Fotoğraf: Emine ve Ferit Şenyaşar Urfa Adliyesi önünde/MA
"Hürriyet Gazetesi Okur Temsilciliği"nden sonra kendi blogu "Medya Ombudsmanı"nda ifade özgürlüğü ve medya etiği gözlemciliğini sürdüren gazeteci Faruk Bildirici, Mezopotamya Ajansı'nın (MA) merkez medyanın Şenyaşar ailesine uyguladığı ambargoya yönelik sorularını yanıtladı.
Faruk Bildirici
Bildirici, MA'dan Yüsra Batıhan'a, "Bu, hep birlikte ayağa kalkılması, sürekli birinci sayfadan, ana haberlerde, televizyonlarda verilmesi gereken bir olay. Bunun üzerine yeterince gitmediğimiz sürece bu adaletsizliğin bir parçası haline geliyoruz." dedi.
Urfa'nın, Suruç ilçesinde, 2018 genel seçimleri öncesinde, 14 Haziran 2018'de eşi ve iki oğlu AKP'li Yıldız ailesi mensuplarınca katledilen Emine Şenyaşar ve saldırıdan yaralı kurtulan oğlu Ferit Şenyaşar, Urfa Adliyesi önünde 9 Mart 2021'de başlattıkları Adalet Nöbeti'ni, Ferit Şenyaşar'ın Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi'nden milletvekili seçilmesinin ardından 846'ncı gününde Ankara'ya taşımışlardı.
Yaygın medya ambargosu
Şenyaşar ailesi, hafta içi her gün TBMM'nin Dikmen kapısından Adalet Bakanlığı'na yürüyor. Sağlık sorunları nedeniyle yolu tekerlekli sandalyeyle kat eden Emine Şenyaşar, elinde taşıdığı "Adalet" yazılı dövizle geldiği bakanlık önündeki yetkililere "Neden Halil'in (cinayetleri azmettirdiği ileri sürülen eski AKP milletvekili İbrahim Halil Yıldız) arkasını tutuyorsunuz" diye tepki gösteriyor.
Nöbet eylemi Urfa'da sürdürüldüğü esnada "Medyanın gözü adaletsizliğe nasıl bu kadar kör olur" başlıklı bir yazı da kaleme almış olan yazan "Medya Ombudsmanı" Faruk Bildirici, ambargoya ilişkin soruları yanıtladı. MA'dan Yüsra Batıhan'a değerlendirmelerde bulundu.
Fakıbaba'nın açıklamaları sonrası unutuldu
Ailenin adalet arayışının Türkiye'de adaletin olmadığı, adaletsizliğin ise iktidar tarafından korunduğunun göstergesi olduğunu belirten Bildirici, "Bu, siyasi iktidar mensuplarının işlediği cinayetlerde hukukun işlemediğinin en somut, en çarpıcı örneği. Medya bunu sürekli izlemeli, haber yapmalı. Doğrusu budur. Ama maalesef, Şenyaşar ailesine Urfa'da başlattıkları direnişte de yeterince ilgi gösterilmedi. Seçimlerden önce de Fakıbaba, Şenyaşar cinayetinde kendi eksikliği açısından özür dilemişti. Ondan sonra eksikliklerin dile getirildiği birçok haber yapılsa da daha sonrasında unutuldu" dedi.
Adaletsizliğin bir parçası haline gelmek
Adalet Nöbeti'nin Ankara'ya taşınmasının önemine dikkat çeken Bildirici, "Başkentin merkezinde bu mücadelenin medya tarafından görülmesi lazım. Yaygın medya bu bağlamda işlevini yerine getirmiyor. Gazetecilere yönelik baskı söz konusu olduğunda, arkadaşlarımız hapishaneye atıldığında, başka bir adaletsizlik olduğunda itiraz ediyoruz." dedi.
"Ama bu, hep birlikte ayağa kalkılması, sürekli birinci sayfadan, ana haberlerde, televizyonlarda verilmesi gereken bir olay. Bunun üzerine yeterince gitmediğimiz sürece bu adaletsizliğin bir parçası haline geliyoruz. Asıl üzücü olan da bu."
Gazeteciler görevlerini yapmalı
İktidarın, seçimlerin ardından baskı ortamını arttırdığını söyleyen Bildirici, "Erdoğan'ın, iktidar sözcülerinin konuşmasından bu baskıların süreceği anlaşılıyor. Şenyaşar ailesini takip eden gazetecilere izin verilmemesi bunun bir örneği. Ancak gazetecilerin bu koşullarda da görevini yapması gerekir. Bu yürüyüşü haber yapmayı sürdürmek, adalet arayışını yansıtmak, bu esnada gazetecilere yönelik baskıları da topluma duyurmak zorundayız" dedi.
(YB/AEK)