*Bu söyleşi ilk olarak Kadınİşçi.org'da yayınlandı.
Araştırmacı Özlem İlyas’ın kaleme aldığı, Ocak 2022’de İletişim Yayınları tarafından yayınlanan Freelance Emek: Ofissiz Çalışmanın Sınıfsallığı, “ofissizleşen” emeği anlatıyor.
Kitaba göre, insanları evinden veya istediği yerden, istediği zaman, istediği kişilerle, istediği gibi çalışarak geçimini kazanabileceği fikriyle “özgürlük” vaat eden bir emek rejimi bu. 7 gün 24 saat işe koşulabilmek anlamına da gelebiliyor. Üstelik “evde” olduğu için hem işveren hem hane halkının gözünde kolaylıkla görünmez hale gelen bir çalışma söz konusu. Kitapta da freelance emeğin tasfiye ettiği iş güvencesinin yerine konan “network” (ilişki ağı) bağlantılarının da, faydacı-çıkarcı yapısıyla nasıl yalnızlaştırıcı bir evren kurduğunu görüyoruz.
Araştırmacı Özlem İlyas, gitgide yaygınlaşan freelance çalışma koşullarının, güvencesizliği katmerlendirirken, neoliberal özgürlük vaadinin hilafına çalışanları suçluluk ve utanç duygularına sürüklediğini gösteriyor.
İlyas, freelance çalışanların haklarını, güvencesizliğini, dayanışma gruplarını, örgütlenme imkanlarını ve kadınların freelance çalışmayı nasıl deneyimlediklerini anlattı.
Freelance çalışanların karşılaştığı zorluklar neler?
Sözleşmesiz çalışmanın bir sonucu iş güvencesi ve sosyal güvenceden yoksun olmak. Yaptıkları işin ödemesini alıp alamayacakları veya ne zaman alabilecekleri hep bir soru işareti. Dahası geleceğe dair de belirsizlik bir kaygı unsuru. Ofissizler’in 2019’da yaptığı bir anket çalışmasına katılanların yaklaşık yüzde 90’ı 40 yaş altındaydı.
Emeklilik güvencesi olmayan bu kesimin yaşlılıkta nasıl geçineceği ve sağlık hizmetlerine erişimi ciddi bir mesele. Güvencesiz çalışma bu geleceksizliğin yanı sıra artan ödenmeyen emek demek. Bir iş yerinde çalıştığınızda ideal koşullarda yemek, temiz bir çalışma ortamı, servis ve kreş gibi hizmetlerden de yararlanabilirsiniz. Oysa evden çalışırken daha çok yemek ve temizlik yapıyorsunuz, kreş desteği de olmuyor.
En temel sorun ise belki de freelance çalışanların yalnızlığı olabilir. Zira meslektaşlarınız ve iş arkadaşlarınızla iletişiminiz zayıfladığında, aynı zaman ve mekânı paylaşmadığınızda bu sorunları bireysel sorunlar olarak görüp, kendinizi sorumlu kılabiliyorsunuz. Bu da artan kaygı ve suçluluk duygularıyla beraber çalışanların daha da içe dönmesine neden olabilir. Başkalarıyla iletişim kurmak maddi koşulların yanı sıra bu tür duygulanımsal engellere de takılabiliyor.
Dahası freelance çalışanların nerede ve nasıl isterlerse çalışabilecekleri düşünülüyor ama İstanbul’da sokağa çıkmayı bırakın, barınmak bile bir mesele haline geldi. Bunun beraberinde getirdiği eve kapanma süreciyle beraber iş ve iş dışı arasındaki sınırların bulanıklaşmasını düşünebiliriz. Freelance işler sıklıkla aciliyet taşıyor; zira şirketler yetiştiremedikleri işleri veya ana işleri olmayan işleri taşere etmiş oluyorlar. Böyle olmadığında bile (örneğin çeviri sektörü) dijital teknolojilerin her yeri işyeri haline getirmeyi mümkün kılmasından ötürü akşam ve hafta sonu mesaileri normalleşebiliyor. Bunun işçilerin fiziksel ve mental sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerini tahmin edebiliriz, ancak ayrıntılı çalışılmaya değer olduğunu düşünüyorum.
"Kaygı duyabiliyorlar"
Araştırmanızda sıkça yalnızlık, tedirginlik gibi duygular yer alıyor. Freelance çalışma ve duygular arasında sizce nasıl bir ilişki var?
