Fotoğraf: Oppenheimer filminden.
Makale ilk olarak BilimFili’nde, “Evreni Kavrayışımızda Devrimler Yaratan 20 Fizikçi” başlığıyla, Gürkan Akçay imzasıyla yayınlandı.
Fiziğin ne olduğunu muhtemelen biliyorsunuzdur ama yine de basitçe tanımlayarak başlayalım: Düşen elmalardan, gezegenlerin ve yıldızların hareketine, atomaltı parçacıkların davranışlarına kadar Dünya'da ve evrendeki olaylar ve olgular üzerine çalışan bilim dalı.
Evrenin ulaşılabilen en ücra noktasında fizik vardır. Gökadaların merkezine yerleşmiş süper kütleli kara deliklerde ve Dünya'da yaşamı ortaya çıkaran en küçük temel yapı taşlarındadır fizik. Etrafımızdaki boş gibi görünen alanda da fizik vardır. Fizik, her yerdedir.
Bir fizikçi gelir ve bizim evrene ve evren içindeki her şeye dair algımızı değiştirir. İşte, teorileri, fikirleri, hipotezleri ve keşifleriyle evrene dair kavrayışımızda devrimler yaratan 20 fizikçi:
Galileo Galilei (1564-1642)
Fizikteki başarılarından en bilindik olanı, hareket halindeki cisimlerin alanı üzerinde çalışmasıdır. 1630'lu yıllarda, Galileo serbest düşüş halindeki bütün cisimlerin aynı sabit ivmeye sahip olduğunu gösterdi.
Isaac Newton (1643-1727)
Galileo'nin hareket halindeki nesneler üzerine çalışmasını temel alan Newton, hareketin üç yasasının yanı sıra 1687'de Evrensel Kütleçekim Kanunu'nu saptadı.
Devrim niteliğindeki fikirlerinden birisi de gökyüzündeki nesnelerin hareketinin, yeryüzündeki nesnelerin hareketiyle aynı fiziksel yasa setine tabi olduğunu ortaya koymasıdır.
Michael Faraday (1791-1867)
Manyetizma ve elektrik üzerine çalışmalarıyla bilinir. 1831 yılında elektromanyetik indüksiyonu keşfetti ve 1839 yılında, elektrik ve manyetizma arasında bir temel bir ilişki olduğunu ileri sürdü.
James Clerk Maxwell (1831-1879)
1864 yılında, elektrik, manyetizma ve ışığın aynı fenomenin, elektromanyetik alanın tezahürü olduğunu gösteren elektromanyetizma teorisini yayınladı.
Wilhelm Röntgen (1845-1923)
1895 yılında, belli bir dalgaboyundaki elektromanyetik ışımayı (bugün X-ışınları olarak bildiğimiz ışınları) saptayan ve üreten ilk fizikçi oldu.
Marie Curie (1867-1934)
1896 yılında, - X ışınlarının özelliklerinin araştırılmasıyla bulunan - radyoaktivitenin keşfine yardımda bulundu ve izotopların izolasyonu için teknikler geliştirdi. Marie Curie ve eşi Pierre Curie radyoaktif radyum ve polonyum elementlerini keşfetti.
J. J. Thomson (1856-1940)
1897 yılında, elektronu keşfetti. Ve elektron, keşfedilen ilk atom altı parçacıktır.
Max Planck (1858-1947)
Kuantum mekaniğinin kurucusudur. 1900 yılında, ışık tarafından yayılan, ayrık enerji grupları olan kuanta (miktar, nicem) kavramını ileri sürdü. Ayrıca, kuantum mekaniğin merkezi olan Planck sabitinin değerini belirledi.
Albert Einstein (1879-1955)
1905 yılında, ışık hızının daima sabit olduğunu ve ışık hızında, zamanın durduğunu ve kütlenin sonsuz olduğunu belirten Özel Görelilik makalesini yayınladı.
