınmasının suç haline getirilmesini eleştiriyor ve "bırakın ticari seks küreselleşsin, zengin ülkelerdeki hayat kadınlarının çoğunun yabancı olması yadırgatıcı değil " diyordu.
İki yıl önce yapılan Uluslararası Kadın Hukukçular Federasyonu Genişletilmiş Konsey Toplantısı'nın gündem maddelerinden biri de, "kadın ve genç kız ticareti" idi.
Yunanlı katılımcıların, "fuhuşu önlemek için, kadınlarla birlikte olan erkeklere de ceza verilmesi" önerisi tartışmaya açıldı. Birbirinden çok farklı görüşlerin olduğu ortaya çıktı.
Bir yaklaşım seks işçilerinin meşruiyetini ve haklarını gözetmeye öncelik verirken başka bir yaklaşım ise önce zengin alıcıların ve onların zengin ettiği kadın satışı organizatörlerinin üstüne gidilmesi gerektiğini savunuyorlardı.
Türk müşteri profili tutkulu...
Peki, fuhuşa yasak Türkiye'de yürürlüğe girse ne olur?
Erkekler bilir. Gazetelerde yazdı. Karadeniz bölgesinde hiç genelev yok. Ama malum fuhuş çok yüksek. Yöre erkeklerine niye geneleve gitmiyorsunuz diye soran bir gazeteci şu cevabı almış " biz kıskanç erkekleriz, komşumuzla aynı mekâna devam edemeyiz, birbirimizi vururuz"
Buradan Laz erkeklerin patriyarkal özellikleriyle ilgili sonuçlar çıkarabiliriz. Ama daha önemlisi fuhuşun Türkiye'de zaten yasaların çerçevesini çoktan aşmış olduğu gerçeği.
Yasağın uygulanacağı kurallı bir alan yok, bunu seks işçilerini vurup kırmadan uygulama inancını taşıyan bir güvenlik-hukuk kadrosu hiç yok. Bu getirisi yüksek iş göz önünde ve aynı zamanda kaçak yapılıyor. Yine kaçak yapılacak. Kaçak inşaat gibi.
Emniyet müdürlüğünün 30 metre ilerisinde Aksaray İSKi civarı erkeklere "15'lik Moldovalı. Romen, nereden istersin abi! Kız var abi, hem de kız oğlan kız " diye tezgâhtarlık yapan satıcılarla dolu.
Erkekler iş arasında veya mesai sonrası eğlenmeye buralara gidiyorlar. Sonra namus için eşlerini öldürebiliyorlar.
Bu ikiyüzlü âlemin iki tarafında yer alan evlerde yaşayan kadınların birbirlerini düşmanları olarak değil aynı egemenlik sisteminin mağdurları olarak görmeleri kolay değil. Fuhuşta vesikalı olarak çalışan kadınlar haklarını aramak ve sağlıklarını korumak açısından daha şanslılar. Kim vurduya gitme ihtimalleri daha az, akıl sağlıkları biraz kaysa da, canları güvencede ve geç yaşlarına kadar çalışabiliyorlar.
Kendi deyimleriyle "sermaye" ler tıpkı "aile kadınları" gibi erkekleri maalesef düşmanları olarak görmüyorlar.
Erkekler müşteri olarak veya koca olarak çocuklarının babası olarak veya müdür veya patron olarak en fenası satıcı âşıkları olarak onların yakınlarıdır.
Bu erkekler onların ekmek paralarını sağlar, kalplerini okşar. Kadınlar onları biraz eziyet görseler de severler. Düşman genç kadınlardır. Kocaları tarafından 35'lerinden sonra çöp muamelesi gören eşler gibi, genç yabancı fahişeler yüzünden işleri azalan geleneksel seks işçilerinin de düşmanları genç kadınlardır.
Hepimiz fahişeyiz demeden olmaz!
Peki, ne yapabiliriz? Ben konuyu bir devrim meselesi olarak görüyorum. Kadınların takas edilen, el değiştiren, satılan varlıklar olarak görülmesi tüm patriarkal sistemlerin temelini oluşturuyor.
Bu satın alma erkeklere neredeyse doğal geliyor. Ama derin bir dönüşüm için uğraşırken neden fuhuşu gayri meşru bir iş olarak gördüğümüzü ilan etmeyelim.
Bugün Türkiye'de erkeklerin zevki için her türlü imkânı sunan İslami yorumlarının egemenliğine, turizm piyasası eşlik ediyor. Muhafazakâr-dinci erkekler açısından suçlu hep kadınlar. Bakın Bülent Arınç sekreteriyle beraber olup eşini bırakan milletvekili Özal'ı değil (bu Özallar bitmiyor kardeşim) serbest kadınların yer aldığı şehir kültürünü eleştirmiş. Kaldır özgür kadınları ortalıktan! Mesele hallolur diyor yani.
Feministler olarak bir ortak politika oluşturmaya ihtiyacımız var. Bir tavra bir duruşa ihtiyacımız var. Bu öyle bir duruş olmalı ki, serbest aşk yaşayan veya hakkında laf çıkan bir kadını fahişe diye harcamaya kalkan milletvekillerinin de karşısına çıkabilmeli, Aksaray'ın karanlık sokaklarında ki Romanyalı işçileri de kız kardeşleri olarak görebilmeli. Yani hepimiz fahişeyiz diyebilmeli.
Fuhuş müşterisi zengin erkeklerin, bunların Akmerkez Residencelarının, beş yıldızlı otel süitlerinin ipliğini de pazara çıkarabilmeli, evin rızkını fuhuşta harcayan fakir de olsa eşinden daha zengin olan erkeğinkini de.
Para karşılığı sekse karşı olmalı. Ama erkekler erkeklerle yapsın, ama erkekler kadınlarla. Hepsine karşı olmalı. Fuhuş müşterilerine ceza ise hiç fena bîr talep değil bence.
Ne dersiniz para karşılığı yasadışı seks yaparken yakalanan bir adam ceza yese fena mı olur? Rüşvetini bulurlar diyeceksiniz ama, hele bir bu işin müşterisi oldukları için aşağılanmaya başlasınlar o kısmı da sonra düşünürüz değil mi? (AD)