Aslında Ocak'ın bir dönem önce mezun olması gerekiyordu. Fakat daha önceden açılmış iki soruşturması var ve birinden bir dönem uzaklaştırma cezası aldı. Dolayısıyla bu dönem mezun olması için kalan son yarı yılıydı fakat şimdi de okuldan atıldı.
Ocak'la Galatasaray Lisesi'nin önünde buluşuyoruz. Çünkü orada diğer arkadaşlarıyla birlikle stand açıp "parasız eğitim" için imza topluyorlar.
Asılması yasak afişler parasız eğitim talep ediyor
Ocak bu dönem okuldan çıkarılma cezası alan on öğrenciden sadece biri. Ayrıca kırk kişi de açılan soruşturmalar sonucu bir ay dan dört yarı yıla kadar uzaklaştırma cezası almış.
Öğrenciler Beyazıt Öğrenci Kolektifi olarak geçen hafta çadır kurmuş ve olayı protesto etmek istemişti. Ancak okul yönetimi ve emniyet güçleri öğrencilere müdahale ederek eylemlere engel olmuştu.
Ocak'ın daha önceki iki soruşturma konusu afiş asmak ve güvenlik görevlilerine kimlik göstermeyi reddetmek.
"Astığımız afişler savaş karşıtı ve parasız eğitim talep eden afişlerdi" diyen Ocak mayıstan bu yana özel güvenlik görevlilerin yerleşkede görev yaptığını hatırlatıyor.
"Amaç öğrencileri kontrol altına almak, birbirleriyle sosyal ilişkilerini keserek muhalif oluşumu üniversitede engellemek. Öyle ki bir fakülteden diğerine geçmek bile yasak. Fakat aynı fakültede ders alabiliyorsunuz ve garip bir durum çıkıyor ortaya."
Güvenlik görevlilerine kimlik göstermeyi reddeden Ocak'ın gerekçelerinden biri de görevlinin ismiyle hitap edip kimliğini göstermesini istemesi olmuş.
Beni tanıyan güvenlik görevlisi kimliğimi de görmek istiyor
Ocak "Amaç öğrenciyi tanımaksa ismimle hitap ettiğine göre kimlik göstermeye gerek yok. Fakat biz bu nedenle görevlinin biber gazlı, coplu, demir çubuklu saldırısına maruz kalarak bir ay boyunca tartaklanarak okula girmek zorunda kaldık" diyor.
Soruşturmaların gerekçelerini sorduğumuz Ocak bu konuda pek çok örnek veriyor. Çarpıcı olanları şöyle:
* Soruşturmaların birinin gerekçesi gitar çalmak. Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Disiplin Yönetmeliğine göre yüksek sesle konuşmak, yere izmarit atmak bile suç olabiliyor.
* Geçen dönem bir arkadaşımız Edebiyat fakültesi önünde sancılandı. İki kişi koluna girerek Fen Fakültesi'nin önüne kadar onu taşıdık. Aradaki mesafe on dakika sürüyor. Oradan da Mediko'ya götürecektik onu. Daha sonra öğrendik ki arkadaşa soruşturma açılmış. Gerekçeyse "Okuldan karnını tutarak, yanındakilerle fısıldaşarak şüpheli şekilde uzaklaşmak".
* Bir arkadaşımıza afişleri indirmek isteyen görevlilere mukavemetten iki ayrı soruşturma açıldı. Ancak soruşturmalara göre arkadaşımızın aynı saatte hem Hukuk hem de Edebiyat Fakültesinde olması gerekiyor. Bir kere fizik kanunlarına aykırı. Fıkra gibi.
İşçiye, öğretim üyesine de soruşturma
Soruşturmalar sadece öğrencilere açılmıyor. İÜ'de görev yapan bir işçiye de yemekhanenin özelleştirilmesine karşı yürütülen eylem kapsamında "içeriye toplu ayran ve ekmek sokmaktan" soruşturma açılmıştı.
Ocak'ın verdiği bilgiye göre yönetim iki öğretim üyesine üç yıllık kademe durdurma cezası vermiş. Gerekçe aynı eylemde rektör aleyhine slogan atan öğrenciye müdahale etmemek ve basın açıklaması okuyan öğrenciye megafon tutmak.
Ocak'ın bir ablası üniversite mezunu, çalışıyor. Bir de kardeşi var üniversite sınavlarına hazırlanan. Babası emekli olan Ocak'ın annesi ev kadını.
Ocak "Bir amaç da öğrenciyle ailesinin arasının bozulması. Ama planladıkları gibi olmuyor" diyor.
"Zaten soruşturma belgesinden bir öğrenciye bir de aileye gönderiliyor. 'bakın, görün çocuğunuz okumak yerine bu işlerle uğraşıyor, verin dersini' mesajı vermek istiyorlar. Yönetime göre öğrencinin görevi okula git gel yapmak."