1916 yılındakütleçekiminin uzay ve zaman bükülmesinin bir sonucu olduğunu belirten uzay, zaman ve kütle çekimi doğasının temel teorisi Genel Görelilik Teorisi'ni yayınladı.
Ernest Rutherford (1871-1937)
1911 yılında, atomların çekirdeklerinin, atom kütlesinin büyük bir bölümünü barındırdığını gösterdi. 1920 yılında, protonu keşfetti.
Neils Bohr (1885-1962)
1913 yılında, atomik yapı teorisini formüle etti. Bir atomun; merkezinde çekirdek ve etrafında dolanan elektron yapısında olduğunu ortaya koydu.
Aynı zamanda da kuantum mekaniğinin doğumunda önemli rol sahibiydi.
Wolfgang Pauli (1900-1958)
Spin teorisi ve kuantum teorisi üzerine çalışmalarıyla bilinir. Bunun yanı sıra 1925 yılında yıldızların ve bulutsuların özelliklerini kavramada kilit öneme sahip olan Pauli Dışarlama İlkesi'ni keşfetmesiyle ünlü.
Ayrıca 1931 yılında, evren boyunca ışık hızında geçiş yapan zayıf etkileşim parçacıkları olan nötrinoların var olduğunu ileri sürdü.
Erwin Schrödinger (1887-1961)
1926 yılında, dalga mekaniğini tanımlayan kuantum fiziğinin merkez denklemi olan Schrödinger Denklemi'ni ortaya attı. 1935 yılında, tarihin en ünlü deneylerinden birisi olan 'Schrödinger'in Kedisi' deneyini tanımladı.
'Schrödinger'in Kedisi' deneyi, kutuya sıkışmış bir kedinin canlı ve ölü olma ihtimalinin yüzde 50 - yüzde 50 olduğunu ileri sürer. Schrödinger, siz bundan emin olana kadar, kedinin hem ölü hem de canlı (süperpozisyon hali) olduğu sonucuna varır.
Paul Dirac (1902-1984)
1928 yılında, eşit ancak zıt elektrik yükleriyle yüklü parçacıklar olan anti-maddenin (pozitron ya da antielektron) gibi varlığını ileri sürdü.
Werner Heisenberg (1901-1976)
1927 yılında ileri sürdüğü, kuantum mekaniğindeki deneysel ölçümlerin tutarlılığında temel sınırlılıkların olduğunu ortaya koyan Belirsizlik İlkesi'yle bilinir.
Enrico Fermi (1901-1954)
Manhattan projesinin bir parçası olan ilk nükleer reaktör üzerine çalışmalarıyla bilinir. Fermi, aynı zamanda, nükleer ve parçacık fiziğinin yanı sıra kuantum teorisine önemli katkılar sağlamıştır.
J. Robert Oppenheimer (1904-1967)
Manhattan Projesi kapsamında ilk atom bombasının üretimine yön vermesiyle bilinir.
Richard Feynman (1918-1988)
Evreni daha iyi kavrama arayışında, kuantum mekaniği ve özel göreliliği harmanlayan kuantum elektrodinamiği teorisine katkılarıyla bilinir.
Murray Gell-Mann (1929 -)
1961 yılında, atomaltı parçacıklarının sınıflandırılmasında sekiz parçalı bir yolu ileri sürdü ve 1964 yılında, proton, nötron ve diğer hadronların aslında daha küçük parçacıklar olan kuarklardan oluştuğunu söyleyen kuark hipotezini tanımladı.
Vera Rubin (1928 -)
Aslında bir gökbilimcidir. Gökada dönüşleri üzerine çalışmaları, evrenin yüzde 84 gibi büyük bir çoğunluğunun karanlık maddenin görünmez parçacıklarından oluştuğuna dair ilk geçerli delili sağladı. Bu parçacıklara dair arayış, parçacık fiziği ve gökfizik alanlarında devrim yarattı.
Kaynak: Business Insider, "20 physicists who revolutionized our understanding of the world."
(GA/AS)