Ancak, insanların evli olmaksızın birlikte yaşamalarını yasalar bir suç ya da kabahat olarak görmese de uygulamada evlilik akdi olmaksızın bir erkekle aynı çatı altında yaşayan kadınların 4320 sayılı yasanın koruması altına alınmasında yargıçların farklı tavırlar aldıkları gözleniyor.
Kadın hakları alanında mücadele eden örgütler ve baroların kadın komisyonları "4320 Sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun"un uygulanmasında da, kadını ve çocuğu şiddetten korumada eksiklikler olduğunu vurguluyorlar.
Yasaya yönelik eğitim kampanyalarının karakollardan hakim ve savcılara kadar geniş bir adli mekanizmaya yaygınlaştırılmasını istiyorlar.
"Nikah olsa da olmasa da kadın yasal koruma altında olmalı"
İstanbul Barosu Kadın Hakları Uygulama Merkezi Üyesi Habibe Yılmaz Kayar'la 4320 Sayılı yasanın uygulanırlılığını, şiddete uğrayan kadının nasıl bir yol izleyeceğini konuştuk.
Kayar, öncelikle 4320 sayılı yasadan kimlerin yararlanacağına dikkat çekti:
"Öncelikle kendilerini aile gibi sayan herkes yararlanabileceğini düşünüyorum.Taraflar arasında resmi nikah akdinin ve çocuklarının nüfusu kayıtlı olmasının önemli olmadığı düşüncesindeyim. Çünkü tartışma konusudur. Mahkemelerin ret sebebi olabilir ama, şiddetten korunma herkesin hakkıdır ve bir insan hakkıdır.
Kayar, "Resmi nikaha endekslenilmiş olması kadına yapılmış ayrımcılık anlamına gelir" diyor ve şu noktalara dikkat çekiyor:
"Nüfusa kaydedilmemiş çocukların da şiddetten korunmaya hakları vardır. Çoğu kez nikahsız yaşamayı öneren ve güç kullanan erkeklerdir. Ayrıca, aynı çatı altında kaynana, kayınvalide ve aynı evde yaşanan kim varsa bu yasadan yararlanabilir."
Aynı evde yaşamadan nikahsız beraberliği kastettiniz. Peki eşcinsel bir ilişki kastediliyor mu?
"Birlikte yaşayan herkesin yararlanmasını öngörüyor. Yasayla, kadın ve çocuğun korunması amaçlanmıştır. Eşcinselliğe ilişkin hiçbir karar, bu yönde bir gerekçe, uygulamada bir örnek yok.
"Fiili birlikteliklerde, eşcinsel ilişkilerde de yoğun olarak şiddet uyguladığı söyleniyor. Ama yasada, eşcinsel adı verilerek yapılmış bir yorumlama yok. Bizde örnek de yok. Örnek olmadığı gibi eşcinselliğin kabulüne ilişkin bir anlayış da yok. Kurumlaşma ve yasalaşma yönünde eşcinselliğin önünde engeller var."
4320 sayılı yasadan yararlanmak için kimler başvurabilir?
Yasada, bizzat mağdurun şiddete uğradığında başvurmasını öngören bir hüküm yok. Kadına yahut çocuğa şiddet uygulandığına tanık olan üçüncü kişilerde başvurabilir. Şiddet ihbarını herkes tarafından yapılabilir.
Şiddete uğrayan kadın/çocuk nerelere başvurmalı?
Karakola ihbarda bulunmak, şahsen başvuruda bulunmak gerekiyor. Mağdurun başvurması halinde, 4320 sayılı yasanın tedbir maddesi uygulanabilir. Kolluk burada, 'böyle bir yasa var' diyecek ve bu yasanın gereğini yerine getirecek.
İkinci bir yasal başvuru yeri de savcılık. Savcılığa başvurma durumunda, savcılığın ilk önlem olmak üzere aile mahkemesine başvuruda bulunması gerekiyor. Şikayet olmaksızın da, eline talep gelmiş olan savcılık, re'sen harekete geçerek aile mahkemesine başvurabiliyor
4320 sayılı yasaya göre şiddete uğrayanın başvuracağı son mercii de aile mahkemeleri. Aile mahkemesine verilecek bir dilekçe ile korunma istenebilir.
Tüm bu süreç, açılmış bir dava varsa da izlenebilir. Yani 4320 sayılı yasa, bir boşanma davası varsa, dava içinde de dışında da izlenecek bir yoldur.
Başvuru karakol, savcılık ya da aile mahkemesine yapıldı. Sonraki aşama nedir?
Karar aşamasıdır. Hakim öncelikle koruma kararı vermelidir. Yasadan şiddetten korunma amaçlandığı için öncelikle 'Yangına hemen bir bardak su dökmek' gibi, yasanın uygulanması gerekiyor. Bekletmeksizin ve duruşma günü vermeksizin, evrak üzerinden hemen karar vermesi gerekiyor.
