*Manşet görsel: birebels.com
Gördükleriniz ve okuduklarınız şu an olan şeyler değil. (1)
– Donald J. Trump, 2018
O tarihten bu yana, hakikat ve yalan arasında bir mücadele yaşanıyor. Bu mücadele, her zaman olduğu gibi, hakikatin zaferiyle sona erecek. (2)
– Adolf Hitler, 1941
Bana inanmalısınız çünkü her zaman ve her yerde gerçeği söylemek âdetimdir. Bu benim hayat felsefemdir. (3)
– Benito Mussolini, 1924
Faşist Yalanların Kısa Tarihi bu üç "vecize"yle başlıyor. Giriş, Faşist Yalanlar Üzerine, Faşizm Tarihinde Hakikat ve Mitoloji, Vücut Bulmuş Faşizm, Hakikatin Düşmanları, Hakikat ve İktidar, Vahiyler, Faşist Bilinçdışı, Faşizm Psikanalize Karşı, Demokrasi ve Diktatörlük, Yıkıcı Güçler, Sonsöz-Tarihe Karşı Popülist Savaş başlıklardan oluşuyor.
Tanıtımdan
Günümüzde yalan, artan oranda ampirik gerçekliğin yerini alıyor. ‘Uydurma haberler’ gerçek diye önümüze konuldukça, bunlardan yola çıkılarak oluşturulan fikirler hükümet politikalarına dönüşüyor. Bugün ‘hakikat ötesi’ hakkında konuşulanların siyasi ve düşünsel kökeni faşist yalanların tarihinde yatıyor. Bunu her daim hatırlamalıyız.”
Halkın bir bölümünün özgürlüğü ve refahının diğer bir bölümünün mutsuzluğuna ve yoksunluğuna endekslenmesi, içinde bulunduğumuz siyasi manzarada ilk göze çarpan motif olmaya başladı. Bu motifin doğallaşmasının yolunun yalanın kamu felsefesi olmasından geçtiğini düşünmek için elimizde pek çok neden var.
Federico Finchelstein Faşist Yalanların Kısa Tarihi’nde günümüzdeki otoriterleşme ve faşistleşme eğilimini anlamaya çalışırken, hem Hitler ve Mussolini’nin “sıradan” yalanlar olarak görülemeyecek “mitsel” yalanlarına dair tarihsel ve felsefi bir okumaya girişiyor hem de yalanının bir hükmetme ve zulmetme aracı olarak bugünün otoriter popülist liderleri tarafından nasıl devralındığının izini sürüyor.
Tadımlık
Irkçı yalanlar aşırı siyasi şiddete yol açar. Faşizm tarihinin en önemli derslerinden biri budur. Bugün yalanlar yeniden iktidara geldi. Şu an yaşadıklarımız faşizm tarihine dair hayati bir ders niteliğinde. Eğer içinde bulunduğumuz bu can sıkıcı dönemi anlamak istiyorsak faşist ideologların tarihiyle ilgilenmeli, söylemlerinin nasıl ve neden Yahudi Soykırımı’na, savaşa ve yıkıma sebep olduğuna bakmalıyız.
Bu kadar çok şiddet ve ırkçılığın kısacık bir sürede nasıl meydana geldiğini bize hatırlatan bir tarihe ihtiyacımız var. Naziler ve diğer faşistler nasıl iktidara geldiler ve milyonlarca insanı neden katlettiler? Bunu, ideolojik yalanları yayarak başardılar. Faşist siyasi güç, büyük ölçüde hakikate el konulması ve yalanların olabildiğince geniş kitlelere yayılmasından türer.
Bugün dünyada yeni bir sağ popülist lider dalgası yükseliyor. Geçmişteki birçok faşist lider gibi onlar da siyasi güçlerini, hakikati bulandırarak, mit, öfke ve paranoyayı açıkça onaylayarak ve yalanı teşvik ederek elde ediyorlar.
Bu kitapta faşistlerin siyasi yalanları nasıl kullandıklarına ve hakikatten ne anladıklarına dair tarihsel bir analiz yapıyorum. Bazen faşizm sonrası [post-fascist] bazen de hakikat ötesi [post-truth] olarak adlandırılan, içinde yaşadığımız bu dönemle oldukça yakından ilgili bir konu.
Bu kitap, günümüzde başvurulan siyasi yalanlar üzerine akıl yürütmemize yardım etmek için yazıldı. Bu amaçla faşist siyasetteki yalanların hikâyesini anlatan tarihsel bir çerçeve sunuyor.
