Mardin Artuklu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nden Öğr. Gör. Evren Erlevent'in Barış İçin Akademisyenler'in "Bu suça ortak olmayacağız" bildirisini imzalaması sebebiyle "Terör örgütü propagandası" iddiasıyla Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'nde 36. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandığı davadaki beyanını yayınlıyoruz.
10 Ocak 2016 tarihinde elektronik ortamda haberdar olduğum "Bu Suça Ortak Olmayacağız" başlıklı bildiriyi imzaladım.
Amacım, bölgede sivillerin hayatını çok olumsuz etkilemiş olan operasyonların, çatışmaların ve sokağa çıkma yasaklarının sona ermesi ve barışçıl yollara geri dönülmesi için ufak da olsa bir katkıda bulunmaktı.
Bildiriyi başka bir kişinin veya örgütün etkisi olmadan kendi özgür irademle imzaladım, hiç kimseden talimat almadım, hiçbir şekilde hiçbir zaman PKK/KCK terör örgütü veya başka bir terör örgütü ile ilişiğim, ilişkim, sempatim olmadı ve asla terör örgütü propagandası yapmadım. Talimatıyla hareket ettiğim ileri sürülen kişinin kim olduğunu bilmiyorum, ismini ilk defa iddianamede okudum. İsmimin bir terör örgütüyle birlikte anılmış olmasından derin bir üzüntü duymaktayım.
Bildiriyi imzaladığım tarihte, Mardin Artuklu Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesinde öğretim görevlisiydim.
Nusaybin, Sur, Silvan da dahil olmak üzere çevre iller ve ilçelerden sanat öğrenimi görmek için gelmiş olan öğrencilerimiz operasyonlar süresince ailelerinden, arkadaşlarından haber alamamakta, endişe ve korku içinde ne yapacaklarını bilememekteydiler.
Sokağa çıkma yasakları, bazı bölgelerdeki giriş çıkış yasakları, bazen günlerce elektriğin kesik olması yüzünden sevdiklerinin yaşayıp yaşamadığını bile öğrenememekteydiler.
Öğrencilerimizin aileleri için duyduğu korku ve endişeyi paylaşmakta, elimden bir şey gelmiyor oluşunun çaresizliği içinde operasyonların, çatışmaların, hendeklerin, bombaların, ölümlerin ve sokağa çıkma yasaklarının bir an önce bitmesini, hayatın normale dönmesini diliyordum.
Bildiriyi bu şartlar ve hisler içinde imzaladım. Tek amacım ve isteğim bir an önce yeniden barışın ve huzurun tesis edilmesiydi. İmzalarken suç işliyor olabileceğim aklımdan bile geçmedi.
Vatandaşların, bağlı oldukları idare etme yetkisini demokratik yollardan geçici olarak devretmiş olduğu hükümeti eleştirme hakkı da vardır ve Anayasamızda korunmaktadır.
Eleştirmek, aleyhte olmak demek değildir. Kanımca metin, iddianamede ileri sürüldüğü gibi devlet aleyhine veya PKK/KCK lehine değildir. Sivillerin lehinedir, sivillerin haklarını hatırlatmak ve korumak peşindedir.
Hükümet eleştirisi yapmayı devlete vatana ihanet veya terör örgütü propagandası gibi göstermek fikrimce kişisel duygusal ve kötücül bir yorumlama şeklidir.
Metnin hiçbir yerinde PKK/KCK’nın ismi geçmemekte, şiddet, cebir veya tehdidi öven hiçbir unsur olmadığı gibi, aksine acilen barışçıl politikaların uygulanması için çağrı yapılmaktadır.
PKK/KCK’nın yıllardır kullandığı cebir, şiddet veya tahdidi meşru gösterecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek tek bir ifade, cümle, kelime yoktur. Savcılığın hazırlamış olduğu iddianame, baştan sona kadar kötücül yorumlamalardan ibaret olup, hiçbir somut delil sunmamaktadır.
Son olarak, iddianamede yanlış bilgiler yer almaktadır. Benim olduğu iddia edilen ifade benim değildir. 21.01.2016 tarihinde Mardin Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Biriminde vermiş olduğum ifadeye bakılabilir.
Son olarak, iddianamede yanlış bilgiler yer almaktadır. Benim olduğu iddia edilen ifade benim değildir. 21/01/2016 tarihinde Mardin Emniyet Müdürlüğü Terör ile Mücadele Biriminde vermiş olduğum ifadeye bakılabilir.
Üzerime atılı suç tamamen mesnetsiz iddialardan ve yorumlardan ibarettir. Bildirinin içeriğinde herhangi bir suç unsuru bulunmamaktadır ve imzalamış olmam da ifade özgürlüğü ve eleştiri hakkı kapsamında değerlendirilmelidir. Suçlamayı kabul etmiyorum. Yargılama neticesinde beraatime karar verilmesini, saygılarımla arz ve talep ederim. (EE/TP)