Güz Baharı
Yönetmen: Vladimir Michalek
Film, yaşına rağmen dinçliğini koruyan ve hayal dünyasıyla gerçek dünya arasında gidip gelen 75 yaşında bir emekli olan Fanda'nın trajikomik öyküsü konu alıyor.
Fanda Hána ile eski dostu emekli oyuncu Eda, zamanlarını şaka yaparak geçirmekten hoşlanırlar. Fanda kah zenginmiş gibi davranır, kah bilet kontrolörlüğüne soyunur, kah Metropolitan Operası'ndan bir bilge kişinin kılığına girer, kah emlakçılara gidip kendisini pahalı malikanelerde gezdirtir.
Fanda'nın 44 yıllık karısı Emilie, onun hayatta en büyük destekçisidir, ama aynı zamanda eğlencesinin bütün keyfini de kaçırır. Emilie, Fanda'nın yaşının getirdiği gerçekleri kabullenemediğini düşünmektedir; onun derdi bir huzurevine yerleşip cenazeleri için para biriktirmektir.
Emilie, Fanda'yı gerçek hayata döndürmek için çok uğraşır, bir bakıma bunu başarır da. Ama "normal hayat"a dönmek Fanda'yı mahveder, en yakın dostu hastalanınca durumu daha da kötüleşir...
Oğul
Yönetmenler: Jean-Pierre Dardenne & Luc Dardenne
Otuz yaşındaki Olivier, mesleki eğitim merkezinde marangozluk eğitmenidir ve yalnız yaşamaktadır. Magali'yle evliliği, beş yıl önce tek çocuklarını yitirince bitmiştir.
Bir gün atölyeye on altı yaşındaki Francis gelir, çıraklık yapmak istemektedir. Olivier bu çekingen, sıkılgan delikanlıyı marangozluk atölyesine almaz, ama daha sonra onu takip etmeye başlar; eğitim merkezinin koridorlarından şehrin sokaklarına, oradan da gencin oturduğu apartmana kadar...
Avare Gençlik
Yönetmen: François Armanet
60'lı yılların ortalarında, Normandiya'da bir kır evinde verilen partide Philippe, Charlotte'un güzel, siyah gözlerine vurulur.
İkisi de birbirlerine bir şey söyleyemeyecek kadar utangaç olduklarından, Aretha Franklin'in bir baladının nağmeleri eşliğinde uzun, yavaştan alınmış bir öpücükle yetinirler. Fakat Philippe henüz kendini böyle bir aşk ilişkisi için hazır hissetmemektedir, onun yerine arkadaşı Marc'ı taklit etmeyi yeğler.
Marc, Philippe'i sürekli takıldıkları mekânda birbirlerini acayiplikte geçmeye çalışan kafadarlarıyla tanıştırır. Bu gençler, kızlara hep kötü davranmaktadır. Bir zamanların utangaç Philippe'i kısa sürede tam bir kadın avcısı olup çıkar ve çok geçmeden kızlar elinde oyuncak olur. Bayan hayranlarından biri de Nathalie'dir, Philippe onu çocukluğundan beri tanımaktadır ve şu işe bakın ki, Nathalie Charlotte'un en iyi arkadaşıdır.
Bebekler
Yönetmen: Takeshi Kitano
Kitano'nun yeni filmi, Bunraku tiyatrosunun bebeklerinden esinlenerek, ölmeyen aşk ve bağlılık üzerine, hüznün güzelliğiyle ince ince örülmüş üç öykü arasında gidip geliyor.
Matsumoto ve Sawako vaktiyle mutlu bir çiftmişler, ama herşeye burnunu sokan ebeveynlerinin baskısı ve başarı, adamı trajik bir seçim yapmaya itmiş. Şimdiyse sonsuza dek kırmızı bir ipek urganla birbirlerine bağlı halde, Japonya'yı dolaşıyorlar...
Hiro yaşlanmakta olan bir yakuza patronu. Otuz yıl önce yoksul bir fabrika işçisiyken, onu seven sadık sevgilisini başarıya ulaşma düşleriyle terk etmiş. Şimdi, eskiden buluştukları park, onu çekiyor...
Haruna, denize bakarak epey vakit geçiriyor, güzel yüzü sargılar içinde. Çok uzun süre önce değil, hemen kazadan önce, TV şovları ve imza günlerinin dünyasında yaşayan, başarılı bir pop yıldızıymış. Nukui büyük ihtimalle onun en sadık hayranı ve bugün bunu kanıtlamak istiyor...
Sophiiiie!
Yönetmen: Michael Hofmann
Yirmili yaşlarının daha başında ve hamile olan Sophie, karnındaki çocuğun babasının kim olduğunu bilmemektedir. Sabah gidip kürtaj olacaktır, ama yapması gereken şeyin bu olduğundan emin değildir. Geceleyin sevgilisinin motosikletini çalıp aşırı hız yaparak Hamburg'un merkezinde dolaşır.