Bazen sıkıntılara yol açan uygulamalar oluyor. Birkaç gün sonra yasanın uygulanması söz konusu olabiliyor. Oysa bu yasanın özelliği hemen uygulanmasındadır.
Yasanın bir başka özelliği de, ille de şiddet uğranılan yerde başvuru gerekmiyor. Her yerden, başka bir ilden bile koruma istenebilir. Bu anlayışın yerleşmesi gerekiyor. Alınan tedbirlerin hemen alınması gerekiyor.
Yasanın uygulanabilmesi için bir başka kolaylık da var: Mağdurun ya da şiddet başvurusunda bulunanın şiddeti kanıtlama yükümlülüğü yoktur. Şiddetin teorik olarak var olması bile, tedbir için yeterlidir.
Yasanın amacı; şiddet gerçekleşmeden ve uygulanmasına gerek olmadan önlem almayı sağlamaktır.
Yasanın uygulanmasına nasıl karar veriliyor?
Karar verecek mercii, bu karakol, savcılık ya da aile mahkemesi olur: Korkuya ve şiddete yol açan eylemler nelerse, uygun tedbirleri öngörür.
Kadın ve çocuğu korkutan, hakaret eden,ya da tehdide yol açan davranışların yasaklanması söz konusu. Ayrıca, eşyalara zarar vermesinin yasaklanması, bazı uyuşturucu ve etki eden maddeleri alarak eve gelme ya da evde kullanılmasını yasaklanması, silah ve benzeri gibi araçların zabıta teslim etmemesi, şiddet uygulan kişinin evden uzaklaştırılmasını gerektirir.
Yasanın öngördüğü örnek tedbirler bunlarla sınırlı değildir. Hakimin takdirine bağlı olarak genişletilebilir. Uzaklaştırma süresince velayetin anneye verilmesi, nafaka takdiri ve evin anneye tahsis edilmesi de yasanın öngördüğü tedbirlerdir.
Buraya kadar yasa uygulandı. Sonrası..?
Hakim karar verdikten sonra, sıra bu kararı şiddet uygulayana kişiye tebliğ etmektir. Hızlı bir biçimde bunun gerçekleşmesi gerekiyor. Tebliğ edilmeden cezai sonuçlarının uygulanması öngörülmemektedir.
Genellikle şiddete uğrayan başvuru yapıp karar dosya üzerinden verilmektedir. Bu durumda aile mahkemesinin kararı Cumhuriyet savcılığı aracılığı ile karakola gönderilir. Karakol bu kararı ilgili kişiye tebliğ eder.Tebliğ edilmeden süre başlamaz ve ihlal durumunda ceza yaptırımına gidilemez.
Tebliğ edilmiş karara aykırı davranmanın her hangi bir kişi tarafından ve herhangi bir yolla bildirilmesi üzerine ,3005 sayılı yasa gereği hemen yargılanmak üzere hürriyetinden yoksun bırakılır ve duruşma yapılır.
Duruşmada hakim ihlali tespit ederse üç aydan altı aya kadar hürriyeti bağlayıcı ceza mahkumiyeti verebilir, fakat süre bakımından erteleme ve paraya çevrilme ve diğer güvenlik önlemlerine karar da verilebilir. İhlal durumunda hemen yargılama yapması, mahkemeye çıkartması gerekmektedir.
Yaptırımlar yeterli mi?
Belli bir sürenin altında suçlarda hapis cezasının ertelenmesi zorluklardan biri. Şiddet uygulayan üç aydan altı aya kadar cezaya mahkum ediliyor. Usul kanuna göre, ertelemeyebilir, Hakimlerin takdir yetkisi var. Hakimlerin uygulamaları, kadını koruyucu yönde yapmalarını bekliyoruz.
Deniz Gökçe'nin boşanma davası süren eşine uyguladığı şiddetle ilgili verilen ceza var?
"Evet... O yeni TCK bağlamında verilmiş ve alınmış kararları içeriyor. Birlikte, ayni çatı altında yaşam söz konusu değil. Yeni TCK'ya göre suç oluşturan, müessir fiil varsa, TCK ile ilgili maddelere göre de kovuşturma yürütülür. Deniz Gökçe'nin ayrılmak üzere olduğu karısına uyguladığı şiddet yeni TCK'yla ilgili maddelerle değerlendiriliyor, hakim böyle karar vermiş.
Yeni TCK ve yargılama usul kanunu, şikayetçilere vekil atanması talebini getirmiştir. Belli bir yaşın altında olanlara zorunlu, üstündekilere de talep halinde. Şikayetçi barodan vekil isteyebilir. Karakola "avukat istiyorum", demek yeterli. Barodan, avukat atanacaktır. Kadınların hukuki anlamda haklarını kullanabilmesi için bu yasanın önemli bir gelişme olduğunu düşünüyorum.(AD/EK)