WOMEX ve Oslo World’un dünkü (26 Ekim) oturumunda Sanatçı Ferhat Tunç'un videolu mesajı yayımlandı.
Freemuse, WOMEX 20'nin Cumartesi günü gerçekleşen oturumunda ve dün Oslo World’da sanatçıların, sivil toplum kuruluşlarının ve bireylerin dünya çapında dayanışma oluşturmak için kendi ağlarını kurabilecekleri Küresel Sanatsal Özgürlük Eylem Ağı'nı (GAN) tanıttı.
Uluslararası bu iki önemli oturumun konuklarından biri, hakkında çok sayıda dava açılan ve aldığı hapis cezaları nedeniyle Türkiye’yi terk etmek zorunda kalan sanatçı Ferhat Tunç oldu.
Tunç, video yoluyla katıldığı etkinliklerde, yaşadığı baskı ve sosyal medya tacizlerine değindi.
“Vazgeçmeye niyetim yok”
"Ülkemizde güçlü muhalefet olmadığı veya her kendini ifade eden büyük baskıyla karşılaştığı için dijital ve küresel desteklerin sonuç verici olacağına inanıyorum" diyen Tunç, konferans katılımcılarına şöyle seslendi:
"Türkiye'de özgür sanat yapmaya çalışan bir Kürdüm. Hem Kürt hem de muhalif kimliğim kırk senedir baskıya, hapis cezalarına, konser yasaklarına uğramama neden oluyor. Size bu videoyu hazırlarken Kürtçe bir tiyatro oyunu ‘kamu düzenini bozacağı’ iddiasıyla yasaklandı mesela.
“Ana dilim Kürtçe fiili olarak yasakken Kürtçe seslendirdim, devrimci marşlar yasakken bunları seslendirdim. Bedelini hapis ve sürgünle ödesem de bu kararlılıktan vazgeçmeye niyetim yok. Özgür olmayabilirsiniz ama özgürlükten vazgeçtiğinizde asla sanat yapmış olmuyorsunuz."
“İktidar ceza verdikçe tehditler artıyor”
Çok sık çevrimiçi tehditlere, tacizlere uğradığına dikkat çeken Tunç, bunun Türkiye yargısının hakkında verdiği hapis cezalarından sonra arttığını belirtti:
“Tweetlerim birkaç tane iddianamenin konusu oldu, hapis cezalarıma gerekçe yapıldı. İktidar yanlıları da bu hukuksuzluğu referans alarak ölümle tehdit etmeye başladı. Kendimizi sahnede de dijital ortamda da ifade etmemizin önüne geçmeye çalışıyorlar. Ben tweetlerim nedeniyle duruşma gününü beklerken, beni dijital ortamda ölümle tehdit edenler için hiçbir işlem yapılmıyor.
“Albüm kapağımı dijital ortamda paylaştım ve bu durum savcıların dava açmasına yol açtı çünkü kapakta Türkiye'nin kırk yıl önceki devrimci önderlerinin fotoğrafları vardı. Çevrimiçi alanlar daha özgürlükçü ifade kanalları olmasına rağmen Türkiye gibi ülkeler bunu tanımıyor ve hatta muhalif avı için bir saha olarak görüyor.” (TP)