Çok geçmeden Sophie, kendisi için yeni olan, erkeklere has bir dünyaya girer. Az kalsın ona tecavüz edecek bir grup maço ve sarhoş erkeği cinsel anlamda tahrik etmekten, sokakta karşısına çıkan adamın tekine kendini peşkeş çekmeye kadar, çeşitli tehlikeli durumlardan ucu ucuna kurtularak geçirir geceyi. Yanında beş parası olmadan bir takside uzun süre gittikten sonra, durumunu taksi şoförü Aziz'e açar...
Sağ Omzumdaki Melek
Yönetmen: Djamshed Usmonov
Moskova'da geçirdiği 10 yılın ardından, boynu bükük serseri Hamro, ölmek üzere olan annesi Halime'ye bakmak için küçük Tacik kasabasına geri döner. Annesinin evini ve eşyalarını bir an önce satması gerektiğini anlar. Ta yıllar önce arkasında bıraktığı borçların vadesi çoktan dolmuştur ve kasaba halkı da artık yüz göz olduğu büyük kent insanları kadar acımasızdır.
Hamro hemen evin tadilat işlerine girişir: hem evi daha iyi bir fiyata satabileceğini düşünmektedir; hem de annesi tabutunun utanç verici biçimde duvar üstünden atlatılmasını istemediği için bir tabutun vakarla çıkabileceği genişlikte süslü bir çifte kapı arzu etmektedir. Çok geçmeden bu sessiz taşra kasabasında, Hamro'nun başına beklediğinden çok daha fazla şey gelecektir...
Ben Babayım
Yönetmen: Dani Levy
Dani Levy'nin son filmi olan "Ben Babayım" aile bağlarının her yönde kıvrılıp büküldüğü, çekici bir trajik komedi.
Genç evliler Marco ve Melanie, gündelik varoluşun sinir bozucu tüm küçük sorunlarına karşın tutku ve kaosla dolu bir hayat yaşamaktadır. Aşkları, kabarmış denizlerdeki bir fener ışığı gibidir. Ama iş hayatının baskıları, yanık tostlar ve kirli çamaşırlar birbirlerine karşı şefkatlerini aşındırmaya başlamıştır, üstelik altı yaşındaki oğulları Benny'ye ayıracak vakit de bulamıyor gibidirler.
Dünyaları parçalanmak eşiğindeymiş gibi görünürken, Melanie Benny'yi de yanına alıp evden ayrılır. O boşanma davası açınca, Marco birdenbire babalığı ne kadar sevdiğinin farkına varır ve yaşamını sonsuza dek değiştirebilecek bir karar verir...
Ya Hep Ya Hiç
Yönetmen: Mike Leigh
Canı sıkkın ve hüsrana uğramış Penny'nin, iş kaçkını bir taksi şoförü olan kocası Phil'e duyduğu aşk tükenmiştir. Phil yumuşak, filozof ruhlu bir adamdır, Penny ise bir süpermarkette kasiyer olarak çalışmaktadır. Kızları Rachel bir huzurevinde temizlik yapar, aşırı kilolu oğulları Rory ise işsiz ve saldırgandır.
Phil ve Penny'nin hayatında neşe ve keyif kalmamıştır; ama beklenmedik bir trajedi gerçekleşince yakınlaşırlar, aşklarını yeniden keşfederler. Aynı Londra varoşunda yaşayan ve sorunlu ailenin hayatının bir parçası haline gelmiş komşuların çoğu, kendilerini onların duygusal yolculuğuna katılmış bulur...
Victor'un Uyanışı
Yönetmen: Peter Sollett
Ergenlik üzerine dürüst bir çalışma olan bu eğlenceli komedi, Latin erkek şovenizmiyle ilgili kimi klişeleri ortaya seriyor.
New York'un doğu yakasının aşağı semtleri yaz sıcağında pişmektedir. Kendini karşı konulmaz bir Kazanova zanneden 16 yaşındaki yakışıklı Victor, baş belası kız kardeşi Vicki ve gıcık erkek kardeşi Nino, onlara göz kulak olan egzantrik nineleriyle birlikte apartman dairelerine tıkılmış, delirmek üzeredirler.
Sıcağın etkisini biraz olsun azaltmak için, Judy Ramirez ve arkadaşları gibi Victor da belediyenin yüzme havuzuna gitmektedir. Kendini ele vermeyen, mesafeli, ağız sulandırıcı Judy, semtteki bütün delikanlıların hayalini kurduğu güzel ve esrarengiz bir kızdır.
Victor âşık olmuştur galiba. Judy'nin sevgilisini terk ettiğini duyunca, kızın erkek kardeşi aracılığıyla onunla tanışır. Ama Judy bir sevgiliden fazlasını aramaktadır. Kızın bir şeylere ihtiyacı vardır, ama bunların ne olduğunu tam olarak ifade edemez. Hakiki, özel bir şeyler... Bundan aşağısı kurtarmayacaktır... (GE/BB/NK)
* Özetler İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı'nın festival kitapçığından alınmıştır. Vurgular ve ara başlıklar Bianet'e aittir.