Ailem bana değil rektöre tepkili
Ocak'ın ailesi önceleri çok üzülmüş. Ancak artık çocuklarına destek oluyorlar. Ocak'ın söylediğine göre öğrencilerin 'parasız eğitim' gibi taleplerini haklı ve meşru bulmalarının yanı sıra soruşturma gerekçelerini de saçma buluyorlar.
Önceki yıllarda Ocak'a bir soruşturma da okulda ülkücü olduğu söylenen bir öğrenciyi darp etmekten açılmış.
Ocak "Ailem benim kimseyi darp edemeyeceğimi bilir. Onlar da inanmıyor artık. Annem rektörle konuşup 'böyle saçmalık mı olur' demek istediğini söyledi. Onların tepkileri bana değil üniversiteye karşı" diyor.
Aslında sol geleneğin etkisiyle İstanbul Üniversitesi diğer üniversitelerle kıyaslandığında daha az ticarileşmiş, daha fazla hak kazanımının olduğu bir üniversite.
Gündemde bir konu olarak çoğu üniversitede zorunlu bağış olarak kayıt parası dışında da okula para vermek zorunluyken İÜ'de bu uygulama yok. Yaz okulunun paralı hale getirilmesinin önüne yine öğrenciler karşı durarak geçti.
"İdeolojik ayran" tartışmalarının yaşandığı yemekhanenin özelleştirilmemesine karşıt mücadeleleri de sıkıydı.
Ocak, "Bütün bunların dışında parasız eğitimin gerçekten mümkün olacağına inanıyoruz. Harçların kaldırılması gerektiğini düşünüyoruz. Barınma ve ulaşım en büyük sorunlardan. Devletin yapamayacağı işler mi bunlar. Eğitime ayrılmayan bütçe savaşa ayrılıyor" diyor.
Okulda yaklaşık 200 tane gözetleme kamerası olduğunu söyleyen Ocak "Oysaki bizim laboratuarlarımız dökülüyor, kütüphanesi olmayan fakülteler var. Harcamalar özel güvenliğe gidiyor. Üstelik transkript ya da öğrenci belgesi için ücret ödüyorsunuz. Bu uygulamaların kalkmasını talep ediyoruz" diyor.
Ocak eski rektör Kemal Alemdaroğlu ve rektör Mesut Parlak için "'Gelen gideni aratıyor' diyenler var. Katılmamak mümkün değil. Alemdaroğlu zamanında da öğrenciler baskı altındaydı ama Parlak hem Milliyetçi Hareket Partili (MHP) kökenli hem de şimdi Adalet ve Kalkınma Partili (AKP). 'Bu üniversitede siyaseti bitireceğim' diye aleni açıklamaları var" diyerek Parlak'ı eleştiriyor.
Sorun rektörün de değil devletin sorunu
Fakat Ocak'ın Parlak'ın istifasıyla çözüm bulunacağına dair inancı yok. Çünkü rektörlerden öte bu sorun devletin sorunu. İlk muhalif tepkinin gençlikten geleceğini iyi bildikleri için ilk kontrol edilecek yerin de üniversiteler olduğuna inanıyorlar. İçişleri Bakanlığının genelgesi olmazsa rektör de böyle sert davranamazdı. Ocak mezun olunca tezsiz yüksek lisans yapıp öğretmen olmayı düşünüyor. Eğer yapmazsa bitirdiği bölüm itibarıyla diplomalı işsizler ordusuna katılacağına inanıyor.
Bir diğer deyişle Ocak er ya da geç İÜ'den mezun olacağına emin. Çünkü soruşturmaların hukuksuz olduğu daha önce kazanılan davalardan da belli. O da dava açmış. Bir avukatı var.
"Avukatım daha önce bizim okuldan mezun olmuş, aynı süreçten geçtiği için bizi çok iyi anlıyor."
Ocak'ın dayanıştığı bir avukatı var. Fakat Ocak soruşturmalar artıkça hukuki mücadelenin de zor olacağı görüşünde. Dava harcı 125 YTL. Ancak bir öğrenciye birden fazla soruşturma açılıyorsa bu meblağ da artıyor.
Ocak dava sürecinin çok uzun ve yorucu olduğunu söylüyor: "Dava sonuçlanınca kazanacağımız kesin. Ama çoğu durumda verilen uzaklaştırma cezaları bitmiş olduğunda dava sonuçlanıyor ve böylece anlamı kalmıyor."
Ocak hukuki mücadelenin yanı sıra toplumun diğer muhalif bileşenlerinin de katılacağı ayrıca bir mücadele gerçekleştirmek gerektiğini düşünüyor. (EZÖ/EK)