Sorumluların bulunarak cezalandırılmasını talep eden Basın Emekçileri Sendikası (Basın-Sen) Başkanı Kemal Darbaz, Yapılan hareket provokatiftir" dedi.
Gazeteciyi ülkücüler yumrukladı
KKTC Ülkü Ocakları'nın 17 Ekim'de yaptığı eylemi esnasında "Yeniçağ" gazetesi editörü Murat Kanatlı, ülkücülerin saldırısına uğrayarak tartaklandı, başından ve omuzlarından yumruklanarak elinden fotoğraf makinesi alındı.
Ülkücülerin eylemini izleyerek fotoğraf çekmekte olan gazeteci Murat Kanatlı'nın saldırıya uğradığı olaya polis seyirci kalırken, daha sonra da polisin Kanatlı'ya "Orada ne işin vardı? Sen de gidip fotoğraf çekmeseydin" dediği öğrenildi.
Saldırıya uğradıktan sonra Murat Kanatlı Lefkoşa Polis Müdürlüğü'ne giderek ülkücülerin kendisini darp etmesinden ve dijital fotoğraf makinesinin hafıza kartına el koyarak geri vermemesinden şikayetçi oldu.
Polis kalkansız ve copsuz
"AB ve ABD'nin KKTC seçimlerine müdahalesini protesto" gerekçesiyle ülkücüler 17 Ekim'de Lefkoşa'da bir yürüyüş gerçekleştirdi. Amerikan Elçiliği önüne giden, buradan Ledra Palace'a yürüyen ülkücüler bir basın bildirisi okudular, Şehitler Abidesi ve Afrika önünde durarak dua ettiler, sloganlar attılar.
"Bozkurtlar burada, hainler nerede", "Bozkurtlar burada, allahsızlar nerede", "AB'ye hayır, inadına Turan", "Yunan köpektir, köpek kalacak", "Bozkurtların ordusu, hainlerin korkusu", "AB sabrımızı taşırma" gibi sloganlar atan ülkücülerin eylemi esnasında polisin kalkansız ve copsuz olarak eylemi izlediği gözlendi.
Eylem izleyen gazeteciye dayak
Daha sonra Lefkoşa'daki Ülkü Ocakları binası önüne giden ülkücülerin temsilcisi balkona çıkarak burada açıklama yaptı."Genç TV", "NTV", "BRT", "Avrasya", "Kıbrıs" yayın kuruluşlarının izlediği eylemi, Murat Kanatlı da "Yeniçağ" gazetesi editörü olarak izleyerek görüntülüyordu.
Ülkü Ocakları Temsilcisi'nin balkondaki açıklamasını görüntüleyen Yeniçağ editörü Murat Kanatlı, binadan aşağıya inip sokağa çıktıktan sonra, 20-30 kişilik bir ülkücü grubunun saldırısına uğradı.
Polise şikayet etti
Murat Kanatlı bundan sonra Lefkoşa Polis Müdürlüğü'ne giderek Ülkü Ocakları mensubu veya sempatizanlarının kendisini darp etmeleri ve fotoğraf makinesinin hafıza kartını almaları nedeniyle şikayetçi oldu. Basın-Sen Başkanı Kemal Darbaz da polise giderek Basın-Sen üyesi gazeteci Murat Kanatlı'ya saldıran faillerin bir an önce bulunmasını istedi.
Darbaz : "Yapılan hareket provokatif"
Gazeteci Murat Kanatlı'ya yapılan saldırıyı kınadığını açıklayan Basın-Sen Başkanı Darbaz açıklamasını şöyle sürdürdü :
* Bu yapılan hareket özünde bir süreden beridir "Türkiyeli-Kıbrıslı" ayırımı yaratarak, arasındaki ilişkiyi körükleyerek bundan çıkar sağlamak isteyen belli çevrelerin hareketleriyle örtüşmektedir.
* Ve tabii ki Kıbrıs Türk halkının çok büyük bir kesiminin çözüm ve AB nokasında vermiş olduğu mücadelenin başka yönlere çekilmesine çalışılmaktadır.
* Bu anlamda provokatiftir. Gündem saptırılmaya çalışılıyor. Polis bu olayı küçük bir olay olarak değil aksine çok büyük bir olay olarak değerlendirmelidir.
* Ancak bu sayede bu tür çevrelerin düzenleyeceği benzer saldırıların önü alınabilir.
"Çözüm isteyene saldırı arttı"
"Kıbrıs" gazetesi ve "SİM FM" gibi medya kuruluşlarından basın mensupları da polise giderek olayı izledi. Basın-Sen Başkanı Kemal Darbaz burada yaptığı açıklamada bir süredir çözüm isteyenlere yönelik saldırıların arttığına dikkat çekerek bu olayın ilk ve son olması için polis genel müdürlüğünü gerekli tedbirleri almaya çağırdı. Kanatlı daha sonra polisle birlikte hastaneye giderek darp edildiğine ilişkin rapor aldı.
Kanatlı : "Paramiliter örgütler devrede"
Ülkücülerin saldırısına uğramasıyla ilgili olarak bir açıklama yapan gazeteci Kanatlı, üzerinde ülkücüleri tahrik edecek herhangi birşey olmadığını, eylem esnasında da aralarında herhangi sözlü bir diyalog geçmediğini anımsatarak, buna karşın saldırıya uğradığını belirtti ve şöyle dedi:
* Bu olay bir kere daha bazı paramiliter örgütlerin tekrardan faaliyete geçirildiğini gösteriyor.
* Aramızda tahrik unsuru olabilecek herhangi bir diyalog geçmemesine rağmen, bu kadar saldırganca üstümüze gelmeleri de, Tanıl Bora'nın "Devlet-Ocak Dergah" kitabında söylediği gibi ülkücü hareketin şiddet DNA'sına işlemiştir.
"Her türlü şiddete karşıyız"
* Herhangi bir neden ve tahrik olmaksızın da "düşman" kabul ettiklerine saldırabiliyorlar.
* Böyle bir saldırıyı ve her türlü şiddeti kabul etmediğimizi, her türlü şiddete karşı olduğumuzu, şiddete karşı şiddetle cevap verilemeyeceğni vurgularız.
* Bu yüzden demokratik ve hukuksal bütün haklarımızı kullanarak mücadelemizi sürdüreceğiz."