Yalan söylemek elbette siyaset kadar eski. Propaganda, riyakârlık ve düzenbazlık, siyasi güç mücadeleleri tarihinin her ânında mevcut. Çoğunluğun iyiliği için gerçeği saklamak neredeyse bütün siyasi tarihlerin tipik özelliği. Liberaller, komünistler, hükümdarlar, demokratlar ve tiranlar sürekli yalan söylemişler.
Emin olun ki yalan söylemek ne tarihteki faşistlerin ne de onların günümüzdeki torunlarının tekelinde. Bir Alman Yahudisi olan filozof Max Horkheimer’ın bir zamanlar gözlemlediği gibi modernizmin temelinde hakikatin iktidara teslimiyeti yatıyor.(4)
Fakat aynı argüman antikçağ için de geçerli. Yakın tarihteki faşist yalancıları inceliyor olmamız liberallerin, muhafazakârların ve komünistlerin yalanlarını görmezden geldiğimiz anlamına gelmez. Yalan söylemek ve gerçeği eğip bükmek birçok siyasi hareketin belirgin özelliğidir. (5)
Ancak faşistlerin ve günümüzün popülist yalancılarının top çevirdikleri kendilerine has bir ligleri var. Bu kitapta bunu açık etmek istiyorum. Siyasette faşist yalanların ayrı bir yeri var. Genelde bunlar büyük yalanlardır ancak farkları mertebelerinde yatmaz. Yalanın faşizmde çok önemli bir yeri vardır. Diğer siyasi gelenekler için bunu söylemek doğru olmaz.
Liberalizm için mesela, yalan rastlantısaldır. Ama faşizm için değildir. Aslına bakılırsa faşist aldatmacaların tarihteki diğer siyaset biçimleriyle ortak yönü azdır.
Faşist yalanlar daha geleneksel siyasi düzenbazlıkların ötesinde bir yere konuşlanırlar. Faşistler, söyledikleri yalanların mutlak hakikatin hizmetinde olduğunu düşünür. Mutlak hakikat olarak sundukları ise aslında daha da büyük yalanlardır. Bu nedenle faşistlerin siyasetteki yalanlarının kendine has bir tarihi vardır. (S:11-12-13)
Yazar hakkında
Arjantinli tarih profesörü, halen New York City’de bulunan New School for Social Research’te tarih kürsüsünde ders veriyor. Faşizmden Populizme kitabı da İletişim'den çıktı.
"Transatlantic Fascism: Ideology, Violence and the Sacred in Argentina and Italy "(1919-1945 /2010), "The Ideological Origins of the Dirty War: Fascism, Populism, and Dictatorship in Twentieth-Century Argentina " (2014) kitaplarının yazarı. Lisansı Buenos Aires Üniversitesi’nden, doktorası Cornell Üniversitesi’nden (2006). (APA)
* Federico Finchelstein, Faşist Yalanlarının Kısa Tarihi, çeviri: Zeynep Şarlak, Editör: Aybars Yanık, kapak: Suat Aysu, uygulama: Hüsnü Abbas, düzelti ve dizin: Berkay Üzüm, İletişim Yayınları, 1. Baskı 2021, İstanbul,148 s.
1) Akt. Philip Bump, “A New Peak in Trump’s Efforts to Foster Misinformation”, Washington Post, 25 Temmuz 2018.
2) Max Domarus (der.), Hitler: Speeches and Proclamations, 1932-1945, Tauris, Londra, 1990, s. 2489.
3) Edoardo ve Duilio Susmel (der.), “Benito Mussolini”, Opera omnia, La Fenice, Floransa, 1951-1962, cilt 19,
4) Max Horkheimer, Between Philosophy and Social Science, MIT Press, Cambridge, MA, 1993, s. 278. 13 s. 114. 12
5) Bkz. Hannah Arendt, “Truth and Politics,” New Yorker, 25 Şubat 1967; Alexandre Koyré, “The Political Function of the Modern Lie,” Contemporary Jewish Record, sayı 8, 1945, s. 290-300; Agnes Heller, La verità in politica Castelvecchi, Rome, 2019; Jacques Derrida, Historia de la mentira: Prolegómenos, Universidad de Buenos Aires, Facultad de Filosofía y Letras, Buenos Aires, 1995. Ayrıca bkz. Martin Jay, The Virtues of Mendacity: On Lying in Politics, University of Virginia Press, Charlottesville, 2010; Timothy Snyder, The Road to Unfreedom, New York, Tim Duggan Books, 2018.