Kaygı ve suçluluk gibi duygular freelance çalışmadan kaynaklanan sorunların toplumsallaşması önünde bir zorluk teşkil ediyor. Kaygı kişiyi ketleyebilirken, suçluluk da aslında sürekli kişinin kendisini sorumlu tutarak aslında daha toplumsal çözülmesi/görülmesi gereken sorunların bireysel sorumsuzluktan kaynaklandığı fikrine götürüyor. Bu ikincisi kişiye bir egemenlik hissi de verebilir; çalışma koşulları genelinde hakim olan sorunlar ve güvencesizliğin getirdiği belirsizlikler karşısında örgütsüzken bazen çok yetersiz hissedebiliyoruz. Kendimizi sorumlu/suçlu kılmanın buna karşı bir rahatlama da sağlayabileceğini ve bu döngüyü sürdürebileceğini düşünebiliriz.
Freelance çalışanlar hem güvenceli hem güvencesiz çalışmaya dair normların ve beklentilerin karşısında kaygı duyabiliyorlar. Bir yandan aileleri onların daha düzenli bir iş ve gelire sahip olması yönünde telkinlerde bulunabiliyor. Diğer yandan da güvenceden feragat ederlerse özgürlüklerine kavuşabilecekleri yönünde bir vaat var. Oysa hayatını nasıl idame edeceği, nereden, ne zaman ve nasıl çalışacağını ve iş ile iş dışı hayat arasındaki sınırları çoğu kez tek başına düzenlemek durumunda. Bu beklentiler ve belirsizlikler karşısında hissedilen kaygıyı yalnızlık katmerlendiriyor. Dahası kişinin sorumlu tutacağı bir işveren görünürde olmayınca başarısızlıktan kendini sorumlu tutma ve artan bir suçluluk sarmalı oluşuyor.
Sizce freelance çalışan kadınların yaşadığı sorunlar nelerdir?
Ofissizler’in freelance çalışan kadınlarla düzenlediği odak grup çalışmaları çalışma hayatında ve ev içi işlerde deneyimledikleri sorunlar hakkında bir fikir veriyor. Çalışma hayatında iş ilişkisi kurma ve sürdürme, alacakları tahsil etme ve ücret eşitsizliği gibi konularda sorunlarını dile getiriyorlar. Freelance çalışmanın önemli bir kısmı “sosyalleşme emeği” gerektiriyor. Erkek egemen iktisadi düzlemde bu noktada dezavantajlı olduklarını, dahası iş ilişkisi kurarken taciz gibi sorunlarla da karşılaştıklarını biliyoruz. Ayrıca bakım yükümlülüğü olan, ücret eşitsizliklerinden ötürü daha az geliri olabilen kadınların sosyalleşmeye harcayabilecekleri zaman ve vakit de daha az oluyor.
Ev içi emek ve bakım emeğinin cinsiyetler arası eşitsiz dağılımı ve toplumsallaşmaması da karmaşık sonuçlar doğurabiliyor. Kreş hizmeti alamayan ebeveynler ve öncelikli olarak kadınlar evden çalışıp bir yandan da çocuklarına bakmak zorunda kalabiliyor. Bu durumda bir yandan ücretli işi de yönetmek epey zor; geceye sarkabilen mesailerle sonuçlanabiliyor. Evden çalışan kadınların sıklıkla zaten evde oldukları için ev işlerinde daha fazla sorumluluk almaları beklenebiliyor. İşin ilginç yanı freelance çalışanın erkek olduğunda “girişimci”, kadın olduğunda ise “harçlık” için çalışan biri gibi algılanabiliyor olması. Bununla paralel olarak evden çalışan erkekse ev içi işlerde daha fazla rol almasının beklenmediğini görebiliyoruz. Hatta bir örnekte freelance çalışan bir erkek çocuğunu kadın bir freelance komşusuna bırakıp kafede çalışmaya gidiyordu.
Öte yandan bakım yükümlülüğü nedeniyle freelance çalışmaya geçmek isteyip gerçekleştiremeyen kadınlar da oluyor. Zira güvencesiz çalışanların kreşe erişimi çok daha zor ve bahsettiğim ücretli ve ücretsiz işleri aynı mekânda eş zamanlı yürütme çabası biraz imkânsız da bir girişim. Pandemide bunun krizini gördük. Ücretli çalışan ebeveynler ne bir önceki nesilden kadınların desteğine ne de ücretli bakım emeğine erişebildiler. Bu dönem gerçekleştirdiğim küçük bir saha çalışmasında kadınların hem ücretli hem ücretsiz mesailerinin uzadığını; bununla beraber de gerek ev içi ücretsiz, gerek ücretli işlerine dair yetersizlik duygularına kapıldıklarını gördüm. Bakım desteği olmadan freelance veya tam zamanlı işlerin sürdürülmesi olanaklı görünmüyor.
Söyleşinin tamamını buradan okuyabilirsiniz.
(SÖ/EMK)